ŞÃ»le
ŞÃ»le bir ateştir, nârı aşk-ı kalbimde
Urganı dolanmış boynuma, hayâtım ellerinde
Lugatımın ilk dört harfidir, ŞÃ»le tesbîhimdir
Eskimez ŞÃ»le, ŞÃ»le gözümde bir resimdir.
Kayıpta olmaz, ŞÃ»le yüzümde bir çizgidir...
[SIZE=2]***********************************************************************
Bi Gün Ölürsem
Bi gün ölürsem Sevdiğim...
Değmez ise sabahın ilk ışıkları
Çizgilerinde gezdiğin yüzüme.
Mâvisine battım dediğin gözlerim
Kapanırsa bir gece yarısı.
Kalırsa gecenin koynunda cesedim ve
Bilinmezken hiç kimseler tarafından.
Bir sızı duyarsın tâ uzaklardan...
Beni sana haber eden Sevdâ'ndır bilesin...
Göğsünü yakıp kavuran
Ebâbil kuşlarıdır.
Her biri bölüpte bu sancıyı
Küçük ayaklarıyla büyük acılar taşıyan
Ebâbil kuşlarıdır acı yağmuruna tutup seni
Cânım uykundan uyandıran.
Yüreğine cehennem ateşi bırakan onlardır Sevgili...
Bi gün ölürsem...
Bakamazsam Gül'üme
Koklayamazsam
Tutmadan elini bir kez olsun
Sarılamazsam tenini tenime katarcasına.
Bırakamaz isem son öpücüğümü dudaklarına.
Feryâd figân edip ağlama.
Gözünün yaşına kurbân olduğum
Gözümü arkada bırakma.
Saçlarının siyâhından, avuçlarındaki beyaza
Bir tek sızı düşerse bile bir hücrene
Misli misli yanarım ben Senin yerine...
Elin dizlerine vurupta âh etme
Elin göğsüne vurupta vâh etme...
Bi gün ölürsem...
Şarkılar söylemeden kulağına
Başımı dizlerine yatırıp iki büklüm sokulamadan sana
Titrek bir mum alevi gibi gözlerin
Sönmesin diye çepeçevre saramadan seni.
Haykıradamadan kalabalık bir yol ortasında...
Bi gün ölürsem...
Kapılırsam o sonsuz boşluğa.
El edemeden sana, gidiyorum diyemeden
Papatyalardan bilezikler ve tâç'lar
Kolyeler yapamadan.
Kokuna baharın kokusunu katamadan
Bahara kokumu bırakamadan...
Bi gün ölürsem...
Anneme, kardeşime, arkadaşıma doydum da
Sana doyamadan ölürsem eğer!
Sanma soğuk bir Cesette taşıyorum seni
Sönmez ateşin sönmez Sevgili
Rûh'uma kattım seni...
Bi gün ölürsem...
Bir ağıt düşerse diline
Sevdiğim o türküyü söyle
"Odam kireç tutmuyor, Kumunu karmayınca
Sevdâ baştan gitmiyor, Sarılıp yatmayınca"
Tutarken terleyen ellerinle, elimi ısıtırken
Uyuyormuşumda sanki, uyandırmak istercesine vur göğsüme
Ne canım yanar ne âh ederim
Ağla Sevgili, Ağla ki insin göz yaşların göğsüme
Bir parça kopar da cânından, cânımın bir köşesine bırak...
Bi gün ölürsem...
Yarım kalmış bir film gibi
Çocuğunun çocukluğunu göremeyen bir baba
Daha tâze Filizlenen bir çiçeğin kırılması
Güzel bir resmin yanan kısmı
Annemin âminsiz kalan duâ'sı gibi
Tamamlanamadan daha Sana...
Bi gün ölürsem...
Sana küsemeden daha, barışamadan
Sitem edemeden sana
Sevişemeden yokluğunla gece yarıları
Bi kaç kadeh içemeden arkadaşlara senin yüzünden
Sabahlar edemeden akşamdan kalma başımla...
Bi gün ölürsem...
Koşamadan yağmur çamur demeden
Kirletemeden elbiselerimi
Temizlenemeden...
Bi gün ölürsem...
Çıkarsa bu cân benden, yetîm kalırsa beden
Zaman çürütür cesedimi derin bir mezarda
Yılanlar ve akreplere leş olur Sevdiğin
Bir çıyan yer Kalbimin en kuytu köşesini...
Bi gün ölürsem...
Saplanırsa her yanına bir mızrak gibi acılar
Hayat yolundan dönerse ayakların
Düşlerinde yarınlar olmazsa, kalırsan dün de
Kirpiklerin boğulursa iki damla göz yaşında.
Ve sana acemi şiirler yazdığım zamanları düşün
Ve sana acemice ilk anlatırken Sevdâmı
Beyaz bir kağıda özene bezene güzel sözler dökmeye çalışırken
Gül'müştün ya işte o zaman
Tebessüm incileri serpilmişti ya yüzüne
Belki de biraz utanmıştın ya
Belli olmasın diye gülerken hafiften
Hani Sevdâ ipinin ucunu ilk tuttuğundu
Düşün...
Bir kez daha Gül işte o zaman tıpkı o zaman ki gibi.
Duâ'larının başına Seni Seviyorum'ları koy ve gönder...
Bi gün ölürsem...
Senden yoksun, senden eksik
Diğer yarımı alamadan gidersem Ahret'e
Borçlu kalırsa bu dünyâ bana Seni
Ne bedel verirlerse versinler Sevgili
İnan...
Yedi Cennete değişmem Gözlerini!
Bilmem kaç yüz yıl aç bıraktıda Allah "Nefs'i"
Sordu ; Sen kimsin? Ben kimim?
"Sen Rab'bimsin (dedi) Ben Senin Kulunum"
Yedi yüz milyon yıl aç kalsam
Leheb'in tüm günâhı bende olsa
Şeytanın yoldaşı olsam Cehennem yolunda
Unut artık O yok deseler
Hep Sen. Hep Sen.. Hep Sen olacaksın akılda...
Bi gün ölürsem...
Bu gördüğün Cennet'tir ve sana Helâl'dir deseler
Bir ayağımı atıpta içeri
Yâr gelmeden girmem derim!
Gerekirse bekletirim ümmet'i Muhammed'i!
Sen gelmeden girmem Sevgili...
Bi gün ölürsem...
Affet Beni...
"Bu Şiir Onlarca izmarit, İki Ağır Gece ve Gelmek Bilmeyen İki Sisli Sabaha
Gözlerimde İnceden Yaş'lara, Kalbimde Derin Bir Sızıya...
Bu Şiir S(B)ana Mâlolmuştur"
[SIZE=2]***********************************************************************
Bir Zamanlar
"Yangın zamânlardan kalma devrik bir meşe'nin öyküsüdür bu
Sevgililerin öyküsüdür, gölgelerde fısıltılı sevişenlerin"
Müzik kutusunda böğürtülü bir sancı
bana göre değil o çirkin sesli gitarcı
tamam...
zamâna göre belki ama
ben uygun değilim zamâna...
hep böyle ceset kokmazdı üzerim
her zaman sisli değildi kirpiklerimin ardı
yanık tenli güzellerde gördü gözlerim...
sizin zamânınız da
benimdi bir zamânlar
kırk beş'lik plak'lar dan çıkardı en acılı şarkılar...
zamân kayıp giderdi elimizden umutla beraber
ve beklettik diye Sevgiliyi üç-beş dakika
asmazdı yüzünü yüzümüze
bir ömür beklerdik gerekirse!
bekletilirdik...
ömrün sonun da bile
ilk ân'ki gibi severdik
sevilirdik...
emirganda demlenirdik
kaçak ve korkak saatlerinde İstanbul'un.
bilmesin diye hiç kimse
görmesin diye...
ve bir söğüt gölgesi yeter di bize
yâhut o çok sevdiğim meşe...
gizlice sevişirdik
gözlerimizle...
içimiz parçalanırdı tutunca Sevgiliyi ellerinden
kalbimize koyardı avuçlarını
göğsümüze yaslardı omuzlarını...
biz aşk'ı bilirdik o zamânlar
bilirdi bizi aşk...
korkak evlatlar doğurmazdı analar o zamanlar!
düğün halayının orta yerinde kız kaçırırdı Sevdâlılar
ve gerdek gecelerinde bir çift kurşun takılırdı
Sevgililerin göğüslerine...
yedi cihân bir olsa ayıramazdı da!
Müsvedde döl'leri vardı ağa beylerinin!
bilirsiniz ya!
