Küskün meleklerin
yüzünden
dökülüyor
bulutların
ağlayışı
kırmızı
bakışlı
toprakta
açıyor
mevsimin
en güzel
çiçeği
aşk
ıslan
gece
seslim
aklan!
Yüreğimiz biraz
asi,
biraz da kavgadan çıkmışcasına terli
Karanlıklarınızın dengesiz çocuklarıydık,
kırık öyküleri fısıldardık
argın şehirlerin masal kahramanlarına
yaşı kederlerimize dayanmış mahallelerin duvarlarına yazdık inançlarımızı
kaldırımların şen fahişeleri
tanıktı suçsuzluğumuza
yine de masum değildik
dünya(!) kadar
yirmisinde bir kadının
rahminden düşerken
ne bilirdim ölüm ilanını
yüzümde itinayla taşıyacağımı
kıyılarımda unutmuştu yarınlarını giderken
ondandı
ömrüne sığdıramadığı adamı
adımlarımdan uzaklaştırma çabam
yamalarımız her darbede sökülecek kadar hünerli olmadı hiç
oysa ki cellatların bile gözleri dolardı
ne zaman içimizde yıldızlar can çekişse
ıslıklarımıza dolanırdı Zeki Müren
senede bir gün derdi
o vakitlerde patlardı dikişlerimiz
kanardı
o ağacın altı
altın günlerinde
etine dolgun
kalçalı kızları
kapma telaşındayken teyzeler
damat adayları
şansına
döndürürlerdi
okeyi
kahvehanelerde
kimyası bozuk düzenin gözlerini oymakla meşguldük
kısmetini bekleyenlerin kervanında geçmedi isimlerimiz
Yankılarımıza ses vermekten aciz
karakol suratlı kalabalıklar
konaklardı hanlarımızda
sıvaları dökülürdü derilerinin
maskelerini odalarımızda soyundukça
intizardı nefeslerimiz küflenmiş düşlerine
en çoğu s****r çektiğimiz ceset oldular hafızalarımızda
prova ederdik intiharları
aşk keserdi bileklerimizi
denizlere bırakırdık gölgelerimizi
yalanların etrafımızı tavaf ettiği
kutsandığımız anlarda
ne çok susturulmuş harflerdik
ne çok yara aldı alfabemiz
sessizlik de ihanetti bazen
davalarımıza
ne çok gömüldük
ne çok dirildik
Boşunadır uğraşlarınız,
hiçbir kış üşütemez artık bizi
hiçbir yalnızlık öldüremez
iki kişilik akşamlarda
Şiirin sonuna geldik
hayat
daha fazla geç kalmadan
beni yârimin sol kavşağında indir!
Ciğerlerini üstümüze kusan
coğrafyanın hatrına
kanlı
eylemlerini
bitir!
A. Beyza Ç.
yüzünden
dökülüyor
bulutların
ağlayışı
kırmızı
bakışlı
toprakta
açıyor
mevsimin
en güzel
çiçeği
aşk
ıslan
gece
seslim
aklan!
Yüreğimiz biraz
asi,
biraz da kavgadan çıkmışcasına terli
Karanlıklarınızın dengesiz çocuklarıydık,
kırık öyküleri fısıldardık
argın şehirlerin masal kahramanlarına
yaşı kederlerimize dayanmış mahallelerin duvarlarına yazdık inançlarımızı
kaldırımların şen fahişeleri
tanıktı suçsuzluğumuza
yine de masum değildik
dünya(!) kadar
yirmisinde bir kadının
rahminden düşerken
ne bilirdim ölüm ilanını
yüzümde itinayla taşıyacağımı
kıyılarımda unutmuştu yarınlarını giderken
ondandı
ömrüne sığdıramadığı adamı
adımlarımdan uzaklaştırma çabam
yamalarımız her darbede sökülecek kadar hünerli olmadı hiç
oysa ki cellatların bile gözleri dolardı
ne zaman içimizde yıldızlar can çekişse
ıslıklarımıza dolanırdı Zeki Müren
senede bir gün derdi
o vakitlerde patlardı dikişlerimiz
kanardı
o ağacın altı
altın günlerinde
etine dolgun
kalçalı kızları
kapma telaşındayken teyzeler
damat adayları
şansına
döndürürlerdi
okeyi
kahvehanelerde
kimyası bozuk düzenin gözlerini oymakla meşguldük
kısmetini bekleyenlerin kervanında geçmedi isimlerimiz
Yankılarımıza ses vermekten aciz
karakol suratlı kalabalıklar
konaklardı hanlarımızda
sıvaları dökülürdü derilerinin
maskelerini odalarımızda soyundukça
intizardı nefeslerimiz küflenmiş düşlerine
en çoğu s****r çektiğimiz ceset oldular hafızalarımızda
prova ederdik intiharları
aşk keserdi bileklerimizi
denizlere bırakırdık gölgelerimizi
yalanların etrafımızı tavaf ettiği
kutsandığımız anlarda
ne çok susturulmuş harflerdik
ne çok yara aldı alfabemiz
sessizlik de ihanetti bazen
davalarımıza
ne çok gömüldük
ne çok dirildik
Boşunadır uğraşlarınız,
hiçbir kış üşütemez artık bizi
hiçbir yalnızlık öldüremez
iki kişilik akşamlarda
Şiirin sonuna geldik
hayat
daha fazla geç kalmadan
beni yârimin sol kavşağında indir!
Ciğerlerini üstümüze kusan
coğrafyanın hatrına
kanlı
eylemlerini
bitir!
A. Beyza Ç.