Nerdesin hiç bilmedim ne teninde battı ne gözlerinde doğdu güneş.
Oysa hep göğsünün sıcaklığı vardı yanağımda.
Ellerimi hiç başı boş bırakmadın.
Yalnızlığıma ortak oldun saatlerce bilmedin.
Benim seni bilmediğim gibi! Kimdin? ?
Sensiz ama sen dolu bir sabah daha yayılıyor şehirde.
Adımlar dökülürken caddelere seni kovaladığım düşlerim çekiliyor ayak izlerinde.
Hangi kıyıda sus pussun şimdi?
Hangi balıkların izinde yıldızlarla kalaylarsın yakamozları?
Deniz kenarından ne zaman geçsem dalar giderim sebepsizce.
Kıvrımlarında derinleşir ya rengi yutar ya şehri tepe taklak...
boğulur sanki yalnızlığım.
Sen denizleri seversin ben küçük balıkları.
Ne ben balık oldum oltanda ne sen deniz ayaklarımda....
yok yok yine de sen denizsin tenine kulaç attığım.
Dün gece... söylemeden kimseye bir şey yaptım.
Lacivert ipin ucunu çektim hilalden ve mavi atlası kurtardım misinandaki iğneden.
Bu sabah ağına dolaşmışsa güneşin etekleri livarından çıkarsa birkaç yorgun
martı şaşırma baş aşağı getirdim maviyi.
Dün gece...dün gece sarhoştum ama ayık bir sevdaydı yüreğimde.
Zik zaklar vardı saman yolunda yıldızlar da sarhoşmuş ben gibi.
İzlerini sürdüm sana geldi balıkçı...ellerindeki pullar...
bu pullar oltana takılan yıldızlardan mı?
Ben de bekler dururum o zaman dilek yıldızlarımı.
Bunun içinmiş umudumdaki kırmızı lekeler.
Az saklamadım ki seni az yazmadım az çizmedim ki...azlarla
azar azar çoğalttım seni şimdilerde sen çoğaldın ben azaldım bende.
Sensiz ama sen dolu bir şehir nerdesin hiç bilmedim.
Kalabalık ve şarap kokusu sonrasında adımlar dökülürdü caddelere ve deniz
kenarında buldum kendimi.
Kimseye söylemeden bir şey yaptım.
Sarhoş ve tir tir titreyişlerimde sevdiğin bir renge buladım aşkı.
Ne kırmızıydı ne beyaz.
Aşk lacivertti sende.
Bana gelmen için boşuna toplamadım akşamdan mavileri...
Bu kez de benim için çık sulara balıkçı.
Benim için çevir misinayı başın üstünde hayallerimi sana bıraktım
nasılsa dönüştürürsün gerçeğe.
Bir gün ama bir gün teninde uyandıracağım denizi.
Haydi şimdi rast gele
Oysa hep göğsünün sıcaklığı vardı yanağımda.
Ellerimi hiç başı boş bırakmadın.
Yalnızlığıma ortak oldun saatlerce bilmedin.
Benim seni bilmediğim gibi! Kimdin? ?
Sensiz ama sen dolu bir sabah daha yayılıyor şehirde.
Adımlar dökülürken caddelere seni kovaladığım düşlerim çekiliyor ayak izlerinde.
Hangi kıyıda sus pussun şimdi?
Hangi balıkların izinde yıldızlarla kalaylarsın yakamozları?
Deniz kenarından ne zaman geçsem dalar giderim sebepsizce.
Kıvrımlarında derinleşir ya rengi yutar ya şehri tepe taklak...
boğulur sanki yalnızlığım.
Sen denizleri seversin ben küçük balıkları.
Ne ben balık oldum oltanda ne sen deniz ayaklarımda....
yok yok yine de sen denizsin tenine kulaç attığım.
Dün gece... söylemeden kimseye bir şey yaptım.
Lacivert ipin ucunu çektim hilalden ve mavi atlası kurtardım misinandaki iğneden.
Bu sabah ağına dolaşmışsa güneşin etekleri livarından çıkarsa birkaç yorgun
martı şaşırma baş aşağı getirdim maviyi.
Dün gece...dün gece sarhoştum ama ayık bir sevdaydı yüreğimde.
Zik zaklar vardı saman yolunda yıldızlar da sarhoşmuş ben gibi.
İzlerini sürdüm sana geldi balıkçı...ellerindeki pullar...
bu pullar oltana takılan yıldızlardan mı?
Ben de bekler dururum o zaman dilek yıldızlarımı.
Bunun içinmiş umudumdaki kırmızı lekeler.
Az saklamadım ki seni az yazmadım az çizmedim ki...azlarla
azar azar çoğalttım seni şimdilerde sen çoğaldın ben azaldım bende.
Sensiz ama sen dolu bir şehir nerdesin hiç bilmedim.
Kalabalık ve şarap kokusu sonrasında adımlar dökülürdü caddelere ve deniz
kenarında buldum kendimi.
Kimseye söylemeden bir şey yaptım.
Sarhoş ve tir tir titreyişlerimde sevdiğin bir renge buladım aşkı.
Ne kırmızıydı ne beyaz.
Aşk lacivertti sende.
Bana gelmen için boşuna toplamadım akşamdan mavileri...
Bu kez de benim için çık sulara balıkçı.
Benim için çevir misinayı başın üstünde hayallerimi sana bıraktım
nasılsa dönüştürürsün gerçeğe.
Bir gün ama bir gün teninde uyandıracağım denizi.
Haydi şimdi rast gele