" Gittiğinde dudaklarıma bıraktığın boşluğu hiçbir kelime dolduramadı ne yazık ki. .Şimdi kelimelerim darmadağın, tıpkı sensiz yüreğim gibi. . .”
Yalnızlığın demlediği bir akşam üstü yine notaları öksüz kalmış şarkıyı dinliyorum…Sezen Aksu- İki Gözlüm…Ve söylenen her söze pas tutmuş yüreğimi bırakıyorum tıpkı senin yüreğime bıraktığın yokluk gibi..Her satırı kan revan içinde, her notası gözyaşımda son nefesini vermekte. . .
Sensizliğin sokaklarına bırakılmış kelimeleri toplamaktayım yine. Yoksun yine..Darmadağın her şey.. Kıyılarıma yokluğun acıları demirlemiş ve adımla başlayan kelimelerim ayrılığına mühürlenmiş..Artık ben “ sende “ sadece siyah- beyaz fotoğrafım..Artık ben “ sende “ yaşanıp hatıralara gömülen koyu bir pişmanlığım…Saçlarında başkalarının elleri gezinirken ben sana hala “ sen” kadar uzağım. . .
Hatırlıyor musun sana geldiğim günleri..Kan revan içindeydi kelimelerim, tozlu ayrılıkların arifesindeydi yüreğim..Dallarım kırılmıştı, umut diye ektiğim tüm tomurcuklar zamansız budanmıştı..Yıkılmış bir yürekle gelmiştim sana.. Senin teninde var olmaya gelmemiştim oysa..Aşk adına aldığım yaraları senin gülüşlerinle sarmaya gelmiştim..Acılarıma ortak, umutlarıma yoldaş bilmiştim seni…Ellerini tutamayacağımı bile bile, yüreğini gülüşlerimle bir kez öpemeyeceğimi bile bile seni sevmeye gelmiştim..Uzaklardaki varlığınla yaşamayı kabullenip sadece seninle aynı çınar ağacın gölgesinde ölüme uzanmayı istemiştim sadece..Seni “ sen “ diye sevmek için gelmiştim sana..Gülüşlerinle baharı, sevginle mutlulukları yüreğime mühürlemeye gelmiştim. . .
Ve bir gün sana uzattığım ellerimi tuttun, kanayan yaralarıma “ mutluluklarını sundun…Ölüm kokan ellerimle avuçlarına sığınan ben gibi sende imkansızlığına inat yüreğime doyasıya sarıldın.. Dağlar örülü uzaklığımıza aldırmadan her nefeste sevdaya uzandı ellerimiz. Zamanı durduk gözlerimizde..Yetim kalmış kelebekleri emzirdik imkansızlığımıza akan gözbebeklerimizde.. Savaştık durduk mevsimsiz açan yokluk deliverenleriyle..Kanattık birbirimizle anılmayan sevda cümlelerini..Katili olduk bize ayrılığı reva görenleri…İki bedende yaşanan bu sevdayı tek yüreğe sığdırmaya çalıştık.. Savaştık delicesine..Karanlık geceleri sevdamıza şahit bildik, yazgımıza yazılmamış bu aşkın kavuşmasını ahirete erteledik..Biz seninle sırtları birbirine yaslanan karlı dağın birbirlerinin ellerini tutamayan iki yamacıydık; senin yüzün güneşe bakardı benim ise imkansızlığa. . .
Sonra kum saatinden akan zamana kanıp gittin işte. Ardında beni “ bana “ bırakarak.. Oysa senden hiçbir şey istemedim..Sadece umut istedim karanlık gecelerime, sadece mutluluklarını istedim seni beklemekte geçecek günlerime… Ne bana ait olmayan hayatını istedim senden ne de bana yasak tenini diledim .. Sadece uzaklardaki varlığına sarılıp kirpiklerinde dinlendirmek istedim yüreğime üşüşmüş ayazları.. Sadece sesinin sıcaklığına uzanıp gülüşlerinle sarmayı diledim yalnızlıktan bakiye acılarımı. . .