Puşt'lukta vardı o zamânda...
yanık mektuplarıyla ısınırdık yâr'in
yanıktı kalbimiz
yangınıydık eski zamânların
durdurulamayan
soğutulamayan...
anamızın ak sütü gibi içerdik biz sevdâyı
ve ziyân etmezdik tek bir damlasını!
karnımız açtı belki ama, doyardı Kalbimiz...
Adı vardı Sevdâmızın!
Bir zamânlar...
bizim de ağlayanımız vardı köşe diplerinde sessizce
sorulmasın diye hâlimiz
çöp batırırdık gözlerimize
halbuki, Aşk kaçardı kalbimize...
deli mayınlar patlardı ümîtlerimizde
kasvet yağardı üstümüze
dağlanırdı yüreğimiz gece yarıları
sol yanımız yangın
sağ yanımız kırgın...
..................
koca bir enkâz olurduk, siz deyin çocuk
yastığımızı ıslatırdık...
uzun zaman oldu almıyorum baharın kokusunu
tek mevsim görüyor gözlerim
ve tek bir mevsim daha dayanır yüreğim bu ayrılığa...
kalb'imi "O" na verdim
bir ayağım musallâda!
sırtımda bir Ceset
Rûhumsa uzaklarda.
kaldım işte böyle ortada
bilmediğim bir zamânda!
kaldım işte böyle ortada...
Köz'ü vardı Sevdâmızın bir zamânlar
Kül değmemişti kalbimize...
[SIZE=2]***********************************************************************
Bir Ev Yapıyorum Sana
Bir ev yapıyorum sana
terimle karıyorum harcını.
Düşlerden duvarlar örüyorum ardı görünen.
sabrımı katıyorum merdivenlerine.
Uykusuz gecelerimi ekiyorum bahçesine
Papatyalar, Karanfiller dikiyorum...
Geleceğimi ekiyorum bahçesine...
Gülüşünü koyuyorum pencerelerine.
Bir ev yapıyorum sana ve içine hiç eşya koymuyorum.
Seni, sadece seni istiyorum o evde.
Dünyâyı ve ötesindekileri vermek isterdim sana ama
Ben sadece bir ev yapıyorum kendimce
yettiğince, yetebildiğimce...
Kapısına ömrümü koyuyorum
Sevdâmı döküyorum yoluna evin.
Yeminlerimi seriyorum yol niyetine bembeyaz bir kağıt gibi. ve yalansız.
Mühr'ü ayak izlerindir Sevgili! yeminlerimin.
yeminlerimi ve geleceğimi seriyorum orta yere
her geldiğinde ve gittiğinde mühr'ün kalsın istiyorum yeminimde...
Tüm acıları baca yapıyorum
tüm olmamışlıkları yakıyorum!
tümüyle sarılırken sana bir bahar akşamında,
tümüyle Sen olurken, bir bütün olunca biz yani...
Bacadan kovduğumuz kasvetleri yakıyoruz biz biz olurken.
Sen ve Ben'dik eskiden. Bir oluyoruz sonra, ve Tam oluyoruz...
Bir ev yapıyorum sana Sevgilim...
Yangın Şehirlerden uzak ta bir yerde
zamân oyuncağımız. ağırdan alıyoruz...
ve sanki hiç görmemişiz gibi birbirimizi.
Saâtler sonra bile, ilk ân'ki gibi bakıyoruz.
ilk ân ki gibi yanıyoruz.
ilk ân ki gibi özlüyoruz
ilk ân ki gibi Seviyoruz...
Dedim ya ;
Bir ev yapıyorum Sana ve hiç eşya koymuyorum içine.
Yatağın oluyorum, yorganın oluyorum, yastığın oluyorum.
Bir ben oluyorum evde bir de sen.
eşyâ'n oluyorum...
Bir akşamüstü uzanıverdiğin bir Hamak oluyorum iki ağaç arasında
ağaçta değil onlarda benim aslında. saâtlerce taşıyorum seni
günbatımına götürüyorum gözlerini ve Gün batımın oluyorum.
Bir evimiz oluyor, bir de biz. başka kimse olmuyor.
Ağızdan çıkacak iki kelimeye hasret kalınca yüreğimiz
susuyoruz biz...
Sevdâmız konuşuyor birbirleriyle.
biz ise bize bakıyoruz.
Sevdâmız konuşuyor, biz dinliyoruz...
ve sarhoş oluyoruz hayat boyu, şarap değil kadehteki!
Birbirimizi içiyoruz...
Bir ev yapıyorum sana
kimse bilmiyor adresi
haritalardan siliyorum o evi
kimse bilmiyor yerini.
Bir ev yapıyorum ve Seni koyuyorum o eve
Sen geldin, hoş geldinde. fazla geldin Sevdiğim.
ev eksik kaldı sende...
Ne yaptım ettimde bu kadarcık geldi elimden.
eksik sanki bir şeyler diyorum, ucuz kalmış gibi tüm bunlar.
Sana lâyık olmadı diyorum...
tamâhkarsın biliyorumda.
mahcûb kalıyorum ben.
daha güzeli olsaydı diyorum...
Denk gelmiyor sana hiç bir şey...
Seni cennette hayâl etmiyorum.
yakıştırmıyorum seni Cennete!
Sen ki Cennetten güzel...
Seni Cennette değil
Cenneti Sende Hayâl ediyorum...
ve Güzelliğinin gölgesinde Cennet oluyor Cennet.
Cennetin adı Cennet ise
Sendendir diyorum.
Senin Yüz'ünden
Senin gölgenden...
Bir ev yapıyorum sana...
Ben ki ;
cılız bir uçurtma yapamazdım!
şimdi...
Bir ev yapıyorum Sana...
[SIZE=2]***********************************************************************
Zamansız
Ben sana bir şey söyleyecektim
Zaman yetmedi
Ben sana bir şey söyleyecektim
Günü değildi
Ben sana bir şey söyleyecektim
Kendimde değildim
Ben sana bir şey söyleyecektim
Sen yoktun...
[SIZE=2]***********************************************************************
Çember
Üşüyorum, lugattaki tüm soğuk kelimeler etrafımda
Roman kitaplarının saman kokan sıcak sayfalarıda kesmez beni
Üşüyorum, ölümün soğukluğu, yırtılan kefenim
Gözlerimi kapatmak istiyorum sonsuz başlangıca doğru
Üşüyorum
Yeniden başlamak istemiyorum hiç bir şeye
Üzülmek, yahut sevinmek istemiyorum
Ayrılıklar ortasında kalmışım
Titriyorum...
[/SIZE]
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
İsraf
Olmamışlığın kıyısında ayrılığa bakıyoruz
Tüm benliğimiz kaybolmuş, mutluluk bize ırak
Aldırmamaya çalışıyoruz, renkli gülücükler atıyoruz
Son nefesini veren bir hasta gibi
İç kanama geçiriyoruz, belli etmiyoruz
Yağmurlu bir pazar sabahı
Milyonlar arasında yalnız kalıyoruz
Kulağımıza güzel bir söz
Gözümüze bir dost takılmıyor
Ve koşarak gittiğimiz o uzun yolun ardında
Bizi bekleyen birileri yok aslında
Farkındayız...
Küçüklüğümüzdeki bayram sabahlarını özlüyoruz
Bir parça çikolatayla sevgimizi çalan amcamızı
Hangimizi daha çok seviyorsun? deyipte kollarını açan
Anne Baba'mızı özlüyoruz
Ve ne yöne gidersek gidelim, mutluluğu yakalıyoruz
Yoksa! Güzel şeylerin hepsini israfmı ettik çocuk aklımızla
Neden artık sevinemiyoruz...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]Yol
Sigarama çaktığım kibritin aleviydi avuçlarımı ısıtan
Sıcak bir bakışa ihtiyaç duyduğum o an
Sigarama çaktığım kibritin aleviydi avuçlarımı ısıtan
Sensizliğin arefesinde, kahrolmaya attığım ilk adımdı sigaram
Paltomun içine sığındığım zaman ki o titreyiş
Tüylerimin ürpertisiydi ayrılığın ilk alameti
Yalnızlığın o ağır soğuğuna alıştım artık
Çaktığım kibritlerin sonu gelince...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
İstanbul
Özgürlüğün yarı çıplak kenti İstanbul!
Neydi bizi sana bağlayan?
Dar sokaklarında kavgalara tutuştuğumuz
Birbirimiz için birbirimizi kırdığımız
Banklarına sevgilimizin adını kazıdığımız şehir
İtibarlar hep paraylamı ölçülecek sende
Geçmişindeki Asaletinin yerini Gölge oyunları aldı
Dar ve karanlık sokaklarında yüzümüze indirdiğin bu sert kırbaçlar
Esâretin çağdaş kenti İstanbul!
