“Yanımda olsaydı da, mutluluklarımı paylaşabilseydim!..
Yanımda olsaydı da, çıkmazlara düştüğümde elimden tutup yol göstericim olsaydı!..
Yanımda olsaydı da, ben hıçkırıklara boğulmuş ağlarken beni teselli etseydi!..”
Ve daha nice “Yanımda olsaydı….” Diye başlayan cümleler…
Kendi dünyamda bir hayal kurmuştum.. Yanımda ol(a)mayan sevgiyi, hayalimde yaşatıyordum.. “Yanımda olsaydı..” diye başladığım cümlelerimi hayalimde yaşıyordum.. Ağlarken teselli eden, mutluluğumu paylaştığım bir hayalim vardı.. Ama hiçbir zaman hayalden öteye gidemiyordum çünkü ulaşamayacağım bir hayali kurmuştum ben...
Oysa ‘olmaz’ dediklerimizi bile oldurmaya gücü yeten Rabbim hiç ummadığım bir anda hayaliyle yaşadığım, hasretini çektiğim sevgiyi çıkartmıştı karşıma..
Evet en güzeliyle karşımda bulmuştum seni, O güzel yüreğinin kapılarını açmıştın bana.. İçimde kurduğum hayalin boşluğunu doldurmuş, Sevginle sarmıştın yüreğimi..
Meğer ne kadar da hasretmişim bu sevgiye/sevgine..
Artık “canım” dediğim sen vardın..
Derdimi sevincimi mutluluğumu hüznümü paylaşabileceğim...
Ve bana zor anlarımda yol gösterecek olan sen vardın..
Fakat acılar canımı acıttığında herkesten kaçıp yanına gidebileceğim sen çok uzağımdasın..
Boynuna sarılıp ağlamak istediğim zaman gelemeyeceğim kadar uzaktasın!..
Aramızda mesafeler var kavuşabilmek için aşılmadı gereken dağlar var.. Hasret dağları…
Mesafeler elbet bir gün aşılır uzak görünen yakın olur..
Ben senin sevgini o sıcaklığını uzaktan da hissedebiliyorsam tek sorun mesafeler olsun..
Senin o güzel yüreğin o uzaklıktan da ulaşır benim yüreğime..
Ve yüreğin(miz)de ki aşk..
İşte en çokta yüreklerimizi birbirine bağlayan içimizde ki bu “Aşk” olsa gerek..
“Sevgili”nin hasretini çekmek hasret çekerken yanmak yanarken kor olmak!..
‘O’nu konuşurken kimi zaman hafif bir tebessüm belirir yüzümüzde kimi zamanda gözyaşlarıyla ıslatırız yüreğimiz de ki yangın yerini..
Muhabbet “Aşk” tan doğar.
Yanımda olsaydı da, çıkmazlara düştüğümde elimden tutup yol göstericim olsaydı!..
Yanımda olsaydı da, ben hıçkırıklara boğulmuş ağlarken beni teselli etseydi!..”
Ve daha nice “Yanımda olsaydı….” Diye başlayan cümleler…
Kendi dünyamda bir hayal kurmuştum.. Yanımda ol(a)mayan sevgiyi, hayalimde yaşatıyordum.. “Yanımda olsaydı..” diye başladığım cümlelerimi hayalimde yaşıyordum.. Ağlarken teselli eden, mutluluğumu paylaştığım bir hayalim vardı.. Ama hiçbir zaman hayalden öteye gidemiyordum çünkü ulaşamayacağım bir hayali kurmuştum ben...
Oysa ‘olmaz’ dediklerimizi bile oldurmaya gücü yeten Rabbim hiç ummadığım bir anda hayaliyle yaşadığım, hasretini çektiğim sevgiyi çıkartmıştı karşıma..
Evet en güzeliyle karşımda bulmuştum seni, O güzel yüreğinin kapılarını açmıştın bana.. İçimde kurduğum hayalin boşluğunu doldurmuş, Sevginle sarmıştın yüreğimi..
Meğer ne kadar da hasretmişim bu sevgiye/sevgine..
Artık “canım” dediğim sen vardın..
Derdimi sevincimi mutluluğumu hüznümü paylaşabileceğim...
Ve bana zor anlarımda yol gösterecek olan sen vardın..
Fakat acılar canımı acıttığında herkesten kaçıp yanına gidebileceğim sen çok uzağımdasın..
Boynuna sarılıp ağlamak istediğim zaman gelemeyeceğim kadar uzaktasın!..
Aramızda mesafeler var kavuşabilmek için aşılmadı gereken dağlar var.. Hasret dağları…
Mesafeler elbet bir gün aşılır uzak görünen yakın olur..
Ben senin sevgini o sıcaklığını uzaktan da hissedebiliyorsam tek sorun mesafeler olsun..
Senin o güzel yüreğin o uzaklıktan da ulaşır benim yüreğime..
Ve yüreğin(miz)de ki aşk..
İşte en çokta yüreklerimizi birbirine bağlayan içimizde ki bu “Aşk” olsa gerek..
“Sevgili”nin hasretini çekmek hasret çekerken yanmak yanarken kor olmak!..
‘O’nu konuşurken kimi zaman hafif bir tebessüm belirir yüzümüzde kimi zamanda gözyaşlarıyla ıslatırız yüreğimiz de ki yangın yerini..
Muhabbet “Aşk” tan doğar.