Şimdiye Kadar Cevapsız Kalan, Za'îfî'nin Manzum "Gazavât-nâme"sinde Cevâbını Bulan Karmaşık Bir Mesele:
Sultan İkinci Murâd Henüz Hayatta İken,
Tahtı Neden Oğlu Sultan Mehmed'e Terkedip
Manisa'ya Çekilmişti?
Tahtı Neden Oğlu Sultan Mehmed'e Terkedip
Manisa'ya Çekilmişti?
İşte bu müphem ve karmaşık meselelerden bir tânesi de; Sultan İkinci Murad'ın henüz hayatta olmasına rağmen, durup dururken neden tahtı oğlu Sultan Mehmed'e bırakıp Manisa'ya çekildiği meselesidir.
Osmanlı Kaynakları Sultan Murad'ın
Tahttan Çekilişi Hakkında Ne Diyor?
Osmanlı pâdişÃ¢hlarının hemen hemen hepsi hayatta oldukları sürece, kendilerine emânet edilen halkın ve reâyânın idâresini sekteye uğratmamak, din ve devlet işlerinin aksamadan yürümesini sağlamak için ölünceye kadar devlet yönetiminden ellerini çekmemişler; ancak üzerlerinde ölüm alâmetlerinin belirdiğini hissetiklerinde, sancak beyliği yapan şehzâdelerinden birini saraya çağırtıp yerlerine geçirmiş ve herhangi bir fitneye meydan vermemek için, son nefeslerini verinceye kadar bunu ilân ettirmemişlerdi.
Şu kadar var ki, 1444 yılı ortalarına gelindiğinde yirmi üç yıldır Osmanlı tahtında bulunan Sultan II. Murad, birdenbire ânî bir kararla bu geleneğin dışına çıktı; anlaşılamayan bir sebeple, beklenmedik bir biçimde tahtı oğlu Şehzâde Sultan Mehmed'e bırakıp şehzâdeler diyârı Manisa'nın yolunu tuttu. Eski pâdişah, o güne kadar hiç görülmemiş bir biçimde, hayatta olmasına rağmen şehzâdesinin sancağında duracak; şehzâde ise babası henüz merhum olmadığı hâlde, çocuk yaşta Osmanlı tahtına oturacaktı!..
Bugüne kadar Osmanlı kaynaklarının hiçbirinde, Sultan Murâd'ın neden böyle bir karar aldığına dair en ufak bir iz ve işÃ¢rete dahî rastlanmamış; hepsi pâdişÃ¢hın tahttan çekilişini benzer cümlelerle hikâye etmekle kalmıştır.
Meselâ, Sultan Murâd'ın saltanat yıllarını görmüş olan Âşık Paşa-zâde, onun tahttan çekilişini hikâye ederken, yalnızca pâdişÃ¢hın Halil Paşa'ya: "Ben oğlumı tahta geçürürin, pâdişÃ¢h ideyin! ..Ben dahî hayli gazâ seferlerin itdüm, imdi benüm oğlım dahî benüm hayâtumda göreyüm ne sûret ilen pâdişÃ¢h olur?" dediğinden sözeder,(1) başka bir sebep zikretmez. Âşık Paşa-zâde'yi kaynak alan Neşrî de kelimesi kelimesine aynı sözleri tekrarlayıp, mevcut rivâyete yeni bir bilgi ilâve etmez.(2)
Behiştî ise "Tevârîh-i Âl-i 'Osmân"ının VI. cildinde, Sultan Murâd'ın tahtı oğluna bırakmasının sebebi üzerinde dururken, onun bu işe "devlet-i dünyâya nefs-i nefîsüñ teveccühi-ta'allukı ziyâde olmaduğıyçün kasd eyledi"ğini söyler.(3) "Heşt Behişt"inde onu adım adım tâkip eden İdrîs-i Bitlisî de aynı sözleri tekrâr eder, ancak her ikisi de tahttan ferâgate bunun dışında bir neden göstermez.(4)