Kör olmaya sıcalığın devammı edecek hep...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]Kırılmadan
Umutsuzluğun sonrasında Gel bana
Gökyüzü karardığında
Radyoda ayrılık şarkıları çalarken
Gözlerım boşluğa daldığı sırada
Kendimde kaybolduğum zaman gel
Göğsüme en ağır sancılar saplandığında
Vakitsiz kapı çalanlar gibi
Kimdir bu saatte bu? dedikleri zaman gel
Soğuk odamda son nefeslik sıcak kaldığında
Ertesi güne mutlu başlamam için bir sebep kalmadığında
Dibine kadar battığım bu şehirde
Elimi uzattığım sırada
Gel
Ruhuma zincirler vurulmadan
Yıldızlar yerinden kopmadan
Açtığım kapı kapanmadan
Kalbim kırılmadan...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
Susuyorum
Şiire bir başlangıç arıyorum
Çok az kelime var bildiğim
Eksik kalmışım kendimi anlatmada
Yalnızlığımın bu puşt karanlığında
Acılarım... bana yine bilmediğim kelimeler öğretiyor
Susuyorum inadına, başım iki elim arasında
Acınası halim, kimin umurunda!
Susuyorum...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
Aşk
İçimde ne zamandır sakladığım
Aşk
Kimselere göstermediğim
Aşk
Bir kutuya hapsettiğim
Aşk
Benim olan tek şey
Aşk
Benden kıymetli tek Cevher
Aşk
Sadâkat'imle büyüttüğüm
Aşk
Varlığıyla avunduğum
Kilitleri kırıldı gönlümün
Kutu açılıyor yavaş yavaş
Aşk
Bir evcil kanaryam şimdi
Dışarıya salıvereceğim
Kimin eline düşecek...
Aşk
Bir korktuğum şey şimdi
Bimiyorum. Başına ne gelecek...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]Duâm
Gökyüzü maviye hasret kalsın
Gri bulutlar sarsın dört bir yanı
Fırtınasız bir gün olmasın
Tüm kin'ini kusmak istercesine
Şimşekler insin yeryüzüne
Gökyüzünden hediye
Güneş parlaklığını yitirsin
Yanarken kendi içinde
Hayran kalınan o güzellik
Dünyayı ziyaret etmesin bir daha
Öpülesi alınlara değmesin ışık hüzmeleri
Sabah, pencerelerde gün ışığı olmasın
Gecenin sonu yine gece olsun
Âh'ları tutsun karanlığın
Umudu bitenler için gün doğmasın!
Okyanusun kalbi vurulsun
Kahpe bir kaptan tarafından
Pusulalar doğruyu göstermesin
Her arşında bir tuzak
Her kabarcıkta bir beddua
Dönülecek Liman kalmasın
Güller! nazlı kokmasın seven ellerde
Fidanları dalından koparılsın körpecikken
Kirli eller tarafından
Kıymetsiz ayaklar altında ezilsin
Aşk'ın değeri biçilsin
Sevgi yalnızlığın kör zindanlarında atılsın
Satır aralarında büyük harfle yazılmasın
Şiirler şarkılar yazılmasın sevgiliye
Şair'ler unutulsun, Şair'ler AVUTULSUN
Dibi gelmeyen bataklıkta nefessiz kalsın her daim
Aah sevdiğim... Ben Senden Vazgeçersem Eğer...
Görülmemiş bir kasvet sarsın her yanı
Öylesine kötü olsun ki herşey
Bu sözler Dua sayılsın
Aah sevdiğim... Sen Bilmesende...
Ben Senden Vazgeçersem Eğer...
Kabul Olsun Tüm Dua'larım...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
Ek/mek
Annem ekmek almaya gönderdi beni
Sevdayı sırtladımda omuzlarıma öyle geldim geri
Çocuktum...
Bir ekmek on kuruştu da
Ağırmış sevdanın bedeli
Annem kızdı desem
Geri versem alırmı ki...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]Can Kurtaran Yokmu
Sensizliğin silahında
Namluda yalnızığın mermisi kalmıştı
Dayadım şakağıma...
Ölümden değilde
Ölesiye korkuyordum sensizlikten
Gecenin ikiye bölündüğü bir saatte
Tam da ayrılık vaktinde vurdum kendimi
Yapma. etme. gitme...
diyen yoktu...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
Gönül Hancım
Gecemin karanlığında ki umûd'um
Sabahımın ilk ışığı
Buz tutmuş dağlarımın kardelen çiçeği
Anamın en içli ağıt'ı
Kapımın ardındaki ses, güzel yüzlüm
Gölgesinde ağladığım çınar ağacım
Şarkılarımdaki meçhul âşığım
Milyarlarca boş odası olan kalbimin tek misafiri
Seni Seviyorum...
[SIZE=2]***********************************************************************
Sen! Sen!
Sen sen... hayırsız...
Benliğimi yerden yere vuran
İki elim arasında başımı yetim bırakan
Hangi siyah ülkenin çocuğusun?
Dokuz köyün dokuzundan kovulan!
Hangi yalancının mum'usun!...
Sen sen... imansız...
Yalnızlığıma pusu kuran!
Sabahımı bir kuytuda asan!
Kalbimi bir baskında çalan!
Hangi Ustanın çırağısın!...
Sen sen... kitapsız...
Vahşiliğin ortasında beni böyle
eli kolu bağlı bırakan!
Bilmediğim yerlerde uyandıran!
Gençliğimi kirpiğinle vuran!
Hangi Zâlim'in kızısın!...
Sen sen... allahsız...
Beni güzelliğine aç bırakan!
Ben senin teninin tuzunu içmişim!
Bir öpücük verip damağımı kurutan!
Hayâl ile avutan!
Hangi boynuzun! kulağısın!...
***********************************************************************
Mülteci
Seni Seviyorum diyorum
Ne yalnızlığım bitiyor
Ne Aşk'a çağrılıyorum.
Acılarımda dinmiyor!
Hüzn'e sarılıp ağlıyorum...
Seni Seviyorum diyorum
Dilsiz bir âşık oluyorum.
Ne yıldızlar biliyor öykümü
Ne günlüğüme yazıyorum.
Yatağım mezarım oluyor
Sessizce uzanıveriyorum...
Seni Seviyorum diyorum
Utangaç çocukluğum düşüyor aklıma
Kalbim çarpıyor, ellerim de titriyor ama
Bi türlü söyleyemiyorum sana.
Cümlelerimi dağlıyorum sonra
İki kelimem kalıyor ağzımda
Konuşmayıda unutuyorum...
Seni seviyorum diyorum
Kalbinde bir mülteci oluyorum
Diyâr-ı Aşk'tan Menekşeler getiriyorum
Yerim, yurdum, cennetim burasıdır diyorum
Bir Güzel'in bağına giriyorum habersiz
Kovarmı ki beni...
Bilmiyorum...
***********************************************************************
Emanet/e Hıyanet
Sefil bir hayatın mazisindeki hataları kadar ağır
bağırıpta duyuramadığım sevdam kadar sağır
akşamdan kalmış bir sarhoş gibi
sabah başımda duran can yakmaları
ertesi güne sakladım umutları
ertesi güne hep
göremeyeceğimi, gelmeyeceğini bildiğim
ertesi güne
aralıgın suratımı tokatladığı bir ayaz günü
ilmek ilmek beynime nakşettiğim hayalin sahibine
göğsüme varlığını bırakan birine emanet ettim
ertesi günümü...
bir otobüs durağımıydı, bir park oturağımıydı
bilmiyorum...
güneşin kara bulutlar arasından son çırpınışlarıyla
sönük hüzmelerini gönderdiği bir yerdi işte
gözlerim hafiften kısılmıştı
bu kadar ağır olduğumu bilmezdim kendimin
yorgun düştüğüm o yerdi işte
sözlerim tıkanmıştı
ellerim ıslanmıştı...
ölçülüp biçilmeden
bir volkan kadar dağınık
karanlığa hapsolmuş yalnızlık kadar yanık
hakimin falsosunu kolladığı ayaktaki adam kadar sanık
boğazımda düğümleniyor sözler
masum bir çocuk kadar basık
kelimeler...
Ertesi günlerim vardı benim
Unutkanlığımın başlangıç noktasında bi yerde
Bir dilbere
Emanet bırakmıştım...
***********************************************************************
Söyle
Başka bir ülkenin diliyle
Değişik tonlarda
Fısıltıdan ufak
Kaçak bir mahkum gizliliğinde
Bir casus kadar ketum
Hayali gitmesin diye gözlerinden
Uyanmaya çekinen bir genç gibi
Çekingen ve ürkek mi seslensem?
Sana...
Yada
Şımarık bir çocuğun
İki beden büyük gelen kelimeleri
Sığdırıpta ağzıma
Sakız çiğnemesi kadar yamuk
Anlaşılmaz bir dille
Abuk sabuk mu...
