Kimse kahraman yapmasın seni masalına…
Kimse seni ben kadar yazamayacak yar.
Karanlığımdayım… Kimse ışık sunmasın.
Az daha gelmeyin ölmeyi becereceğim bu kez.
Uzundur yaşamak denilen Türkü.
Ve bir ses ile düşer bazen notalarından.
Söyleyeni susar söyleteni gider sözler biter…
Bir son için eline kalemi dolamak…
Hadi yeniden / yenilmeden dercesine son diyebilmek…
Hadi son…
Sonsuza dek yazılabilecek masala son düşürmek istemezdim elbet.
Isırganlar düştü ellerime / yüreğime… Sonuma susadım.
Titrek ellerimle yazdığım şiirleri yırttım bugün.
Dün ateşe verdim birikmiş yazıları.
Genzimden hala harf kokuları ve ellerimde yıllanmış kelimelerin cinayet bulguları…
Kirpiğimde asılı kalıyor masal. Gözyaşlarıma takılıyor.
Hadi dinin gözyaşlarım.
Hatırlamıyor musunuz sizi kaç kez uslandırdım?
Benim masalımda ikinci tekil şahısla başlıyordu tüm çekimler.
Varlığıma hiçbir satır aralığında rastlanılmıyordu.
Kayıptım… Kayıbım…
Üstüme atılabilirdi tüm Mecnunluk masalları.
Bitmeyen aşkların çekilmeyen çileleri yıkılabilirdi şahsıma. Ki kayıptım.
Bir masal yazdım. Müebbet hükmü giydirildi parmaklarıma.
Şimdi üstüme bırakılan suçlar olsa ne yazar?
Kayıbım… Bulunsam önce kendi masalımdan hesap sorulacağım.
Sonum müebbede bakar.
Üstüme atılan düşler ancak müebbedimi idam yapar…
Ölmeyi bile beceremeyecek kadar beceriksizken ben hangi düşün yıkılışının becerilerindesin sen yar?
Bir yanım dürtüyor dilimi. “Anlat!” diyor.
“ Masalsılığını düşünün Anlat!..
Bu kez susma. Madem bu bir sonsa ardında virgül bırakma soru işareti kalmasın gözünü yumduğun yerde.
Haykır! Ve bu sona kattığın tüm işaretleri noktalaştır.”
Hayır diyorum. Susuyorum…
Üşüdüğümde yalnızlığım örtülüyor üstüme.
Bu titremeler bitmez yar.
Ve zoraki de olsa yumulmalı gözlerim gecesini oynayan semaya.
Ki artık uykusuzluğumu uykuya daldıracağım masalım yok.
Bir bahar göster bana Yar dünsüz olsun.
Unutulması gerekenler unutulsun.
Bilinsin yine gözümden sızan kan bileğimden damlayan yaş…
Kötü gün niyetine saklanmış tüm hüzünler kullanılmalı şimdi.
Gün kötü gün…
En iyi büyüme şeklidir hüzün yar.
Büyümeli ve hatırlamamalı hiçbir şeyi…
Sol omzumdan bir çığlık düşüyor yere. İrkiliyorum…
Kuşdili cümleler savuruyorum nedensiz.
B elki de en çok kendim anlamıyorum.
Elim her zamanki kekemeliğini yapıyor.
Ve kalemime pelteklik bulaşıyor adın yazılacak diye yar.
Boşluğa yazılar döküyorum içimden;
Bir aşkı kaç kez gözlerinizden akıtabilirsiniz?
Ve gözyaşlarınızda kaç kez aynı imzayı görebilirsiniz?
Hadi içinizi toplayın da cevap verin
Susabilir misiniz?
Emeklerken düşsel kırıklarınızın yolsuzluğunda
Düşebilir misiniz?
Oysa düşmek için yürümek gerek
Bilmektesiniz…
Korkmaktasınız
Aşk adına çıkılan her yoldan cayarken varlığınız
Unutmayınız
Siz aşkın en ortasındasınız…
Ve bu savaşta payınıza sadece yenilmek düşer
Farkında mısınız?
Cevapları yok yazımın…
Yankılanıyor sadece uzun koridorlu bir boşlukta.
Duyan yok…
Düşe düşe yara bere oldu masal. Şimdi son düşüşümü bekliyorum. Tutmayın… Düşmeye çabalıyorum.
Tükendim mi yar? Neden bu son?
Yorgunum…
Masala kapattım kalem uçlarımı…
Caymıyorum hâlbuki masaldan. Sadece susuyorum yar. Artık bilinmeyecek sözüm…
Geldiğim yolları tekrar çiğniyorum.
Bu kez denizim yok ayak diplerimde.
İçimi yıkayacak beni hayata yıkacak dalgalar yok.
Olsun…
Bu harf kalabalığında elbet boğulmak düşer payıma…
Yazmak sen kadar hiçbir şeye yakışmıyor yar.
Bu kalem sen kadar kimseyi yazmıyor.
Ama vakit susmak artık... Nasıl susacağımı bilemesem de…
Hani derdim ya; yazdıklarımın altındakiler sen anla yar.
