Aşk için yaşayıp aşk ile ölenlere…
Çok aşklar yaşamıştı delikanlı hepsi farklı anılar bırakmıştı, ama unutamadığı; kalbinde kalan hiç kimse yoktu. Yaşı otuza gelmişti artık aşktan umudu kesmiş, kendini işine verip şef olmuştu. Bir gün çalışırken içine garip bir sıkıntı girdi, içinden bir ses “kalk” dedi. Kalktı dolaştı arkadaşları ile biraz sohbet etti tam odasına dönerken müdürün kapısında duran bir kız dikkatini çekti üzerinde siyah bir elbise vardı, makyajsız duru bir güzelliğe sahipti içinden “ne güzel kız dedi müşterilerden biri herhalde” diyerek, odasına döndü. Az sonra odaya müdür ile müdürün kapısında gördüğü kız girdi müdür “şefim yeni stajerimiz siz yardımcı olursunuz artık” dedi. Kız delikanlının hemen yanındaki odaya yerleşti, O gün delikanlının içi kıpır kıpırdı on sekiz yaşındaki enerjisi geri gelmişti sanki, içi içine sığmıyordu. İlk görüşte aşk bu muydu acaba? Aradan günler geçti delikanlı çeşitli bahanelerle kızın yanına gidiyor gün geçtikçe kıza daha çok bağlanıyordu. Bu arada kızın bir arkadaşı delikanlının ilgisini fark edip kıza “bizim şef senden hoşlanıyor galiba” dedi. Kızda “yok canım öyle şey olur mu” diyerek geçiştirir arkadaşını. Aslında kız da farkındadır ama delikanlıdan hoşlanmamıştır daha da kötüsü devamlı yanına gelip gitmesine kızmakta delikanlıya nefret derecesinde hisler beslemektedir. Delikanlı ise farkında değildir kızın hissettiklerinin gözünü aşk bürümüştür. Delikanlı bir gün tüm cesaretini toplar ve kıza çıkışta beraber bir şeyler içmeyi teklif eder “çok yorgunum olmaz” diye geçiştirir kız. Delikanlının dünyası başına yıkılmıştır bir anda karamsarlık kaplar her yanını. Evde hüzünlü şarkılar dinler:
Sanki gönlüm boş yere yanmış
Külleri savrulmuş
Bıraktığın acılar öyle böyle değil
Çifte kavrulmuş…
O gece uzun uzun düşünür sabaha karşı bir daha kızın yanına gitmemeye karar verir. Ertesi gün akşama kadar kararını uygular ama kalbe söz geçirmek ne mümkün akşam çıkışta yine kızın yanındadır… Birkaç gün daha böyle geçer delikanlının sevgisi o kadar büyüktür ki artık boğmaya başlamıştır kızla konuşmalıdır ama nasıl? İşyerinde konuşması mümkün değildir, en sonunda bir arkadaşından kızın numarasını alır ve kızı çaldırır bir dakika sonra“kimsiniz” diye mesaj gelir karşılık olarak sadece “T” yazar. Kız anlar hemen delikanlının odasına girer “yaptığın çok yanlış bana sormadan telefon numaramı almana çok kızdım” der. Delikanlı özür diler onunla konuşması gerektiğini içindekilerin artık onu boğduğunu söyler. İşyerinde konuşmaları mümkün değildir çıkışta buluşup konuşmaya karar verirler. Bir pastane de buluşurlar delikanlı uzun uzun anlatır içindekileri kız sabırlar dinler en sonunda “ben kafamda evliliğimi bitirdim, boşanacağım diyorsun ama sonuçta şu an evlisin olmaz, olamaz bu şekilde ne seni mutlu edebilirim ne ben mutlu olabilirim” der. Kız ilk defa o gün delikanlıya sempati duymaya başlar içindeki kötü duyguların yok olduğunu fark eder. Sonra hep “son” diyerek iki-üç kez daha buluşurlar. Son buluşmada önce elleri buluşur sonra dudakları. Delikanlıdan mutlusu yoktur artık dinlediği şarkılar bile değişmiştir.
Aşk yeniden
Karanlıkta bir gül açarken
Aşk yeniden
Bir masal gibi gülümserken
Gözlerim doluyor aşkının şiddetinden
Ağlamak istiyorum…
Delikanlı o kadar mutludur ki gerçekten ağlamak istiyordur aşkının şiddetinden.