***********************************************************************
Telef
Bir'i uğruna terkettim tüm güzellikleri
Oysa, ne de güzelmiş bahar
Bir erkeğe yakıştırılamayan
Penceremden odamı kaplayan
Kokusunu yeni farkettiğim fesleğenim
Ayrılık olmayan şarkılarda varmış oysa
Şiirler varmış kasvet kokmayan...
Yoksa ahmak olan ben miyim
Bir çok şeyi anlamayan...
Zaman geç olmuş ama
Bir tek benmiyim?
Yeni uyanan...
***********************************************************************
Talân
Bıraktım...
Karanlığın bağrında yüreğimi
Çıkmaz bir sokakta kaldırım üstüne
Evsiz bir adam yakacak yaptı kendine
Gözlerim mavisinde kaldı denizin
Son gördüğüm güzelliğin içine attım
Hovarda bir Kaptan pusula yaptı kendine
Yalnızlığımı yuvarladım bir uçurumdan
Fakir bir çobandı bulan
Yalnızlığına dost oldu yalnızlığım
Uzak diyârlarda bir dilbere emanet ettim
Kalbimi...
Hoyratça harcadı...
***********************************************************************
"Yüzler/ce gülüşün vardı
Birini bile esirgedin"
***********************************************************************
Bu
Bu muydu!
Bu muydu ulan!
rezil olmakmıydı sokaklarda?
yerli yersiz adını sayıklamakmıydı?
donmakmıydı kaldırımlarda?
yatak yorgan sarılırken herkes.
bir eşkıya gibi basıp bu şehri
talân etmekmiydi her yeri?
seni sevmek...
puşt bir kucakta sahte sahte gülmekmiydi?
kapıyımı çarpmaktı küfredercesine?
küfredercesine konuşmakmı?
akşamdan kalmayım
iki görüyorum her şeyi
nasıl olsa sabaha ayılırım...
senden kalmayım
görmüyorum hiç bir şeyi
söyle ulan!
ne zaman ayılırım?
***********************************************************************
Yorgunum
Kapanıyor gözlerim
Savaş yorgunu bir asker kadar bî tâb
Uyanmamaya razıyım bir damla huzûr için
Toz toprak içinde her yanım
Kargaşaların ortasında
Gözleri dalmış bir adam kadar sağırım
Efkâr kokuyor her yanım
Doksan üç yıl geri atıyorum
Sarı kamış'ta
Yüz bin askerden biriyim
Sevdâm üşümesin diye
Titriyorum
Ne ellerim beni dinliyor artık
Ne dişlerim vazgeçiyor çarpışmaktan
Cehennem bile kurtamazken
Beni bu sensiz soğuktan
Ben yine Hayâline sarılıyorum
Bir zaman sonra gözlerimde görmüyor artık
Göz yaşlarımıda hissetmiyorum
Soğuğun kokusu gelmiyor nefesime
Bedenimi terk ediyorum
Beni bıraktığın gibi
Bir ücrâda.
Benliğimde saklı kalan Hayâline sarılıyorum
Utanmazlığım diz boyu
Giderken dahi adını sayıklıyorum...
***********************************************************************
Utangaç
Mürekkebi bitmiş bir şair'in çaresizliği üstümde
Ne çok şey var söylemek istediğim
Cümleler var aklımda
Şimdi söyledim. söyleyeceğim..
Derken
Vazgeçtiğim...
***********************************************************************
Ordayım
Yenilgimin son deminde
Gülmeyi unuttuğum
Kahrolmuşluğun ta içine batıp batıp
Gözlerimde bir vesikalık gibi asılı duran
O en son kaybolduğun yerde gördüğüm yüzün
Çaresizliğime dikenli teller
Dudağıma bir öpücük
Omuzlarıma hasret ektiğin o yerdeyim
Bağıraydım ardından
Gitme! gitme nolur
dur...
Bir ananın bir oğlu gibi şımarttın
Karanlığa ve yalnızlığa çok yabancıyım
Gitme dur...
Şimdi
Ayrılığı öğretme bana
Düşünmek bile böylesine ağırken
Sensizlikle bırakma beni bi başıma
Gitme nolur dur
Yitirilmiş bir Sevgilide ben olmayayım
Gidermiydin yine?
Ben yine o yerdeyim
Ruhuma kelepçeler vurduğun
Gülmeyi unutturup
Yalnızlığı cebime gizlice koyduğun
Ardına baktığında giderken
Bir çift gözle vurduğun...
***********************************************************************
Var/dı
Göğsüne yaslanıp ağlamak
Dizlerinde uyumak vardı
Zamanı durdurmak ıstercesıne yalvarmak
Sayıklamak vardı adını yanımdayken bile
Tutulmayan sözlere and içmek her dâim
Aşk'ın gözünü kör etmek vardı
Ninemin masallarından çıkıp gelen o
Bakmaya kıyamadığım gözlere bakmak vardı
Bir şimşek çarpması kadar ağrılarımı
Dudaklarınla azaltmak vardı
Her bir zerresinden bıktığım
Her bir ân'ı ızdırap dolu bu dünyada
Senin için yaşamak vardı...
Hüzünlerimi sensizliğe bırakmak
Kanı narkoz dolu bir hasta gibi
Hiç bir şeyi hissetmemek vardı
Teninin kokusunda yüzerken bedenim
Uçarken, Maviye boyadığın saçlarında
Yere çakılmak vardı
Dil'im Dil'inle dans ederken
Önceleri tattığım herşeyin
Saman olduguğunu anlamak vardı
Uğruna fedâ edeceğim şeylerin sonu gelince
Uğruna ölmek vardı sevdiğim
Seni sevmek vardı
Bir zamanlar...
***********************************************************************
Sesleniş
Bırak beni...
Sisli bir sabahın tenhâsında
Kimseler uyanmamışken henüz...
Bırak beni...
Solgun bir baharın sonrasında
Hüzün rengi yapraklar arasında...
***********************************************************************
Düşlerim
Düşlerimde
Bir gülüşün var sadece
Bir tatlı sözün
Bir bakışın var sadece
Bir adımı söyleyişin
Bir cânım deyişin
ve
Cezbeye gelişim var düşlerimin sonunda!
İçten içe ezilişim
Yüreğimde yangın
Düşlerimde bir dilber var aah!
***********************************************************************
Başlangıç
Hüzün saatiydi
Ellerimde umut kırıkları
Umutlarımda sevda yanıkları
Vurdum! çıktım kapıyı
Tası tarağıda bıraktım ardımda.
Usandıran bir belâyı def eder gibi
açıldı önümde yollar! ilk kez...
El sallamadı kimse
Hoşçakal yada görüşürüz yoktu kelimelerde
Elveda! bütün dillerde.
Kavgasına karıştığım Arkadaşlarım!
Uğruna milyon şey harcadığım Sevdiğim!
Neredeydin?
Bir son'un başlangıcıydı...
Bir başlangıcın son'a uzanan ilk adımlarıydı...
***********************************************************************
Sen gibi
Beyaz bir kağıda yazsam Seni Seviyorum'u
Sen gibi bakmayan hiç kimse göremese.
Bir çınarın gölgesine gölgemle yazsam Seni Seviyorum'u
Sen gibi olmayan hiç kimse anlayamasa.
Ay'ın şavkına yazsam Seni Seviyorum'u
Gözlerine düştüğünde yalnızlık
Sen gibi bir kul daha farkedemese...
Bir fısıltıda olsa söyle yeter, Seni Seviyorum'u
Benden başka hiç kimse bilemese...
***********************************************************************
Sonsuza dek
Beni yarın sabahta sevecekmisin?
Dargın akşamlarda bile?
Küskün sözlerin ardında?
Sitemli bakışların olacak gece yarıları hayâlime?
Olmamışlığın ardından özleyecekmisin beni yine?
Beni gün doğduğunda da sevecekmisin?
Kalbin kırıldığında?
Yanakların ıslandığında?
Hasret'i içip içip sarhoş olduğunda?
Sözleştiğimiz...
ama
Geciktiğim o yerde
Bekleyecekmisin?
Beni geceleride sevecekmisin?
Umutsuzluk diyârına göç ederken düşlerin?
Bağrına sancılar saplandığında?
Canın yandığında yalnız uyanırken?
Yarınlara kadar bekleyecekmisin?
Bu gün de sevecekmisin beni?
Gün bittiğinde?
Gece geldiğinde?
Beni yarın sabahta Sevecekmisin?
Emânet vermedim sana Kalbimi!
