*BEN BÜTÜN YARALARIMI MUTLULUÄžUN İÇİNDEN GEÇERKEN ALDIM
Soğuk rüzgarlar
yüzümün ağrısını içimin Maltalarına savururken;
Tutuk(lu) adımlarla voltalıyorum
yargısız hüküm giydiğim karanlıkları
Ardımda kanlı cam kırıkları ve ıslak hüzünlerde büyütülmüş
o kadar ayrılığım var ki
Suskunluğuma kilitlediğim
Üstü çizilmemiş iri puntolu hafler duruyor gözümün önünde
onarılmayı bekleyen
ON(u)ARIYORUM
Neresi zordu ki sevmenin;
Eğer duyulmasaydı kalbimin atışları
Çatlarken sevimsizliğin ardamarı
acemi bir işkenceci kesiliyor hayat
Oysa yıkılması zor değildi
yüreğime ördüğüm duvarın
*Kİ O DUVAR EN ÇOK KENDİ İÇİNDE YIKILMIŞTIR*
Şimdi ;
Her okuduğumda kırık-dökük güncemi
en çok beni vuruyor
Büyük yıkımlardan devşirdiğim
içe zalim-dışa can cümlelerim
Hangi sularda yüzdürsem kağıttan gemilerimi
soğuk bir rüzgara yenik düşüyor düşlemler
DÜŞ(T)ÜM BATTI(M) DERİNLERE
Dipteyim…
Yunusun karnında
Yusuf_i sancılarla
sabır tesbihleri çekiyorum
Duaya açılıyor mücrim ellerim
Gecenin yarısı
duvarlarında küfür yazılı odamda...
İhbar ediyorum sevda kaçakçısı duygularımı
Durmadan (d)üşüyorum geçmişin karanlıklarında...
Usul usul dolaşıyorum düştüğüm duvarların g(e)risinde
İzi duran yaralarımdan biriktirdiğim bir başkalarının
hesapsızca çöreklendiği
kıştan kalma bir ayazım şimdi
üşüten
ZATEN BEN HİÇ BAŞEDEMEDİM Kİ
OLUMSUZ SATIRLARIN
BOŞLUÄžA DÜŞÜREN ÜNLEM İŞARETLERİYLE
Her parantez bir yanılışım
Her satır başı bir umut ve her nokta bir ölüm oldu
gecenin çıldırtan sessizliğinde
Oysa ben seni
her gece duvara astığım acılarımdan süzüp bağrıma aldım
Hüzün büyüğü gözlerine yaslanmanın
ne büyük bir onur olduğunu bil(e)medin
Artık içimin ağıtlarına dokunma ey kelepçesi hükümlü rüzgar !..
Kaç ölüm düştü tutsak günceme
Geçmişine sövülmüş bir hükmün infazında ertelendi gülüşlerim
Şimdi her gülüşümde yüzüm kirli
Koşarken yırtıldım işte;
DÜŞ(T)ÜM BATTI(M) DERİNLERE
Soğuk rüzgarlar

Tutuk(lu) adımlarla voltalıyorum

yargısız hüküm giydiğim karanlıkları
Ardımda kanlı cam kırıkları ve ıslak hüzünlerde büyütülmüş
o kadar ayrılığım var ki

Üstü çizilmemiş iri puntolu hafler duruyor gözümün önünde

ON(u)ARIYORUM
Neresi zordu ki sevmenin;
Eğer duyulmasaydı kalbimin atışları
Çatlarken sevimsizliğin ardamarı

acemi bir işkenceci kesiliyor hayat
Oysa yıkılması zor değildi

*Kİ O DUVAR EN ÇOK KENDİ İÇİNDE YIKILMIŞTIR*
Şimdi ;
Her okuduğumda kırık-dökük güncemi


Büyük yıkımlardan devşirdiğim

Hangi sularda yüzdürsem kağıttan gemilerimi

DÜŞ(T)ÜM BATTI(M) DERİNLERE
Dipteyim…
Yunusun karnında


Duaya açılıyor mücrim ellerim

Gecenin yarısı

İhbar ediyorum sevda kaçakçısı duygularımı

Durmadan (d)üşüyorum geçmişin karanlıklarında...
Usul usul dolaşıyorum düştüğüm duvarların g(e)risinde
İzi duran yaralarımdan biriktirdiğim bir başkalarının



ZATEN BEN HİÇ BAŞEDEMEDİM Kİ

OLUMSUZ SATIRLARIN

Her parantez bir yanılışım

Her satır başı bir umut ve her nokta bir ölüm oldu

Oysa ben seni

her gece duvara astığım acılarımdan süzüp bağrıma aldım
Hüzün büyüğü gözlerine yaslanmanın

ne büyük bir onur olduğunu bil(e)medin
Artık içimin ağıtlarına dokunma ey kelepçesi hükümlü rüzgar !..
Kaç ölüm düştü tutsak günceme
Geçmişine sövülmüş bir hükmün infazında ertelendi gülüşlerim
Şimdi her gülüşümde yüzüm kirli
Koşarken yırtıldım işte;
DÜŞ(T)ÜM BATTI(M) DERİNLERE