:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Rammstein
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9
richard Kruspe-Bernstein

biyografiricharduy5.jpg
DOÄžUM TARİHİ: 24 Haziran 1967
DOÄžUM YERİ: Wittenburg, Almanya
SAÇ RENGİ: Kestane
GÖZ RENGI: Mavi
BOY: 180cm

HAYATI: İki ablası, ağabeyi ve anne-babasıyla büyür. Her nasılsa ailesi bi süre sonra boşanır ve annesi yeniden evlenir. Richard genç yaşında annesi ve üvey babasıyla yaşamaya başlar. Sessiz ve tuhaf bir çocuktur Richard. Konuşurken zaman zaman ses tonunu yükseltir fakat kolay kolay da sinirlenmez. Bugüne kadar kardeşleriyle de, arkadaşlarıyla da hiç kavga etmemiştir Richard. Tezgahtarlık ve kasiyerlik yapar. Gençken bir güreş şampiyonluğu kazanır. İlk cinsel deneyimini 13'ünde yaşadığını söylüyor.
Daha önce Orgasm Death Gimmicks grubunda çalan Richard artık sıkılır ve yeni bir şeyler yapmaya karar verir. Bu yeni grup fikrini arkadaşı Schneider'e söyler. O'da arkadaşları Paul ve Flake'i gruba dahil eder. Yani Richard için grubun kurucusu diyebiliriz. Grubu kurduktan sonra eşinden boşanır. Bir turne sırasında Caron Bernstein ile tanışır ve bir hafta sonra evlenirler. Richard öylesine sever ki onu isminde onun soyadını da taşır.
Richard'ın bir de 1992 doğumlu kızı var. Khiara Li Lindemann. O'nu "Live aus Berlin"de görebilir. "Spieluhr"da da vokalini duyabiliriz. Sigara kullanıyor, sağ kulağında bir küpe deliği var. Esasen hiç kullanmadığı bir ön adı var "Sven". Black Sabbath ve AC/DC gruplarını seviyor. Çok iyi derecede ingilizce konuşuyor. Richard'ın ailesi oldukça zengin. Hala biraz sahne fobisi var.

RICHARD'DAN BİR ALINTI: Şarkı sözlerimiz bazılarının söylediği gibi ahlaksızca veya rezalet değil. Onlar meleklerden gelen aşk şarkıları...
Oliver Riedel

biyografiolivervq7.jpg
DOÄžUM TARİHİ: 11 Nisan 1971
DOÄžUM YERİ: Schwerin, Almanya
SAC RENGI: Genelde kazıtsada saç rengi siyah...
GOZ RENGI: Kahverengi
BOY: 200cm (en son smile.gif)

HAYATI: Oiver talihsiz bir çocukluk ve gençlik yaşar. 16'sına kadar annesini tanımaz. Babası ve erkek kardeşiyle yaşar. Daha sonra annesinin lokantasında işe girer. 17. doğumgününden iki gün sonra babası ve kardeşi ölür Oliver'in. Daha sonra gruba katılana kadar sıvacılık işiyle geçimini sağlar. Bas gitar çalmaya nerdeyse 20 yaşında başlar Oliver. Rammstein'dan önce "The Inchtaboktables" adlı grupta çalar. Gruba katıldığı zaman beraberinde "Seemann" adlı şaheserin fikrini getirir.
Oliver sporu özellikle sörf yapmayı çok seviyor. Bir kaykayı var. Ayrıca resim ve fotoğrafçılıkla amatör olarak uğraşıyor. Sigara kullanıyor. Vücudunun biryerinde dövme varmış. Sakin ve çekingen bir yapıda olduğunu ve bu huyunu çok sevdiğini söylüyor.
OLIVER'DEN BİR ALINTI: Aslında ben her zaman tatilde olduğumu düşünüyorum. Sevdiğim, yapmak istediğim işi yapmak istediğim kişilerle ve istrediğim ortamda yapıyorum.
RAMMSTEİN hakkında yazılar,


Endüstriyel Metalin Karanlık Kralları



Alman sanatçıların ünü Avrupa içinde döner durur. Amerika ve İngiltere hep bu ülkeden gelen müziklere karşı mesafelidir. İşte bu mesafeli duruşu Rammstein ezdi geçti. Son albümleri "Reise, Reise" ile de egemenliklerini kalıcı kılıyorlar.