Kızın ise içinde hep bir huzursuzluk vardır evli olmasını bile kabullenebilir belki ama eksik bir şeyler vardır delikanlının belki yüzü, belki tipi, belki hareketleri hitap etmiyordur ona. Hafta sonu gelir delikanlı eşiyle yine kavga eder ancak bu sefer bir süre ayrılılığa karar verirler. O gün delikanlının eşi eşyalarını toplayıp teyzesine gider.
Kız da içindekileri artık tutamaz annesine açılır, anlatır yaşadıklarını annesi ummadığı kadar sert tepki verir kızın tüm morali bozulmuştur o gece delikanlıya mesaj çeker “bir daha beni arama, mesaj çekme der” delikanlı eşinin gittiği aynı gün sevdiğinde de böyle bir mesaj gelince yıkılır, sabaha kadar uyuyamaz. Sabah işyerine gider kızla işyerinde o gün hiç görüşmezler ama akşam yine dayanamaz delikanlı mesaj çeker“son kez görüşelim” der. Kız istemez baştan “hayır” der ama sonra delikanlının ısrarlarına dayanamaz “son kez ama” der. Buluşurlar delikanlı “dışarıda rahat konuşamıyoruz benim evime giderim” der kız şaşırır böyle bir şey beklemiyordur “hayır” der “istemiyorum” delikanlı kızın en çok istemiyorum deyişini sevmektedir ısrar eder kız kararlıdır “istemiyorum istemiyorum istemiyorum” aslında delikanlıya hiçbir erkeğe güvenmediği kadar çok güvenmektedir ama garip gelmiştir bu teklif. Delikanlı “sadece konuşacağız” der en sonunda razı olur kız “ama elime bile dokunmayacaksın” der. Eve giderler bir süre sohbet ederler sonra elleri birleşir, dudakları… O gece delikanlı uyuyamaz kızı seyreder uzun uzun hayatının en güzel günlerini yaşamaktadır kızın onu bir gün terk edeceğini bilmektedir kızın her hareketinden bellidir bu ama o yarını düşünmek istemez sadece bakar bakar doya doya öper kızı. Delikanlı çok sevmektedir, kızın her şeyi güzel gelir ona kaşı, gözü, vucudu en önemlisi altın kalbi… Kız hep “istemiyorum” dese de delikanlıya dayanamaz 2 gece daha beraber geçirirler delikanlı bu iki gece de hayatında gördüğü en güzel varlığa doya doya bakar öpüşürler, sevişirler belki ama sözünü tutar delikanlı son gün kız eve girdiği gibi çıkar. Aslında her şeyden çok istemektedir kızın eşi olmasını ona doya doya sarılıp bir ömür geçirmeyi ama her şey iki tarafın isteği ile olmalıdır… Delikanlı evde yalnız kaldığında kızın giydiği pijamaları alır koklar doyasıya öper kız ondan uzakta da olsa duyacağını bilerek “ seni seviyorum aşkım her şeyden çok” der, kızla geçirdiği üç günü düşünür kendi kendine “bu yaşa kadar hiç yaşamamışım, yaşadıklarımı aşk sanıp kendimi kandırmışım aşk buymuş, gerçek mutluluk” der. Kızda sevmektedir artık delikanlıyı önceden ona kimsenin dokunmasından hoşlanmazken delikanlının dokunmasından hoşlanmıştır, delikanlının sarılması, canım demesi bile farklıdır. En son karar aşamasına gelir kız bir tarafta sevdiği delikanlı öbür yanda ailesi. Kararını verir ailesini seçer. Aslında kız aşığım diyerek kendini kandırmaktadır delikanlının kızdan önce yaptığı gibi aşk değildir hissettikleri aşk olsa ailem diyemez zaten, gerçek aşkın önünde ne durabilir ki. Kız delikanlıdan ayrıldıktan sonra rahatlamıştır aile baskısından kurtulmuş içindeki korku son bulup ruhu huzur bulmuştur. Kızın hayatına kısa bir süre sonra başka bir erkek girer bu sefer ailesi de ister evlenir. Arada delikanlının dedikleri aklına gelse de:
“Seni benim kadar kimse sevemez
Benden başkası sana dokunduğunda aynı heyecanı bulamazsın
Sana benim gibi kimse tüm kalbiyle seni seviyorum deyip öpemez” gibi mutludur yine.
Delikanlı ailesini seçen kıza hayatının en güzel günlerini yaşattığı için teşekkür edip eşine döner biliyordur bundan sonra kalbine kızdan başka kimse girmeyecektir onun için boşanmaya da gerek duymaz, hayatını kızına adar.
