07-24-2010, Saat: 12:51 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
12,862
-
Konuları:
2,424
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2008
-
Rep Puanı:
Özlemim…
Ne büyük özlemlerim var sana ..Ne bitmez sevdam !
Ve sonu gelmek bilmeyen adını bile bilmediğim sancı’m..
Ne büyük tutkusun gönlümde.. ve muamma bir iç çekiş..
Sevdam.. yüreğim ..
Artık ben olmuşsun..Sancılarımın adı
Ne de güzel geldin yüreğime..Tuza basılmış yüreğime; ne de tatlı geldin !
Sonu yok artık ‘sevdam’..Son’un yok ..
En büyük acılarımın mutluluğu oldun ‘sonum’ ..
Tebessümlerimin yegane nedeni.. mutluluğumun dili !
Bir muammaya mı iç çekiyorum ebedi bir sevdaya mı dualarım !?
Sorgularım sevdamı ..Sorularım olursun sancılı akşamlarda ..
Ve sorular yenik düşer sevdama..
! Gözüm kapalı seviyorum seni.. !
…
Gün yine akşam oldu.. ve yine sevdamla çelişen sorular..Sorgular anlar !
Ve .. yenilir boyun büker alır başını gider sorgular..Anlar !
Evet.. Gözüm kapalı seviyorum seni…
Sen’den gelen her şeye Âmennâ.. yok bir isyanım yok bir itirazım ..
Ve yine doğuyor güneş sabahlarıma..Yaşıyorum yaşıyor sevdan ..’hamd olsun’
Özlemin yüreğimde.. sevdan yüreğimde ..
Vurgulayarak..üstüne basa basa söylüyorum
Ne büyük özlemlerim var sana ..Ne bitmez sevdam !
Ne büyük tutkusun gönlümde.. ve muamma bir iç çekiş(sin)..
07-24-2010, Saat: 04:50 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
12,862
-
Konuları:
2,424
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2008
-
Rep Puanı:
Aşk suskunluğumdu benim!
Kendime ırak bir kentten çok sesli bir ağırlama, içten bir ikrarın yetmeyen teşekkürlü karşılığı. Oysa sunulan hayattı, yazgısında deli kız oyası. Deliksiz uyuyacağım, geç kal bu gece.
Aşk yanımdı benim!
Kelimesiz, hecesiz ama ağlamaklı... Yerlerde sürünen gözyaşlarımda yalnız olmamanın iması!
Acele etme bu gece. Tam vaktinde gelişinden değil mi öncemizdeki aşklar?
.
Aşk vurgunumdu benim!
Yaralı ama kansız... Acılı ama feryatsız… Ağlayan keman, sızılanan kaval… Beklenmedik ihanetti buluşmamız. Yıllardır vardı ve çok az yakardı. Şimdi burada, sahibinden uzak…
Aşk yazımdı benim!
Aşk yazdığımdı, okuduğundu. Bu geceyi geç ömrümden. Bu gece geç bir vakit ömrümde. Oturduğum masada şaraplık bir tat, tütünde tutuksuz bir nefes. Yetişme bana, geç kal! Erkenciliğin değil miydi, bize koca bir geleceği geciktiren?
Aşk heyecanımdı benim!
Vursalar ölmezdim o heyecandaki kadar. Sevseler mutlu olmazdım o titremedeki kadar. Voltalar uzuyordu ayağımda. Zaman uzuyordu. Sancı sığmıyordu bedenime. Delilikti, serserilikti, güzeldi…
Aşk itirafımdı benim!
Okunan, dinlenen ama bilinmeyen... Söylesem, dilimde kekremsi bir tat bırakırdı. Sustum, dilimle geldi bütün belalar… Dili belası sayfalarımın övgüleri, asılı kaldı aklında. Şımarıklığım korkun oldu, usluluğum hayalin! Değişemedim onca değişimde, onca yenilikte… Buydum ben, bulduğun gibi. Koruduğum aslındı, kaybettiğim aslım!
Buydu galiba aşk!
En can alıcı noktada bir İstanbul kaçağı, birçok A’lı kent kaçamağı, bir gözyaşı bozgunu, bir kavuşma, bir ayrılık ve bin ölüm… Sayısız dirilişte aynı yemin! Döndüğüm sözümde hayâsız yalan. Tek varlığım ve tek yokluğum… Yaram ve merhemim… Kazanmadığım ama hep kaybettiğim. Evet, buydu aşk!
Aşk yasağımdı benim!
Uzaklığını ölçtüğüm bir şarkı, tınısını mırıldandığımda anlamı beynime oturan bir müzik. Tuzağı yoktu arada. Geçit veren dağlar, ayağa dolanmayan yollar ve aşıldıkça genişleyen, bereketinde güneş kavrukluğu ovalar… Geç kal bu gece, zamancılığın değil miydi bizi bekleten, duvar önü ameleliliğinde?
Aşk çözümümdü benim!