Bir ara dağılacağı yönünde söylentiler vardı ama Rammstein aniden yeni bir albüm ile hayranlarının karşısına çıktı. "Mutter" albümleriden bu yana oluşan 3 senelik sessizliği bozan bu albümün adı "Reise, Reise". Albümden çıkardıkları ilk single "Mein Teil haliyle pek bir ses getirmedi, çünkü Mein Teil grubun kimliğiyle özdeşleşen "Du Hast" kadar basit bir çarpıcılığa sahip değildi. Ancak ardından gelen "Amerika" klbi ile müzik kanallarında sıkça boy gösterdiler geçtiğimiz aylar boyunca. Bunun nedeni kuşkusuz "Amerika"nın ilk single'larından daha iyi olması değildi. "Amerika" daha basit konsepti ile hayranlarının gruptan beklediklerini karşılayan ve pek bir değişiklik içermeyen bir şarkı. İlk single'a geri dönecek olursak Mein Teil'a Arthur Baker ve Pet Shop Boys tarafından yapılmış iki remix mevcut. Arthur Baker'in remix'inin adı "You Are What You Eat" (Ne yersen osun), çünkü şarkı yamyamlıkla ilgili bir hikaye içeriyor. Sözlerini vokalistleri Till Lindemann'ın yazdığı şarkı internette tanışan iki kişiyi anlatıyor. Almanya'da büyük bir haber haline gelmiş bu ilginç hikayeyi röportajlarında da anlatıyorlar. Buluşan iki kişi, daha doğrusu iki erkek önce sevişir, ardından yamyam olan kurbanın penisini keser ve bunu ikisi birlikte yer (Şarkı da ismini burdan alıyor; "Mein Teil" = "Benim Parçam"). Daha sonra yamyam kurbanı parçalarına ayırıp buzluğa kaldırır ve her hafta bunlardan kendisine bir yemek hazırlar. Ve hayatında ilk kez bir arkadaşa sahip olduğunu hisseder. Nitekim böyle bir şarkıyı favori blues şarkıcınız ya da bir Motown sanatçısı yazmadıktan sonra ortada çok anormal bir şey yok. Rammstein'ın dünyası, imajları, sahne şovları ve karanlık şarkı sözleriyle zaten belirgin bir durumda. Zira Rammmstein başarılı olmaya devam edecekse bu arenanın koşullarına uymak zorunda. Rammstein'ın endüstriyel metalin son yıllarda en çok ses getiren grubu olduğunu unutmamak gerekir. Onların müziği Columbine katliamını gerçekleştiren çocuğa ilham vermekle bile suçlanmıştı. Yine grubun 6 üyesinin 5'i grup kurulduktan sonra boşandı (eşlerinin grup kurulunca yaşadıkları şaşkınlığı anlamak pek zor değil). Konserlerdeki şovları hep konuşuluyor. Bunlardan çoğu konserde her tarafı yakıp yıkmaları ya da Till Lindemann'ın seyircinin üzerine işemesi en ünlüleri. Agresif müzikleri böyle bir imajla beslenmeseydi bu kadar çok hayranları olmayabilirdi. Bütün bu öğeleri bir arada düşünerek büyük resmi görebilmek adına grubun 6 üyesini de manyak sanmak yerine, popüler müziğin bir pazarlama dünyası içerdiğini serinkanlılıkla kabul etmek gerekir. Röportajlarında belirttikleri gibi zaten, gerçekten işememişlerdi (1). Sahne mitini bir kenara itersek, ortada sadece içi sıvı bir sıvıyla doldurulmuş fake / sahte bir penisten konuşabiliriz.
Son albümleri "Reise, Reise"ye dönmeden önce biraz grubun geçmişini hatırlayalım. Rammstein, 1993 yılında 6 arkadaş tarafından kuruldu. İsimlerini bir Amerikan Hava Kuvvetleri gösterisinde yaşanan ve 80 kişinin yaralanmasına (2) yol açan kazanın olduğu Ramstein hava üssüne bir "m" daha ekleyerek yaratmışlar. 1996 yılında çıkan debut albümlerindeki son şarkı da bu olaydan etkilenerek yazdıkları bir şarkı. Grubun ismiyle aynı adı taşıyan ve David Lynch'in "Lost Highway"inde kullanılan bu şarkı, aynı zamanda grubun yazdığı ilk şarkı. Grup 1998'de ikinci albümleri "Sehnsucht"u yayınladıktan sonra şöhretin basamaklarını tırmanmaya başladı. Albbümdeki iki single'ın, "Engel" ve "Du Hast"ın büyük katkısıyla ve devasa görsel şovlar içeren konser performanslarıyla Rammstein tüm dünyada kendine hayranlar yaratmıştı. Rammstein, artık Avrupa müzik listelerinde Prodigy, Radiohead gibi gruplarla yarışıyordu. Rammstein 1999 yılında bir konser albümü yayınladıktan sonra, 2001'de "Mutter"i çıkarttı. "Mutter" bir önceki stüdyo albümleri kadar iyi bir albüm değildi fakat grubun hayranlarını rahatlıkla tatmin etti. Günümüze döndüğümüzde Rammstein'ın dünya çapında çok popüler bir grup olduğu su götürmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor. "Amerika" single'ı grubun eski şarkıları kadar güçlü olmasa da MTV'nin playlistinde yoğun bir şekilde yer alıyor. Yeni albüm "Reise, Reise" ise pek bir değişiklik içermiyor. Rammstein sound'unu hiç değiştirmiş değil. "Los" ve "Stein um Stein" grubun hayranları için albümde ön plana çıkacak şarkılar olabilir. "Reise, Reise" eski albümlere göre daha kaliteli bir prodüksiyondan çıktığını hissettirse de orta-halli bir albüm olmaktan öteye gidemiyor. Yine de bu türe gönül verenleri uzun bir süre tatmin edecek bir albüm.
Rammstein endüstriyel metalin gereklerini tam olarak yerine getirdiği için her zaman dinleyicisine gereken atmosferi, enerjiyi ve sound'larındaki yürekliliği ulaştıracaktır. Endüstriyel metal, deneysel ve elektronik bir alt-yapıya sahip endüstriyel müzik tarzının aksine elektro gitar yoğun bir müzik ve keskin riff'ler içeriyor.Metal müziğin agresif yapısını, karanlık şarkı sözlerini yansıtmayı da ihmal etmiyor. Rammstein'ı bu alanda son yılların en popüler grubu yapan şey şüphesiz diğer gruplara göre daha özgün olmaları. Bunda iki faktörün öneminden söz edilebilir. Birincisi, Alman olmaları. Belki de hiçbir müzik türüne yakışmayan almanca dili Rammstein'ın müziğinin adeta temel taşlarından biri haline geldi. Hatta grup "Du Hast" ve "Engel" başarılı olduklarında bunları ingilizce olarak kaydetmiş ama herkes orjinalinin daha iyi olduğunu söyleyince yayınlamaktan vazgeçmişler (3). Yine Alman olmaları müziklerinin karanlık yönüne de katkıda bulunuyor. Alman vatandaşlarının kimliksizlik sorunu son bir yüzyıldır her türlü Alman sanat akımını şekillendiren bir faktör. Rammstein üyelerinin de bu atmosferden nasibini alması müzikerinin koyu ve agresif yönünü, sert ve kasvetli tınlayışını diğer gruplardan daha keskin hale getiriyor. Amerikan gruplarının öfkeli sahne şovları veya imajlarının yanında Rammstein'ınkinin daha "gerçek" durması kuşkusuz bunun bir sonucu. İkinci faktör olarak grup üyelerinin müziklerine verdkleri ismi sayabiliriz: "Tanz-Metal" (dans ve metalin iç içe geçmiş hali diye açıklıyorlar). Çünkü büyük hitlerinin her şeyden önce bu sound gereği akıcı olması Rammstein hayranlarının sayısını arttırmaya katkıda bulunuyor.
Son olarak "Reise, Reise" diğer metal gruplara göre daha özgün bir duruşa sahip olan Rammstein'ın bu imajını ne zamana kadar koruyacağını sorgulamamızı gerektiren bir albüm. "Reise, Reise" dan sonrası artık çok kritik. Nitekim ilk albümlerindeki şarkıları kasvetli br gençliğin öfkesi olabiliyordu. "Reise, Reise"da gözüken o ki, artık şarkılarını stadyum dolusu insanlara yazdıklarının farkındalar ve bu müzikleryle çelişmeye başlayabilir.

ALKAN AVCIOÄžLU




NOT: Yazı olduğu gibi dergiden alıntıdır. Bazı bilgi hataları dergiye aittir.
(1) O sahne şovunda canlandırılan olay seyircinin üzerine işemek değil boşalmak. Ayrıca dildodan çıkan sıvı sarı değil beyaz. Kendilerinin de söylediği gibi sadece "süt".
(2) Ramstein hava üssünde gerçekleşen kaza da 80 kişi yaralanmamış, hayatını kaybetmiştir.
(3) "Du Hast" ve "Engel"in ingilizce versiyonları albümün Amerika sürümü için kaydedilmiş ve yayınlanmıştır.
YAZılar2(vatan gazetesinde yayınlanmıstır)

Onlar Melek Olmak İstemiyor



Almanca söylemelerine rağmen bütün dünyada kendilerini kabul ettirmiş industrial metalin devleri Rammstein, Amerikan gençliğine oynuyor.