[FONT=Palatino Linotype]Gözlerinin mühr'ü var üzerinde![/FON
ŞÃ»le bir ateştir, nârı aşk-ı kalbimde
Urganı dolanmış boynuma, hayâtım ellerinde
Lugatımın ilk dört harfidir, ŞÃ»le tesbîhimdir
Eskimez ŞÃ»le, ŞÃ»le gözümde bir resimdir.
Kayıpta olmaz, ŞÃ»le yüzümde bir çizgidir...
[SIZE=2]***********************************************************************
Bi Gün Ölürsem
Bi gün ölürsem Sevdiğim...
Değmez ise sabahın ilk ışıkları
Çizgilerinde gezdiğin yüzüme.
Mâvisine battım dediğin gözlerim
Kapanırsa bir gece yarısı.
Kalırsa gecenin koynunda cesedim ve
Bilinmezken hiç kimseler tarafından.
Bir sızı duyarsın tâ uzaklardan...
Beni sana haber eden Sevdâ'ndır bilesin...
Göğsünü yakıp kavuran
Ebâbil kuşlarıdır.
Her biri bölüpte bu sancıyı
Küçük ayaklarıyla büyük acılar taşıyan
Ebâbil kuşlarıdır acı yağmuruna tutup seni
Cânım uykundan uyandıran.
Yüreğine cehennem ateşi bırakan onlardır Sevgili...
Bi gün ölürsem...
Bakamazsam Gül'üme
Koklayamazsam
Tutmadan elini bir kez olsun
Sarılamazsam tenini tenime katarcasına.
Bırakamaz isem son öpücüğümü dudaklarına.
Feryâd figân edip ağlama.
Gözünün yaşına kurbân olduğum
Gözümü arkada bırakma.
Saçlarının siyâhından, avuçlarındaki beyaza
Bir tek sızı düşerse bile bir hücrene
Misli misli yanarım ben Senin yerine...
Elin dizlerine vurupta âh etme
Elin göğsüne vurupta vâh etme...
Bi gün ölürsem...
Şarkılar söylemeden kulağına
Başımı dizlerine yatırıp iki büklüm sokulamadan sana
Titrek bir mum alevi gibi gözlerin
Sönmesin diye çepeçevre saramadan seni.
Haykıradamadan kalabalık bir yol ortasında...
Bi gün ölürsem...
Kapılırsam o sonsuz boşluğa.
El edemeden sana, gidiyorum diyemeden
Papatyalardan bilezikler ve tâç'lar
Kolyeler yapamadan.
Kokuna baharın kokusunu katamadan
Bahara kokumu bırakamadan...
Bi gün ölürsem...
Anneme, kardeşime, arkadaşıma doydum da
Sana doyamadan ölürsem eğer!
Sanma soğuk bir Cesette taşıyorum seni
Sönmez ateşin sönmez Sevgili
Rûh'uma kattım seni...
Bi gün ölürsem...
Bir ağıt düşerse diline
Sevdiğim o türküyü söyle
"Odam kireç tutmuyor, Kumunu karmayınca
Sevdâ baştan gitmiyor, Sarılıp yatmayınca"
Tutarken terleyen ellerinle, elimi ısıtırken
Uyuyormuşumda sanki, uyandırmak istercesine vur göğsüme
Ne canım yanar ne âh ederim
Ağla Sevgili, Ağla ki insin göz yaşların göğsüme
Bir parça kopar da cânından, cânımın bir köşesine bırak...
Bi gün ölürsem...
Yarım kalmış bir film gibi
Çocuğunun çocukluğunu göremeyen bir baba
Daha tâze Filizlenen bir çiçeğin kırılması
Güzel bir resmin yanan kısmı
Annemin âminsiz kalan duâ'sı gibi
Tamamlanamadan daha Sana...
Bi gün ölürsem...
Sana küsemeden daha, barışamadan
Sitem edemeden sana
Sevişemeden yokluğunla gece yarıları
Bi kaç kadeh içemeden arkadaşlara senin yüzünden
Sabahlar edemeden akşamdan kalma başımla...
Bi gün ölürsem...
Koşamadan yağmur çamur demeden
Kirletemeden elbiselerimi
Temizlenemeden...
Bi gün ölürsem...
Çıkarsa bu cân benden, yetîm kalırsa beden
Zaman çürütür cesedimi derin bir mezarda
Yılanlar ve akreplere leş olur Sevdiğin
Bir çıyan yer Kalbimin en kuytu köşesini...
Bi gün ölürsem...
Saplanırsa her yanına bir mızrak gibi acılar
Hayat yolundan dönerse ayakların
Düşlerinde yarınlar olmazsa, kalırsan dün de
Kirpiklerin boğulursa iki damla göz yaşında.
Ve sana acemi şiirler yazdığım zamanları düşün
Ve sana acemice ilk anlatırken Sevdâmı
Beyaz bir kağıda özene bezene güzel sözler dökmeye çalışırken
Gül'müştün ya işte o zaman
Tebessüm incileri serpilmişti ya yüzüne
Belki de biraz utanmıştın ya
Belli olmasın diye gülerken hafiften
Hani Sevdâ ipinin ucunu ilk tuttuğundu
Düşün...
Bir kez daha Gül işte o zaman tıpkı o zaman ki gibi.
Duâ'larının başına Seni Seviyorum'ları koy ve gönder...
Bi gün ölürsem...
Senden yoksun, senden eksik
Diğer yarımı alamadan gidersem Ahret'e
Borçlu kalırsa bu dünyâ bana Seni
Ne bedel verirlerse versinler Sevgili
İnan...
Yedi Cennete değişmem Gözlerini!
Bilmem kaç yüz yıl aç bıraktıda Allah "Nefs'i"
Sordu ; Sen kimsin? Ben kimim?
"Sen Rab'bimsin (dedi) Ben Senin Kulunum"
Yedi yüz milyon yıl aç kalsam
Leheb'in tüm günâhı bende olsa
Şeytanın yoldaşı olsam Cehennem yolunda
Unut artık O yok deseler
Hep Sen. Hep Sen.. Hep Sen olacaksın akılda...
Bi gün ölürsem...
Bu gördüğün Cennet'tir ve sana Helâl'dir deseler
Bir ayağımı atıpta içeri
Yâr gelmeden girmem derim!
Gerekirse bekletirim ümmet'i Muhammed'i!
Sen gelmeden girmem Sevgili...
Bi gün ölürsem...
Affet Beni...
"Bu Şiir Onlarca izmarit, İki Ağır Gece ve Gelmek Bilmeyen İki Sisli Sabaha
Gözlerimde İnceden Yaş'lara, Kalbimde Derin Bir Sızıya...
Bu Şiir S(B)ana Mâlolmuştur"
[SIZE=2]***********************************************************************
Bir Zamanlar
"Yangın zamânlardan kalma devrik bir meşe'nin öyküsüdür bu
Sevgililerin öyküsüdür, gölgelerde fısıltılı sevişenlerin"
Müzik kutusunda böğürtülü bir sancı
bana göre değil o çirkin sesli gitarcı
tamam...
zamâna göre belki ama
ben uygun değilim zamâna...
hep böyle ceset kokmazdı üzerim
her zaman sisli değildi kirpiklerimin ardı
yanık tenli güzellerde gördü gözlerim...
sizin zamânınız da
benimdi bir zamânlar
kırk beş'lik plak'lar dan çıkardı en acılı şarkılar...
zamân kayıp giderdi elimizden umutla beraber
ve beklettik diye Sevgiliyi üç-beş dakika
asmazdı yüzünü yüzümüze
bir ömür beklerdik gerekirse!
bekletilirdik...
ömrün sonun da bile
ilk ân'ki gibi severdik
sevilirdik...
emirganda demlenirdik
kaçak ve korkak saatlerinde İstanbul'un.
bilmesin diye hiç kimse
görmesin diye...
ve bir söğüt gölgesi yeter di bize
yâhut o çok sevdiğim meşe...
gizlice sevişirdik
gözlerimizle...
içimiz parçalanırdı tutunca Sevgiliyi ellerinden
kalbimize koyardı avuçlarını
göğsümüze yaslardı omuzlarını...
biz aşk'ı bilirdik o zamânlar
bilirdi bizi aşk...
korkak evlatlar doğurmazdı analar o zamanlar!
düğün halayının orta yerinde kız kaçırırdı Sevdâlılar
ve gerdek gecelerinde bir çift kurşun takılırdı
Sevgililerin göğüslerine...
yedi cihân bir olsa ayıramazdı da!
Müsvedde döl'leri vardı ağa beylerinin!
bilirsiniz ya!
Puşt'lukta vardı o zamânda...
yanık mektuplarıyla ısınırdık yâr'in
yanıktı kalbimiz
yangınıydık eski zamânların
durdurulamayan
soğutulamayan...
anamızın ak sütü gibi içerdik biz sevdâyı
ve ziyân etmezdik tek bir damlasını!
karnımız açtı belki ama, doyardı Kalbimiz...
