inanmak, inanmak istiyorum sana,
Anlatsana her şeyi baştan bir daha...
"Çok sevsen de gitmelisin” öyle mi?
Bence sen yalancının birisin!
Söyleseenneee...
Bu nasıl, bu nasıl veda?
Bu nasıl yalan?
Sen kaçıncı yalancı ömrümden çalan?
Şimdi içindeki her şeyi anlat bana, bilmek istiyorum ne varsa...
Eksiksiz, yalansız, hemde en baştan...
Anlat hadi...
Ne bu işkence böyle? Bitsin artık! Beni inandırsana
sevginin bitmezliğine... Zor mu o kadar? Ki ben zaten
meyilliyim inanmaya sana...
Nasıl gidilir severken önce bunu anlat bana!
Ben bilmiyorum gitmeyi severken...
Susma öyle, bir şeyler söylesene...
Bir neden sadece! Yok değil mi?
Ne bir neden, ne de sevgin...
Herşeyi yitirmişsin sen, kolayına kaçıyorsun işin.
Sevsende gitmeliymişsin öyle mi?
Yalan, kocaman bir yalansın...
Söylesene Aşkım böyle gidiş olur mu?
Nasıl bir vedadır sendeki? Herşeye yalan katacak kadar ne
zaman canını acıttı bu sevda senin?! "Sevmiyorum..."
deseydin anlardım. Ona bile cesaret edemedin.
Nasıl da gittin öyle, nasıl da yalana battın!
Oysa sen farklıydın! Ben öyle sanmıştım...
Diğerlerine benzemek zorunda mıydın? Sen kaçıncı
yalancısın ömrümde sayamadım!
Keşke kendinle birlikte, bendeki değerinide yitirmeme
izin vermeseydin. Senden çok fazla birşey
değildi istediğim.. Sevdiğini söylemiştin,
bende hep devam etmesini istemiştim.
Göremedim son an'a dek gözlerindeki ışıktan
yoksun olduğunu... "Seviyorum ama gitmem gerek!"
derken hiç korkmuyordun bu cümlenin acısından
benim korktuğum gibi.
Yoktu öyle birşey çünkü, yalan söylüyordun,
sevmiyordun...
Oysa ben;
İnanmak, inanmak istiyordum sana!