Şimdi yazamadıklarımı da sen anla…
Söz tutulacaktır şüphesiz; sonsuza dek yazılacaksın.
Harfler resmetmeyecek sadece yazıldığını içime karalanacaksın…
Yaz bitti… Masaldı ya yazılanlar masal kadardı bir yaz…
Mevsim sonbahar bilmekteyim…
Bilmekteyim; zaman alışkanlıklar diye başlayan can sıkıcı cümleleri…
Zamanlara devrilmeyeceksin yar.
Yüzüme doğan sayısızca gün avuçlarına sıkıştıramasa da masalını bitmeyeceksin…
Alışılagelmiş olmayacaksın. Hep ince bir sızı kalacaksın.
Gözlerimin kenarında hazır bekletilen gözyaşlarımda aranacaksın.
Bulunacaksın da üstelik saklanılmayacaksın…
Son sözü defalarca söylenmiş bir yenilişti masal yar!
Büyük yenilmek için masal yazmış gerçeğim.
Neydin yar? Adım kadar bilirken nedendi bu giz? – Sebepsiz…
Kırık bir tebessüm iliştiriliyor zorla yanağıma.
Oysa bilseler gülmek için hiç savaş vermeyeceğim bir dilimdeyim.
Ağlamanın elinden tutmuş yarenliğim. Bu sona sunulacak tek şey gözyaşlarım..
Kendime dönük soruyorum kendimi bana yabancılaştırıp;
Siz gözleriniz kapalı masal yazabilir misiniz?
Aşinaysa acılar tanırsınız kalemi.
El yordamıyla bulabilirsiniz satırınızı ve yürekten sızan bir hüzün yoluyla dümdüz gidebilirsiniz.
Yazdıklarınızı dönüp okumamak ve canınızı daha fazla yakmamak için kapalıdır gözleriniz.
Yazabilirsiniz. Bu masalın okuru siz değilsiniz…
Seni yazarken kendimi nerde unuttum yar? Nasıl oldu da kendime “siz”
oldum?
Güneş suya düşüyor titriyor varlığı.
Gece doğuyor şehrime. Maviler kararıyor. Vapurlar denizi parçalarcasına geçiyor karşı kıyıya. Ortaköy' e uzanıp gidiyor gözlerim.
Serseri adımlarımı özlüyorum sahil boyu düşülmüş.
Ve SoN diyorum içimi yararcasına.
Kız Kulesi şaşkın.
Ve SoN diyorum.
Kule ağıtlar iğneliyor masalımın sonuna...
Kimse seni ben kadar yazamayacak yar.
Karanlığımdayım… Kimse ışık sunmasın.
Az daha gelmeyin ölmeyi becereceğim bu kez.
Uzundur yaşamak denilen Türkü.
Ve bir ses ile düşer bazen notalarından.
Söyleyeni susar söyleteni gider sözler biter…
Bir son için eline kalemi dolamak…
Hadi yeniden / yenilmeden dercesine son diyebilmek…
Hadi son…
Sonsuza dek yazılabilecek masala son düşürmek istemezdim elbet.
Isırganlar düştü ellerime / yüreğime… Sonuma susadım.
Titrek ellerimle yazdığım şiirleri yırttım bugün.
Dün ateşe verdim birikmiş yazıları.
Genzimden hala harf kokuları ve ellerimde yıllanmış kelimelerin cinayet bulguları…
Kirpiğimde asılı kalıyor masal. Gözyaşlarıma takılıyor.
Hadi dinin gözyaşlarım.
Hatırlamıyor musunuz sizi kaç kez uslandırdım?
Benim masalımda ikinci tekil şahısla başlıyordu tüm çekimler.
Varlığıma hiçbir satır aralığında rastlanılmıyordu.
Kayıptım… Kayıbım…
Üstüme atılabilirdi tüm Mecnunluk masalları.
Bitmeyen aşkların çekilmeyen çileleri yıkılabilirdi şahsıma. Ki kayıptım.
Bir masal yazdım. Müebbet hükmü giydirildi parmaklarıma.
Şimdi üstüme bırakılan suçlar olsa ne yazar?
Kayıbım… Bulunsam önce kendi masalımdan hesap sorulacağım.
Sonum müebbede bakar.
Üstüme atılan düşler ancak müebbedimi idam yapar…
Ölmeyi bile beceremeyecek kadar beceriksizken ben hangi düşün yıkılışının becerilerindesin sen yar?
Bir yanım dürtüyor dilimi. “Anlat!” diyor.
“ Masalsılığını düşünün Anlat!..
Bu kez susma. Madem bu bir sonsa ardında virgül bırakma soru işareti kalmasın gözünü yumduğun yerde.
Haykır! Ve bu sona kattığın tüm işaretleri noktalaştır.”
Hayır diyorum. Susuyorum…
Üşüdüğümde yalnızlığım örtülüyor üstüme.
Bu titremeler bitmez yar.
Ve zoraki de olsa yumulmalı gözlerim gecesini oynayan semaya.
