Adını unuttum! Aslında kokunda çıkıp gitmiş dünyadan; hani o zaman zaman seni hatırlatan....
Bir hayal oluruzun zaman sonra bırakıp giden sevgili.Öyle eskisi gibi acı vermez sana.Sen onca yitirilmişliğe ağlamışsınsen onca sevmişsinsevişmişsin tek beden.Nerede O şimdi? Hani o kadar çok bedel ödedin; ödemen değdi mi? Dünya'ya binlerce kez tekrar tekrar gelsemyinede onun bir tek sözü için ve onun bir tek bana gülümsemesi için değer dersin. Ama Dünya'ya sadece bir kez gelirsin işte! Başka hayat olmadığını onca yılın ardındanbir gün aynaya bakarken anlarsın. Ne kadar acı gülümser sana o aynadaki yüz.Ardından bir kahkaha tufanı ve yırtılan bir yüz...
Hep sana geldi ayaklarımgururun adı yoktu yanında.Sen hep telaşlı bir çocuk gibi ordan oraya yetişme çabasında evcilik oyunlarındaydın.Seni seyrederken kendi penceremden; çok sevdim: O acelecio masumo serseri seni.Sen ne kadar büyük görünüyordun yüreğimdenne kadar da çok seviliyordun bir bilsen. Sonra yalınayak koştun sana yetişmeye gücü yoktu ayaklarımın.Ardından kanayan dizlerimlesenin ufukta batışını izledim.Umudumda sende çok uzaklardaydınız artık! Ama yalınayak koşmuştun bir kere ayakların kanamıştı ve iz bırakmıştı yerde.Seni takip edebilirim diye sevindim ama yağmur tüm izleri yok edene kadar yağdı!
Yağmuru bu yüzden hiç sevmiyorumseni benden aldı...
Her kapı çalışında aklıma gelen ilk sen oluyordunoysa biliyordum ki sen asla bu kapıdan içeri bir daha girmeyeceksin.Hiç gelmeyecek misafirim.Ama işte! hep seni çarptı bu kapı.Belki yine çarpar senin ellerinle diye....
Umut işte!
Hiç terkeder mi beni...
Hiç terkeder mi beni...