Sen bana “geldim” dedin ya biter artık dünyanın çilesi! Kapının sesine kurulur aklım her ayak sesine heyecanlanırım.
Hiç beklemiyordum oysa daha nice zamana yaymıştım yokluğu. Bir aradın “geldim” dedin ya ben artık güneşten bile mutluyum.
Sevdanın yükü beklemek ve beklemek ne ağır bir cezadır bilemezsin. Seven için saatten zoru olmaz zaman dediğin ne yavaş ilerler hayal bile edemezsin.
Sürpriz oldu gelişin neyse geldin ya ben şimdi ayçiçekleri gibi yüzümü güneşe dönerim. Ruhum dinginleşir huzur bulur bedenim artık hangi şarkı takılırsa dilime bütün gün onu söylerim.
Sen geldin ya; artık ne kira bana derttir ne elektrik faturası bereketi gelir evimin nasılsa hepsini öderim. Yokluğunda göğsüme oturan sorunlar sevince döner bir anda. Sanki bütün gücü içime toplanır dünyanın artık hepsiyle baş ederim.
Seni sevmeye kurulu kalbim benim. Bir sesini duydum bak nasıl neşelendim! Yokluğunda kurumuş bir toprak gibiydim geldin ya hemen filiz verdim.
İnsan nerede saklar aşkını? Kalbe sığmıyor bu delilik! Bir aşkı anlatmaya kaç satır lazım benim kelimelerim bile yetmiyor üstelik!
Nasıl omuzlarım çökmüştü sensizlikten anlatamam. Kokunu duyuyordum apansız bir yerlerde hasretinden sızlıyordu burnumun direği.
Gözlerim acıyordu bazı geceler ağlamaktan başımı okşamanın hayaliyle kaç akşamı sabah ettim! Tek başıma otururken birden ürperirdi içim sanki bir el dokunurdu omzuma; melekler haber veriyordu sen de tam o an beni düşünüyordun onu hissederdim.
Yokluğunun en zor tarafı paylaşamamaktı. Bir filmin konusunu bir yazarın fikrini sana soramamaktı. Çay demlemeyi özledim yahu yokluğunda da şu çayın demini tavşankanı yapmayı beceremedim.
“Geldim” dedin ya telefonda sanki bugüne kadar duyduğum en güzel besteydi. Yüreğim fırladı yerinden sonra dinginleşti. Sen geldin ya gerisi hikaye! Bahar da gelir şimdi kar da yağar benim gönül köşküme. Sen yeter ki üşenme ellerinde kehribar kokusunu getirmeye….
Candan Ünal
Hiç beklemiyordum oysa daha nice zamana yaymıştım yokluğu. Bir aradın “geldim” dedin ya ben artık güneşten bile mutluyum.
Sevdanın yükü beklemek ve beklemek ne ağır bir cezadır bilemezsin. Seven için saatten zoru olmaz zaman dediğin ne yavaş ilerler hayal bile edemezsin.
Sürpriz oldu gelişin neyse geldin ya ben şimdi ayçiçekleri gibi yüzümü güneşe dönerim. Ruhum dinginleşir huzur bulur bedenim artık hangi şarkı takılırsa dilime bütün gün onu söylerim.
Sen geldin ya; artık ne kira bana derttir ne elektrik faturası bereketi gelir evimin nasılsa hepsini öderim. Yokluğunda göğsüme oturan sorunlar sevince döner bir anda. Sanki bütün gücü içime toplanır dünyanın artık hepsiyle baş ederim.
Seni sevmeye kurulu kalbim benim. Bir sesini duydum bak nasıl neşelendim! Yokluğunda kurumuş bir toprak gibiydim geldin ya hemen filiz verdim.
İnsan nerede saklar aşkını? Kalbe sığmıyor bu delilik! Bir aşkı anlatmaya kaç satır lazım benim kelimelerim bile yetmiyor üstelik!
Nasıl omuzlarım çökmüştü sensizlikten anlatamam. Kokunu duyuyordum apansız bir yerlerde hasretinden sızlıyordu burnumun direği.
Gözlerim acıyordu bazı geceler ağlamaktan başımı okşamanın hayaliyle kaç akşamı sabah ettim! Tek başıma otururken birden ürperirdi içim sanki bir el dokunurdu omzuma; melekler haber veriyordu sen de tam o an beni düşünüyordun onu hissederdim.
Yokluğunun en zor tarafı paylaşamamaktı. Bir filmin konusunu bir yazarın fikrini sana soramamaktı. Çay demlemeyi özledim yahu yokluğunda da şu çayın demini tavşankanı yapmayı beceremedim.
“Geldim” dedin ya telefonda sanki bugüne kadar duyduğum en güzel besteydi. Yüreğim fırladı yerinden sonra dinginleşti. Sen geldin ya gerisi hikaye! Bahar da gelir şimdi kar da yağar benim gönül köşküme. Sen yeter ki üşenme ellerinde kehribar kokusunu getirmeye….
Candan Ünal