Boşluktayım kahrolası bilinmez bir yalnızlığın tam orta noktasında,gözlerim uzaklarda, kulaklarım her an çalmasını beklediğim telefon sesinde,aklım ansızın çekip gittiğin o seher vaktinde....Adım adım bir kaç adım ve çok bilinmezli bir denklem başlangıcında şehir ,otogara uğrayan otobüslerin artık seni bana getirebilme olasılığı hiç kalmamış bu yüzden işte sırf bu yüzden nefret ediyorum,nefret ediyorum bütün otobüslerden ve ve şehir sessizleşiyor derin bir sensizlik uğultusu var her yerde kulaklarım sağır olma aşamasında şimdilerde....
Sabah uyanıyorum,aslında uyuduğumda söylenemez ya benimkisi lakırdı olsun işte,kahvaltı tabağıma bakıyorum içindeki her şey senden bir parça gibi gözlerim doluyor kanlı gözyaşım bir bardak çayıma karışıveriyor kalkıyorum masanın başından boğazıma düğümlenen hıçkırıklarla...İşe gitmek için yola koyulduğum anda önüme gelen her yerde senin fotoğrafların var bakıyorum masumca gülümsüyorsun yine o çocuk hallerin,öyle tatlısın ki yanı başımdaymışsın gibi gülüyorum,sonra etrafıma baktığımda kaldırım taşlarından başka bir şey olmadığını fark ediyorum sol tarafım sızlıyor sonra bedenimin dört bir yanını sarıveriyor derin bir sancı boğulacak gibi oluyorum yine vazgeçmiyorum yaşamaktan her şeye rağmen...
Geçen gün işten eve dönerken ne kadar yorgun olduğumu ve bir daha hiç dinlenemeyeceğimi düşündüm çünkü işten dönmemi bekleyen bir sen yoktun içim sızladı sesini duyunca dünyalar benim olur kendimden geçerdim.Şimdi ise bir anlam veremiyorum düğümleniyor hıçkırıklar boğazıma ve bir hançer saplanıyor göğsümün tam ortasına.
İçimde hiç bilmediğim bir umut var ne olduğunu bilmediğim bir isim veremediğim bütün yorgunluğumu unutuverirdiğim ...Herkes bugünlerde neden böylesin diyor cevap vereiyorum besleddiğim deli bir umut çünkü bu hasret bize bizden gelmedi diyorum. Biz sadece sevdik birbirimizi oysa böylesi daha acıymış ayrılıkların yeni anlıyorum severek ayrılmak zorunda kalmak. Bu cümleyi kurarken bile bütün vucudumun çekildiğini hissediyorum. Seni sevmekten vazgeçemiyorum olmuyor denedin mi diye sorma denemek istemiyorum denemiyorum da seni sevmekten vazgeçmek ahmaklık bir yerde...Ben o tabutta seninle olmalıydım diyorum kızma sakın...
Bak şimdi bugün izinliyim içimde bir his sana gelmem gerektiğini söylüyor.Beni özlediğini fısıldıyor ufaktan alıp paltomu karışıyorum şehrin kalabalık yalnızlığına...