Rûhî Çelebi tahttan çekilme hâdisesini kısa cümlelerle geçiştirirken;(5) Oruç Beg "Tevârîh-i Âl-i 'Osmân"ının günümüze ulaşmış en mufassal nüshasında bile, ferâgatin sebebiyle ilgili herhangi bir bilgi vermez.(6)
Müverrihler arasında keskin ferâsetiyle, bu durumun şaşırtıcı ve hayret verici olduğuna dikkat çekenler de olmuştur. Meselâ Kemâl Paşa-zâde "Tevârîh-i Âl-i 'Osmân"ının "VI. Defter"inin günümüze intikâl eden yegâne kısmında, Sultan Murâd'ın beklenmedik bir biçimde tahtı oğlu Sultan Mehmed'e bırakarak Manisa'ya çekilmesini, daha önce rastlanmadık ilginç bir durum olarak nitelendirerek: "Bu hâl ki, nevâdir-i ahvâlden (nâdir rastlanacak hâllerden)di." demiş,(7) ancak bu şaşırtıcı durumun nedenini ortaya koyacak herhangi bir sebep zikretmemekle, konuyu aydınlatacak bir kaynağa ulaşamadığını göstermiştir.
Bu kaynaklardan sonra, ikinci elden kaynakları yazan olan müverrihler de Sultan Murad'ın ânî bir biçimde tahtı oğluna terketmesinin sebebini tahlil etmişler; ancak bu hususta sadece fikir yürüterek, özetle bu durumun "pâdişÃ¢hın gelip-geçici dünyâ saltanatına değer vermemesi"nden ve "âhir ömründe ibâdet-taatla meşgul olmak istemesi"nden kaynaklandığı fikrinde birleşmişlerdir.
Ezcümle Hoca Sa'deddîn Efendi'nin "Tâcü't-Tevârîh"te, Manisa'ya çekilen Sultan Murad'ın dilinden nazmettiği;
"Varalum bir iki gün zikr idelüm Mevlâ'yı
Bize ısmarlamadılar bu yalan dünyâyı." beyti buna açık bir örnektir.(8)
Tahttan Çekilişin Gerçek Sebebi,
Za'îfî'nin "Gazavât-nâme"sinin Keşfiyle Ortaya Çıktı!..
Sultan II. Murad dönemi şÃ¢ir ve mutasavvıflarından olup, pâdişÃ¢ha hayli yakınlık kesbetmiş olan Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed, bugüne kadar "kayıp eser" muâmelesi gören, Afyon Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesi'nin tozlu raflarında çürümeye terkedilen manzum "Gazavât-nâme"sinde, o devirle ilgili bilinmeyen pek çok ayrıntıyı kolay anlaşılır bir üslûpla nazmetmişti. Sultan Murad'ın üç gazâsı hakkında orijinal bilgiler içeren bu gazavât-nâmede, başka hiçbir kaynakta yer almadığı hâlde, Sultan Murad'ın tahttan çekilmesinin sebebi de açıkça zikredilmişti!..
Za'îfî'nin "Gazavât-ı Sultân Murâd İbn-i Muhammed Hân" adını taşıyan bu kıymetli eserindeki ifâdesine göre, Sultan Murad Bursa'da ikâmet ettiği sırada Resulullah Aleyhisselâm'ı rüyâsında görmüş; Resulullah ona yakında büyük bir savaşın zuhûr edeceğini bildirmiş ve tahtını derhâl oğlu Sultan Mehmed'e bırakmasını emretmişti:
"Meger ol vaktda kim Gâzî Murâd Hân
Yiñi-şehr'de karâr itmiş-idi iy cân
Biş-oñ gün çün-kim ânda olmışıdı
Bes ândan Bûrsa'ya gelmiş-idi
Gicâ-gündüz sürâr-iken safâyı
Görür bir gice düşde Mustafâ'yı
Resûl âña dimiş kim: İy Murâd Hân!