Düğümlerin çıkmazından, elime düşen tek bir seni seviyorum’du. Gelişemedik uluorta. Durduk bulanıklığımızda; durulmadık durgunluğumuzda. Çarptık, düştük… Ayağa kalktık yardımsız. Seni seviyorum’du her şeyin en baştaki sonu. Söyledik, duyduk, yeniden düştük ve kalkamadık yardımlı. Gelmedi acil adamlar. Sen yine de, bu gece gelirken yolu uzat ve getirme yanında, başka yarınlarını.
Aşk engelimdi benim!
Burkulan yanıma yerleşen yalnızlığına eş, diğer yanımda onmaz bir gelecek…
Artık bir gece bu karanlık! Gelme, kendim kendimi avuttum!
07-24-2010, Saat: 04:56 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
12,862
-
Konuları:
2,424
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2008
-
Rep Puanı:
Yoklama kâğıtlarında bırakılan yalnızlığıma son verip çelme takıyorum sesime…
Ses’im düşer nefesime. Ve bozgun yemiş bir kente salı veririm doğrularımı. Öylesine diye karalayabileceğ im tek kıpırtı gölgem.
Gölgem bile gri. Yüzü de yok ki gölgemin. Bakıp bakıp ağlasam. Tükürsem gözlerime de feri kaçsa ta şurama.
İçlensem de sonra oturup ölüler kentine şiirler yazsam adsızlığımla.
Duvarlar olması gerektiği gibi soğuk. Perdelerse hep kapalı. Gazete sayfalarıyla bütünleşen cam’larsa hep kırık dökük. Unutulmasın diye teksir kâğıtlarının en uca sıkıştırılan dipnot’un hatırlattığı acı kadar gereksiz bir ayrıntıyım ben.
Bir ölünün mezar taşına neden özenle yazılır doğum tarihi? Ve en alta kazılır ölüm tarihi. Kim bilmek ister ki ölenin kaç yaşında olduğunu? Ya da kaç yıl yaşadığını?
Biçimsiz yazıyorum her yazılanı.
Ki adım yoklama kâğıtlarında en önemsiz olanıydı. “Bur da” diyebiliyorum en çok. Sonra kısılıyorum sesimi. Arka sıralara atıyorum varlığımı.
Arka sokaklardan geçiriyorum ayaklarımı. Tanımasın kimse kim olduğumu. Kim olduğumun bilmem kaçıncı sorgusundayım hala.
Bilinmezlikteyim. Karanlığın tam ortasına bırakıyorum nezaketsiz bedenimi... Çık diyor karanlık içimden. -Çık! Karanlığa bile dar geliyor gözlerim. Ya şimdi ben hangi cadde de nefes eskiteceğim ki?
Her yanıma dar geliyor kadife düşler.
Yoklama kâğıtlarında karalanan adım mıydı yoksa adsızlığım mıydı beni halden hale sürükleyen?
07-24-2010, Saat: 06:28 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
14,488
-
Konuları:
733
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2007
-
Rep Puanı:
Bir ölünün mezar taşına neden özenle yazılır doğum tarihi? Ve en alta kazılır ölüm tarihi. Kim bilmek ister ki ölenin kaç yaşında olduğunu? Ya da kaç yıl yaşadığını?
en güzeli burası
07-24-2010, Saat: 07:26 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
9,198
-
Konuları:
682
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2007
-
Rep Puanı:
Evet.. Gözüm kapalı seviyorum seni…
Sen’den gelen her şeye Âmennâ.. yok bir isyanım yok bir itirazım ..
Ve yine doğuyor güneş sabahlarıma..Yaşıyorum yaşıyor sevdan ..’hamd olsun’
Gözüm kapalı seviyorum seni… çok iddialı bir sözcük güzeldi,teşekkürler.
07-24-2010, Saat: 07:44 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
9,198
-
Konuları:
682
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2007
-
Rep Puanı:
Aşk yasağımdı benim!
Benim kısaca özetimdir bu satırlar...
07-24-2010, Saat: 07:59 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
9,198
-
Konuları:
682
-
Kayıt Tarihi:
Oct 2007
-
Rep Puanı:
İçlensem de sonra oturup ölüler kentine şiirler yazsam adsızlığımla.
Öldüğümü bir ben biliyorum,en acısı ölmem kimsenin umrunda bile değil...
07-24-2010, Saat: 10:11 PM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
12,862
-
Konuları:
2,424
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2008
-
Rep Puanı:
"Bugün Ayın Işığı" türkümüzde geçer: "Gözdür alemi gezer de gönül biriynen (biriyle) olur" der.
Daha öz tarif için, yüreği 'Aşık Veysel yüreği' gibi bir babayiğit lâzım diye düşündüğümden;
Türk erkeği için bu konuda daha öz olabilecek bir tarif bu saatten sonra olamaz sanıyorum.
Mümkün mü ki er kişi, misal, hatun kişinin derin dekoltesinin altında bıngıl bıngıl turunçları görecek de gözlerini gezdirmeyecek?
Yahut gözleri sürmeli bir güzelin gözlerini süzmeyecek. İmkan var mı er kişiler?
Bu işin göz faslı... Bir de asıl derinde, asıl mesele var: Gönül, gönlün gördüğü, gören gönül gözü...
Bir damla ne eksik ne fazlayken; yalnız ve yalnız "olduğunda" damlar.