Çok aşklar yaşamıştı delikanlı hepsi farklı anılar bırakmıştı, ama unutamadığı; kalbinde kalan hiç kimse yoktu. Yaşı otuza gelmişti artık aşktan umudu kesmiş, kendini işine verip şef olmuştu. Bir gün çalışırken içine garip bir sıkıntı girdi, içinden bir ses “kalk” dedi. Kalktı dolaştı arkadaşları ile biraz sohbet etti tam odasına dönerken müdürün kapısında duran bir kız dikkatini çekti üzerinde siyah bir elbise vardı, makyajsız duru bir güzelliğe sahipti içinden “ne güzel kız dedi müşterilerden biri herhalde” diyerek, odasına döndü. Az sonra odaya müdür ile müdürün kapısında gördüğü kız girdi müdür “şefim yeni stajerimiz siz yardımcı olursunuz artık” dedi. Kız delikanlının hemen yanındaki odaya yerleşti, O gün delikanlının içi kıpır kıpırdı on sekiz yaşındaki enerjisi geri gelmişti sanki, içi içine sığmıyordu. İlk görüşte aşk bu muydu acaba? Aradan günler geçti delikanlı çeşitli bahanelerle kızın yanına gidiyor gün geçtikçe kıza daha çok bağlanıyordu. Bu arada kızın bir arkadaşı delikanlının ilgisini fark edip kıza “bizim şef senden hoşlanıyor galiba” dedi. Kızda “yok canım öyle şey olur mu” diyerek geçiştirir arkadaşını. Aslında kız da farkındadır ama delikanlıdan hoşlanmamıştır daha da kötüsü devamlı yanına gelip gitmesine kızmakta delikanlıya nefret derecesinde hisler beslemektedir. Delikanlı ise farkında değildir kızın hissettiklerinin gözünü aşk bürümüştür. Delikanlı bir gün tüm cesaretini toplar ve kıza çıkışta beraber bir şeyler içmeyi teklif eder “çok yorgunum olmaz” diye geçiştirir kız. Delikanlının dünyası başına yıkılmıştır bir anda karamsarlık kaplar her yanını. Evde hüzünlü şarkılar dinler:
Sanki gönlüm boş yere yanmış
Külleri savrulmuş
Bıraktığın acılar öyle böyle değil
Çifte kavrulmuş…
O gece uzun uzun düşünür sabaha karşı bir daha kızın yanına gitmemeye karar verir. Ertesi gün akşama kadar kararını uygular ama kalbe söz geçirmek ne mümkün akşam çıkışta yine kızın yanındadır… Birkaç gün daha böyle geçer delikanlının sevgisi o kadar büyüktür ki artık boğmaya başlamıştır kızla konuşmalıdır ama nasıl? İşyerinde konuşması mümkün değildir, en sonunda bir arkadaşından kızın numarasını alır ve kızı çaldırır bir dakika sonra“kimsiniz” diye mesaj gelir karşılık olarak sadece “T” yazar. Kız anlar hemen delikanlının odasına girer “yaptığın çok yanlış bana sormadan telefon numaramı almana çok kızdım” der. Delikanlı özür diler onunla konuşması gerektiğini içindekilerin artık onu boğduğunu söyler. İşyerinde konuşmaları mümkün değildir çıkışta buluşup konuşmaya karar verirler. Bir pastane de buluşurlar delikanlı uzun uzun anlatır içindekileri kız sabırlar dinler en sonunda “ben kafamda evliliğimi bitirdim, boşanacağım diyorsun ama sonuçta şu an evlisin olmaz, olamaz bu şekilde ne seni mutlu edebilirim ne ben mutlu olabilirim” der. Kız ilk defa o gün delikanlıya sempati duymaya başlar içindeki kötü duyguların yok olduğunu fark eder. Sonra hep “son” diyerek iki-üç kez daha buluşurlar. Son buluşmada önce elleri buluşur sonra dudakları. Delikanlıdan mutlusu yoktur artık dinlediği şarkılar bile değişmiştir.
Aşk yeniden
Karanlıkta bir gül açarken
Aşk yeniden
Bir masal gibi gülümserken
Gözlerim doluyor aşkının şiddetinden
Ağlamak istiyorum…
Delikanlı o kadar mutludur ki gerçekten ağlamak istiyordur aşkının şiddetinden.