Gözüñ aç kim saña rahm itdi Rahmân
Ki küfr ehli elüñde basılıser
Kılıcuñ dâhı 'arşda asılıser
Ve-lîkin beglügüñden kıl teberrâ
Niçâ ola başuñda üş-bu gavgâ?
Dilerseñ kim murâduñ ola hâsıl
Dahî beglik işine olma mâ'il
Bu-demden oğlına vir tâc-u tahtuñ
Dilerseñ hôş ola bâkîde bahtuñ
Bu ŞÃ¢h'uñ kim Muhammed'dürür âdı
Olısardur her işde Tañrı Hâdî
Bu vaktüñ şimdi oldur pâdişÃ¢hı
Ki uruldı bâşına tâc-ı İlâhî
Olısar bu gaz'ânuñ devletinde
Tekarrüb kesb idiser Hakk katında
Ve-lî sensin sebeb üş-bu gazâya
Ki feryâd iresin yohsûl-u bâya
Bu-deñlü söyleyüben gider ol Mâh
Hemân-dem uykusından uyanur ŞÃ¢h
Görür kim odası nûr ile tolmış
Karâñu gice san-kim gündüz olmış
Çû ŞÃ¢h'a irişür üş-bu sa'âdet
Turur irteyâ-dek eyler 'ibâdet
Bu hâli cân içinde saklamışdı
Ne kaydı vâr-ise yâr kalmışdı."(9)
Za'îfî'nin bu mühim kaydı, asırlardır karanlıkta kalan ve üzerinde soru işÃ¢reti bulunan, Sultan Murad'ın tahtını niçin oğlu Sultan Mehmed'e terkettiği meselesine ışık tutmakta ve işin asıl sebebini açıkça ortaya koymaktadır.
PâdişÃ¢ha olan yakınlığı nedeniyle işin aslına vâkıf olduğu anlaşılan Za'îfî'nin bu mısrâlarından, ileride Peygamberî müjdeye erecek olan Sultan Mehmed'in mânevî bir işÃ¢retle, daha o yıllarda iken düşmanla mücâdele etmesinin istendiği ve bununla Allah katındaki derecesinin yükselmesinin murâd edildiği anlaşılmaktadır.
Gelibolu'lu Za'îfî Mehmed'in "Gazavât-nâme"sindeki başka bir kaydına göre, Halil Paşa pâdişÃ¢ha haçlıların kalabalık bir ordu ile yaklaştığını haber verince,(10) Sultan Murâd rüyâsında işÃ¢ret edilen ve oğlu Sultan Mehmed'in "devletinde" meydana geleceği bildirilen "gazâ"nın gelip çattığını anlamıştı:
"Çû vâkız oldı ŞÃ¢h üş-bu haberden
Fereh buldı be-gâyet ol eserden
Didi kim: Düşmenüñ budur nişÃ¢nı
Ki irişdi cân-u cisme şÃ¢zumânı
Buyurdı yazdılar yine cevâbın
Didiler: ŞÃ¢h'uñ irişdür hitâbın
Gine biş günde kâsıd irmiş-idi
Paşa'ya ol bitiyi virmiş-idi
Çû mihrini götürdi Paşa ânuñ
İşid imdi sözini Gâzî Hân'uñ
Bu resme itmiş ol mektûbın inşÃ¢
Ki: Yârî kıldı bize Hakk Te'âlâ
Dahî oldı baña bir hôş işÃ¢ret
Bu ma'nîden 'azîm düşdi beşÃ¢ret
Bu kim gördüm düşümde Mustafâ'yı
Didi: Hakk saña virdi bu gazâyı
Dahî oğluña virgil tahtuñı dir
'Alâ't-ta'cîl virib-iy rahtuñı dir
Bes eyle olsa siz dâhı varasız
Be-cidd oğlum tahta gâçürasiz
Dahî eglendügüm üş-budur iy cân
Ki yine deprenür dirler Karamân
Bunı berkidelüm ândan varalum
Ne-kim takdîr-i Hakk-ise göralüm."(11)
