Gelgitler yaşanıyor yüreğimde, dur! demeyle durmuyor. Sustan anlamayan gözlerim gibi. Kal! demeyle kalınmıyor, öl! deyince de ölmüyor içimdeki sevgililer ve ben suskunluğu yutkunuyorum..
Suskunluk; düşlerin yalnızlığı..
Gece eriyor gözlerimde, karışıp gitsem diyorum karanlığa, nasıl olsa hep geceyim. Belki de gün ışığına bakmalıyım artık, kaybettiğim çocuk yüzümü bulurum bulutların arasında. Sokak aralarında kalan kahkahalarımı yitirmeliyim. Bu parçalanmışlık bu tutunamazlık, bu kırılganlık, neden yaşananlar tanımlanamıyor, belki de dedikleri gibi hayat bir oyun ve şimdide oyunlarda mızıkçılık yapma sırası..
Oyun; ortaya çıkmayanlar, gizlenenler..
Bu ölümün ardına gizlenen başka bir şeyler vardı tanımlanamayan. Düş kırılır mıydı ?.. Tanımlana bilir miydi bir düşün kırılması..
Düş; bastırılmış bir çığlık..
Önce seni aldılar benden, sonra ben verdim kendimi tanımlara, tanımlarla yüzleştikçe eriyordum. Ne gariptir ki, senin yokluğunda söylenmeyi bekleyen o kadar çok tanımlar birikti ki içimde, sanki bütün aşıklar sözcülüğünü yapmamı ister gibi bakıyordu yüzüme. Ne zaman konuşma cesaretini kendimde bulsam, bir çocuk edasında geveliyor, tanımlayamıyordum içimdekileri.
Galiba bir düş daha kırıldı. Ne kadar da içsem kaybolamıyorum karanlık sokaklarda. Keşke bedenimi de karanlık bir sokak arasında unutabilsem.
Bir tanım daha,
Bir tanım daha,
Unutmak; hatıraların eşkıyalığı..
Gece eriyor gözlerimde, gözlerimi uykulara satmalıyım. Karşılığında senin olduğun bir rüya almalıyım. Yorumsuz, sade, yalnızca senin olduğun bir rüya. Sabaha kadar seninle olurdum. Nasıl olsa uyandığımda ait olduğun yere geri dönerdin. Zaten hayat hiçbir zaman uyandığım yerden başlamadı. Her uyanışımda bir şeyler kopup gitmişti benden..
Umut; gürültülü bir bekleyiş..
Şairin bir sözü var; gün biter anısı kalır, aşk biter ağrısı kalır. Aşk ağrısı; tanımı nasıl yapılabilir ki ?..
Ama güzel bir tanım daha biliyorum,
Ama güzel bir tanım daha biliyorum,
Aşk; kendini bilmezlik..
Gün ışımış!
Oysa gün ışığının bile ortaya çıkaramadıkları var. Görünen kısmım ve gizlenen.. En çok gizlenen yanım sevdi seni. Hani bazı fotoğraflar vardır yırtılıp atılamayan, yaşamın duvarında öylece asılı kalan. Her gün gülümsüyor fotoğrafların, sen gülümsedikçe ben ağlıyorum. Terk edilişlerin öcünü almak istercesine, terk ediyorum tüm sevgileri ve yalnızlığımı sonsuza bırakıyorum. Zaman içinde kayboldukça korkuyorum..
Oysa gün ışığının bile ortaya çıkaramadıkları var. Görünen kısmım ve gizlenen.. En çok gizlenen yanım sevdi seni. Hani bazı fotoğraflar vardır yırtılıp atılamayan, yaşamın duvarında öylece asılı kalan. Her gün gülümsüyor fotoğrafların, sen gülümsedikçe ben ağlıyorum. Terk edilişlerin öcünü almak istercesine, terk ediyorum tüm sevgileri ve yalnızlığımı sonsuza bırakıyorum. Zaman içinde kayboldukça korkuyorum..
Korku; parçalanmışlık..
Gidişini; öylece, aslında öylesine, nereye varacağını bile düşünmeden izledim. Benden uzaklaştıkça renkler soluyordu gözlerimde, yeni bir bedene bürünüyordum sanki. Geride pişmanlık, yalandan söylenmiş sözcüklerin pişkin bakışları, aldanışlar.. Bana kalansa bir yalnızlık!
Yalnızlık; mutsuzluğun sarışın metresi..
Hayatta ne çok tanımlama var. En çokta yaşadıklarına tanım arayanlar. Uyum içinde ezgileşen notalar gibi tanımlandıkça anlam kazanıyor hayat..
Bu hayatın bir sonu olmalı.
Yoksa geldi mi?..
Yoksa geldi mi?..