Sessizlik cinayettir bazen!
Belki ellerine kan bulaşmaz; belki gözlerini yumar kulaklarını tıkarsın; çığlıklar parçalanır duvarlarında...
Kafanı çevirirsin yardim nidalarına ya da elvedalara...
Hiçbir şey değişsin istemezsin; yolunu tutmuş yükünü almışsındır; paylaşmayı bilmezsin....
Kimsenin yerine koyamazsın kendini; ne anlamaya ne anlamlandırmaya çalışmazsın bir şeyleri...
Sevgiden aşktan dostluktan dem vurup ortak olmazsın sorunlarıma...
Her adım atışında çekersin kendini geri; “konuş!” derim susarsın...
Ya düşüncelerin yoktur kendine ait ya korkarsın düşündüklerini söylemekten...
Gerçekten var mısın ihtiyacım olduğunda ortalıkta görünmezken...
Nasıl inanırım sana; haklıya “haklı” haksıza “haksız” diyemezken...
Sessizlikte boğulurken sesim; ancak fısıldayarak söyleyebiliyorum: “sessizlik cinayettir!”
Gidene “gitme” diyemeyenin gelene “hoş geldin”’i ne kadar anlamlıdır bilemiyorum.
Benim gibi konuşmayıp benim gibi yazmayandan uzak durursam; nereye götürür beni bu tekdüzelik!
Arada bir “saçmala!” desin biri ölçüp biçeyim düşüneyim üstünde; onun kadar sert onun kadar umursamaz olmayayım; içim rahat olsun “yanılıyorsun” derken ve gülümseyeyim.
Dikkatli oldugumdan dikkat isterim doğru; kaçınırim kötü söz söylemekten; anlamadan itham etmek istemem; tahammül gösteremem yargısız infazlara; her duyguma bir cümle bağlayabilirim istersem; ama öfkelenmeden yazamam yazamam yazmasına da sövemem de kimseye...
Sessizlik izin verir karşındakine seni dilediğince yorumlaması için...
Ve bazen en fazla bağıranla hiç sesi çıkmayanı ayıramam birbirinden...
Ve merak ederim: “Ne saklıyorlar benden?”
Belki gözlem yapıyorlar belki veri topluyorlar; herkes bağırırken susmak erdem sayılır belki; ya sessiz çoğunluğun bir parçası olmak?
Ben ağlarken gülüyorsan anlayış gösterebilirim; ben ağlarken ağlıyorsan “dostum” diyebilirim ben kalırken gidiyorsan “korkak” sanabilirim; ben severken itiyorsan vazgeçebilirim senden ve ben sorarken susuyorsan katlim vaciptir demektir; ölebilirim!
Sessizlik cinayet işler bazen; ne bir tanık ne bir kanıt bırakmaz arkasında; bazen bizim gibi sessiz bazen tırnaklarını toprağa geçirerek hayatımızdan çıkıp gider insanlar; bazen anlamamanın bazen anlaşılmamanın acısını duyarlar.
Ve fark etseler de etmeseler de kimse güvende değildir artık; oysa güvende olmak için tercih edilir susmak!
Ve vicdanımızın tek düşü olur; deliksiz uyumak!
Belki ellerine kan bulaşmaz; belki gözlerini yumar kulaklarını tıkarsın; çığlıklar parçalanır duvarlarında...
Kafanı çevirirsin yardim nidalarına ya da elvedalara...
Hiçbir şey değişsin istemezsin; yolunu tutmuş yükünü almışsındır; paylaşmayı bilmezsin....
Kimsenin yerine koyamazsın kendini; ne anlamaya ne anlamlandırmaya çalışmazsın bir şeyleri...
Sevgiden aşktan dostluktan dem vurup ortak olmazsın sorunlarıma...
Her adım atışında çekersin kendini geri; “konuş!” derim susarsın...
Ya düşüncelerin yoktur kendine ait ya korkarsın düşündüklerini söylemekten...
Gerçekten var mısın ihtiyacım olduğunda ortalıkta görünmezken...
Nasıl inanırım sana; haklıya “haklı” haksıza “haksız” diyemezken...
Sessizlikte boğulurken sesim; ancak fısıldayarak söyleyebiliyorum: “sessizlik cinayettir!”
Gidene “gitme” diyemeyenin gelene “hoş geldin”’i ne kadar anlamlıdır bilemiyorum.
Benim gibi konuşmayıp benim gibi yazmayandan uzak durursam; nereye götürür beni bu tekdüzelik!
Arada bir “saçmala!” desin biri ölçüp biçeyim düşüneyim üstünde; onun kadar sert onun kadar umursamaz olmayayım; içim rahat olsun “yanılıyorsun” derken ve gülümseyeyim.
Dikkatli oldugumdan dikkat isterim doğru; kaçınırim kötü söz söylemekten; anlamadan itham etmek istemem; tahammül gösteremem yargısız infazlara; her duyguma bir cümle bağlayabilirim istersem; ama öfkelenmeden yazamam yazamam yazmasına da sövemem de kimseye...
Sessizlik izin verir karşındakine seni dilediğince yorumlaması için...
Ve bazen en fazla bağıranla hiç sesi çıkmayanı ayıramam birbirinden...
Ve merak ederim: “Ne saklıyorlar benden?”
Belki gözlem yapıyorlar belki veri topluyorlar; herkes bağırırken susmak erdem sayılır belki; ya sessiz çoğunluğun bir parçası olmak?
Ben ağlarken gülüyorsan anlayış gösterebilirim; ben ağlarken ağlıyorsan “dostum” diyebilirim ben kalırken gidiyorsan “korkak” sanabilirim; ben severken itiyorsan vazgeçebilirim senden ve ben sorarken susuyorsan katlim vaciptir demektir; ölebilirim!
Sessizlik cinayet işler bazen; ne bir tanık ne bir kanıt bırakmaz arkasında; bazen bizim gibi sessiz bazen tırnaklarını toprağa geçirerek hayatımızdan çıkıp gider insanlar; bazen anlamamanın bazen anlaşılmamanın acısını duyarlar.
Ve fark etseler de etmeseler de kimse güvende değildir artık; oysa güvende olmak için tercih edilir susmak!
Ve vicdanımızın tek düşü olur; deliksiz uyumak!