Söyle bana senden çok şeyler mi istedim ? Senden çok şeyler mi beklettim.. Hadi kaldır başını…” Bu yürek yaşamalı “ sözleriyle başlayan mutlulukların neden “ ne olur anla “ cümlesine sığdırılmış ayrılıklara gebe kaldı ? Bana gitmek için geldiğini bildiğim halde sevmiştim seni. Çok mu geldi gözlerinde beni mutlu görmek ? Ellerini tutamayacağımı bildiğim halde seni sevmek çok mu geldi sana ? Bana duyduğun sevgi bir avuntu muydu yoksa ? Bir rüyaydı geldi geçti de bana.. Seni hiç sevmedim de bana.. Seni “ senden “ çok sevdiğim için küfürler savur bana.. Ellerini tutamayacak olsam da seninle mutluluğum için ayrılığında yüreğimden vur beni….Suskunluğunla kanat dudaklarımdaki ismini.. İmkansızlığınla öldüremediğin bu adamı yokluğuna göm emi.. Sende pişmanlık duyulan bir günah olduğumu haykır.. Yaşanması gereken ve bir o kadar kısa tutulması gereken bu avuntunun bittiğini söyle.. Gülüşlerinle yamadığın yüreğimi “ yüreğimden “ sök te git.. Her şey bitti de, kurduğun tüm kelimelerin, seni seviyorum ile başlayan tüm cümlelerim yalandı de bana. . .
Haklısın; sen bana gitmek için gelmiştin. Yaşandı ve bitti bu basit işte..Ama gittiğin günden beri kanayan yüreğim niye hala acıyor sevgili ? Niye ?.. Söyle bana…Sana duyduğum sevgimin sana yetmediğini söyle..Küfürler savur bana.. Git de, bana ait değilsin de.. Sen benim hayatımın en büyük hatasın diye suçla beni.. Unuttuğunu söyle.. Bittiğini söyle. Gittiğin gün yüreğinin acımadığını itiraf et..Adından öteye hiçbir zaman dudaklarımda olmadın ki de b.. Sesimi duyduğumda sesimin titremediğini haykır. Sigara küllüklerine savurduğun izmaritlerde adımın yandığını söyle…Gecelerin şahit olduğu bu sevda hiç yaşanmadı ki de bana…Bir cümle kadar yer tutmadı adın diye söyle hadi .. Seni sevdiğim için küfürler et bana.. Bedelini yüreğimle ödediğim en masum günahın olarak beddualar et bana.. Ölümleri hediye eyle yüreğime.. Git de ve hiç sevmediğini söyle…Susma bir şeyler söyle…Yüreğinde hiç var olmadığımı söyle…Hadi tüm cesaretini topla ve “ seni sevmedim ki “ cümlelerini savur ayak uçlarıma. . .
Biliyorum her zamanki gibi susacaksın …Sus.. Tek bir kelime et..Adımı anacak kelimelerin boşa gitmesin.. Bana gelmeyeceğinin farkında idim. Ama sevdim işte. Seni “ senden “ çok severek.. Uğruna “ bedenimden “ vazgeçerek sevdim.. Biliyorum gelmeyecektin ve beni sevmeyeceksin…Ait olduğun karanlıkları bırakıp gelecek gücün yok senin.. Belki de hiç sevmedin beni..Bırak sevme beni.. Bırak bana söylediğin her kelime yalan olsun.. Unutma ki; “ yüreğimdeki sen” , seni sensizlikte bile sevecek kadar büyük. “ Yüreğimdeki seni “ hiçbir kelime, hiçbir yalan küçültemeyecektir..Çünkü, başkasına ait soyadını taşıyan bir kadını değil; beni “ seven “ kadını yani yüreğime ait kadını sevdim hep …Saçlarında hangi erkeğin elleri dolaşıyor, teninde hangi yüreğin nefesi kokuyor inan hiç umrumda değil. Bana söylediğin kelimelerin yalan olduğunu da .. Ben sadece beni seven “ seni “ sevdim…Ve şimdi bana bıraktığın sensizliğin içinde tek kurşunu yüreğime sıkıyorum. . .