Yıl 1988... Almanya'nın Ramstein kasabası yakınlarındaki Amerikan üssü ana baba günü. Herkes heyecanla birkaç dakika sonra başlayacak gösteri uçuşlarını bekliyor.Oysa uçaklar havalandıktan kısa bir süre sonra korkunç bir kaza meydana geliyor ve seyircilerin arasına dalan uçak tam 80 kişinin ölümüne neden oluyor. Bu trajik kaza altı yıl sonra endüstriyel metalin devlerinden Rammstein'ın dizelerinde yeniden canlanıyor. Rammstein'ın kelime anlamı "kuvvetlice çarpan taş" demek. Aslında berlin duvarında kontrol ve güvenlik için yapılan taşlara da Ramstein deniyor. Grubun, Ramstein kasabası için yaptıkları parça, Herzeleid adlı albümlerinde Rammstein ismiyle yer alıyor. "Alevlerin denizi / Rammstein / Kan asfaltta pıhtılaşıyor / Rammstein / Anneler çığlık atıyor / Rammstein..."
Rammstein 90'lı yıllarda Trend Renzor'ın öncülüğünde industrial müzik daha yeni doğmuş kabul edilirken (hatta adı bile henüz tam konmamışken) piyasaya çıkan bir grup. Duvar yıkıldıktan dört yıl sonra Doğu Almanya'da kurulan grubun tam olarak bugünkü Rammstein'ı oluşturmaları 1993 yılına rastlıyor. Bol distortionlı, sert, tekdüze gütar riffleir ve klavyesiyle rock/metalden çok" industrial" bir müzik yapıyorlar. Industrial-metal yaptıklarını hiçbir zaman iddia etmeyip "Müziğimize istedikleri ismi verebilirler" diyorlar. Sert ve öfkeli şarkı sözleri dikkat çekici. Laflarını esirgemiyorlar. "Mein Teil" (1) albümündeki ABD'ye ağır eleştiri ve göndermelerle dolu şarkılarına çektikleri kliple bütün şimşekleri bir anda üzerlerine çektiler. Bazı konserlerde gösteri yapan Neo-Nazi'ler için yaptıkları yorumda "kimseye gelmeyin diyemeyiz" dedikleri için eleştirildiler. İlk olarak Richard Kruspe tarafından kurulan grubun orjinal kadrosu hiç değişmedi. Berlin duvarı yıkıldıktan sonra evine Schwerin'e dönen Kruspe burada Till Lindemann'la tanıştı. O zamanki grubu First Arsch'de davul çalan Till Lindemann Rammstein'a dahil olduktan sonra hemen demo çalışmalara başladılar. Hemen sonra Paul Landers'in ekibe katılmasıyla Rammstein kısmen "doğdu". Hiç de melodik olmayan sert "Rammstein sound"unun değişmesi gerektiğini düşünen topluluk, daha önce Landers'ın da birlikte çalıştığı Christian Lorenz'e teklif götürdü. Ancak Lorenz projeye hemen dahil olamadı. Eksik olanın Lorenz'in klavyesi olduğunun farkındaydılar. Daha klasik bir müzik anlayışı olan Christian Lorenz de gruba katıldıktan sonra klavyesiyle Rammstein'a ruh kattı. Bir dolu aksaklığa rağmen kendini 1995'te Motor Music / PolyGram ile kontrata imza attıran grup, yapımcı Jacob Hellner'le birlikte Stockholm'de ilk Rammstein albümü "Herzeleid" için bir araya gelip nu albümü kaydettiler. Herzeleid'ın kapağı yüzünden Neo-Nazi olmakla suçlandılar. Çünkü alman medyası kapakta verdikleri poz yüzünden grubu albümde Nazizm propagandası yapmakla itham etti. İlerleyen tarihlerde Project Pitchfork ile beraber turneye çıkan Rammstein büyük ilgi gördü. Till Lindemann'ın "R" harflerinin üzerine basa basa söylemesi eleştirildi çünkü bu aşırı sağcıların "tarzı"ydı. Hitler'de "R" harflerinin üzerine basa basa konuşurdu. Yaptıkları şovlarla özellikle Amerika'da da adlarından sıkça söz ettiriyorlar. Rammstein müziklerinin yanı sıra sahne şovlarıyla da dikkat çeken bir grup. Sahnede favori eğlenceleri yangın çıkarmak. Piroman olmadıklarını her seferinde vurgulayan grup üyeleri gene de sahnede ateşle oynamaktan vazgeçmiyorlar. Till Lindemann'ın favorisi yanan mikrofonla şarkı söylemek (2). Ateşli şovları kimi zaman başlarına bela da olabiliyor. 1999 yılında Hamburg'da verdikleri bir konserde sahnede "ufak" bir kaza bile atlattılar. Konserlerde "Bück Dich" parçalarını çalarken yaptıkları şovlar nedeniyla gay zannediliyorlar. Ama aslında hemen hemen hepsinin başından bir evlilik geçmiş ve kimisinin çocukları var. Till'in sahnede seyircinin üzerine işemesiyse aslında basit bir hileden ibaret. Görselliğe fazla önem verdikleri için eleştirilseler de sahne şovlarının hakkını veriyorlar.

* Till Lindemann gençliğinde Avrupa yüzme şampiyonuymuş, fakat karın kaslarındaki bir rahatsızlık yüzünden yüzmeyi bırakmış.
* Coverladıkları parçalar arasında Depeche Mode'dan Stripped ve Kraftwerk'ten Das Modell de var.
*Mutter albümünün açılış parçası "Mein Herz Brennt"in müziği İngiltere'de Mercedes reklamlarında kullanıldı.
*Till Lindemann askerlik yapmayı reddettiği için bir süre hapis yatmış.
*David Lynch'i çok seviyorlar. Lynch'in kült filmi Lost Highway'de de Rammstein'ın kendi adını taşıyan parçası var.

Feuerengel
Kuzey Almanya'dan Rammstein fanlarının oluşturduğu bir "cover grubu" var: Feuerengel. Kurucusu ve vokalisti Boris, Rammstein'ın turnelerinde teknisyen olarak çalışırken etkilendiğini söylüyor. Rammstein şarkıları coverlayan grubu orjinalinden ayırmak zor.

NOT: Yazı olduğu gibi dergiden alıntıdır. Bazı bilgi hataları dergiye aittir.
(1) Son Rammstein albümünün adı "Mein Teil" değil "Reise, Reise".
(2) Till hiçbir konserinde yanan mikrofonla şarkı söylememiştir. Bazı konserlerde geri vokallerde gitaristler yanan mikrofon kullanmıştır.
Mein Teil Videosu Kamera Arkası



Till: Parçanın hikayesi geçtiğimiz yıl Almanya'da yaşanan bir olaydanalındı. İnternette tanışan iki adamdan biri diğerini doğrayıp yiyor. Fakat diğerinin rızası ile.

