Kalbini açarsın birgün sonuna kadar.
Zannedersinki koşarak girecek içine. Ama o dönüp bakmaz bile.
Bir süre düşünürsün yanlış nerede diye. Fakat yanlış olan bir şey yoktur sana göre. Tek yanlış onu tüm kalbinde sevmendir kimselerin sevemeyeceği kadar.
Sonra tarifi imkansız düşünceler musallat olur beynine.
Adını koyamazsın bir türlü
intikam mı?
Ayrılık mı?
Beklemek mi?
En zor olanı da beklemektir.. Beklemekten başka bir şey gelmez elinden. Beklersin kalbin sonuna kadar açık ve umutsuz olarak.
Fakat yaşam bekletmez insanı çevren bekletmez insanı. Önünde bir sürü yol vardır. Ve birisini seçmen gerekmektedir.
Seçersin kendine göre bir yol. Ya da seçtirirler.
Yollar o kadar uzundurki insan bir müddet sonra unutmaya başlar acılarını unutmaya başlar açık kalan kalbini. Tek düşüncesi o uzun yolda diğer insanlarla beraber yürümesi gerektiğidir.
Bir gün yürüdüğün yolda ummadığın birisiyle karşılaşırsın.
Adını koyamazsın o anki duygularının
ağlama isteğimi?
h e y e c a n mı?
m u tl u l u k mu?
ç a r e s i z l i k mi?...
Hafifçe gülümsersin karşındakine.
Halini hatırını sorarsın önce. Sonra eşi ve çocukları ile tanışırsın.
Kendinden eşinden işinden bahsederken bakamazsın gözlerine. Tek istediğin oradan bir an önce uzaklaşmaktır. İyi dilek ve selamlarla vedalaşılır..
Tekrar yola koyulursunuz nereye gittiğinizi bilmeden...
Ve aklınıza açık kalan kalbinizin kapısı gelir.
Yıllarca esen rüzgarlar düşen yıldırımlar yakan güneş yormuştur onu.. Kapanma vakti geldi diye düşünürsünüz. Ve kapatmak istersiniz kalbinizin kapısını. Fakat yıllarca açık kalmasından dolayı küf tutmuştur kolayca kapanmaz. Ama artık kapanması gerekmektedir. Son bir kuvvetle omuzlarsınız büyük bir gürültüyle yavaş yavaş kapanmaya başlar.
Fakat tam olarak kapatamazsınız bir türlü.
Küçük bir aralık kalır
Zannedersinki koşarak girecek içine. Ama o dönüp bakmaz bile.
Bir süre düşünürsün yanlış nerede diye. Fakat yanlış olan bir şey yoktur sana göre. Tek yanlış onu tüm kalbinde sevmendir kimselerin sevemeyeceği kadar.
Sonra tarifi imkansız düşünceler musallat olur beynine.
Adını koyamazsın bir türlü
intikam mı?
Ayrılık mı?
Beklemek mi?
En zor olanı da beklemektir.. Beklemekten başka bir şey gelmez elinden. Beklersin kalbin sonuna kadar açık ve umutsuz olarak.
Fakat yaşam bekletmez insanı çevren bekletmez insanı. Önünde bir sürü yol vardır. Ve birisini seçmen gerekmektedir.
Seçersin kendine göre bir yol. Ya da seçtirirler.
Yollar o kadar uzundurki insan bir müddet sonra unutmaya başlar acılarını unutmaya başlar açık kalan kalbini. Tek düşüncesi o uzun yolda diğer insanlarla beraber yürümesi gerektiğidir.
Bir gün yürüdüğün yolda ummadığın birisiyle karşılaşırsın.
Adını koyamazsın o anki duygularının
ağlama isteğimi?
h e y e c a n mı?
m u tl u l u k mu?
ç a r e s i z l i k mi?...
Hafifçe gülümsersin karşındakine.
Halini hatırını sorarsın önce. Sonra eşi ve çocukları ile tanışırsın.
Kendinden eşinden işinden bahsederken bakamazsın gözlerine. Tek istediğin oradan bir an önce uzaklaşmaktır. İyi dilek ve selamlarla vedalaşılır..
Tekrar yola koyulursunuz nereye gittiğinizi bilmeden...
Ve aklınıza açık kalan kalbinizin kapısı gelir.
Yıllarca esen rüzgarlar düşen yıldırımlar yakan güneş yormuştur onu.. Kapanma vakti geldi diye düşünürsünüz. Ve kapatmak istersiniz kalbinizin kapısını. Fakat yıllarca açık kalmasından dolayı küf tutmuştur kolayca kapanmaz. Ama artık kapanması gerekmektedir. Son bir kuvvetle omuzlarsınız büyük bir gürültüyle yavaş yavaş kapanmaya başlar.
Fakat tam olarak kapatamazsınız bir türlü.
Küçük bir aralık kalır