Umutlarımın namusunu verdim avuçlarına
Anla onları
hasretlerimi
özlemlerimi
gökyüzüne usul usul verilen masallarımı
Yüreğimde sağdığım
gülümseyen yarınımı
topal bir veda değil bu
yoruldum
düşen gün gibi
dağlara sarılıp giden güneş gibi
ahlarımı gölgelerime vurdum anla artık
Anla onları
hasretlerimi
özlemlerimi
gökyüzüne usul usul verilen masallarımı
Yüreğimde sağdığım
gülümseyen yarınımı
topal bir veda değil bu
yoruldum
düşen gün gibi
dağlara sarılıp giden güneş gibi
ahlarımı gölgelerime vurdum anla artık
yaramdan korkma
kaçma benden
ürkektir sevdam
usulca yaklaşan adımlar bile yeter
ürkekliğini kanatlarına vuran
gökyüzüne savrulan beyaz güvercin gibi
korkuyorum dostlarımdan
tek etmiş bu kenti gülümseyen yağmurlar
temmuz önünde ağlaşan gölgelerle tanıştım
sensizliği taşıyacaktım
bakmayacaktım hasret taşıyan trenlerin kara vagonlarına
seyretmeyecektim
karanlığa sırdaş kayan dilek yıldızlarını
yalnızlığı ile aç bırakılmış
uçurum ortasında yeşerenleri görmüşüm
bir vurulma ile ezikliğimi bırakmam
yalnız bırakılmış duygularıma
yazamıyorum artık mavi kokan satırları
sımsıkı tutmuşum suskunluğu
karışmışım güzel hasret çeken insanların arasına
güneşi sinesine çeken ırgatlar gibi
terim toprağa düşerken
inan yüreğim
özlemlerim ucu bir tutam beyaza dayansa da
düştüğüm yerden
yutkunmasını öğrenen bir bebek gibi
çözüyorum artık gökyüzünün mavilerini
kapı aralıklarına bıraktığım mahcupluğumu
aldım
dönüyorum
unutulan isyanlarımla
gözlerindeyim bırakma beni...
kaçma benden
ürkektir sevdam
usulca yaklaşan adımlar bile yeter
ürkekliğini kanatlarına vuran
gökyüzüne savrulan beyaz güvercin gibi
korkuyorum dostlarımdan
tek etmiş bu kenti gülümseyen yağmurlar
temmuz önünde ağlaşan gölgelerle tanıştım
sensizliği taşıyacaktım
bakmayacaktım hasret taşıyan trenlerin kara vagonlarına
seyretmeyecektim
karanlığa sırdaş kayan dilek yıldızlarını
yalnızlığı ile aç bırakılmış
uçurum ortasında yeşerenleri görmüşüm
bir vurulma ile ezikliğimi bırakmam
yalnız bırakılmış duygularıma
yazamıyorum artık mavi kokan satırları
sımsıkı tutmuşum suskunluğu
karışmışım güzel hasret çeken insanların arasına
güneşi sinesine çeken ırgatlar gibi
terim toprağa düşerken
inan yüreğim
özlemlerim ucu bir tutam beyaza dayansa da
düştüğüm yerden
yutkunmasını öğrenen bir bebek gibi
çözüyorum artık gökyüzünün mavilerini
kapı aralıklarına bıraktığım mahcupluğumu
aldım
dönüyorum
unutulan isyanlarımla
gözlerindeyim bırakma beni...