Güneş koşuyor katran sızmış gecemden aydınlığın ellerine yine
Uykularım acıyor yalnızlığın deminde ,sana ermeyen bir güne tahammülsüzce
Gidişlerin kanıyor dizlerimde
Islanmış yağmurların mateminde bir sensizlik üşüyor içimde
Sana akıyor kaldırımlardaki gölgeler
Dilime nakış bıraktığın türküler dilimde sızlanıyor
Seni soruyor uzağına düştüğün yüzler bana
Seni soluyor vaktin akrebi yelkovanı
Vakit hep aynı gidişte duruyor
Hicranına sağır özlemler astığım kolye sıkıyor boğazımı
Daralıyorum esen rüzgarın nefesinde
Yüzümü yıkıyor ismine uğurlanan sözlerin dilemması. . .
Calıntı yarınlarımda yaşamak sensiz her anı öyle zor ki
Geçmişin izlerini yıkıyorum saçlarıma
Gözlerimde çınlatıyorum bakışlarının busesini
Düşlerimin ahmaklığına yatırıyorum uyku kaçmış yorgunluğumu
[SIZE=5]Gözlerim gözlerinde geceyi sevmişti
Gözlerin sevdaydı,gözlerin mukaddes umutlar sızdırırdı göz bebeklerime
Yüzünden alınmış çizgilerle rüyalar dizerdim gecelerime
Saçlarının tellerinde gezinirdi asude bakışlarım
Ne çok sinmişsin içime
Her zerrem sana boyanalı suretimde seni görüyor alem
Ben beni sana bırakalı
Ömrüm sana uzuyor ölüm sessizliğinde
Sadece bildiğim ses hatrına, sen aşkına konuşuyor dilim
Sadece sana yazılıyor ellerimin tümcesi
Bıkmıyorum yokluğuna inat,sana söylüyor çiçeklerini mevsimim. . .
Tüm sessizlikler ecel makamını çalıyor acımasızca
Bir kurşun kadar ağır yüreğimi dili kördüğüm sokakların kimsesizliğinde yürütüyorum
Ayaklarına taş misali yalnızlıklar takılıyor
Yol yordam bilmeyen, bastona vurgun kırık bellerin yaşı geçmişliğine seriyorum ömrümü
Yaş bilmem kaç,yolun bitimi
Yoksun yine bulunmama ihtimallerinin aranışında
Acı mayasıyla yoğrulmuş yollarda yoksun
Vuslat küsmüş bana
Arkasını dönmüş gidiyor ışıkların parıltısı
Heybeme tıktığım gülüşlerim kaybolmuş
Kitapların arasında kuruttuğum güllerin rengi solmuş
Ucu yanmış mektupların is kokusunda yitirmişim sözlerin şahanesini
Uzun otobüs yolculuklarına terk etmişim biçareliğimi. . .
Yoksun yar
Gelsen bir bayram avazıyla
Hüzünle beslenen kuşu özgürlüğümüze salıversek
Gözlerime doldurduğun sen büyüse,çağlasa öylece
Mevsim hep sen olsa,sen koksa gelincikler
Menekşeler rengini sana boyasa
Yoksun yar
Gelsen biz olsak sevdaları kıskandıran bizliğimizle
Tüm coğrafyaların üstünde gezinsek aşk gibi
Boran mevsimleri yıkıp sadece güneşe sarılsa yüzlerimiz
Ellerin ellerimin gizinde gezinse
Yoksun yar
Gelsen de bitse bu yalan dünya sürgünüm
Ayağımıza sürsek atlası alabildiğince aşk saklasak her bir ücraya
Sonra bilinmedik zamanlarda içimizdeki çocukları koştursak al bayraklarla
[b]Sadece birbirimize konuşsak
Ya da sussak öyle derin
Sussak bakışlarımızda konuşan harflerin güleçliğinde[/b]
Yoksun yar
Gelsen de bitse bu tükeniş
Gurura paçavra ettiğim serzenişim dinse
Gelsen de ömrüm ömrüne eklense
Gelsen de en ebruli renklerle sürülsem gözlerine
Gelsen de
Alıp seni gelsen de
Alınlarımızda yazgı olsak hiç silinmemecesine
Gel yar
Gel de tüketme, tükettirme. . .[/SIZE]
Uykularım acıyor yalnızlığın deminde ,sana ermeyen bir güne tahammülsüzce
Gidişlerin kanıyor dizlerimde
Islanmış yağmurların mateminde bir sensizlik üşüyor içimde
Sana akıyor kaldırımlardaki gölgeler
Dilime nakış bıraktığın türküler dilimde sızlanıyor
Seni soruyor uzağına düştüğün yüzler bana
Seni soluyor vaktin akrebi yelkovanı
Vakit hep aynı gidişte duruyor
Hicranına sağır özlemler astığım kolye sıkıyor boğazımı
Daralıyorum esen rüzgarın nefesinde
Yüzümü yıkıyor ismine uğurlanan sözlerin dilemması. . .