Zoran Bihac: Şarkı yenilenin bakışından yazılmış. "Mein Teil" ikisinin onun penisini yeme hikayesini anlatıyor. Hikaye biraz erotik ama iğrenç, hatta homo-erotik elementler de içeriyor.

Oliver: Hikayeyi tekrar anlatmak çok kolay olurdu. Fakat bunu okuduğunuzda hayal gücünüz bunu çok korkutucu hale getiriyor. Böylelikle bunu başka türlü yapmaya karar verdik.

Schneider: Daha önce hiç yapmadığımız bir şeyi yapmayı deniyoruz. Deneysel bir şeyi. Bir temel kuralımız hiç birimiz diğerinin ne yaptığını ya da nasıl göründüğünü bilmiyor. Diğer kural ise önce şarkıyı dinliyoruz ve sonra harekete geçiyoruz.

Paul: Her birimiz boş bir odada durup bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Enstrümanlarımız olmadan parçayı çalıyoruz.

Richard: Şarkıyı dinlediğimizde kendimizi nasıl hissediyorsak o şekilde hareket etmeyi düşündük.

Paul: Başlangıçta bize yardımcı olacak bazı malzemeleri kullanmak istedik. Fakat bunlardan kurtulduğumuzda çoğunlukla yalnızca ne olacağı göründü.

Oliver: İyi hissediyorum. Kontrolü tamamen kaybediyorum. Kameraya nasıl göründüğünü bilmiyorum.

Richard: Bence "Mein Teil" benim değişen egom, benim gölgem yani hayatın içinde sürekli mücadele verdiğiniz ve dengelemek zorunda olduğunuz şey. Kendimle güreşerek canlandırmak istediğim şey bu.

Zoran: İşe yaramasının yolu her birinin diğerinin ne yaptığından habersiz olması. Bazıları ve ben ne umduğumuzu bilmiyorum.

Till: Doğaçlama yapma fikri hoşumuza gitti. Ve yönetmenimiz bize anlaşmamız gereken küçük sürprizler çıkardı. Sadece yazılmış bir hikayeyi canlandırmaktan çok daha fazla ilginçti bu.Yani ortada genel bir konsept vardı fakat geri kalanlar tamamiyle bize aitti.

Zoran: Bu tamamen doğaçlama olacak ve tamamen yanlış gidebilir. Ve eğer yanlış giderse bazı kafalardan ses çıkacak. Muhtemelen benim kafamdan. Yıllardır ilk kez bir video çekiminden önceki gece uykusuz kaldım. Sadece Till ile olan bu sahne değil sinirlerimi geren, diğerleri de. Daha önce böyle bir yapmamıştım, umarım işe yarar.

Till: (rol arkadaşı kız hakkında) Annem onu tanımıyor! Hayır, gerçekten - sadece şakaydı!

Paul: Tartışma konusu bunun hakkında şarkıyı yazıp yazmayacağımızdı. Tüm bunlardan sonra ilginç bir konu idi. Bunun hakkında sıcak tartışmalar vardı bunları gördüm. Bu konuyu daha önce yaptıklarımız gibi ele aldık. Güzel veya çirkin olarak değerlendirmedik. Sadece isimlendirdik.

Paul: (Çekiminden sonra) Çok fazla rol yapmadım, sadece kendimi oynadım.

Emanuel Fialik: "Stern" dergisindeki Armin Meiwes makalesinde annesinin küçük bir resmi vardı. Ve Schneider'a tamamiyle aynı saç stilini verdik.

Schneider: Kendiliğinden doğal davranmak ve kendinizi müziğin ve çevrenin etkisine bırakmak ilginç bir şey. Sadece hissettiğinizi canlandırmak. Burada yakalamak istediğimiz an bu.

Oliver: Sanırım yamyamların hasta dünyasını resmettik diyebilirdiniz. Diğer bir yolla, elbette Rammstein'ın dünyası ile kombine bir dünyada her birimiz kendi gösterimiz koyduk.

Flake: Zoran bana bu balet ayakkabılarını giydirdi. Çok küçükleri ve acıtıyorlar, böylece her adımım son derece acı dolu oluyor. Bu benim oyunumu daha güçlü kılıyor. Onun aklındaki buydu ve ben de acıya dayandım.

Zoran: Kişisel karakteri çıkardık. Bir şekilde Rammstein'ın maskesiz hali. Bence bunu denerken çok cesurlardı. Bu yüzden bu projeyi uyguladım. Aslında onları çıplak göstermek istedim, bir psikolojik profil olarak.

Schneider: Bu bir deney ve sonunu ve sonuçlarını görmek ilginç olacak. Yeni şeyler denemezseniz hiç bir yere ulaşamazsınız.

Flake: Nasıl görüneceğini bilmiyorum. Sadece İsveç'te kayıt aşamasında iken gördüğüm videolar gibi olmamasını istiyorum. Gördüğüm videolar karşısında şok oldum. Müzik bu yolla asla desteklenmez. Hepsi parlak ve iyi görünüyor. Tıpkı bir düğündeki davetliler gibi. Artislik değeri veya tadı olmayan bir servis çeşidi gibi sunuyorlar.

Till: Her birimiz ile pek çok şey değişiyor. Bütün grup ve bu yapı; şimdi herşey farklı. Pek çok faktör bunda rol oynuyor. Daha yaşlıyız, biraz daha fazla olgunuz, ne yaptığımız hakkında daha çok şey biliyoruz.

Schneider: Benim için bu albüm yeni bir başlangıcın işareti. Çünkü grupta pek çok kişisel güçlü anlaşmazlıklar vardı. Bir süre tamamen bırakıp kendi yollarımıza gitmeli imişiz gibi göründü. Fakat daha sonra birlikte çalışmanın gerçekten iyi bir yolunu bulduk.

Paul: Eleştiren insanlar değildik. Bir fikir bulduğumuzda hemen kayda giriyorduk. Her şeyi yapabildiğimiz kadar iyi yaptık. Önceden beğenmediğimiz herşeyden anında kurtuluyorduk. Bu kez özen isteyen şarkıların bir şansı oldu. Yaralı boğazlı ve kırık ayaklı şarkıların. Şarkıları iyileştirdik ve aniden mücevher oldular - albümdeki en iyi parçalar.

Schneider: Elbette ki bu albümle yeni yerlere gitmek istiyoruz. Eski stilimizi tekrarlamak istemiyoruz. Bunların üstünde, biz bu dans edilebilir süper makineden bıkmıştık. Elektronik seslerden, sert gitarlardan orada artık keşfedecek bir şey kalmamıştı.