“ Sen bana ait olmasan da ben sadece senin yüreğine aitim…Sadece senin sevdiğin bu yüreği “ senin yüreğine “ gömüyorum senden başka kimse sevmesin diye. . .”
Yalnızlığın demlediği bir akşam üstü yine notaları öksüz kalmış şarkıyı dinliyorum…Sezen Aksu- İki Gözlüm…Ve söylenen her söze pas tutmuş yüreğimi bırakıyorum tıpkı senin yüreğime bıraktığın yokluk gibi..Her satırı kan revan içinde, her notası gözyaşımda son nefesini vermekte. . .
Sensizliğin sokaklarına bırakılmış kelimeleri toplamaktayım yine. Yoksun yine..Darmadağın her şey.. Kıyılarıma yokluğun acıları demirlemiş ve adımla başlayan kelimelerim ayrılığına mühürlenmiş..Artık ben “ sende “ sadece siyah- beyaz fotoğrafım..Artık ben “ sende “ yaşanıp hatıralara gömülen koyu bir pişmanlığım…Saçlarında başkalarının elleri gezinirken ben sana hala “ sen” kadar uzağım. . .
Hatırlıyor musun sana geldiğim günleri..Kan revan içindeydi kelimelerim, tozlu ayrılıkların arifesindeydi yüreğim..Dallarım kırılmıştı, umut diye ektiğim tüm tomurcuklar zamansız budanmıştı..Yıkılmış bir yürekle gelmiştim sana.. Senin teninde var olmaya gelmemiştim oysa..Aşk adına aldığım yaraları senin gülüşlerinle sarmaya gelmiştim..Acılarıma ortak, umutlarıma yoldaş bilmiştim seni…Ellerini tutamayacağımı bile bile, yüreğini gülüşlerimle bir kez öpemeyeceğimi bile bile seni sevmeye gelmiştim..Uzaklardaki varlığınla yaşamayı kabullenip sadece seninle aynı çınar ağacın gölgesinde ölüme uzanmayı istemiştim sadece..Seni “ sen “ diye sevmek için gelmiştim sana..Gülüşlerinle baharı, sevginle mutlulukları yüreğime mühürlemeye gelmiştim. . .
Ve bir gün sana uzattığım ellerimi tuttun, kanayan yaralarıma “ mutluluklarını sundun…Ölüm kokan ellerimle avuçlarına sığınan ben gibi sende imkansızlığına inat yüreğime doyasıya sarıldın.. Dağlar örülü uzaklığımıza aldırmadan her nefeste sevdaya uzandı ellerimiz. Zamanı durduk gözlerimizde..Yetim kalmış kelebekleri emzirdik imkansızlığımıza akan gözbebeklerimizde.. Savaştık durduk mevsimsiz açan yokluk deliverenleriyle..Kanattık birbirimizle anılmayan sevda cümlelerini..Katili olduk bize ayrılığı reva görenleri…İki bedende yaşanan bu sevdayı tek yüreğe sığdırmaya çalıştık.. Savaştık delicesine..Karanlık geceleri sevdamıza şahit bildik, yazgımıza yazılmamış bu aşkın kavuşmasını ahirete erteledik..Biz seninle sırtları birbirine yaslanan karlı dağın birbirlerinin ellerini tutamayan iki yamacıydık; senin yüzün güneşe bakardı benim ise imkansızlığa. . .
Sonra kum saatinden akan zamana kanıp gittin işte. Ardında beni “ bana “ bırakarak.. Oysa senden hiçbir şey istemedim..Sadece umut istedim karanlık gecelerime, sadece mutluluklarını istedim seni beklemekte geçecek günlerime… Ne bana ait olmayan hayatını istedim senden ne de bana yasak tenini diledim .. Sadece uzaklardaki varlığına sarılıp kirpiklerinde dinlendirmek istedim yüreğime üşüşmüş ayazları.. Sadece sesinin sıcaklığına uzanıp gülüşlerinle sarmayı diledim yalnızlıktan bakiye acılarımı. . .
