Sonu gelmeyen bir masala beraber koyduk son noktayı. Teker teker kapattık mutlu günlerin sayfalarını… Sevgilerimizi kalbimize,kalbimizi içimize gömdük... Kalbimizin ne dediği kimin umurundaydı… Böyle olması gerekiyordu başkalarına göre. Böylesi bizim için en iyisiydi. Biz neden bunun farkında değildik. Eğer iyi olan buysa neden felç olmuştu sol yanımız? Gözlerim neden uykuya hasret kalmıştı? Ben neden yeniden sigaraya başlamıştım? Sen neden gülmüyordun eskisi gibi gözlerinle? Son sözümüzdü ; “BİTMEYECEK” demiştik… Ve bitmedi işte…
En yakınımdaki insan el olmuştun şimdi. Evde seni başkası bekliyordu. Yatağında bir başkası yatıyordu. Sana akşam yemeklerini O hazırlıyordu. “Canım” diyordu beklide sana. Cuma akşamları Taksim’de onunla geziyordun. Ve belki de sen ona “karıcığım” diyordun…
Bu masal da fazla sürmedi. Sen başrol oynayamayacak kadar beceriksiz birisin kabul et bunu. İşte bitiyor hayatında kim bilir kaçıncı hikâye. Yine başaramadın… “Bitiyor” dedin. “Bitkisel hayatımızdan o cıvıltılı günlerimize geri dönelim.” Hiçbir şey eskisi gibi değildi. Ben bile… Ve hiçbir şey eskisi gibi olamazdı zaten…
Geri geldin. Seni deli gibi özlerken yoktun. Yalnız ağladım geceleri. Yağmurda yalnız ıslandım. Tek başıma yaşadım seni. Taksim’de yalnız gezdim. Üşüdüm yazın ortasında. Sol tarafımda hep bir sızı taşıdım en içten kahkahamı attığımda. Ama seviyorum işte… Yapabileceğim bir şey yok… Bende özledim seni, eski günleri… Ama dedim ya hiçbir şey eskisi gibi değil ve olamaz… Kalbim sen diye bağırsa da mantığım buna el vermiyor… Affet…
Sensiz belki de hiç gülmeyeceğim hayatımda. Bir daha “sen” olmayacak dünyamda. Ben artık kendi şehrimde yaşıyorum, kendi karanlık yalnızlığımda...
[url="http://img337.imageshack.us/img337/1875/1ozledmst2.jpg"][/url]