Paul: Daha fazla bilgisayar kullandık fakat onları daha az duyacaksınız. Daha fazla canlı çalarak kayıt yaptık.
Bu kez hiç bir şey elektronik değil. Her şey el yapımı. Bu gerçek bir rock albümü. Ben Rock kalamam, bu iğrenç. Ama bu Rammstein olunca, çalışacağı görünüyor. Neden bilmiyorum... Bunun kararını başkalarına bırakayım.

Schneider: Rammstein'dan beklediğiniz her şeye sahip. Fakat özellikle memnun olduğumuz yeni elementler de var. Yeni bir şeyler denediğimizi ve işe yaradığını bize hissettiriyor. Sadece her zamanki gibi sevileceğinden emin olup çalarak kendimizi tekrar etmek istemedik.

Flake: Dışarıdaki insanlar için normal bir Rammstein albümü. Fakat bizim için tamamiyle yeni ve farklı bir şey.

Richard: Görebileceğiniz gibi grup gelişiyor, bu her zaman önemli. Till'in gitgide mükemmel bir şarkıcıya dönüşümünü duyabilirsiniz. Eğer sözleri anlayabilirseniz, inanılmaz derecede güzel ve karanlık olduğunu göreceksiniz. Bilinmezliğin, karanlığın, kötülüğün, görkemin ve şefkatin içine bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Ve temelde Rammstein'ın hala Rammstein olduğunu bulacaksınız.
Birbirinin tekrarı olan imgelerin her yeri istila ettiği günümüzde, kendine özgü ve farklı olanlara rastlamak hayli zor. İşte Rammstein da bildik malzemeleri kullanarak yola çıkıp, daha önce rastlanmamış tatlar üretebilmeyi başaranlardan. Grup, 1994'te Doğu Almanya'nın kapalı ortamında, hepsi daha önce farklı gruplarda çalışmış altı Alman tarafından kuruldu.

Gitarist Richard Kruspe o zamana kadar yaptığı şeylerden sıkılmıştı ve ağır gitar tonlarına sahip, monoton, mekanik, hatta zaman zaman sıkıcı olabilecek bir müzik yapmayı düşündü. Vokal için Till Lindemann 'ı da ikna edince "Rammstein Olayı" yavaş yavaş doğmaya başlıyordu. Daha sonra gruba, arkadaşları Oliver Riedel (Bas), Christoph Schneider (davul), Paul Landers'ı (gitar) alarak ilk ve sonradan hiç değişmeyecek olan kadroyu oluşturdular. Klavyedeki Flake'in (Christian Lorenz) gruba katılımı biraz zor oldu çünkü diğerlerine göre daha klasik bir müzik anlayışına sahipti ve müzikte monotonluğa, kabalığa ve melodi eksikliğine karşıydı. En baştan beri çalışmalara katılsa da tam olarak Rammstein fikrine ikna olmadı, halen de tam olarak ikna olmuş değil. Fakat Flake'in Rammstein'a olan bu karşıt görüşü gruba değişik bir çeşitlilik kazandırdı ve klasik müzik anlayışı Rammstein'in müziğini melodi katarak renklendirdi.

Başlarda bir süre grubun adı bile yoktu sadece eğlenmek için müzik yapıyorlar ve eski gruplarında çalmaya devam ediyorlardı. Daha sonra Rammstein adlı parçanın başarısıyla birlikte yaptıkları müziği kendileri de ciddiye almaya başladılar. Rammstein parçasını, Almanya'da bir akrobasi gösterisi sırasında düşen uçağın 80'den fazla izleyiciyi öldürdüğü Ramstein kasabasından etkilenerek yaptılar. Parça, grubun soundunun tipik bir örneği olması, çok başarı kazanması ve tüm konserlerde çalınan bir sembol haline gelmesiyle birlikte, daha sonradan grup adı olarak da benimsendi. Ancak bu ad tek yerine iki adet "m" ile yazılarak, yıkılan Berlin duvarında kapıya yakın yerlerde güvenlik amacıyla kullanılan büyük taş yapılara verilen ad olan "Rammstein" olarak değiştirildi.

Rammstein birçok plak şirketine demo gönderip reddedildikten sonra 1995'te MotorMusic/PolyGram ile anlaşma imzaladı. Yapımcı Jacob Hellner ile Stockholm'de "Herzeleid" adlı ilk albümlerini kaydettiler ve sonra kısa aralarla büyük başarı kazanan "Du Riescht So Gut" ve "Herzeleid" singlelarini yayınladılar. Aynı yıl Almanya içinde "Project Pitchfork" ile tura çıktılar ve Prag'da, Varşova'da konserler verdiler. 1995'in sonlarına doğru ise Almanya'da sadece Rammstein olarak kendi başlarına tura başlıyorlardı. Bu arada "Herzeleid"in kapağında yer alan fotoğrafları yüzünden medya tarafından Nazi olmakla suçlandılar. Medyaya göre kapakta "temiz çocuk" olarak poz veren Rammstein üyeleri Hitler'in arı ırk düşüncesini hatırlatıyordu.1997'de grup, "Sehnsucht" adlı albümlerini çıkardı. Sonuç, ilk albümden daha büyük bir başarıydı. Özellikle "Du Hast" adli parça çok beğeni kazandı ve "En İyi Metal Performansı" ödülü için bir Alman grubu olarak ilk kez aday gösterildi.

Rammstein, daha önce pek çok örneği görülen metal, hardrock türü müzik yapan "ağır" gruplardan oldukça farklı, daha önce örneğine pek rastlanmamış tekrara dayalı, endüstriyel, metal, elektronik müzik karışımı kışkırtıcı bir sound yakalamayı başardı. Özellikle Till Lindemann'ın bas sesi gotik, karanlık bir ses ortamı yaratmak için eşine az rastlanır bir renge sahipti. Rammstein'in parçalarında kullandığı dil -"Du Hast" ve "Engel"'in İngilizce versiyonları da yayınlanmasına rağmen- her zaman Almanca oldu. Ayrıca Till Lindemann Almanca sözlerle oynayarak "Du Hast" ta olduğu gibi birçok çift anlam yarattı. "Du Hast" bana sahipsin anlamına gelmekle birlikte "Du Hasst" seklinde söylendiğinde benden nefret ediyorsun anlamına gelmektedir. Rolling Stone'da çıkan bir yazı "Sehnsucht"'u "kuvvetli gibi gösterilmek istenen melodramatik melodi duyarlılığı", SPIN'de çıkan bir yazı da "öfkelerini güzellikle dengeleyebilen romantik endüstriyel-metal melezi dayanılmaz kara hüzün" olarak tanımlıyordu.