Adı vardı Sevdâmızın!
Bir zamânlar...
bizim de ağlayanımız vardı köşe diplerinde sessizce
sorulmasın diye hâlimiz
çöp batırırdık gözlerimize
halbuki, Aşk kaçardı kalbimize...
deli mayınlar patlardı ümîtlerimizde
kasvet yağardı üstümüze
dağlanırdı yüreğimiz gece yarıları
sol yanımız yangın
sağ yanımız kırgın...
..................
koca bir enkâz olurduk, siz deyin çocuk
yastığımızı ıslatırdık...
uzun zaman oldu almıyorum baharın kokusunu
tek mevsim görüyor gözlerim
ve tek bir mevsim daha dayanır yüreğim bu ayrılığa...
kalb'imi "O" na verdim
bir ayağım musallâda!
sırtımda bir Ceset
Rûhumsa uzaklarda.
kaldım işte böyle ortada
bilmediğim bir zamânda!
kaldım işte böyle ortada...
Köz'ü vardı Sevdâmızın bir zamânlar
Kül değmemişti kalbimize...
[SIZE=2]***********************************************************************
Bir Ev Yapıyorum Sana
Bir ev yapıyorum sana
terimle karıyorum harcını.
Düşlerden duvarlar örüyorum ardı görünen.
sabrımı katıyorum merdivenlerine.
Uykusuz gecelerimi ekiyorum bahçesine
Papatyalar, Karanfiller dikiyorum...
Geleceğimi ekiyorum bahçesine...
Gülüşünü koyuyorum pencerelerine.
Bir ev yapıyorum sana ve içine hiç eşya koymuyorum.
Seni, sadece seni istiyorum o evde.
Dünyâyı ve ötesindekileri vermek isterdim sana ama
Ben sadece bir ev yapıyorum kendimce
yettiğince, yetebildiğimce...
Kapısına ömrümü koyuyorum
Sevdâmı döküyorum yoluna evin.
Yeminlerimi seriyorum yol niyetine bembeyaz bir kağıt gibi. ve yalansız.
Mühr'ü ayak izlerindir Sevgili! yeminlerimin.
yeminlerimi ve geleceğimi seriyorum orta yere
her geldiğinde ve gittiğinde mühr'ün kalsın istiyorum yeminimde...
Tüm acıları baca yapıyorum
tüm olmamışlıkları yakıyorum!
tümüyle sarılırken sana bir bahar akşamında,
tümüyle Sen olurken, bir bütün olunca biz yani...
Bacadan kovduğumuz kasvetleri yakıyoruz biz biz olurken.
Sen ve Ben'dik eskiden. Bir oluyoruz sonra, ve Tam oluyoruz...
Bir ev yapıyorum sana Sevgilim...
Yangın Şehirlerden uzak ta bir yerde
zamân oyuncağımız. ağırdan alıyoruz...
ve sanki hiç görmemişiz gibi birbirimizi.
Saâtler sonra bile, ilk ân'ki gibi bakıyoruz.
ilk ân ki gibi yanıyoruz.
ilk ân ki gibi özlüyoruz
ilk ân ki gibi Seviyoruz...
Dedim ya ;
Bir ev yapıyorum Sana ve hiç eşya koymuyorum içine.
Yatağın oluyorum, yorganın oluyorum, yastığın oluyorum.
Bir ben oluyorum evde bir de sen.
eşyâ'n oluyorum...
Bir akşamüstü uzanıverdiğin bir Hamak oluyorum iki ağaç arasında
ağaçta değil onlarda benim aslında. saâtlerce taşıyorum seni
günbatımına götürüyorum gözlerini ve Gün batımın oluyorum.
Bir evimiz oluyor, bir de biz. başka kimse olmuyor.
Ağızdan çıkacak iki kelimeye hasret kalınca yüreğimiz
susuyoruz biz...
Sevdâmız konuşuyor birbirleriyle.
biz ise bize bakıyoruz.
Sevdâmız konuşuyor, biz dinliyoruz...
ve sarhoş oluyoruz hayat boyu, şarap değil kadehteki!
Birbirimizi içiyoruz...
Bir ev yapıyorum sana
kimse bilmiyor adresi
haritalardan siliyorum o evi
kimse bilmiyor yerini.
Bir ev yapıyorum ve Seni koyuyorum o eve
Sen geldin, hoş geldinde. fazla geldin Sevdiğim.
ev eksik kaldı sende...
Ne yaptım ettimde bu kadarcık geldi elimden.
eksik sanki bir şeyler diyorum, ucuz kalmış gibi tüm bunlar.
Sana lâyık olmadı diyorum...
tamâhkarsın biliyorumda.
mahcûb kalıyorum ben.
daha güzeli olsaydı diyorum...
Denk gelmiyor sana hiç bir şey...
Seni cennette hayâl etmiyorum.
yakıştırmıyorum seni Cennete!
Sen ki Cennetten güzel...
Seni Cennette değil
Cenneti Sende Hayâl ediyorum...
ve Güzelliğinin gölgesinde Cennet oluyor Cennet.
Cennetin adı Cennet ise
Sendendir diyorum.
Senin Yüz'ünden
Senin gölgenden...
Bir ev yapıyorum sana...
Ben ki ;
cılız bir uçurtma yapamazdım!
şimdi...
Bir ev yapıyorum Sana...
[SIZE=2]***********************************************************************
Zamansız
Ben sana bir şey söyleyecektim
Zaman yetmedi
Ben sana bir şey söyleyecektim
Günü değildi
Ben sana bir şey söyleyecektim
Kendimde değildim
Ben sana bir şey söyleyecektim
Sen yoktun...
[SIZE=2]***********************************************************************
Çember
Üşüyorum, lugattaki tüm soğuk kelimeler etrafımda
Roman kitaplarının saman kokan sıcak sayfalarıda kesmez beni
Üşüyorum, ölümün soğukluğu, yırtılan kefenim
Gözlerimi kapatmak istiyorum sonsuz başlangıca doğru
Üşüyorum
Yeniden başlamak istemiyorum hiç bir şeye
Üzülmek, yahut sevinmek istemiyorum
Ayrılıklar ortasında kalmışım
Titriyorum...
[/SIZE]
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
İsraf
Olmamışlığın kıyısında ayrılığa bakıyoruz
Tüm benliğimiz kaybolmuş, mutluluk bize ırak
Aldırmamaya çalışıyoruz, renkli gülücükler atıyoruz
Son nefesini veren bir hasta gibi
İç kanama geçiriyoruz, belli etmiyoruz
Yağmurlu bir pazar sabahı
Milyonlar arasında yalnız kalıyoruz
Kulağımıza güzel bir söz
Gözümüze bir dost takılmıyor
Ve koşarak gittiğimiz o uzun yolun ardında
Bizi bekleyen birileri yok aslında
Farkındayız...
Küçüklüğümüzdeki bayram sabahlarını özlüyoruz
Bir parça çikolatayla sevgimizi çalan amcamızı
Hangimizi daha çok seviyorsun? deyipte kollarını açan
Anne Baba'mızı özlüyoruz
Ve ne yöne gidersek gidelim, mutluluğu yakalıyoruz
Yoksa! Güzel şeylerin hepsini israfmı ettik çocuk aklımızla
Neden artık sevinemiyoruz...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]Yol
Sigarama çaktığım kibritin aleviydi avuçlarımı ısıtan
Sıcak bir bakışa ihtiyaç duyduğum o an
Sigarama çaktığım kibritin aleviydi avuçlarımı ısıtan
Sensizliğin arefesinde, kahrolmaya attığım ilk adımdı sigaram
Paltomun içine sığındığım zaman ki o titreyiş
Tüylerimin ürpertisiydi ayrılığın ilk alameti
Yalnızlığın o ağır soğuğuna alıştım artık
Çaktığım kibritlerin sonu gelince...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
İstanbul
Özgürlüğün yarı çıplak kenti İstanbul!
Neydi bizi sana bağlayan?
Dar sokaklarında kavgalara tutuştuğumuz
Birbirimiz için birbirimizi kırdığımız
Banklarına sevgilimizin adını kazıdığımız şehir
İtibarlar hep paraylamı ölçülecek sende
Geçmişindeki Asaletinin yerini Gölge oyunları aldı
Dar ve karanlık sokaklarında yüzümüze indirdiğin bu sert kırbaçlar
Esâretin çağdaş kenti İstanbul!
