Yorgunum..
Biraz da ürkek..
Şimdi herkesten kaçma zamanı. Özellikle de aşktan. Uğruna şiirler, romanlar yazılan, türlü çılgınlıklar yapılan aşkı merak ederdim. O buldu beni. Yüzüme gülümsedi, mutluluk bende saklı dedi. Kandım. Nereden bilirdim her aşkta bir sinsilik olduğunu. Anladığımda çok geçti. İşte o an yalnızlığımın ağladığını gördüm ilk defa. Oysa en zor anlarımda yanımdaydı hep. Bense onu iki kara göz için terk etmiştim.
Pişmanım..
Biraz da ağlamaklı..
Ceplerime doldurduğum kırık umutlarımı saklamaya çalışıyorum. Ceplerimden taştıklarında anlıyorum ne kadar çok olduklarını. Gitmek istiyorum uzaklara. Kimsenin, hiçbir kötülüğün olmadığı uzak diyârlara. Yüreğimdeki acıların benimle beraber geleceklerini hatırlayınca biraz daha kırılıyorum.
Şaşkınım..
Biraz da isyankâr..
Tüm suskunluğuna inat haykırıyorum. Dudaklarımdan dökülen anlamsız kelimeler, kendimi en iyi ifade biçimim. Ağzımdan çıkan her söz, içinde adının geçtiği küfürlere dönüşüyor. Ve her gidişin adice olduğunu daha iyi anlıyorum.
Suçluyum..
Biraz da masum..
Çocukken uğruna her şeyimizi feda edebileceğimiz elma şekeri gibiydi gülüşün. Hazırdım kendimi feda etmeye, anlamadın. Bir vedayı çok görüp gittin. Sessizce gitmenin erdem olduğunu zanneden ahmaklardan bir farkın olmalıydı. Yaşananların hatırına söylenecek birkaç söz dilinden dökülmeliydi. Bir elveda demeliydin. Demedin. Gittin..
Belki de önceki aşkının intikamını benden aldın. Yarı yolda bırakıldığın gibi beni de bıraktın. Şimdi bir sokak ortasında çaresiz kaldım. Annesini kaybedip, şaşkınlıkla etrafına bakınan çocuğu oynuyorum. Bütün korkularım gün yüzüne çıkıyor. Dokunmasın kimse, yoksa ağlarım.
Kızgınım..
Biraz da çaresiz..
Anlamsız düşüncelerle bir başımayım şimdi. Sana söyleyemediğim sözlerimin namlusu bana dönüyor. Alnımdan vurayım kendimi diyorum. İntihar değil, kendimin katili olmak istiyorum. Yapamıyorum. Bıraktığın hüzünlere sarılıp uyuyorum şimdilerde. Gördüğüm her kâbusun öznesi oluyorsun. Yüklemlerinde gitmek geçiyor. Hani haykırmak isteyip de sesimizin çıkmadığı kâbuslar gibi, konuşamıyorum. Ve o birkaç saniye ömrümün katili oluyor.
Çekingenim..
Biraz da paranoyak..
Hüznümden yapılma satırlar yazıyorum sana. Uğruna döktüğüm gözyaşlarımın oluşturduğu sularda yüzdürüyorsun gemilerini. Bir tükenişe sebep olan insanlar listesinde geçiyor adın. Göğe doğru açıyorum ellerimi. Yağmur değil, kan yağıyor. Verilen sözlerin tutulmayışına şaşırmıyorum artık. Güvensizliğin had safhasındayım. Kime inansam, elinden hançeri eksik olmuyor. Bu yüzdendir sırtımı insanlara değil duvara yaslamalarım.
Safım..
Biraz da kör..
Sabıkalı olduğum aşklardan sorguya çekiliyorum. Kırdığım her kalp yalancı şahitlik yapıyor. İdama mahkum edilişimle başlıyor hikâye. Celladım olmanla sona eriyor. Baltayı indirirken yüreğimden dökülen kelimelerle aydınlanıyor gece. Ama söylemeye dilim varmıyor...
