Dayandım acıya, sensizliğe, sonu gelmeyen düşlere.
Gündüzler dar geliyorken yüreğime, sığamadım gecelere.
Artık gitmek istiyorum bu şehirden, sensiz sokaklardan, bu diyardan, kaybolmak yağmur sularının sakladığı mazgal deliklerinde ve kaybolmak bilinmeyende.
Kurumadan gözyaşlarım, susmadan dilim ve kör olmadan gözlerim, ezik yüreğim parçalanmadan hasret denen kıvamda, kaybolmak istiyorum yalnız bir kumrunun öksüz bedeninde.
Sen alınyazım, sen bahtım, sen kalbimin tek sahibi sevdiğim.
Acı bir türkünün dizelerinde yaşıyorken sevgin,
hasretinle yandı gönlüm derken yokluğu türkü bilen dilim ve şeffaf bilye tanelerine sebepken ışığı bilmeyen gözlerim,
yaşamıyorum ki ben, unutamıyorum sevdiğim.
Acı bir türkünün dizelerinde yaşıyorken sevgin,
hasretinle yandı gönlüm derken yokluğu türkü bilen dilim ve şeffaf bilye tanelerine sebepken ışığı bilmeyen gözlerim,
yaşamıyorum ki ben, unutamıyorum sevdiğim.
Tatlı hayallerimiz çağıldarken deli ırmak gibi, yarınlarımız ümitlerimizdi.
Mazi değildi kucakladığımız ve sonsuzluk değildi.
Sular uyurdu aşkın kol gezdiği sahillerde.
Yalnız biz vardık, dünya uyurdu, dünya susardı.
Birlikte seyrederdik uzanamadığımız pırıltıları ve çoban yıldızını.
Rüzgar seninle eser, polenler yüreğimde dağılır ve çiçekler aşkların en güzeliyle açardı solgun akşamlarda.
Dünya uyurdu, dünya susardı, çünkü yalnız biz vardık; sen ve ben ve bir de aşkların en güzeli…
Mazi değildi kucakladığımız ve sonsuzluk değildi.
Sular uyurdu aşkın kol gezdiği sahillerde.
Yalnız biz vardık, dünya uyurdu, dünya susardı.
Birlikte seyrederdik uzanamadığımız pırıltıları ve çoban yıldızını.
Rüzgar seninle eser, polenler yüreğimde dağılır ve çiçekler aşkların en güzeliyle açardı solgun akşamlarda.
Dünya uyurdu, dünya susardı, çünkü yalnız biz vardık; sen ve ben ve bir de aşkların en güzeli…