Kör olmaya sıcalığın devammı edecek hep...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]Kırılmadan
Umutsuzluğun sonrasında Gel bana
Gökyüzü karardığında
Radyoda ayrılık şarkıları çalarken
Gözlerım boşluğa daldığı sırada
Kendimde kaybolduğum zaman gel
Göğsüme en ağır sancılar saplandığında
Vakitsiz kapı çalanlar gibi
Kimdir bu saatte bu? dedikleri zaman gel
Soğuk odamda son nefeslik sıcak kaldığında
Ertesi güne mutlu başlamam için bir sebep kalmadığında
Dibine kadar battığım bu şehirde
Elimi uzattığım sırada
Gel
Ruhuma zincirler vurulmadan
Yıldızlar yerinden kopmadan
Açtığım kapı kapanmadan
Kalbim kırılmadan...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
Susuyorum
Şiire bir başlangıç arıyorum
Çok az kelime var bildiğim
Eksik kalmışım kendimi anlatmada
Yalnızlığımın bu puşt karanlığında
Acılarım... bana yine bilmediğim kelimeler öğretiyor
Susuyorum inadına, başım iki elim arasında
Acınası halim, kimin umurunda!
Susuyorum...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
Aşk
İçimde ne zamandır sakladığım
Aşk
Kimselere göstermediğim
Aşk
Bir kutuya hapsettiğim
Aşk
Benim olan tek şey
Aşk
Benden kıymetli tek Cevher
Aşk
Sadâkat'imle büyüttüğüm
Aşk
Varlığıyla avunduğum
Kilitleri kırıldı gönlümün
Kutu açılıyor yavaş yavaş
Aşk
Bir evcil kanaryam şimdi
Dışarıya salıvereceğim
Kimin eline düşecek...
Aşk
Bir korktuğum şey şimdi
Bimiyorum. Başına ne gelecek...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]Duâm
Gökyüzü maviye hasret kalsın
Gri bulutlar sarsın dört bir yanı
Fırtınasız bir gün olmasın
Tüm kin'ini kusmak istercesine
Şimşekler insin yeryüzüne
Gökyüzünden hediye
Güneş parlaklığını yitirsin
Yanarken kendi içinde
Hayran kalınan o güzellik
Dünyayı ziyaret etmesin bir daha
Öpülesi alınlara değmesin ışık hüzmeleri
Sabah, pencerelerde gün ışığı olmasın
Gecenin sonu yine gece olsun
Âh'ları tutsun karanlığın
Umudu bitenler için gün doğmasın!
Okyanusun kalbi vurulsun
Kahpe bir kaptan tarafından
Pusulalar doğruyu göstermesin
Her arşında bir tuzak
Her kabarcıkta bir beddua
Dönülecek Liman kalmasın
Güller! nazlı kokmasın seven ellerde
Fidanları dalından koparılsın körpecikken
Kirli eller tarafından
Kıymetsiz ayaklar altında ezilsin
Aşk'ın değeri biçilsin
Sevgi yalnızlığın kör zindanlarında atılsın
Satır aralarında büyük harfle yazılmasın
Şiirler şarkılar yazılmasın sevgiliye
Şair'ler unutulsun, Şair'ler AVUTULSUN
Dibi gelmeyen bataklıkta nefessiz kalsın her daim
Aah sevdiğim... Ben Senden Vazgeçersem Eğer...
Görülmemiş bir kasvet sarsın her yanı
Öylesine kötü olsun ki herşey
Bu sözler Dua sayılsın
Aah sevdiğim... Sen Bilmesende...
Ben Senden Vazgeçersem Eğer...
Kabul Olsun Tüm Dua'larım...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
Ek/mek
Annem ekmek almaya gönderdi beni
Sevdayı sırtladımda omuzlarıma öyle geldim geri
Çocuktum...
Bir ekmek on kuruştu da
Ağırmış sevdanın bedeli
Annem kızdı desem
Geri versem alırmı ki...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]Can Kurtaran Yokmu
Sensizliğin silahında
Namluda yalnızığın mermisi kalmıştı
Dayadım şakağıma...
Ölümden değilde
Ölesiye korkuyordum sensizlikten
Gecenin ikiye bölündüğü bir saatte
Tam da ayrılık vaktinde vurdum kendimi
Yapma. etme. gitme...
diyen yoktu...
[SIZE=2]***********************************************************************
[/SIZE]
Gönül Hancım
Gecemin karanlığında ki umûd'um
Sabahımın ilk ışığı
Buz tutmuş dağlarımın kardelen çiçeği
Anamın en içli ağıt'ı
Kapımın ardındaki ses, güzel yüzlüm
Gölgesinde ağladığım çınar ağacım
Şarkılarımdaki meçhul âşığım
Milyarlarca boş odası olan kalbimin tek misafiri
Seni Seviyorum...
[SIZE=2]***********************************************************************
Sen! Sen!
Sen sen... hayırsız...
Benliğimi yerden yere vuran
İki elim arasında başımı yetim bırakan
Hangi siyah ülkenin çocuğusun?
Dokuz köyün dokuzundan kovulan!
Hangi yalancının mum'usun!...
Sen sen... imansız...
Yalnızlığıma pusu kuran!
Sabahımı bir kuytuda asan!
Kalbimi bir baskında çalan!
Hangi Ustanın çırağısın!...
Sen sen... kitapsız...
Vahşiliğin ortasında beni böyle
eli kolu bağlı bırakan!
Bilmediğim yerlerde uyandıran!
Gençliğimi kirpiğinle vuran!
Hangi Zâlim'in kızısın!...
Sen sen... allahsız...
Beni güzelliğine aç bırakan!
Ben senin teninin tuzunu içmişim!
Bir öpücük verip damağımı kurutan!
Hayâl ile avutan!
Hangi boynuzun! kulağısın!...
***********************************************************************
Mülteci
Seni Seviyorum diyorum
Ne yalnızlığım bitiyor
Ne Aşk'a çağrılıyorum.
Acılarımda dinmiyor!
Hüzn'e sarılıp ağlıyorum...
Seni Seviyorum diyorum
Dilsiz bir âşık oluyorum.
Ne yıldızlar biliyor öykümü
Ne günlüğüme yazıyorum.
Yatağım mezarım oluyor
Sessizce uzanıveriyorum...
Seni Seviyorum diyorum
Utangaç çocukluğum düşüyor aklıma
Kalbim çarpıyor, ellerim de titriyor ama
Bi türlü söyleyemiyorum sana.
Cümlelerimi dağlıyorum sonra
İki kelimem kalıyor ağzımda
Konuşmayıda unutuyorum...
Seni seviyorum diyorum
Kalbinde bir mülteci oluyorum
Diyâr-ı Aşk'tan Menekşeler getiriyorum
Yerim, yurdum, cennetim burasıdır diyorum
Bir Güzel'in bağına giriyorum habersiz
Kovarmı ki beni...
Bilmiyorum...
***********************************************************************
Emanet/e Hıyanet
Sefil bir hayatın mazisindeki hataları kadar ağır
bağırıpta duyuramadığım sevdam kadar sağır
akşamdan kalmış bir sarhoş gibi
sabah başımda duran can yakmaları
ertesi güne sakladım umutları
ertesi güne hep
göremeyeceğimi, gelmeyeceğini bildiğim
ertesi güne
aralıgın suratımı tokatladığı bir ayaz günü
ilmek ilmek beynime nakşettiğim hayalin sahibine
göğsüme varlığını bırakan birine emanet ettim
ertesi günümü...
bir otobüs durağımıydı, bir park oturağımıydı
bilmiyorum...
güneşin kara bulutlar arasından son çırpınışlarıyla
sönük hüzmelerini gönderdiği bir yerdi işte
gözlerim hafiften kısılmıştı
bu kadar ağır olduğumu bilmezdim kendimin
yorgun düştüğüm o yerdi işte
sözlerim tıkanmıştı
ellerim ıslanmıştı...
ölçülüp biçilmeden
bir volkan kadar dağınık
karanlığa hapsolmuş yalnızlık kadar yanık
hakimin falsosunu kolladığı ayaktaki adam kadar sanık
boğazımda düğümleniyor sözler
masum bir çocuk kadar basık
kelimeler...
Ertesi günlerim vardı benim
Unutkanlığımın başlangıç noktasında bi yerde
Bir dilbere
Emanet bırakmıştım...
***********************************************************************
Söyle
Başka bir ülkenin diliyle
Değişik tonlarda
Fısıltıdan ufak
Kaçak bir mahkum gizliliğinde
Bir casus kadar ketum
Hayali gitmesin diye gözlerinden
Uyanmaya çekinen bir genç gibi
Çekingen ve ürkek mi seslensem?
Sana...