Gerçekten de Rammstein'in yarattığı ses ve görüntü ortamı, ilk bakışta göze çarpan "ağır" gitar tonlarına sahip, öfkeli, saldırgan ve kışkırtıcı sounduna ve görüntüsüne ustaca yedirilmiş, zaman zaman sözlerden ve kırılgan seslerden anlaşılabilecek muhteşem bir duyarlılık bütünü olarak tanımlanabilir.

Rammstein'in konserleri de ince ince planlanmış görsel bir şov niteliğindedir. Özellikle ateş, duman konserlerin vazgeçilmez demirbaşlarıdır. Till Lindemann'ın başta hobi olarak ilgilendiği ateş oyunları arasında sahnede alev silahı kullanma, asbestten yapılmış yanan bir pelerin, alev püskürten ayakkabı giyme, metal bir ok ve yayla alev püskürtme ve çeşitli havai fişek oyunları sayılabilir. Bir konser sırasında sahnede bulunan bir alev kulesinin seyirciler üstüne devrilmesiyle muhtemel bir felaketin şans eseri önlenmesinin ardından Rammstein, alev oyunlarını tamamen bu konuda tecrübeli bir ekibe devretti.

Rammstein'in tüm dünyada tanınmasına ve başarı kazanmasına neden olan asıl kişi David Lynch'tir. Grup ilk albümlerini yayınlarken, parçalarına video klip yapmak için bildikleri birçok yönetmene çalışmalarını gönderdiler. Bunların arasında Blue Velvet, Eraserhead, Twin Peaks ve Wild At Heart gibi filmlerin yönetmeni David Lynch de vardı. Ünlü yönetmen Rammstein'a zamanı olmadığı için video klip işiyle ilgilenemeyeceğini belirten bir not yazdı ve parçalarının çok iyi olduğunu da eklemeyi ihmal etmedi. David Lynch daha sonra "Herzeleid" albümünden iki parçayı "Lost Highway" filminde kullanmak istediğini Rammstein'in menajerine iletecekti. O sıralarda Rammstein daha Amerika'da hiç tanınmıyordu. Filmle birlikte tüm dünyada kitlelere kolayca ulaşıp, hızla tanınmaya başladılar.1998'de Berlin'de canlı olarak kaydedilen "Live Aus Berlin" adli albümleri yayınlandı. Bunu izleyen yıllarda Amerika da dahil olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde tura çıktılar2001 Nisanında son albümleri olan "Mutter" yayınlandı. Albüme "Herzeleid" ve "Sehnsucht"'un karışımı niteliğinde bir atmosfer hakim. "Herzeleid"'teki çıplak kışkırtıcılık, "Sehnsucht"'taki duygusallıkla karışmış ve albümde özellikle Till Lindemann'in tutkudan yanıp tutuşan vokali göze çarpıyor. Gitarlar yine her zamanki bol tekrarlı ve sert cümleleriyle uğulduyorlar. Albümden çıkan üç singledan -"Sonne", "Links 2 3 4" ve "Ich will"- "Sonne", boksör Wladimir Klitschko'ya promosyon olarak kullanması için yapılmış ancak boksörün menajeri tarafından uygun görülmemiş..
Karılarımız Bizi Terk Etti!



Endüstriyel müziği yeniden canlandıran ve Almanca şarkılarla da popüler olunabileceğini ispatlayan olay adamların topluluğu Rammstein'la konuşmak da biricik derginize nasip oldu. Ergün sordu, gitaristleri Paul Landers cevapladı.

*Paul, bize öncelikle Rammstein'ın felsefesinden ve anlamından bahsedebilir misin?
*Eğer birilerinin ayak izlerine sen de basarsan geride hiçbir iz bırakmazsın. Rammstein'ın anlamını sormak karşına şu soruyu çıkartır: "Rolling Stones" ne anlama geliyor peki?
*Rammstein'ı nasıl kurdunuz ve ilk zamanlarınızda müziğinizi nasıl şekillendiriyordunuz?
*Her şey altı arkadaşın bir araya gelmesiyle başladı. İlginçtir; Rammstein herkesin kendi grubunda yapamadığını yaptığı bir projeydi önceleri. Sonradan 'makine'lerle çalışmanın zevkine vardık. Çünkü bu bizim içimizdeki Alman mizacımızı karşılayan, tatmin eden bir şeydi.
*Sizi Dynamo Festivali'nde canlı seyretme fırsatını bulduk. Fakat şovunuz öylesine kusursuz gözüküyordu ki, seyircilerin birçoğu playback yaptığınızı düşündü. Sen ne diyorsun bu konuda?
*Tabii ki playback falan değildi. Komplimanınız gerçekten gururumu okşadı ama dürüst olmak gerekirse benim fikrim şovun çok daha iyi olabileceği şeklindeydi. Beğendiğim ve gerçekten iyi çalan grupları sorarsan Skunk Anansie, ilk davulcularının olduğu dönemdeki Smashing Pumpkins ve Pantera'yı gösterebilirim sana. Bunlar dışında kusursuz olduğuna inandığım iki konser seyrettim hayatımda: Metallica ile Nine Inch Nails.
*Bütün şarkılarınızı Almanca söylemenize karşın inanılmaz bir uluslararası başarı yakaladınız. Bu kadarı biraz garip değil mi? Siz de şaşırmadınız mı bu işe?
*Şüphesiz büyük bir sürpriz oldu ama yine de bize daha çok 'komik' geliyor tüm bu olup bitenler.
*Sonra Rammstein'ı Depeche Mode tribute albümünde görmek ve hele hele İngilizce şarkı söylerken yakalamak da bizim için hoş bir sürpriz oldu. Bu albüme katılımınız nasıl gerçekleşti?
*Aslında uzun bir hikayesi yok. Bize katılmamız teklif edildi; biz de kabul ettik. Ayrıca İngilizce'ye karşı bir tavrımız falan yok, fakat ne zaman bu dili kullanmaya kalksak kulağımıza bir tuhaf geliyor. Almanca şarkı sözlerine takılıp kalmamızın en önemli sebebi de bu olsa gerek.
*Rammstein hayatlarınızı nasıl etkiledi? Grubunuzu aile yaşantılarınıza tercih etmiş gözüküyorsunuz...
*Bunun başka bir çıkış yolu yoktu inan ki. Üstelik hepimizi eşlerimiz terk etti. Aslında kimin kimi terk ettiği de tartışmaya açık tabii. Biz asla oturup da karılarımızdan ayrılmak gibi bir karar vermedik. Zaten bütün bu olaylar da birkaç ay içerisinde olup bitti.
*Müzik piyasasına girdiğinizde Alman basını tarafından Neo-Nazi ırkçı fikirleri desteklemekle suçlandınız. Kendi basınınızın bu tavrı sizde bir hayalkırıklığı yarattı mı?
*Elbette. Tek kelimeyle şoke olduk ve ağzımızı uzun bir süre bıçak açmadı. Ayrıca kişisel olarak sol eğilimli birisi olduğumu da rahatlıkla söyleyebilirim. Sırf basında çıkan bu saçmalıklar yüzünden hiçbir politik içeriği olmayan şarkılar yazmaya zorlandık. Bunun bizim için ne denli iyi, ne denli kötü olduğu ise apayrı bir tartışma konusu.Kabul etmek gerekir ki,
*"Lost Highway" birçok yeni dinleyici kazanmanızı sağladı. David Lynch'in filminin soundtrack'i için neden Rammstein'ı seçtiğini biliyor musun?
*Bunu anlamak hiç de güç değil. Filmi bir kere izlemek, David'in neden Rammstein'ı seçtiği sorusunun yanıtını verecektir. (Sonradan öğreniyoruz ki Rammstein "Lost Highway"de şarkılarının kullanılabilmesi için sayısız kez Lynch'e kaset yollamış!)
*Paul, peki Rammstein'ı modern müzik çerçevesinin neresinde görüyorsun?
*Birçok başka grup gibi bizim de olmaya çalıştığımız şey 'yarının topluluğu' olabilmek.
*Peki Rammstein'e özgü olan ve gurur duymanı sağlayan en önemli "güç"ler neler?
*Hepimizin birbirinden epey değişik karakterler olması ve buna rağmen aynı hedefleri paylaşmamız. Kendi aramızda daima kavga halindeyizdir çünkü gruptaki herkesin görüşleri ve fikirleri çok farklıdır.
*İmaja büyük önem veren bir grup olduğunuz gerçek. Peki bir sanatçının imajlarla gerçekleştirebileceği en radikal hareket ne olabilir sence?
*Bir düşünelim... Çıplak bir adamın kendisini yakması en uç hareket olsa gerek. Till (vokalistleri) böyle bir şey yapmaya kalksa bir saat derin dondurucuda yatmak zorunda kalır. Hem ondan böyle bir şey rica etmek de biraz fazla olur herhalde!
*Till dedin de... Dynamo'dayken Till'in deli raporu olduğu da kulaktan kulağa dolaşan söylentiler arasındaydı. Doğru mu duyduklarımız?
*Bu soruyu basitçe cevaplayayım. Her insanın öyle ya da böyle psikolojik rahatsızlıkları vardır. Normal ve anormal arasındaki çizgi çoğu zaman sanıldığından çok daha incedir.
*Merak ettiğimiz şeylerden biri de Almanya'nın neden bu kadar radikal müzik gruplarına ilgi gösterdiği. O ülkede yaşayan birisi olarak bunun sebebini biliyor musun?
*Bahsettiğin fenomenin sadece Almanya için geçerli olduğunu sanmıyorum. Üstelik zamanında caz bile Almanya'da radikal olarak değerlendirilip yasaklanmıştı. Doğu *Almanya'da rock'n'roll dinlenemiyordu çünkü o da yasaktı. The Beatles ortaya çıktığında, devrimci müzikleri ve görüntüleriyle tüm dünyayı şok etmişti. Göreceksin, birkaç sene içinde de kimse neden Rammstein'ın bir zamanlar şok edici sayıldığına anlam veremeyecek.
*Gelecekte Türkiye'ye gelmek gibi bir planınız var mı?
*Planlıyoruz tabii ki. Ama ne zaman olur bilemem...
istemeden ünlü olan rock grubu




