Ben Aslı, Karagümrük lü aslı...
Uyuyamadım hakim bey,
Herkes bilsin istedim bu işin aslını astarını,
Hergünden daha sıradan bi gündü benim için,
İşten dönüyordum, yağmurlu bi havaydı.
Ne bileyim hakim bey, o gün hayatımın dönüm noktasıydı.
Saraçhane den Edirne Kapı ya uzanan,
Fevzi Paşa Caddesi çamurlu ve kaygandı.
Yağmura dayanamadım ve son param olduğunu bile bile,
Taksiye el kaldırdım...
Şimdi ister kader deyin hakim bey, ister alınyazısı...
56 model bi Chavrolet taksi durdu önümde,
Orda denk geldim ben bu kanı deliye...
Daha biner binmez bişeyler hissettim,
Allah aşkına hakim bey, ben bu olacakları nerden bilebilirdim?..
Arabaya bindim ve Karagümrük e dedim.
Günahını alamam hakim bey, hiç bi yamuğunu görmedim.
Yol boyunca tek kelimeyi ben ettim, Karagümrü ğe dedim.
Ama bende onun gözlerinden hissettim.
Başka ne bi söz, ne de bi tavır...
Hani vardır ya, gözler anlatır...
Hiç bitmesin dedim o an hakim bey,
Orda kalmak için,
KARAGÜMRÜK YANSIN istedim hakim bey!
Karagümrük yansın istedim...!
Sonra malesef Karagümrük e geldik hakim bey,
Borcumu verdim, almadı...
Dedim ya, son paramdı...
O zaman bi gün bi kahve ısmarlarım dedim utanarak, ödeşiriz.
Gülümsedi hakim bey,
Ve ben hayatta hiç öyle gülümseyeni görmedim.
Arabadan indim,
Bakıyodu, hissettim.
Meğer evimi öğrenmiş, bi de haber göndermiş kahve içelim diye.
Topu topu birkez buluştuk hakim bey,
Sonra hemen evlenelim istedik.
3 kez istetti beni ama, üvey annem hiçbirinde vermedi.
Bigün bi mektupla Bana kaçar mısın?.. dedi...
Hiç düşünmedim, Kaçarım! dedim.
Evde gizlice hazırlandım,
Üvey annem şüphelenmesin diye de, yemeğin altını yaktım.
Cama baktım, geldi mi diye...
Çantamı omuzuma attığım gibi kaçtım.
O telaşla da yemeği ocakta bıraktım.
Kaçtığımız gece polisler bastı evi,
N oluyor?.. diye sordu bizim kanı deli taksici,
Reşit filan dedi ama, polis onu bile dinlemedi...
Karagümrük yanıyor! dedi...
O nezarete, bense üvey annemin yeni evine...
Mahkeme günü geldiğinde bir umut vardı bizimkin de,
Nasılsa gerçeği ben biliyorum diye...
Bense Karagümrük ü o yakmadı... diyemedim!
Suçlu bendim, ama söyleyemedim.
Cesaret edemedim.
Ve hakime Evet dedim.
Beni de o kaçırdı, Karagümrük ü de o yaktı dedim...
7 yıl verdiler ona!...
Ertesi gün ziyaret etmek istedim,
Yine cesaret edemedim...
Hem gitsem ne diyecektim?..
Karşısına dikilip bi de dalga mı geçseydim?..
Dedim ya hakim bey, kanı deli diye,
2 güne kalmadı hapisten kaçtı!
Ramazan bu kez Karagümrük ü gerçekten yaktı...!
Yani hakim bey uzun lafın kısası;
Ramazan hapiste boşa yattı!
Bu kez inadından Karagümrük ü yaktı!
Sonunda söyledim ya hakim bey,
Artık içim rahat...
Sevdiğin adamı hapse tıktırmak,
Sizin vereceğiniz cezadan daha da berbat!..
Şimdi hazırım hakim bey,
İster asın, ister kesin...
Ama Ramazan suçsuzdur!
Sadece bunu bilin...