Kızın ise içinde hep bir huzursuzluk vardır evli olmasını bile kabullenebilir belki ama eksik bir şeyler vardır delikanlının belki yüzü, belki tipi, belki hareketleri hitap etmiyordur ona. Hafta sonu gelir delikanlı eşiyle yine kavga eder ancak bu sefer bir süre ayrılılığa karar verirler. O gün delikanlının eşi eşyalarını toplayıp teyzesine gider.
Kız da içindekileri artık tutamaz annesine açılır, anlatır yaşadıklarını annesi ummadığı kadar sert tepki verir kızın tüm morali bozulmuştur o gece delikanlıya mesaj çeker “bir daha beni arama, mesaj çekme der” delikanlı eşinin gittiği aynı gün sevdiğinde de böyle bir mesaj gelince yıkılır, sabaha kadar uyuyamaz. Sabah işyerine gider kızla işyerinde o gün hiç görüşmezler ama akşam yine dayanamaz delikanlı mesaj çeker“son kez görüşelim” der. Kız istemez baştan “hayır” der ama sonra delikanlının ısrarlarına dayanamaz “son kez ama” der. Buluşurlar delikanlı “dışarıda rahat konuşamıyoruz benim evime giderim” der kız şaşırır böyle bir şey beklemiyordur “hayır” der “istemiyorum” delikanlı kızın en çok istemiyorum deyişini sevmektedir ısrar eder kız kararlıdır “istemiyorum istemiyorum istemiyorum” aslında delikanlıya hiçbir erkeğe güvenmediği kadar çok güvenmektedir ama garip gelmiştir bu teklif. Delikanlı “sadece konuşacağız” der en sonunda razı olur kız “ama elime bile dokunmayacaksın” der. Eve giderler bir süre sohbet ederler sonra elleri birleşir, dudakları… O gece delikanlı uyuyamaz kızı seyreder uzun uzun hayatının en güzel günlerini yaşamaktadır kızın onu bir gün terk edeceğini bilmektedir kızın her hareketinden bellidir bu ama o yarını düşünmek istemez sadece bakar bakar doya doya öper kızı. Delikanlı çok sevmektedir, kızın her şeyi güzel gelir ona kaşı, gözü, vucudu en önemlisi altın kalbi… Kız hep “istemiyorum” dese de delikanlıya dayanamaz 2 gece daha beraber geçirirler delikanlı bu iki gece de hayatında gördüğü en güzel varlığa doya doya bakar öpüşürler, sevişirler belki ama sözünü tutar delikanlı son gün kız eve girdiği gibi çıkar. Aslında her şeyden çok istemektedir kızın eşi olmasını ona doya doya sarılıp bir ömür geçirmeyi ama her şey iki tarafın isteği ile olmalıdır… Delikanlı evde yalnız kaldığında kızın giydiği pijamaları alır koklar doyasıya öper kız ondan uzakta da olsa duyacağını bilerek “ seni seviyorum aşkım her şeyden çok” der, kızla geçirdiği üç günü düşünür kendi kendine “bu yaşa kadar hiç yaşamamışım, yaşadıklarımı aşk sanıp kendimi kandırmışım aşk buymuş, gerçek mutluluk” der. Kızda sevmektedir artık delikanlıyı önceden ona kimsenin dokunmasından hoşlanmazken delikanlının dokunmasından hoşlanmıştır, delikanlının sarılması, canım demesi bile farklıdır. En son karar aşamasına gelir kız bir tarafta sevdiği delikanlı öbür yanda ailesi. Kararını verir ailesini seçer. Aslında kız aşığım diyerek kendini kandırmaktadır delikanlının kızdan önce yaptığı gibi aşk değildir hissettikleri aşk olsa ailem diyemez zaten, gerçek aşkın önünde ne durabilir ki. Kız delikanlıdan ayrıldıktan sonra rahatlamıştır aile baskısından kurtulmuş içindeki korku son bulup ruhu huzur bulmuştur. Kızın hayatına kısa bir süre sonra başka bir erkek girer bu sefer ailesi de ister evlenir. Arada delikanlının dedikleri aklına gelse de:
“Seni benim kadar kimse sevemez
Benden başkası sana dokunduğunda aynı heyecanı bulamazsın
Sana benim gibi kimse tüm kalbiyle seni seviyorum deyip öpemez” gibi mutludur yine.
Delikanlı ailesini seçen kıza hayatının en güzel günlerini yaşattığı için teşekkür edip eşine döner biliyordur bundan sonra kalbine kızdan başka kimse girmeyecektir onun için boşanmaya da gerek duymaz, hayatını kızına adar.