Rammstein, Zürich konserinde yeni albümü 'Mutter'den şarkılar çaldı.

Almanya'nın doğusundan gelen metal müziğin 'gizli devi' Rammstein'in Zürih konseri hayli görkemliydi

ZÜRİH - Bütün gruplar İngilizce sözlü müzik yaparken, siz Almanca müzik yaparsanız, müzik piyasasında yeriniz ne olur?
Veya, Limp Bizkit, Metallica gibi medyatik bir grup değilseniz, şansınız nedir? İstisnalar hariç, şansınız yüksek değildir.
Almanya'nın doğusundan gelen Rammstein, rock ve metal piyasasının bu iki kuralını yerle bir etti. Grubun gördüğü ilginin nedeni bilinmese de rock dünyasında özel bir yerleri olduğu ve fan sayılarının milyonları bulduğu bir gerçek. Bu sebeple, önceki hafta İsviçre'nin en önemli konser merkezi, Hallenstadion'daydık. Konser, Universal'den
çıkan albümleri 'Mutter'in tanıtımı için çıktıkları Avrupa turnesinin ilk ayağıydı. 12 bin kişilik salon doluydu.
Türkiye'den geldiğimizi duyan grup bizimle yakından ilgilendi ve grubun klavyecisi Flake ile kısa bir söyleşi yapma fırsatı bulduk. İlk soru, Almanca müzikle dünyaya açılırken korku duyup duymadıklarıydı. Flake, "Dürüst olmak gerekirse, grubu kurarken dünyaya açılmak gibi bir niyetimiz yoktu. Bundan daha önemlisi, hiçbirimiz
İngilizce bilmiyoruz." dedi.
"Herhalde, grup öncesi yaptığınız işler iyi para kazandırıyordu ki büyük hayaller kurmuyordunuz" sorusuna aldığımız cevap şaşırtıcıydı: "Öyle iyi işlerimiz yoktu. Muslukçuluk, kalorifer tamirciliği gibi güvenliği olmayan işlerde çalışıyorduk. Belki de bu umutsuzluk ortamında, her şeyi boşlamak daha kolayımıza geldi". "Türkiye hakkında ne biliyorsunuz?" demeden edemedik ve "Sizler hakkında bildiğim tek şey, maç kazandığınızda sabaha kadar kornalara basarak gezmeniz" yanıtını aldık.
Konser ise son derece ateşli geçti. Kolonlardan gelen kalp atışı efektiyle beraber, sahnedeki ana rahmi şeklindeki dekor aşağıya doğru inmeye başladı. Basgitarist Olivier, gitaristler Paul ile Richard ve davulcu Christoph sahnede belirdi ve 'Mutter'in açılış şarkısı "Mein Herz Brennt" ile konser başladı. Solist Till, sahnenin yanındaki platformun yükselmesiyle yerine geldi. İkinci şarkıyla birlikte ise salon müziğin ve Rammstein'ın en sevdiği efekt olan alevlerin etkisiyle iyice ısınmıştı.
Amerika Videosu Kamera Arkası



"AMERIKA DVD" de yer alan "Making of Amerika" da grup üyeleriyle röportaj yapılmış ve grup üyeleri, video hakkında ve A.B.D. hakkında çok ilginç şeyler söylemişler...


FLAKE: Amerikalıların şarkıyı seveceğini ve eğlenceli bulacağına inanıyorum ve şöyle düşünecekler: "sonunda, avrupalılar ne kadar iyi olduğumuzu anladılar." Bu bu şarkının niçin olduğunun açıklaması: Kendimizi sinsice amerikalıların kalbine sokuyoruz.