Söyle bana senden çok şeyler mi istedim ? Senden çok şeyler mi beklettim.. Hadi kaldır başını…” Bu yürek yaşamalı “ sözleriyle başlayan mutlulukların neden “ ne olur anla “ cümlesine sığdırılmış ayrılıklara gebe kaldı ? Bana gitmek için geldiğini bildiğim halde sevmiştim seni. Çok mu geldi gözlerinde beni mutlu görmek ? Ellerini tutamayacağımı bildiğim halde seni sevmek çok mu geldi sana ? Bana duyduğun sevgi bir avuntu muydu yoksa ? Bir rüyaydı geldi geçti de bana.. Seni hiç sevmedim de bana.. Seni “ senden “ çok sevdiğim için küfürler savur bana.. Ellerini tutamayacak olsam da seninle mutluluğum için ayrılığında yüreğimden vur beni….Suskunluğunla kanat dudaklarımdaki ismini.. İmkansızlığınla öldüremediğin bu adamı yokluğuna göm emi.. Sende pişmanlık duyulan bir günah olduğumu haykır.. Yaşanması gereken ve bir o kadar kısa tutulması gereken bu avuntunun bittiğini söyle.. Gülüşlerinle yamadığın yüreğimi “ yüreğimden “ sök te git.. Her şey bitti de, kurduğun tüm kelimelerin, seni seviyorum ile başlayan tüm cümlelerim yalandı de bana. . .
Haklısın; sen bana gitmek için gelmiştin. Yaşandı ve bitti bu basit işte..Ama gittiğin günden beri kanayan yüreğim niye hala acıyor sevgili ? Niye ?.. Söyle bana…Sana duyduğum sevgimin sana yetmediğini söyle..Küfürler savur bana.. Git de, bana ait değilsin de.. Sen benim hayatımın en büyük hatasın diye suçla beni.. Unuttuğunu söyle.. Bittiğini söyle. Gittiğin gün yüreğinin acımadığını itiraf et..Adından öteye hiçbir zaman dudaklarımda olmadın ki de b.. Sesimi duyduğumda sesimin titremediğini haykır. Sigara küllüklerine savurduğun izmaritlerde adımın yandığını söyle…Gecelerin şahit olduğu bu sevda hiç yaşanmadı ki de bana…Bir cümle kadar yer tutmadı adın diye söyle hadi .. Seni sevdiğim için küfürler et bana.. Bedelini yüreğimle ödediğim en masum günahın olarak beddualar et bana.. Ölümleri hediye eyle yüreğime.. Git de ve hiç sevmediğini söyle…Susma bir şeyler söyle…Yüreğinde hiç var olmadığımı söyle…Hadi tüm cesaretini topla ve “ seni sevmedim ki “ cümlelerini savur ayak uçlarıma. . .
Biliyorum her zamanki gibi susacaksın …Sus.. Tek bir kelime et..Adımı anacak kelimelerin boşa gitmesin.. Bana gelmeyeceğinin farkında idim. Ama sevdim işte. Seni “ senden “ çok severek.. Uğruna “ bedenimden “ vazgeçerek sevdim.. Biliyorum gelmeyecektin ve beni sevmeyeceksin…Ait olduğun karanlıkları bırakıp gelecek gücün yok senin.. Belki de hiç sevmedin beni..Bırak sevme beni.. Bırak bana söylediğin her kelime yalan olsun.. Unutma ki; “ yüreğimdeki sen” , seni sensizlikte bile sevecek kadar büyük. “ Yüreğimdeki seni “ hiçbir kelime, hiçbir yalan küçültemeyecektir..Çünkü, başkasına ait soyadını taşıyan bir kadını değil; beni “ seven “ kadını yani yüreğime ait kadını sevdim hep …Saçlarında hangi erkeğin elleri dolaşıyor, teninde hangi yüreğin nefesi kokuyor inan hiç umrumda değil. Bana söylediğin kelimelerin yalan olduğunu da .. Ben sadece beni seven “ seni “ sevdim…Ve şimdi bana bıraktığın sensizliğin içinde tek kurşunu yüreğime sıkıyorum. . .
“ Sen bana ait olmasan da ben sadece senin yüreğine aitim…Sadece senin sevdiğin bu yüreği “ senin yüreğine “ gömüyorum senden başka kimse sevmesin diye. . .”