Çocuk gibiyim bu günlerde... Herşeyden alınıyorum.
Biri azıcık içime dokunan bir söz söylese ağlayacak gibi oluyorum.
Sanki sonu olmayan kapkaranlık bi yoldayım da çıkış yolu arıyorum.
Gülüşlerim bir türlü yansımıyor dudaklarıma.
Hep yarım, hep eksik günler yaşıyorum.
Yüreğim ağır geliyor bana. Hayata karşı bir yenilmişlik, bir boşvermişlik içindeyim.
Oysa kent uzun zaman sonra güneşe açtı kucağını.
Bense gri bulutları sürüklüyorum peşimden.
Güneş bir benim içime doğmuyor nedense..
Gece yarılarında sıçrayarak uyanıyorum nicedir.
Nicedir huzurla uyumanın ne demek olduğunu unuttum.
Yeni güne dayanılmaz kalp ağrılarıyla başlıyorum.
Tatsız tuzsuz bir hayat işte...
Bu salak bu saçma bu delice mutsuzluktan kurtulmak istiyorum; ama mümkün olmuyor.
Nereye baksam seni görüyorken nasıl yapacağım bunu ?
Bunca zaman sonra gidişinin beni böylesine teslim alacağını bilseydim git dermiydim sana ??
Gidişinin ardından her giden gibi bende bir iz bırakacağını ve sonra da yok olacağını düşünüyordum.
Olmadı... Ben yüreğimden ve beynimden çıkardığımı sanırken seni, sen saklanmışsın bir yerlere...
Meğerse hiç çıkmamışsın benden. Meğer çoğalmışsın, kök salmışsın.
Şimdi yeniden çiçek açıyorsun ve yayılıyorsun bütün bedenime...
Seni yok sayarken yaşamak daha kolaydı.
Kalbimin önüne bir duvar örmüştüm.
Aslında ben değil de sen örmüştün o duvarı bilmeden...
Acı, özlem, hüzün gibi duygular giremiyordu yüreğime.
Kendimce rahattım. Bir yol tutturmuş gidiyordum öylesine ve beklentisiz.
Olmazdı diyordum, imkansız bi aşktı diyordum, avutuyordum kendimi...
Şimdi seninle yaşadığım ne varsa resmi geçide çıkmış tören kıtaları gibi önümden geçiyor.
Hepsi sanki o burada dermişçesine birer birer dikiliyo önüme.
Söylermisin, bütün bunları yaşarken nasıl silebilirim seni ?
Nasıl var olmadığını varsayabilirim ??
Özledim seni yar... Özleminle baş edemiyorum artık.
GEL desem gelirmisin ?
Kollarını açarak koşarmısın bana ?
Bu sevdayı benimle ötelere taşırmısın ?
Beni sensizlikten kurtarırmısın ?
Biri azıcık içime dokunan bir söz söylese ağlayacak gibi oluyorum.
Sanki sonu olmayan kapkaranlık bi yoldayım da çıkış yolu arıyorum.
Gülüşlerim bir türlü yansımıyor dudaklarıma.
Hep yarım, hep eksik günler yaşıyorum.
Yüreğim ağır geliyor bana. Hayata karşı bir yenilmişlik, bir boşvermişlik içindeyim.
Oysa kent uzun zaman sonra güneşe açtı kucağını.
Bense gri bulutları sürüklüyorum peşimden.
Güneş bir benim içime doğmuyor nedense..
Gece yarılarında sıçrayarak uyanıyorum nicedir.
Nicedir huzurla uyumanın ne demek olduğunu unuttum.
Yeni güne dayanılmaz kalp ağrılarıyla başlıyorum.
Tatsız tuzsuz bir hayat işte...
Bu salak bu saçma bu delice mutsuzluktan kurtulmak istiyorum; ama mümkün olmuyor.
Nereye baksam seni görüyorken nasıl yapacağım bunu ?
Bunca zaman sonra gidişinin beni böylesine teslim alacağını bilseydim git dermiydim sana ??
Gidişinin ardından her giden gibi bende bir iz bırakacağını ve sonra da yok olacağını düşünüyordum.
Olmadı... Ben yüreğimden ve beynimden çıkardığımı sanırken seni, sen saklanmışsın bir yerlere...
Meğerse hiç çıkmamışsın benden. Meğer çoğalmışsın, kök salmışsın.
Şimdi yeniden çiçek açıyorsun ve yayılıyorsun bütün bedenime...
Seni yok sayarken yaşamak daha kolaydı.
Kalbimin önüne bir duvar örmüştüm.
Aslında ben değil de sen örmüştün o duvarı bilmeden...
Acı, özlem, hüzün gibi duygular giremiyordu yüreğime.
Kendimce rahattım. Bir yol tutturmuş gidiyordum öylesine ve beklentisiz.
Olmazdı diyordum, imkansız bi aşktı diyordum, avutuyordum kendimi...
Şimdi seninle yaşadığım ne varsa resmi geçide çıkmış tören kıtaları gibi önümden geçiyor.
Hepsi sanki o burada dermişçesine birer birer dikiliyo önüme.
Söylermisin, bütün bunları yaşarken nasıl silebilirim seni ?
Nasıl var olmadığını varsayabilirim ??
Özledim seni yar... Özleminle baş edemiyorum artık.
GEL desem gelirmisin ?
Kollarını açarak koşarmısın bana ?
Bu sevdayı benimle ötelere taşırmısın ?
Beni sensizlikten kurtarırmısın ?