Ki artık uykusuzluğumu uykuya daldıracağım masalım yok.
Bir bahar göster bana Yar dünsüz olsun.
Unutulması gerekenler unutulsun.
Bilinsin yine gözümden sızan kan bileğimden damlayan yaş…
Kötü gün niyetine saklanmış tüm hüzünler kullanılmalı şimdi.
Gün kötü gün…
En iyi büyüme şeklidir hüzün yar.
Büyümeli ve hatırlamamalı hiçbir şeyi…
Sol omzumdan bir çığlık düşüyor yere. İrkiliyorum…
Kuşdili cümleler savuruyorum nedensiz.
B elki de en çok kendim anlamıyorum.
Elim her zamanki kekemeliğini yapıyor.
Ve kalemime pelteklik bulaşıyor adın yazılacak diye yar.
Boşluğa yazılar döküyorum içimden;
Bir aşkı kaç kez gözlerinizden akıtabilirsiniz?
Ve gözyaşlarınızda kaç kez aynı imzayı görebilirsiniz?
Hadi içinizi toplayın da cevap verin
Susabilir misiniz?
Emeklerken düşsel kırıklarınızın yolsuzluğunda
Düşebilir misiniz?
Oysa düşmek için yürümek gerek
Bilmektesiniz…
Korkmaktasınız
Aşk adına çıkılan her yoldan cayarken varlığınız
Unutmayınız
Siz aşkın en ortasındasınız…
Ve bu savaşta payınıza sadece yenilmek düşer
Farkında mısınız?
Cevapları yok yazımın…
Yankılanıyor sadece uzun koridorlu bir boşlukta.
Duyan yok…
Düşe düşe yara bere oldu masal. Şimdi son düşüşümü bekliyorum. Tutmayın… Düşmeye çabalıyorum.
Tükendim mi yar? Neden bu son?
Yorgunum…
Masala kapattım kalem uçlarımı…
Caymıyorum hâlbuki masaldan. Sadece susuyorum yar. Artık bilinmeyecek sözüm…
Geldiğim yolları tekrar çiğniyorum.
Bu kez denizim yok ayak diplerimde.
İçimi yıkayacak beni hayata yıkacak dalgalar yok.
Olsun…
Bu harf kalabalığında elbet boğulmak düşer payıma…
Yazmak sen kadar hiçbir şeye yakışmıyor yar.
Bu kalem sen kadar kimseyi yazmıyor.
Ama vakit susmak artık... Nasıl susacağımı bilemesem de…
Hani derdim ya; yazdıklarımın altındakiler sen anla yar.
Şimdi yazamadıklarımı da sen anla…
Söz tutulacaktır şüphesiz; sonsuza dek yazılacaksın.
Harfler resmetmeyecek sadece yazıldığını içime karalanacaksın…
Yaz bitti… Masaldı ya yazılanlar masal kadardı bir yaz…
Mevsim sonbahar bilmekteyim…
Bilmekteyim; zaman alışkanlıklar diye başlayan can sıkıcı cümleleri…
Zamanlara devrilmeyeceksin yar.
Yüzüme doğan sayısızca gün avuçlarına sıkıştıramasa da masalını bitmeyeceksin…
Alışılagelmiş olmayacaksın. Hep ince bir sızı kalacaksın.
Gözlerimin kenarında hazır bekletilen gözyaşlarımda aranacaksın.
Bulunacaksın da üstelik saklanılmayacaksın…
Son sözü defalarca söylenmiş bir yenilişti masal yar!
Büyük yenilmek için masal yazmış gerçeğim.
Neydin yar? Adım kadar bilirken nedendi bu giz? – Sebepsiz…
Kırık bir tebessüm iliştiriliyor zorla yanağıma.
Oysa bilseler gülmek için hiç savaş vermeyeceğim bir dilimdeyim.
Ağlamanın elinden tutmuş yarenliğim. Bu sona sunulacak tek şey gözyaşlarım..
Kendime dönük soruyorum kendimi bana yabancılaştırıp;
Siz gözleriniz kapalı masal yazabilir misiniz?
Aşinaysa acılar tanırsınız kalemi.
El yordamıyla bulabilirsiniz satırınızı ve yürekten sızan bir hüzün yoluyla dümdüz gidebilirsiniz.
Yazdıklarınızı dönüp okumamak ve canınızı daha fazla yakmamak için kapalıdır gözleriniz.
Yazabilirsiniz. Bu masalın okuru siz değilsiniz…
Seni yazarken kendimi nerde unuttum yar? Nasıl oldu da kendime “siz”
oldum?
Güneş suya düşüyor titriyor varlığı.
Gece doğuyor şehrime. Maviler kararıyor. Vapurlar denizi parçalarcasına geçiyor karşı kıyıya. Ortaköy' e uzanıp gidiyor gözlerim.
Serseri adımlarımı özlüyorum sahil boyu düşülmüş.
Ve SoN diyorum içimi yararcasına.
Kız Kulesi şaşkın.
Ve SoN diyorum.
Kule ağıtlar iğneliyor masalımın sonuna...