Tanımlayamıyorumtanıyamıyorum seni.İnsan mısın nesin neden kanattıysan beni...Tek bildiğim bu için için kanadığım ve beni boğduğun bir içimlik acılarda.
Sen hep imkansız oldun.Sevincin resmi olabilecekken yan çizmeyi yeğledin bu resme.
Belki de
Sen kendim öremediğim saçlarım düzleştiremediğim lülelerimsin fön makinelerini isyan ettiren...
Rüşvetsiz geçirmeyen gümrük memuru gibisin.Rüşvetinse onlarınki kadar basit değildi.
Sen kabarmayan keklerim kaçak iştahımsın. Beklerken uyuyakaldığım en sevdiğim dizi film gibisin.
Sen mırıldandığım kahır şarkısı hafta sonuna denk gelen bayram tatilisin.
Hep üstüne basıp tökezlediğim ayakkabı bağcıklarımsın. Aldığımdan beri üzerime olmayan Lee marka tişörtüm gibisin hiç giyemediğim...
Tek bacağı kısa sehpama benziyorsun ne zaman işim düşse sakarlık çıkaran.Mis gibi çayımı doldururken çatlayan çay bardağı gibisin.
Tıklım tıklım dolu bir yerde benim başıma pisleyen güvercinsin.Şans mısın kör talih mi?..Tabu kelimelerim gibisin dilimde.
Sürekli kayan paspasım her sınavda bozulan uçlu kalemimsin. İştahla açtığımda üzerime foşşlayan kolalarım gibisin. Birinin çalkalamasına gelmiş...
Gözlerime yapışan lens mideme takılan kelepçesin.Kapının arkasında unutulan anahtar pratik sırası geldiğinde unuttuğum ecnebi dilimsin.
Lanete uğramış gönül köyümsün il olmayı bekleyen. Geçmeyen dakikalar göz açıp kapayıncaya kadar geçen yıllarım gibisin...
Tebessümümdeki burukluksun mide bulandıran. Balo gecesi pırıl pırıl alnımda çıkan sivilce gibisin.
Şişirirken patlayan en sevdiğim mavi balonuma benziyorsun. Patladığı yetmiyormuş gibi dudaklarımı yakan.
Oyun sırası bana gelmişken çalan ders zilisin. Sen mızıkçı sümüklü oyun arkadaşımsın. Aslında sıra dayağı gibisin.
Ama bunların hiçbirinden vazgeçemem. Sen kördüğüm gibisin. Asla vazgeçemediğim.
Benim için ne anlam ifade ettiğini mi sormuştun?
Sen hep imkansız oldun.Sevincin resmi olabilecekken yan çizmeyi yeğledin bu resme.
Belki de
Sen kendim öremediğim saçlarım düzleştiremediğim lülelerimsin fön makinelerini isyan ettiren...
Rüşvetsiz geçirmeyen gümrük memuru gibisin.Rüşvetinse onlarınki kadar basit değildi.
Sen kabarmayan keklerim kaçak iştahımsın. Beklerken uyuyakaldığım en sevdiğim dizi film gibisin.
Sen mırıldandığım kahır şarkısı hafta sonuna denk gelen bayram tatilisin.
Hep üstüne basıp tökezlediğim ayakkabı bağcıklarımsın. Aldığımdan beri üzerime olmayan Lee marka tişörtüm gibisin hiç giyemediğim...
Tek bacağı kısa sehpama benziyorsun ne zaman işim düşse sakarlık çıkaran.Mis gibi çayımı doldururken çatlayan çay bardağı gibisin.
Tıklım tıklım dolu bir yerde benim başıma pisleyen güvercinsin.Şans mısın kör talih mi?..Tabu kelimelerim gibisin dilimde.
Sürekli kayan paspasım her sınavda bozulan uçlu kalemimsin. İştahla açtığımda üzerime foşşlayan kolalarım gibisin. Birinin çalkalamasına gelmiş...
Gözlerime yapışan lens mideme takılan kelepçesin.Kapının arkasında unutulan anahtar pratik sırası geldiğinde unuttuğum ecnebi dilimsin.
Lanete uğramış gönül köyümsün il olmayı bekleyen. Geçmeyen dakikalar göz açıp kapayıncaya kadar geçen yıllarım gibisin...
Tebessümümdeki burukluksun mide bulandıran. Balo gecesi pırıl pırıl alnımda çıkan sivilce gibisin.
Şişirirken patlayan en sevdiğim mavi balonuma benziyorsun. Patladığı yetmiyormuş gibi dudaklarımı yakan.
Oyun sırası bana gelmişken çalan ders zilisin. Sen mızıkçı sümüklü oyun arkadaşımsın. Aslında sıra dayağı gibisin.
Ama bunların hiçbirinden vazgeçemem. Sen kördüğüm gibisin. Asla vazgeçemediğim.
Benim için ne anlam ifade ettiğini mi sormuştun?