Acılar Büyütülerek unutulur sevdiğim
Yüzünden kopunca bir buzul çığlık
Ellerin buz tutmuş iki yarım şarkı olur
Ve ben yoksulluk kokulu bir gidiş bırakırım sana
Beni adresime sorsun esmer bakışların
Dönsen de bulamazsın nasılsa gitsen de
Kentlerden sakındığım bekçi duruşlarımı ara
Emaresi boldur sokakların
Sol omuz başımdaki kokundan yakalanırım
Sokul ki geceme avuçların ıslanmasın
Saat başlarını beş geçer yelkovanın
Senle zamansızım amansızım
Senle büyük susarım
Kendime yenilirim her kavgada
Sonra koca ağız bir çocuk olurum
Bütün trabzanlardan kayarım
Bütün köprülerden sarkarım
Yüzüm kente sürülür
İçime sesin kaçar
Ben seni ağlarım
Alışmak ölümdür
Sanki hiç ölmedik
Tanrının göğsümüze taktığı bir nişandır ölüm
Teneşirlere yatırılıyor şimdi ellerim
Sana uzanmaktan yargılıyım
Hırçın bir iklimin sır girdabısın
Seni anlamak kendine çelmeler takmaktır
Ve kendini affetmesidir her seferinde
(bazen beni affedebiliyorum istanbul)
Zehir yüklü bir mektup var
Dalgakıranlarımda parçalı bulutlu durur
Sana kent şiirleri biriktirdiğim bir gecede
Çok eşli bir yağmur başlar
Kentin en dövüşçü çocukları ağlar
Bilirim dışarıda yağmur varsa
Sen içinde ağlıyorsundur
Ağlama ki gülmesinler bize
Bak sen seviyorsun diye var sonbahar
Her mevsim gelişine söz veriyor
Saçlarına fısıldıyor
Saçlarına
Bana bir pencere bile açmadığın saçlarına
Sensizliğe alışmak bir bozgun ağırlamaktır içinde biliyorum
Örtülerine unutma beni çiçekleri takıyorum
Şimdi yaşama hakkım sana
Gel de yağmurumdan iç
Seni seviyorum
Kahraman Tazeoğlu
Yüzünden kopunca bir buzul çığlık
Ellerin buz tutmuş iki yarım şarkı olur
Ve ben yoksulluk kokulu bir gidiş bırakırım sana
Beni adresime sorsun esmer bakışların
Dönsen de bulamazsın nasılsa gitsen de
Kentlerden sakındığım bekçi duruşlarımı ara
Emaresi boldur sokakların
Sol omuz başımdaki kokundan yakalanırım
Sokul ki geceme avuçların ıslanmasın
Saat başlarını beş geçer yelkovanın
Senle zamansızım amansızım
Senle büyük susarım
Kendime yenilirim her kavgada
Sonra koca ağız bir çocuk olurum
Bütün trabzanlardan kayarım
Bütün köprülerden sarkarım
Yüzüm kente sürülür
İçime sesin kaçar
Ben seni ağlarım
Alışmak ölümdür
Sanki hiç ölmedik
Tanrının göğsümüze taktığı bir nişandır ölüm
Teneşirlere yatırılıyor şimdi ellerim
Sana uzanmaktan yargılıyım
Hırçın bir iklimin sır girdabısın
Seni anlamak kendine çelmeler takmaktır
Ve kendini affetmesidir her seferinde
(bazen beni affedebiliyorum istanbul)
Zehir yüklü bir mektup var
Dalgakıranlarımda parçalı bulutlu durur
Sana kent şiirleri biriktirdiğim bir gecede
Çok eşli bir yağmur başlar
Kentin en dövüşçü çocukları ağlar
Bilirim dışarıda yağmur varsa
Sen içinde ağlıyorsundur
Ağlama ki gülmesinler bize
Bak sen seviyorsun diye var sonbahar
Her mevsim gelişine söz veriyor
Saçlarına fısıldıyor
Saçlarına
Bana bir pencere bile açmadığın saçlarına
Sensizliğe alışmak bir bozgun ağırlamaktır içinde biliyorum
Örtülerine unutma beni çiçekleri takıyorum
Şimdi yaşama hakkım sana
Gel de yağmurumdan iç
Seni seviyorum
Kahraman Tazeoğlu