Yada
Şımarık bir çocuğun
İki beden büyük gelen kelimeleri
Sığdırıpta ağzıma
Sakız çiğnemesi kadar yamuk
Anlaşılmaz bir dille
Abuk sabuk mu...
***********************************************************************
Telef
Bir'i uğruna terkettim tüm güzellikleri
Oysa, ne de güzelmiş bahar
Bir erkeğe yakıştırılamayan
Penceremden odamı kaplayan
Kokusunu yeni farkettiğim fesleğenim
Ayrılık olmayan şarkılarda varmış oysa
Şiirler varmış kasvet kokmayan...
Yoksa ahmak olan ben miyim
Bir çok şeyi anlamayan...
Zaman geç olmuş ama
Bir tek benmiyim?
Yeni uyanan...
***********************************************************************
Talân
Bıraktım...
Karanlığın bağrında yüreğimi
Çıkmaz bir sokakta kaldırım üstüne
Evsiz bir adam yakacak yaptı kendine
Gözlerim mavisinde kaldı denizin
Son gördüğüm güzelliğin içine attım
Hovarda bir Kaptan pusula yaptı kendine
Yalnızlığımı yuvarladım bir uçurumdan
Fakir bir çobandı bulan
Yalnızlığına dost oldu yalnızlığım
Uzak diyârlarda bir dilbere emanet ettim
Kalbimi...
Hoyratça harcadı...
***********************************************************************
"Yüzler/ce gülüşün vardı
Birini bile esirgedin"
***********************************************************************
Bu
Bu muydu!
Bu muydu ulan!
rezil olmakmıydı sokaklarda?
yerli yersiz adını sayıklamakmıydı?
donmakmıydı kaldırımlarda?
yatak yorgan sarılırken herkes.
bir eşkıya gibi basıp bu şehri
talân etmekmiydi her yeri?
seni sevmek...
puşt bir kucakta sahte sahte gülmekmiydi?
kapıyımı çarpmaktı küfredercesine?
küfredercesine konuşmakmı?
akşamdan kalmayım
iki görüyorum her şeyi
nasıl olsa sabaha ayılırım...
senden kalmayım
görmüyorum hiç bir şeyi
söyle ulan!
ne zaman ayılırım?
***********************************************************************
Yorgunum
Kapanıyor gözlerim
Savaş yorgunu bir asker kadar bî tâb
Uyanmamaya razıyım bir damla huzûr için
Toz toprak içinde her yanım
Kargaşaların ortasında
Gözleri dalmış bir adam kadar sağırım
Efkâr kokuyor her yanım
Doksan üç yıl geri atıyorum
Sarı kamış'ta
Yüz bin askerden biriyim
Sevdâm üşümesin diye
Titriyorum
Ne ellerim beni dinliyor artık
Ne dişlerim vazgeçiyor çarpışmaktan
Cehennem bile kurtamazken
Beni bu sensiz soğuktan
Ben yine Hayâline sarılıyorum
Bir zaman sonra gözlerimde görmüyor artık
Göz yaşlarımıda hissetmiyorum
Soğuğun kokusu gelmiyor nefesime
Bedenimi terk ediyorum
Beni bıraktığın gibi
Bir ücrâda.
Benliğimde saklı kalan Hayâline sarılıyorum
Utanmazlığım diz boyu
Giderken dahi adını sayıklıyorum...
***********************************************************************
Utangaç
Mürekkebi bitmiş bir şair'in çaresizliği üstümde
Ne çok şey var söylemek istediğim
Cümleler var aklımda
Şimdi söyledim. söyleyeceğim..
Derken
Vazgeçtiğim...
***********************************************************************
Ordayım
Yenilgimin son deminde
Gülmeyi unuttuğum
Kahrolmuşluğun ta içine batıp batıp
Gözlerimde bir vesikalık gibi asılı duran
O en son kaybolduğun yerde gördüğüm yüzün
Çaresizliğime dikenli teller
Dudağıma bir öpücük
Omuzlarıma hasret ektiğin o yerdeyim
Bağıraydım ardından
Gitme! gitme nolur
dur...
Bir ananın bir oğlu gibi şımarttın
Karanlığa ve yalnızlığa çok yabancıyım
Gitme dur...
Şimdi
Ayrılığı öğretme bana
Düşünmek bile böylesine ağırken
Sensizlikle bırakma beni bi başıma
Gitme nolur dur
Yitirilmiş bir Sevgilide ben olmayayım
Gidermiydin yine?
Ben yine o yerdeyim
Ruhuma kelepçeler vurduğun
Gülmeyi unutturup
Yalnızlığı cebime gizlice koyduğun
Ardına baktığında giderken
Bir çift gözle vurduğun...
***********************************************************************
Var/dı
Göğsüne yaslanıp ağlamak
Dizlerinde uyumak vardı
Zamanı durdurmak ıstercesıne yalvarmak
Sayıklamak vardı adını yanımdayken bile
Tutulmayan sözlere and içmek her dâim
Aşk'ın gözünü kör etmek vardı
Ninemin masallarından çıkıp gelen o
Bakmaya kıyamadığım gözlere bakmak vardı
Bir şimşek çarpması kadar ağrılarımı
Dudaklarınla azaltmak vardı
Her bir zerresinden bıktığım
Her bir ân'ı ızdırap dolu bu dünyada
Senin için yaşamak vardı...
Hüzünlerimi sensizliğe bırakmak
Kanı narkoz dolu bir hasta gibi
Hiç bir şeyi hissetmemek vardı
Teninin kokusunda yüzerken bedenim
Uçarken, Maviye boyadığın saçlarında
Yere çakılmak vardı
Dil'im Dil'inle dans ederken
Önceleri tattığım herşeyin
Saman olduguğunu anlamak vardı
Uğruna fedâ edeceğim şeylerin sonu gelince
Uğruna ölmek vardı sevdiğim
Seni sevmek vardı
Bir zamanlar...
***********************************************************************
Sesleniş
Bırak beni...
Sisli bir sabahın tenhâsında
Kimseler uyanmamışken henüz...
Bırak beni...
Solgun bir baharın sonrasında
Hüzün rengi yapraklar arasında...
***********************************************************************
Düşlerim
Düşlerimde
Bir gülüşün var sadece
Bir tatlı sözün
Bir bakışın var sadece
Bir adımı söyleyişin
Bir cânım deyişin
ve
Cezbeye gelişim var düşlerimin sonunda!
İçten içe ezilişim
Yüreğimde yangın
Düşlerimde bir dilber var aah!
***********************************************************************
Başlangıç
Hüzün saatiydi
Ellerimde umut kırıkları
Umutlarımda sevda yanıkları
Vurdum! çıktım kapıyı
Tası tarağıda bıraktım ardımda.
Usandıran bir belâyı def eder gibi
açıldı önümde yollar! ilk kez...
El sallamadı kimse
Hoşçakal yada görüşürüz yoktu kelimelerde
Elveda! bütün dillerde.
Kavgasına karıştığım Arkadaşlarım!
Uğruna milyon şey harcadığım Sevdiğim!
Neredeydin?
Bir son'un başlangıcıydı...
Bir başlangıcın son'a uzanan ilk adımlarıydı...
***********************************************************************
Sen gibi
Beyaz bir kağıda yazsam Seni Seviyorum'u
Sen gibi bakmayan hiç kimse göremese.
Bir çınarın gölgesine gölgemle yazsam Seni Seviyorum'u
Sen gibi olmayan hiç kimse anlayamasa.
Ay'ın şavkına yazsam Seni Seviyorum'u
Gözlerine düştüğünde yalnızlık
Sen gibi bir kul daha farkedemese...
Bir fısıltıda olsa söyle yeter, Seni Seviyorum'u
Benden başka hiç kimse bilemese...
***********************************************************************
Sonsuza dek
Beni yarın sabahta sevecekmisin?
Dargın akşamlarda bile?
Küskün sözlerin ardında?
Sitemli bakışların olacak gece yarıları hayâlime?
Olmamışlığın ardından özleyecekmisin beni yine?
Beni gün doğduğunda da sevecekmisin?
Kalbin kırıldığında?
Yanakların ıslandığında?
Hasret'i içip içip sarhoş olduğunda?
Sözleştiğimiz...
ama
Geciktiğim o yerde
Bekleyecekmisin?
Beni geceleride sevecekmisin?
Umutsuzluk diyârına göç ederken düşlerin?
Bağrına sancılar saplandığında?
Canın yandığında yalnız uyanırken?
Yarınlara kadar bekleyecekmisin?
Bu gün de sevecekmisin beni?
Gün bittiğinde?
Gece geldiğinde?
Beni yarın sabahta Sevecekmisin?
Emânet vermedim sana Kalbimi!
[FONT=Palatino Linotype]Gözlerinin mühr'ü var üzerinde![/FON