Gözler alemi gezerken gönül o bir'i görür. O bir'le beraberken gönül, gönül "olur".
O bir [kişi] ki gönlün cenneti ve cehennemidir. Gülümser bahar olur, sussa fırtına...
Burnu hokka gibidir, gözleri mevsimin ilk zeytin tanesi... Yoktur yağmurun bile öyle küçük elleri...
Gönül incelik ister. Hoyratlık sözlüğünde yazmaz; ince bakar, ince görür.
Atomu parçaladığınızda muazzam güçte enerji açığa çıkar.
Sevgilim kelimesi de Türkçe içinde bir atom gibidir.
Kök ve eklerini ayırınca görürsünüz ki çok derin bir anlam yumağıdır ve estetik bir biçimde matematikseldir.
Ayırayım:
Sev-gi-li-m ; yâni "bana ait olan sevgi'nin sahibi".
Bummm!
* * *
Sevgilim / sevdiğim / eşim, "Beni nasıl bu kadar güzel buluyorsun?" diye yıllardır soruyor.
Bana ait olan sevgi'nin sahibi! işte cevabımdır:
Gözdür alemi gezer de gönül hep biriynen... Gönlün tek gördüğü o hârikulâde eser.
Seven gönül, seven yürek tek eserli bir müze gibidir.
07-25-2010, Saat: 12:38 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
12,862
-
Konuları:
2,424
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2008
-
Rep Puanı:
Öyle bir sar ki bedenimi...
İçine işleyeyim hissettiğim ilk an da seni, kaybolayım ruhunda dönmemeksizin geriye...
Karanlık dünyanın sende bulayım bütün renklerini...
Umursamadan dışımızdakileri...
Klonlayarak bedenlerimizi ikisini bırakalım hayata , ikisini de kaybedelim birbirlerinde...
Öylesine çek ki içine kokumu...
Kokumla birlikte benliğimde işlesin derinine, delerek genizini...
Aptallaşsın bedenim, benliğim onu terk edince...
Öyle içli bak ki gözlerime...
Gözlerin yırtsın gözlerimi, gör kalbimdekileri...
Yut gözlerinle kalbimi bendeki seni de, beni de al sana..
Sen ben olasın...
Parçala bedenini göster kalbini, ver ellerinle ellerime, kalbimin boşluğunu senin kalbinle doldurayım...
Ben sen olayım...
Sonra kör olalım sonsuza dek..
Hissedelim sadece yaşadıklarımızı, eğer bir yerde görmek gerektirirse birbirimizi hayat, iki göz çizelim kalplerimize öyle bakalım sadece birbirimize...
Sen benim kalbimin avukatı ol, ben senin...
07-25-2010, Saat: 12:45 AM <
Yeni Üye
Çevrimdışı
-
Yorumları:
12,862
-
Konuları:
2,424
-
Kayıt Tarihi:
Nov 2008
-
Rep Puanı:
Bir başkasını seviyor olabilirsin,ya da beni sevmiyor...
Başka bir şehirde,tanımadığım insanlarla yaşayabilirsin...
Hayatına başka bir güneş doğuyor olabilir,başka yüreklerden esintiler olabilir yüreğine sevgimin erişemediği diyarlarda...
Mor göklerindeki yıldızların değişik renkte olabilir,bir başka güzel göz kırpıyor olabilirler karanlıklarına...
Rüzgarların biraz daha öfkeli,biraz daha hırçın,biraz daha acımasız,bulutların biraz daha katı yürekli ,asık suratlı olabilir...
Yağmurların,sevgilinin gözünden süzülen damlaların zarafetinde,ya da çaresizliğin,kaybedişin mahzunluğundaki hıçkırıkların ahenginde olmayabilir...
Ağlamaların yasaklandığı bir ülkede yaşıyor olabilirsin...
Şiirlerin olmadığı,şarkıların söylenmediği,sevginin sahte ve sadece kelimelerden ibaret olduğu...
Bir başka dünyan olabilir,sevmeleri daha basit,aşkların daha yavan ...
Sevdaların önüne ''kara'' kelimesinin koyuluşu,yaşadığın diyarlarda henüz keşfedilmemiş olabilir...
Sadece,ama sadece sevdiği mutlu olabilsin diye yerini yurdunu terk edenler gülünç karşılanabilir sevgi anlayışınızda.
Sen sevdiğim!...
Gönül kırgınlığı nedir bilir misin ?
Seven bir yüreğin dargınlığını?
Acı çekmenin de ,en az sevmek kadar kutsal olduğunu?
Topladım işte hem valizimi,hem anıları sağdan soldan bir bir...
Sevgilerimi,saygılarımı,aşkımı yanıma aldım...
Karanlıklarımı,pırıltısını yıldızlarımın,şefkatini ışığı ile ayın ve güneşin doğuşunu güne mahzunca...
Senin bilmediğin,bilemediğin,asla bilmeyeceğin bir gururla,seni severek,seni unutmayarak gidiyorum...
Sahte sevgilerinle sen mutlu kal!...
Gidiyorum işte ben,hoşça kal!...
|