Calıntı yarınlarımda yaşamak sensiz her anı öyle zor ki
Geçmişin izlerini yıkıyorum saçlarıma
Gözlerimde çınlatıyorum bakışlarının busesini
Düşlerimin ahmaklığına yatırıyorum uyku kaçmış yorgunluğumu
[SIZE=5]Gözlerim gözlerinde geceyi sevmişti
Gözlerin sevdaydı,gözlerin mukaddes umutlar sızdırırdı göz bebeklerime
Yüzünden alınmış çizgilerle rüyalar dizerdim gecelerime
Saçlarının tellerinde gezinirdi asude bakışlarım
Ne çok sinmişsin içime
Her zerrem sana boyanalı suretimde seni görüyor alem
Ben beni sana bırakalı
Ömrüm sana uzuyor ölüm sessizliğinde
Sadece bildiğim ses hatrına, sen aşkına konuşuyor dilim
Sadece sana yazılıyor ellerimin tümcesi
Bıkmıyorum yokluğuna inat,sana söylüyor çiçeklerini mevsimim. . .
Tüm sessizlikler ecel makamını çalıyor acımasızca
Bir kurşun kadar ağır yüreğimi dili kördüğüm sokakların kimsesizliğinde yürütüyorum
Ayaklarına taş misali yalnızlıklar takılıyor
Yol yordam bilmeyen, bastona vurgun kırık bellerin yaşı geçmişliğine seriyorum ömrümü
Yaş bilmem kaç,yolun bitimi
Yoksun yine bulunmama ihtimallerinin aranışında
Acı mayasıyla yoğrulmuş yollarda yoksun
Vuslat küsmüş bana
Arkasını dönmüş gidiyor ışıkların parıltısı
Heybeme tıktığım gülüşlerim kaybolmuş
Kitapların arasında kuruttuğum güllerin rengi solmuş
Ucu yanmış mektupların is kokusunda yitirmişim sözlerin şahanesini
Uzun otobüs yolculuklarına terk etmişim biçareliğimi. . .
Yoksun yar
Gelsen bir bayram avazıyla
Hüzünle beslenen kuşu özgürlüğümüze salıversek
Gözlerime doldurduğun sen büyüse,çağlasa öylece
Mevsim hep sen olsa,sen koksa gelincikler
Menekşeler rengini sana boyasa
Yoksun yar
Gelsen biz olsak sevdaları kıskandıran bizliğimizle
Tüm coğrafyaların üstünde gezinsek aşk gibi
Boran mevsimleri yıkıp sadece güneşe sarılsa yüzlerimiz
Ellerin ellerimin gizinde gezinse
Yoksun yar
Gelsen de bitse bu yalan dünya sürgünüm
Ayağımıza sürsek atlası alabildiğince aşk saklasak her bir ücraya
Sonra bilinmedik zamanlarda içimizdeki çocukları koştursak al bayraklarla
[b]Sadece birbirimize konuşsak
Ya da sussak öyle derin
Sussak bakışlarımızda konuşan harflerin güleçliğinde[/b]
Yoksun yar
Gelsen de bitse bu tükeniş
Gurura paçavra ettiğim serzenişim dinse
Gelsen de ömrüm ömrüne eklense
Gelsen de en ebruli renklerle sürülsem gözlerine
Gelsen de
Alıp seni gelsen de
Alınlarımızda yazgı olsak hiç silinmemecesine
Gel yar
Gel de tüketme, tükettirme. . .[/SIZE]