[b]Can Dündar'dan...[/b]
ESKİDEN
Çember çevrilir,
Su musluktan içilir,
Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden
Silahlar tahtadan
Resimler kömür karasından yapılırdı
Kızlara ninelerinin,
erkeklere dedelerinin
İsimleri konulur
Saatli maarif okunurdu
Komşuda pişen
Bize de pişer
Bizde pişen komşuya düşerdi
Geceler ayaz
Sokaklar karanlık
Yıldızlar parlak olurdu
Turşu, salça, mantı
Evde yapılır
Karpuz kuyuda soğutulurdu
Erik ağacının çiçeği
Pencere camımıza yaslanır
Güz yaprakları bahçemize düşerdi
Kardan adam yapılır
Evlerde soba yakılır
Kış gecelerinde masal anlatılırdı
Merdiven çıkılır
Aidat ödenmez
Yönetici seçilmezdi
Evler badanalı
Sokaklar lambasız
Mahalleler bekçili olurdu
Ajans radyodan dinlenir
Çizgili roman okunur
Defterlere kenar süsü yapılırdı
Hayat
Arkası yarın gibiydi
Kesintisizdi
Her gün yaşanacak bir şey vardı
Herkes kendi düşünü kurar
Kendi hayatini oynardı
Şimdi
Hayat tek perdelik bir oyun
Stand-up bir yalnızlık gibi
Simdi
Herkes
Yoğun
Yorgun
Ve
Tek başına
5 TOP
Hayatin, havaya attigimiz 5 topla oynanan bir oyun oldugunu düsünelim :
Bu toplar :
Isimiz,
Ailemiz,
Sagligimiz,
Dostluklarimiz
Ve benligimizdir.
Bu 5 top içinde, bir tek işimiz lastik bir toptur. Düsürürsek
ziplatabiliriz. Ancak diger 4 top, camdan yapilmistir. Düserse kirilir,
yerine konulamazlar.
Bunu farketmeli ve hayatimizi bu dengeye göre kurmaliyiz. Oysa hepimiz o
ilk lastik topu tutabilmek ugruna digerlerini kirip dökmüyor muyuz?