Bekle biraz...
Tam şuramda parmak izlerinin gölgesi kaldı...
Yanağıma konan en güzel ten, sensin sevdiğim...
Onca hareket arasında gözlerime çarpıp tüm utangaçlığımı dilime vuran hecem, sanadır bu cümlelerim, yalnız sana...
Kâlbim...
Uzak deniz yolculuklarının heyecanlı bekleyişlerinden birindeyim. Güneş kendi kızgınlığından(!) uzakta ve zaman ilk defa göz kapaklarıma değmiyor.... Elime aldığım bardağın içinde, henüz yazmadığımız gecelerimiz var. Yol boyu hareket ettikçe, su kendinden geçtikçe, seninle daha da derinlere inmek istiyorum. Bu köhne taşların arasında nasıl da güzel parlıyor gözlerin. Sanki, meydan okuyorsun var ettiğim onca parçalanmış geçmişe inat...
Sahi, aynı karanlıktan mı çıktık biz seninle?
Yaşam düşerken düşlerimize, aynı salıncağın giderek hızlanan yerinde ikimiz de mi düşüp incittik içimizi..?
Anlat sevdiğim, el yazması harflerle yüreğinden akan nehirlerin kokusunu...
Anlat ki sen ol masalımın kahramanı içimde ve ben bir tek sana dolanayım bu şehirde yâr diye...