Kadınlar bilirler, daha çok küçük yaştan itibaren öğretilen bir şey vardır onlara. Beyaz atlı prens efsanesi…
Küçücük gözleri etrafı daha yeni yeni algılamaya, ilk cümlelerini henüz kurmaya başlamışken önce masallarla anlatılır bu onlara. Her masalın sonunda kız, prensine kavuşur ve mutlu-mesut yaşamaya başlanır.
Derken biraz büyüdükçe sinema filmleriyle bilinçaltına işlemeye devam edilir. Tüm romantik filmlerde beyaz atlı bir prens vardır.
Anneler kızlarını ne kadar modern olurlarsa olsunlar ‘gelin’ olmaya hazırlarlar. Kariyeri, işi, okulu, arkadaşları bir yana bu konu başka bir yanadır. Dünyanın en modern annesi gelse durum değişmez.
Gel gör ki;
Yaş 30’lara gelince anlar insan Hanya’yı Konya’yı. Beyaz atlı prens kavramının aslında içi boş bir balon olduğunu… Kendisine öğretilen evlilik kavramının ‘mutlu son’ olmadığını, ‘yeni bir başlangıç’ olduğunu…
Ve asıl meselenin ‘gelin’ olmak ve ‘evlenmek’ değil, ‘hayat arkadaşı’ bulmak olduğunu…
Çünkü; bir kağıda imza atmaktan çok daha değerli bir şeydir hayat arkadaşını bulmak, yoldaş olmak…
Çünkü; uzun hayat yolunda inişler de vardır çıkışlar da, sert rüzgarlar da eser, tatlı tatlı esen meltem de ama ne olursa olsun bir imzayla bağlayamazsın kendine yanında durabilecek kişiyi o rüzgarda, fırtınada...
Çünkü; evlilik dışında bambaşka derin bağlar da vardır insanların yaşamlarında, gerçekten sevdikten sonra…
Bu durumda;
Beyaz atlı prens ve ille de evlilik fikrine kendini kaptırıp yığınla kurbağayı öpmektense, ne olursa olsun yanınızda durabilecek kişiye sahip çıkmak gerekir olsa olsa… Çünkü hayat kısa… Gerçek sevgiyi bulabilme şansın ise milyonda bir defa…
Küçücük gözleri etrafı daha yeni yeni algılamaya, ilk cümlelerini henüz kurmaya başlamışken önce masallarla anlatılır bu onlara. Her masalın sonunda kız, prensine kavuşur ve mutlu-mesut yaşamaya başlanır.
Derken biraz büyüdükçe sinema filmleriyle bilinçaltına işlemeye devam edilir. Tüm romantik filmlerde beyaz atlı bir prens vardır.
Anneler kızlarını ne kadar modern olurlarsa olsunlar ‘gelin’ olmaya hazırlarlar. Kariyeri, işi, okulu, arkadaşları bir yana bu konu başka bir yanadır. Dünyanın en modern annesi gelse durum değişmez.
Gel gör ki;
Yaş 30’lara gelince anlar insan Hanya’yı Konya’yı. Beyaz atlı prens kavramının aslında içi boş bir balon olduğunu… Kendisine öğretilen evlilik kavramının ‘mutlu son’ olmadığını, ‘yeni bir başlangıç’ olduğunu…
Ve asıl meselenin ‘gelin’ olmak ve ‘evlenmek’ değil, ‘hayat arkadaşı’ bulmak olduğunu…
Çünkü; bir kağıda imza atmaktan çok daha değerli bir şeydir hayat arkadaşını bulmak, yoldaş olmak…
Çünkü; uzun hayat yolunda inişler de vardır çıkışlar da, sert rüzgarlar da eser, tatlı tatlı esen meltem de ama ne olursa olsun bir imzayla bağlayamazsın kendine yanında durabilecek kişiyi o rüzgarda, fırtınada...
Çünkü; evlilik dışında bambaşka derin bağlar da vardır insanların yaşamlarında, gerçekten sevdikten sonra…
Bu durumda;
Beyaz atlı prens ve ille de evlilik fikrine kendini kaptırıp yığınla kurbağayı öpmektense, ne olursa olsun yanınızda durabilecek kişiye sahip çıkmak gerekir olsa olsa… Çünkü hayat kısa… Gerçek sevgiyi bulabilme şansın ise milyonda bir defa…
[SIZE=2]BAŞAK SAYAN - Alıntıdır
[/SIZE]
[/SIZE]