Yağmur yağıyor şehrin yorgun kaldırım taşlarına usul usul yaklaşan ayak sesleri benim sana bir kez daha gelişimin habercisi duyuyormusun...Biliyorum belkide ağlamaklısın sen yine gözlerin dolu dolu sarılmak ellerimi tutmak istiyorsun gel yarim hoşgeldin diye beni karşılayışını gözlerindeki o nemli bakışa küçük bir gülümseme katıp sıkı sıkıya boynuma sarılışını bütün yüreğimle hissediyorum.Bak yarim yağmur yağıyor yine bu şehre hani benim en sevdiğim havalar senin için en sevdiğim kıyafetlerimi giydim bak altı yıl geçti ama sürdüğüm jölelere rağmen hala saçım dökülmedi tamam hadi kıskanma yine,üzülme senin yüreğime bıraktığın mabede kimse giremedi...Bana aldığın gömleği giyiyorum hala tamam biraz eskidi ama olsun sen bu gömlekle beni görmeye bayılırdın efelik damarın kabarır yine bütün karizman üzerinde bana dağıttırma ortalığı der gülümseyerek sarılır boynuma yanağıma kondurduğun küçük öpücüğe birde seni seviyorum ekleyip beni kendimden geçirir sarhoş ederdin.Bak söylemeyi unuttum sana en sevdiğin çiçekleri getirdim yine hani her buluşmamızda bir yerime saklar sonrada kırış kırış edip verirdim ya sende deli çocuk şu çiçekleri elinde getirsende kırılmasa yazık değil mi derdin hala vazgeçemedim o huyumdan hala çiçeklerini uluorta getiremiyorum biliyorum belkide beni izliyor bir köşede gülümsüyorsun koca adam oldun hala çocuk huylarından vazgeçemiyorsun diyorsun.Yok ama biliyorum sen benim için asla öyle düşünmezsin ah benim yüreği cennet yarim...
Biliyorum bu aralar seni biraz ihmal ettim ama inan bana yüreğim hep seninle yüreğim hep senin olduğun bir yerde ben senden hiç vazgeçemedim yerini kimselerin almasına izin veremedim.Hala dün gibi aklımda yaşadıklarım kendime geldiğimde senin altı ay önce öldüğünü söyledilerr bana ne kadar kolaymış herkes için senin öldüğünü söylemek senin öldüğünü kabullenmek peki ya ben; şimdi altı yıl geçti ne benim senden altı ay sonraki acım nede altı yıl sonraki acım hiç değişmedi ben hala aynı hasrette hala aynı sevgide hala senin koynuna gireceğim günü sabırsızlıkla beklemekteyim yanına gelmeyi çok isterdim ama gitmeden önce bana bıraktığın bir mektupta şöyle demişsin biliyorum beni hiçbiryerde yalnız bırakmak istemeyeceksin ama ben hep seni bekliyor olacağım Allah ın takdirine karşı gelme ve benim yanıma o istemeden gelme...O istediği gün biz yarım bıraktığımız türküyü birlikte söylemeye devam edeceğiz...Yarım kalan türkümüzü söyleyeceğimizi günü sabırsızlıkla bekliyorum...Ve her geçen gün seni tarifi imkansız bir aşkla seviyorum....
Sabah uyanıyorum,aslında uyuduğumda söylenemez ya benimkisi lakırdı olsun işte,kahvaltı tabağıma bakıyorum içindeki her şey senden bir parça gibi gözlerim doluyor kanlı gözyaşım bir bardak çayıma karışıveriyor kalkıyorum masanın başından boğazıma düğümlenen hıçkırıklarla...İşe gitmek için yola koyulduğum anda önüme gelen her yerde senin fotoğrafların var bakıyorum masumca gülümsüyorsun yine o çocuk hallerin,öyle tatlısın ki yanı başımdaymışsın gibi gülüyorum,sonra etrafıma baktığımda kaldırım taşlarından başka bir şey olmadığını fark ediyorum sol tarafım sızlıyor sonra bedenimin dört bir yanını sarıveriyor derin bir sancı boğulacak gibi oluyorum yine vazgeçmiyorum yaşamaktan her şeye rağmen...
Geçen gün işten eve dönerken ne kadar yorgun olduğumu ve bir daha hiç dinlenemeyeceğimi düşündüm çünkü işten dönmemi bekleyen bir sen yoktun içim sızladı sesini duyunca dünyalar benim olur kendimden geçerdim.Şimdi ise bir anlam veremiyorum düğümleniyor hıçkırıklar boğazıma ve bir hançer saplanıyor göğsümün tam ortasına.
