Zaman yine tüm acımasızlığı ile sahnede... Benzim hüzün sarısı.. Gözlerimde bir ceylan ürkekliği... Kırık dökük alfabemin kayıp olan üç harfine eşitlemiştim adını... Oysa nicedir yürüdüğüm yollar yokluğuna çıkarmış, bilemedim...
Sahi ! Gittiğin yolların dönüşü var mı Lal-i Sevda ?
Seni götüren vagonun arkasından öylece bakarken yüreğim tökezledi "umuda" giden yollarda... Şimdi kör bir balıkçıyım oltasına takılmış umudu çıkarmaya çalışan... Ellerim kan revan...
Susma Lal-i Sevda...Sus(ma)... Söyle kaç celsede hüküm giyer Âşk... Daha kaç geceye bulaşır yokluğunun isi... Kaç kez daha işgal eder Şehr-i İstanbul'u hüznüm...
Biliyormusun Lal-i Sevda !... Ayaz değdiğinden beri gülümseme(ne)me küflü bir yalnızlık kaldı zulamda... Sırtımda kanlı gömleğim masamda kırık bir kalem...
Tabureler mi ? Onlar çoktan devrildi...
Tamer Aktan - 30Nisan2007
[ses]http://tameraktan.googlepages.com/lal-isevda.mp3[/ses]