Fâtih'in saray şeh-nâmecisi Kâşifî'nin "Gazâ-nâme'-i Rûm" adlı eserindeki bâzı kayıtlar, bu anlayışın o devirde saray çevresinde hâkim olduğunu göstermektedir. Rivâyetlerinin önemli bir kısmını Sultan Murad'ın yakın musâhiblerinden alan Kâşifî, "cihân-dîde" ve "ilim sâhibi" olduğunu belirttiği bir kimseden naklen,(12) Sultan Murad'ın haçlı ordusunun yaklaştığını haber alınca devlet ileri gelenlerini biraraya topladığını ve burada "Mehmed'in yaklaşan düşmana gâlip geleceği"ni müzâkere eden bir şahsın, ebced hesâbına dayanarak "ŞÃ¢h-zâde"den başkasının "kâfirân" ordusuna gâlip gelemeyeceği neticesine vardığını söyler.(13)
Bu müzâkere Za'îfî'nin, "Gazavât-nâme"sinde Edirne'de yapılmış olduğuna işÃ¢ret ettiği şu müzâkere olmalıdır:
"Paşalar çün bu sözi añladılar
Ta'accüb idüben key tañladılar
Didiler: ŞÃ¢h'a Hakk ilhâm itmiş
Düşinde her işin i'lâm itmiş
Bes eyle olsa buña n'itmek gerekdür?
Duruben kapuya gitmek gerekdür
Bu fikr-ile durıb begler-paşalar
Dahî 'âlimler-ü hem kit-hüdâlar
Sabâh dîvânıyıdı kim varurlar
Muhammed ŞÃ¢h'ı tahta gâçürürler
Kodılar bâşına bir gevherî tâc
Dahî arakasına bir saru dîbâc
Dahî kılıcını ol Gâzi Hân'uñ
Biline bagladılar ol-gün ânuñ
Dahî beglikde ne olursa 'âdet
Kamûsın itdilar-idi tamâmet."(14)
Kâşifî "Gazâ-nâme'-i Rûm"daki rivâyetinde Sultan Murâd'ı bu müzâkerede bizzat hazır bulunmuş gibi gösterse de, Prof. Dr. Halil İnalcık tarafından bulunan anonim "Gazavât-nâme"de yer alan şu kayıt, Za'îfî'nin pâdişÃ¢hı Bursa'da gösteren yukarıdaki sözlerini doğrulamaktadır: "PâdişÃ¢h emr idüb yeñi-çerî ağası Hızır Ağa'yı ve sâ'ir begleri şem'ine cem' idüb (etrâfına toplayıp) ve libâslar geydürüb ve bunlara eyitdi (dedi) kim: 'Bakın begler, paşalar! Bu âña gelince pâdişÃ¢huñuz ben idim, ba'de'l-yevm (bu günden sonra) pâdişÃ¢huñuz oğlumdur! İmdi göreyim sizi nice geçünürsüñüz ve nice tedbîr idüb, her işe nice çalışursuñuz? Göreyim sizi!.. Zîrâ ben cümle tâc-u tahtumı ve 'unvânumı fî'l-cümle oğluma virdüm, hâlâ pâdişÃ¢h oğlumı bilesiz!' didikde, cümlesi: 'Emr Hünkâr'umuñ!' diyû bâş yire koyub, eger yeñi-çerî ve eger sipâh ve cümle paşalar ve begler, cümlesi Edirne'ye teveccüh idüb yürüdiler, PâdişÃ¢h-ı 'âlem ânda kaldı."(15)
Bu üç gazavat-nâmedeki rivâyetler karşılaştırıldığında; Sultan Murâd Hân'ın, Bursa'da Resulullah Aleyhisselâm'dan tahtı oğluna bırakma emrini alınca, önce berâberinde bulunan yeniçeri ağasına ve diğer paşalara bunu açıkladığı, Edirne'de bulunan Halil Paşa ve diğer devlet erkânına ise durumu bildirmek üzre bir mektup yolladığı anlaşılmaktadır. Sultan Murad'ın mâiyyetinde bulunan yeniçeri ağası ve diğer beyler, Edirne'de yeni pâdişÃ¢hın cülûs merâsimine katılmak üzre yola çıkmış, Sultan Murâd ise hem Za'îfî'nin, hem de anonim "Gazavât-nâme" yazarının kayıtlarından anlaşılacağı üzre, merâsime katılmayıp Bursa'da kalmıştır.