Sadece bunu bilin...
Uyuyamadım hakim bey,
Herkes bilsin istedim bu işin aslını astarını,
Hergünden daha sıradan bi gündü benim için,
İşten dönüyordum, yağmurlu bi havaydı.
Ne bileyim hakim bey, o gün hayatımın dönüm noktasıydı.
Saraçhane den Edirne Kapı ya uzanan,
Fevzi Paşa Caddesi çamurlu ve kaygandı.
Yağmura dayanamadım ve son param olduğunu bile bile,
Taksiye el kaldırdım...
Şimdi ister kader deyin hakim bey, ister alınyazısı...
56 model bi Chavrolet taksi durdu önümde,
Orda denk geldim ben bu kanı deliye...
Daha biner binmez bişeyler hissettim,
Allah aşkına hakim bey, ben bu olacakları nerden bilebilirdim?..
Arabaya bindim ve Karagümrük e dedim.
Günahını alamam hakim bey, hiç bi yamuğunu görmedim.
Yol boyunca tek kelimeyi ben ettim, Karagümrü ğe dedim.
Ama bende onun gözlerinden hissettim.
Başka ne bi söz, ne de bi tavır...
Hani vardır ya, gözler anlatır...
Hiç bitmesin dedim o an hakim bey,
Orda kalmak için,
KARAGÜMRÜK YANSIN istedim hakim bey!
Karagümrük yansın istedim...!
Sonra malesef Karagümrük e geldik hakim bey,
Borcumu verdim, almadı...
Dedim ya, son paramdı...
O zaman bi gün bi kahve ısmarlarım dedim utanarak, ödeşiriz.
Gülümsedi hakim bey,
Ve ben hayatta hiç öyle gülümseyeni görmedim.
Arabadan indim,
Bakıyodu, hissettim.
Meğer evimi öğrenmiş, bi de haber göndermiş kahve içelim diye.
Topu topu birkez buluştuk hakim bey,
Sonra hemen evlenelim istedik.
3 kez istetti beni ama, üvey annem hiçbirinde vermedi.
Bigün bi mektupla Bana kaçar mısın?.. dedi...
Hiç düşünmedim, Kaçarım! dedim.
Evde gizlice hazırlandım,
Üvey annem şüphelenmesin diye de, yemeğin altını yaktım.
Cama baktım, geldi mi diye...
Çantamı omuzuma attığım gibi kaçtım.
O telaşla da yemeği ocakta bıraktım.
Kaçtığımız gece polisler bastı evi,
N oluyor?.. diye sordu bizim kanı deli taksici,
Reşit filan dedi ama, polis onu bile dinlemedi...
Karagümrük yanıyor! dedi...
O nezarete, bense üvey annemin yeni evine...
Mahkeme günü geldiğinde bir umut vardı bizimkin de,
Nasılsa gerçeği ben biliyorum diye...
Bense Karagümrük ü o yakmadı... diyemedim!
Suçlu bendim, ama söyleyemedim.
Cesaret edemedim.
Ve hakime Evet dedim.
Beni de o kaçırdı, Karagümrük ü de o yaktı dedim...
7 yıl verdiler ona!...
Ertesi gün ziyaret etmek istedim,
Yine cesaret edemedim...
Hem gitsem ne diyecektim?..
Karşısına dikilip bi de dalga mı geçseydim?..
Dedim ya hakim bey, kanı deli diye,
2 güne kalmadı hapisten kaçtı!
Ramazan bu kez Karagümrük ü gerçekten yaktı...!
Yani hakim bey uzun lafın kısası;
Ramazan hapiste boşa yattı!
Bu kez inadından Karagümrük ü yaktı!
Sonunda söyledim ya hakim bey,
Artık içim rahat...
Sevdiğin adamı hapse tıktırmak,
Sizin vereceğiniz cezadan daha da berbat!..
Şimdi hazırım hakim bey,
İster asın, ister kesin...
Ama Ramazan suçsuzdur!
Sadece bunu bilin...
Sadece bunu bilin...