Bu mektubu onun için yazmıştım ama veremedım.belkı buralarda okuyordur bılmıyorum ama keşke verebılseydım
Sebep Sensin!!
Sen sorgularken beni kafanda, ben gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla.
Bir tek sözün bağlardı beni sana, oysa sen hep susmanın koynunda..
Aşkın içine bir kez girdi mi kuşu, teslim alır bedenleri de.
Sütten çıkmış ak kaşık değildim ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza.
O dünya ki, bazen minicik bir odada bazen kentin ortasında şekillendi.
Nasıl da güzeldi. Zaten varsın diye her şey güzeldi ama sen buna inanmadın.
Ah bu sorular… Yaşamak varken sevdayı delice, niye boğarız sorularla?
Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben “aşk” dedikçe sen “hayır” dedin.
Zaten az konuşan sen, olumsuz ne kadar sözcük varsa bulup çıkardın ortaya.
Ben bir şey diyemedim.
Ne kadar zarar vermişim sana meğer…
Nasıl değiştirmişim seni… Oysa hiç böyle düşünmemiştim.
Kimseye zarar vermek istemem ben.
Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem. Ama öyle oldu işte…
Demek ki gitmelerin zamanı geldi şimdi.
Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı.
Ne anılarımız kalır aklında ne sevda sözlerimiz.
“Rahat değilim” diyordun ya, rahat ol artık.
Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı.
Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.
Gidişim yürekten değil, zorunluluktan.
Sanma bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım.
Sanma ki benden sakladığın gülüşlerini yalancı yüzlerde ararım.
Seni de ***ürürüm yüreğimde. Yokluğunu taşırım.
Bulup bulup kaybettim seni..
Ne yazık ki toz-duman edemedim kuşkularını, ne yazık ki kalamadın bana.
Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde.
Kokladıkça bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın.
seni sevdıgımı sana soyleyemedım ınan ama dayanacak gucum kalmadı senı olesıye sevıyorum
birtanem!!!
Sebep Sensin!!
Sen sorgularken beni kafanda, ben gözlerinin içine bakıyordum kuşkuyla.
Bir tek sözün bağlardı beni sana, oysa sen hep susmanın koynunda..
Aşkın içine bir kez girdi mi kuşu, teslim alır bedenleri de.
Sütten çıkmış ak kaşık değildim ama yalanı sokmadım iki kişilik dünyamıza.
O dünya ki, bazen minicik bir odada bazen kentin ortasında şekillendi.
Nasıl da güzeldi. Zaten varsın diye her şey güzeldi ama sen buna inanmadın.
Ah bu sorular… Yaşamak varken sevdayı delice, niye boğarız sorularla?
Nasıl ikna edebilirdim seni?
Ben “aşk” dedikçe sen “hayır” dedin.
Zaten az konuşan sen, olumsuz ne kadar sözcük varsa bulup çıkardın ortaya.
Ben bir şey diyemedim.
Ne kadar zarar vermişim sana meğer…
Nasıl değiştirmişim seni… Oysa hiç böyle düşünmemiştim.
Kimseye zarar vermek istemem ben.
Kimseyi olduğundan farklı bir hale getirmek istemem. Ama öyle oldu işte…
Demek ki gitmelerin zamanı geldi şimdi.
Çocukluğuna sığınır atlatırsın bu acıyı.
Ne anılarımız kalır aklında ne sevda sözlerimiz.
“Rahat değilim” diyordun ya, rahat ol artık.
Gülüşlerini saklaman için bir neden kalmadı.
Tedirginliğinin sebebi de kalktı ortadan.
Gidişim yürekten değil, zorunluluktan.
Sanma bu toy sevdayı başka kimliklere taşırım.
Sanma ki benden sakladığın gülüşlerini yalancı yüzlerde ararım.
Seni de ***ürürüm yüreğimde. Yokluğunu taşırım.
Bulup bulup kaybettim seni..
Ne yazık ki toz-duman edemedim kuşkularını, ne yazık ki kalamadın bana.
Öpücüğümün kokusu kalacak kapının eşiğinde.
Kokladıkça bizi bir yanlışa mahkum ettiğini anlayacaksın.
seni sevdıgımı sana soyleyemedım ınan ama dayanacak gucum kalmadı senı olesıye sevıyorum
birtanem!!!