Kâşifî'nin, Sultan Murâd'ın cülûs merâsimine katıldığını zannetmesi; pâdişÃ¢hın Bursa'da, yanındaki paşalarla yaptığı müzâkere ile, Edirne'deki devlet erkânının mektuptan sonra yaptıkları müzâkereyi birbirine karıştırmasından kaynaklanmış olmalıdır.
Sultan Murad Varna Savaşı'ndan Sonra
Tahtı Hangi Sebeple Devraldı?
Resulullah Aleyhisselâm'ın emriyle tâcını ve tahtını oğluna terkedip derhâl Manisa'ya çekilen Sultan Murâd Hân, gönderdiği mektupta tahtı oğluna bırakmasının nedenini açıkça bildirdiği hâlde, o an bunu kabul etmiş gibi görünmelerine rağmen, Çandarlı Halil Paşa'nın başını çektiği bâzı devlet erkânı genç şehzâdenin pâdişahlığını bir türlü içlerine sindirememişlerdi. Bilhâssa savaşmayı sevmeyen, küffar devletleriyle hoş geçinme gâyesi güden Halîl Paşa, kendisine rakip olarak gördüğü savaş yanlısı genç pâdişÃ¢hı, yeniçerileri el altından tahrik ederek kendi tahakkümü altına almaya çalışmış, savaşa gitmesini engellemek için elinden geleni yapmış; onun en kudretli taraftarlarından olan vezir Hekîm Fazlullâh'ı azlettirmeyi başardığı gibi, yeniçerileri Rumeli beylerbeyi Şihâbüddîn Paşa'nın üzerine salarak evini yağmalatmış, hattâ Paşa Sultan Mehmed'in yanına kaçarak canını güçlükle kurtarmıştı!..
Çandarlı'nın ısrârıyla Edirne'ye dönerek ordusunun başına geçen Murad Hân, Varna Savaşı'ndan sonra kendisini tekrar tahta döndürmek için ortalığı fesâda veren eski vezîrinin ve taraftarlarının tertipleri sonucunda, nihâyet oğlunu karşısına alarak ona şu hitâbı yapmak zorunda kalmıştı:
"Resûl'üñ hem sözini dâhı dutdum
İki yıl sini bu ile beg itdüm
Çû bildüñ cümle begligüñ işini
Eyü yavuz neyise cünbişini
Ve-lî gördüm azmışdur bu kapu
Gelüben az kişi eyler saña tapu."(16)
Za'îfî'nin bizzat o asırda kayda geçirdiği, başka hiçbir kaynakta yer almayan bu önemli kayıtlar, Sultan Murâd'ın tahtı oğlu Sultan Mehmed'e Resulullah Aleyhisselâm'ın emriyle terkettiğini göstermekte; bugüne kadar bir türlü çözülemeyen bu karmaşık meselenin asıl sebebini açıkça gözler önüne sermektedir.
Murâd-ı İlâhî Varna Savaşı'na Sultan Mehmed'in gitmesinden ve bu zaferi onun elde etmesinden yana olduğu hâlde, fesadçıların tertibi yüzünden bir başka zamâna ertelenen bu vaad-i Sübhânî, çok geçmeden daha büyük bir zaferle, "İstanbul'un Fethi"yle yerine gelecek, emr-i Peygamberî'ye hürmetsizlik eden vezir Çandarlı ise, fetihten hemen sonra bu cürmünün cezâsını canıyla ödeyecekti!..
[url=http://www.komikaze.net/dunyadan/karikaturler/4456598_dunyadan47310.jpg][/url]