Cam kenarında bir masaya oturur. Sigarasını yakar kahve yanına. Gözüne kirli sokak köpeği ilişir. Kocaman, kahve gözlerinde meraklı bakışını fark eder. Tebessüm eder kendi kendine.
O sırada diğer otobüs girer tesise, köpek oturduğu yerden hiç acele etmeden kalkar. Burası benim ama hadi gel bakalım der gibi, kocaman demir yığınına kafa tutar sakinliğiyle. Kapı açılır, insanlar iner tek tek, sokak köpeği ile birlikte seyreder kadın yeni gelenleri.
Birden otobüsün kapısından beyaz gömlekli, uzun boylu bir adam iner. Gözleri karşılaşır, yüzyıl gibi gelen o kısacık anda. Başını önüne eğer kadın, utanmıştır. Kalp atışlarının hızlandığını hisseder. Adam gelip tam karşısındaki masaya oturur. Bir sigara daha yakar kadın, adam da! Yine kaçamak bakışlarda yakalarlar birbirlerini. Küçük bir oyun başlamıştır aralarında, kim kimi bakarken yakalayacak?
Erkek, hoş bir bayan olduğunu geçirir içinden. Kendi otobüsünde olmadığını hatırlar, dönüp dışarıda duran diğer otobüsün tabelasına bakar, acaba nereye gidiyordur kadın? İzmir! Kahretsin der içinden, ters yönlere gittiklerini fark ederek.
İçinden kalkıp kadının masasına gitmek gelir. Bir bahane arar, telaştan aklına bir şey gelmez. Bir müddet daha sürer küçük oyunları. Kadının görmediğini umarak, çakmağını gizlice cebine koyar adam. Artık sohbeti başlatacak bahane hazırdır. Pardon, ateşiniz var mı?Tam ayağa kalkmak üzereyken, terminalde ne dediği tam olarak anlaşılmayan anons duyulur. Ancak ikisi de bu anonsun otobüslerin hareketi için yapıldığını biliyordur.
Gitme vakti gelmiştir. Aynı anda ayağa kalkıp, kapıya doğru yürürler. Kaptanlar marşa basmıştır. Sessizliği bölen motor gürültüsü ve yüzlerine vuran rüzgarla bir an duraksarlar. İçi hüzün dolu bir bakış buluşur gözlerinde, son olduğunu bilerek. Gülümseyerek, otobüslerine doğru yürürler. Binmeden bir defa daha görebilmek için, aynı anda dönüp bakarlar geriye.Ne yapalım der gibi, ellerini iki yana açarak durur kapıda genç adam. Tebessüm eder kadın, kader diye seslenir. İki otobüs aynı anda ayrı yönlere hareket eder...
Işıkları söndürür muavinler. Geride tek başına kalmıştır, kocaman kahve rengi gözlü köpek. Yolcular uykuya dalar. İzmir-İstanbul arasında iki ayrı yolda, iki kişi gözlerini kapatmadan, karanlığın içinde cama vuran farları seyreder. Birbirlerinden habersiz aynı şeyi düşünürler: Zıt yönlere giden yoldur aşk! Kaderi, geçmişlerini, eski ilişkilerini hatırlayıp, aynı anda bilmeden sonsuzlukta çarpıştırırlar fikirlerini. Kader bu ya, kim bilir, belki bir gün, bir yerde, yeniden....
Alıntı
O sırada diğer otobüs girer tesise, köpek oturduğu yerden hiç acele etmeden kalkar. Burası benim ama hadi gel bakalım der gibi, kocaman demir yığınına kafa tutar sakinliğiyle. Kapı açılır, insanlar iner tek tek, sokak köpeği ile birlikte seyreder kadın yeni gelenleri.
Birden otobüsün kapısından beyaz gömlekli, uzun boylu bir adam iner. Gözleri karşılaşır, yüzyıl gibi gelen o kısacık anda. Başını önüne eğer kadın, utanmıştır. Kalp atışlarının hızlandığını hisseder. Adam gelip tam karşısındaki masaya oturur. Bir sigara daha yakar kadın, adam da! Yine kaçamak bakışlarda yakalarlar birbirlerini. Küçük bir oyun başlamıştır aralarında, kim kimi bakarken yakalayacak?
Erkek, hoş bir bayan olduğunu geçirir içinden. Kendi otobüsünde olmadığını hatırlar, dönüp dışarıda duran diğer otobüsün tabelasına bakar, acaba nereye gidiyordur kadın? İzmir! Kahretsin der içinden, ters yönlere gittiklerini fark ederek.
İçinden kalkıp kadının masasına gitmek gelir. Bir bahane arar, telaştan aklına bir şey gelmez. Bir müddet daha sürer küçük oyunları. Kadının görmediğini umarak, çakmağını gizlice cebine koyar adam. Artık sohbeti başlatacak bahane hazırdır. Pardon, ateşiniz var mı?Tam ayağa kalkmak üzereyken, terminalde ne dediği tam olarak anlaşılmayan anons duyulur. Ancak ikisi de bu anonsun otobüslerin hareketi için yapıldığını biliyordur.
Gitme vakti gelmiştir. Aynı anda ayağa kalkıp, kapıya doğru yürürler. Kaptanlar marşa basmıştır. Sessizliği bölen motor gürültüsü ve yüzlerine vuran rüzgarla bir an duraksarlar. İçi hüzün dolu bir bakış buluşur gözlerinde, son olduğunu bilerek. Gülümseyerek, otobüslerine doğru yürürler. Binmeden bir defa daha görebilmek için, aynı anda dönüp bakarlar geriye.Ne yapalım der gibi, ellerini iki yana açarak durur kapıda genç adam. Tebessüm eder kadın, kader diye seslenir. İki otobüs aynı anda ayrı yönlere hareket eder...
Işıkları söndürür muavinler. Geride tek başına kalmıştır, kocaman kahve rengi gözlü köpek. Yolcular uykuya dalar. İzmir-İstanbul arasında iki ayrı yolda, iki kişi gözlerini kapatmadan, karanlığın içinde cama vuran farları seyreder. Birbirlerinden habersiz aynı şeyi düşünürler: Zıt yönlere giden yoldur aşk! Kaderi, geçmişlerini, eski ilişkilerini hatırlayıp, aynı anda bilmeden sonsuzlukta çarpıştırırlar fikirlerini. Kader bu ya, kim bilir, belki bir gün, bir yerde, yeniden....
Alıntı