Biraz da ürkek..
Şimdi herkesten kaçma zamanı. Özellikle de aşktan. Uğruna şiirler, romanlar yazılan, türlü çılgınlıklar yapılan aşkı merak ederdim. O buldu beni. Yüzüme gülümsedi, mutluluk bende saklı dedi. Kandım. Nereden bilirdim her aşkta bir sinsilik olduğunu. Anladığımda çok geçti. İşte o an yalnızlığımın ağladığını gördüm ilk defa. Oysa en zor anlarımda yanımdaydı hep. Bense onu iki kara göz için terk etmiştim.
Pişmanım..
Biraz da ağlamaklı..
Ceplerime doldurduğum kırık umutlarımı saklamaya çalışıyorum. Ceplerimden taştıklarında anlıyorum ne kadar çok olduklarını. Gitmek istiyorum uzaklara. Kimsenin, hiçbir kötülüğün olmadığı uzak diyârlara. Yüreğimdeki acıların benimle beraber geleceklerini hatırlayınca biraz daha kırılıyorum.
Şaşkınım..
Biraz da isyankâr..
Tüm suskunluğuna inat haykırıyorum. Dudaklarımdan dökülen anlamsız kelimeler, kendimi en iyi ifade biçimim. Ağzımdan çıkan her söz, içinde adının geçtiği küfürlere dönüşüyor. Ve her gidişin adice olduğunu daha iyi anlıyorum.
Suçluyum..
Biraz da masum..
Çocukken uğruna her şeyimizi feda edebileceğimiz elma şekeri gibiydi gülüşün. Hazırdım kendimi feda etmeye, anlamadın. Bir vedayı çok görüp gittin. Sessizce gitmenin erdem olduğunu zanneden ahmaklardan bir farkın olmalıydı. Yaşananların hatırına söylenecek birkaç söz dilinden dökülmeliydi. Bir elveda demeliydin. Demedin. Gittin..
Belki de önceki aşkının intikamını benden aldın. Yarı yolda bırakıldığın gibi beni de bıraktın. Şimdi bir sokak ortasında çaresiz kaldım. Annesini kaybedip, şaşkınlıkla etrafına bakınan çocuğu oynuyorum. Bütün korkularım gün yüzüne çıkıyor. Dokunmasın kimse, yoksa ağlarım.
Kızgınım..
Biraz da çaresiz..
Anlamsız düşüncelerle bir başımayım şimdi. Sana söyleyemediğim sözlerimin namlusu bana dönüyor. Alnımdan vurayım kendimi diyorum. İntihar değil, kendimin katili olmak istiyorum. Yapamıyorum. Bıraktığın hüzünlere sarılıp uyuyorum şimdilerde. Gördüğüm her kâbusun öznesi oluyorsun. Yüklemlerinde gitmek geçiyor. Hani haykırmak isteyip de sesimizin çıkmadığı kâbuslar gibi, konuşamıyorum. Ve o birkaç saniye ömrümün katili oluyor.
Çekingenim..
Biraz da paranoyak..
Hüznümden yapılma satırlar yazıyorum sana. Uğruna döktüğüm gözyaşlarımın oluşturduğu sularda yüzdürüyorsun gemilerini. Bir tükenişe sebep olan insanlar listesinde geçiyor adın. Göğe doğru açıyorum ellerimi. Yağmur değil, kan yağıyor. Verilen sözlerin tutulmayışına şaşırmıyorum artık. Güvensizliğin had safhasındayım. Kime inansam, elinden hançeri eksik olmuyor. Bu yüzdendir sırtımı insanlara değil duvara yaslamalarım.
Safım..
Biraz da kör..
Sabıkalı olduğum aşklardan sorguya çekiliyorum. Kırdığım her kalp yalancı şahitlik yapıyor. İdama mahkum edilişimle başlıyor hikâye. Celladım olmanla sona eriyor. Baltayı indirirken yüreğimden dökülen kelimelerle aydınlanıyor gece. Ama söylemeye dilim varmıyor...