İçimde hiç bilmediğim bir umut var ne olduğunu bilmediğim bir isim veremediğim bütün yorgunluğumu unutuverirdiğim ...Herkes bugünlerde neden böylesin diyor cevap vereiyorum besleddiğim deli bir umut çünkü bu hasret bize bizden gelmedi diyorum. Biz sadece sevdik birbirimizi oysa böylesi daha acıymış ayrılıkların yeni anlıyorum severek ayrılmak zorunda kalmak. Bu cümleyi kurarken bile bütün vucudumun çekildiğini hissediyorum. Seni sevmekten vazgeçemiyorum olmuyor denedin mi diye sorma denemek istemiyorum denemiyorum da seni sevmekten vazgeçmek ahmaklık bir yerde...Ben o tabutta seninle olmalıydım diyorum kızma sakın...
Bak şimdi bugün izinliyim içimde bir his sana gelmem gerektiğini söylüyor.Beni özlediğini fısıldıyor ufaktan alıp paltomu karışıyorum şehrin kalabalık yalnızlığına...
Yağmur yağıyor şehrin yorgun kaldırım taşlarına usul usul yaklaşan ayak sesleri benim sana bir kez daha gelişimin habercisi duyuyormusun...Biliyorum belkide ağlamaklısın sen yine gözlerin dolu dolu sarılmak ellerimi tutmak istiyorsun gel yarim hoşgeldin diye beni karşılayışını gözlerindeki o nemli bakışa küçük bir gülümseme katıp sıkı sıkıya boynuma sarılışını bütün yüreğimle hissediyorum.Bak yarim yağmur yağıyor yine bu şehre hani benim en sevdiğim havalar senin için en sevdiğim kıyafetlerimi giydim bak altı yıl geçti ama sürdüğüm jölelere rağmen hala saçım dökülmedi tamam hadi kıskanma yine,üzülme senin yüreğime bıraktığın mabede kimse giremedi...Bana aldığın gömleği giyiyorum hala tamam biraz eskidi ama olsun sen bu gömlekle beni görmeye bayılırdın efelik damarın kabarır yine bütün karizman üzerinde bana dağıttırma ortalığı der gülümseyerek sarılır boynuma yanağıma kondurduğun küçük öpücüğe birde seni seviyorum ekleyip beni kendimden geçirir sarhoş ederdin.Bak söylemeyi unuttum sana en sevdiğin çiçekleri getirdim yine hani her buluşmamızda bir yerime saklar sonrada kırış kırış edip verirdim ya sende deli çocuk şu çiçekleri elinde getirsende kırılmasa yazık değil mi derdin hala vazgeçemedim o huyumdan hala çiçeklerini uluorta getiremiyorum biliyorum belkide beni izliyor bir köşede gülümsüyorsun koca adam oldun hala çocuk huylarından vazgeçemiyorsun diyorsun.Yok ama biliyorum sen benim için asla öyle düşünmezsin ah benim yüreği cennet yarim...
Biliyorum bu aralar seni biraz ihmal ettim ama inan bana yüreğim hep seninle yüreğim hep senin olduğun bir yerde ben senden hiç vazgeçemedim yerini kimselerin almasına izin veremedim.Hala dün gibi aklımda yaşadıklarım kendime geldiğimde senin altı ay önce öldüğünü söyledilerr bana ne kadar kolaymış herkes için senin öldüğünü söylemek senin öldüğünü kabullenmek peki ya ben; şimdi altı yıl geçti ne benim senden altı ay sonraki acım nede altı yıl sonraki acım hiç değişmedi ben hala aynı hasrette hala aynı sevgide hala senin koynuna gireceğim günü sabırsızlıkla beklemekteyim yanına gelmeyi çok isterdim ama gitmeden önce bana bıraktığın bir mektupta şöyle demişsin biliyorum beni hiçbiryerde yalnız bırakmak istemeyeceksin ama ben hep seni bekliyor olacağım Allah ın takdirine karşı gelme ve benim yanıma o istemeden gelme...O istediği gün biz yarım bıraktığımız türküyü birlikte söylemeye devam edeceğiz...Yarım kalan türkümüzü söyleyeceğimizi günü sabırsızlıkla bekliyorum...Ve her geçen gün seni tarifi imkansız bir aşkla seviyorum....