PAUL: Biz gerçek bir mesajı olan bir grup değiliz. Belki "Evet!" ya da "İstiyorum!" dışında. Fakat burda bir istisna yapmak zorundaydık. Çünkü biz albümü hazırlarken Amerika çok fazla can sıkmaya başlamıştı.

OLIVER: Savaş heryerde idi, ve biz deneme odaları gibiydik. Medyada yazılanlar aldırmazlıktan gelemeyeceğimiz kadar önemliydi.

SCHNEIDER: Direk adını vermeden bir konu açmanın güzel bir yolunu bulduk. Kendi stilimizde, pek çok çift anlamla...

PAUL: Daha belirsiz olan bazı şeyler ise insanlara kendi düşüncelerini uygulayabilecekleri kadar şans verilmemesi. Kesin bir fikir ortaya koyduğunuz zaman, hayaller için yeterli boşluk kalmaz. Biz Amerika'da "Sehnsucht" söylerken ordaki fanlarımız şarkının sözünü "Chainsaw" olarak düşünüyolardı ve harika olduğunu düşünüyolardı. Ve onlara şarkının aslında "Özlem, Tutku" manasına geldiğini anlattım ve gerçekten hayal kırıklığına uğradılar.

OLIVER: Önemli olanın yabancı insanların "bunun gerçekten bir aşk şarkısı olmadığını" anlamaları olduğunu hissettik. Bu yüzden şarkının bu kısmı "No! This is not a Love Song" bir harika.

TILL: Bu bir elde, Amerikan fenomeninin ne kadar saçmalığa yol açtığı ve hepsinin ordan geldiği hakkında. Ve diğer elde de ne kadar geliştiği ve ilerlediği hakkında. Aya çıkmaları mesela.

RICHARD: Bu benim için "iyi" ve "kötü" hakkında değil. Amerikan kültürünün sembolize ettiği pek çok şeyi seviyorum.

FLAKE: Ben Amerika'daki kadar güzel bir işeme kabı hiç görmedim. Harika bir uzunluk, bir Cadillac kadar geniş. Kusursuz bir fışkırtma... Kusursuz!

SCHNEIDER: Herkesin amerikan filmleri izlemesi ve amerikan müzikleri dinlemesi iyi, güzel. Fakat tek kültür bu sanatların önemini satmaya başladığı ve kişisel kazançlarını kendi amaçları doğrultusunda kullanmaya çalıştığı zaman, Irak'taki gibi, işte o zaman bu çok fazla oluyor.

RICHARD: Direk olarak hiç kimseye temas etmeden bir video çekmenin yolunu aradık. Videonun basitçe amacı şu "Amerikalılar asla aya çıkmadılar, onlar sadece bizi kandırdılar."

PAUL: Biz Amerikan kültürünün nasıl dünyanın geri kalanına sızdığını göstermek istedik.

FLAKE: Amerikanın dünyaya olmayan şeyleri film teknolojileriyle olmuş gibi gösterdiğini görüyoruz.

RICHARD: Amerika bazı kötü eğilimlerini bizlere iyi bir şey gibi göstermeye çalışıyor. Bunu herşeyde görebilirsiniz. Amerika'da 10 litrelik şişelerde portakal suyu alabilirsiniz. Burda ise 1 ya da 2 litrelik şişelerde bulabilirsiniz. Ordaki insanları anlamak zor, çünkü herşeyi abartıyorlar. Avrupada bazı düşüncelerinizin anlamını açıklamak zorundasınız.

FLAKE: Hindistan hikayesi insanların Amerika ile siyah-beyaz kovboy filmlerini birleştirmesidir. Kovboy ve Hint filmleri onları çocuk olarak gördüğüm tek şey.
Doğu Almanya'da bir zamanlar Amerika'nın gerçek olmadığına dair söylentiler vardı. Oraya gidip gelen kimseyi tanımıyorlardı. İnsanlar ordan bahsederken "Orası" veya "Okyanusun Ötesi" diyordu.

-------------------------------------------

Burda da yönetmenin, videonun yapımı hakkında verdiği bilgiler... Rammstein'ın en pahalı videosu anlaşılan...

JOERN HEITMANN (yönetmen): Çekimi iki kat daha hızlı yapıyoruz. Böylelikle geri normal hızda yayınladığımız zaman hareketler daha yumuşak, ayda gibi oluyor. Bu grup için zor oluyor. Sanki bir punk konseri veriyorlarmış gibi geliyor onlara.
Normal bir stüdyoda bir ay yüzeyi inşa edemezsiniz. Bunun için binlerce kare boşluk ve tamamiyle bir karanlığa ihtiyacınız olur. İşte bu yüzden bu ambardayız. 240 ton kül kumumuz var bu tamamiyle dolu altı yük kamyonu demek. Sonra doğru ışığı elde edebilmek için 120 metrelik duvarları siyah madde, plastikle kapladık. Daha sonra 6 metre genişliğinde ve 5.5 metre uzunluğunda bir uzay aracı inşa ettik. Bu orjinal boyutta bir uzay aracı oldu.
Astronot elbiseleri Amerikadan ve orjinal. Bunlar çok bize çok pahallıya maloldu fakat gerçek görünmesinin tek yolu bu idi.
Richard'ın uzaydaki gitar solosunu çekerken önce onu astık. Kasksız, miğfersiz test çekimini gerçekleştirdik. Dünya arkanızda ve güneş yüzünüzdeki kaskta yansıyor ve ağır çekimde uzay hissi duyuyorsunuz.

TILL (kostümü giyerken): Bu adamın patronu Doneld Sutherland'a kostümü giydirirken onun penisi fermuara takıldı ve patronunun başı büyük belaya girdi. (gülüşmeler)

JOERN: Bütün dünyanın, Rammstein ay yüzeyinde çalarken onları seyrettiğini göstermek istedik. Fakat bütün dünyada gezip onları filme alamazdım ve Endonezya'lılara almanca öğretmek oldukça zor olurdu. Ben de bazı arşivleri aldım ve insanların gerçekten şarkıyı söylediği bir kaç ekstra sahne ekledim. Ve bu bütün dünyanın aynı anda şarkıyı söylüyormuş izlenimini verdi.
Rock One Dergisi (Fransa) Paul ve Till Röportajı Kasım 2005

*İkinci albüm neden bu kadar çabuk geldi? Bu büyük grupların nadiren yaptıkları bir şeydir.

Paul: "Reise, Reise" için çok fazla şarkımız vardı ve hangilerini seçeceğimizi bilemiyorduk. Genelde çok fazla parçamız olur ve bir kaçını kenara koyardık fakat bu kez çok güzel parçalar vardı ve bunu yapamadık. Her nasılsa bazı parçalarımız kayboldu ve böylece hiç yapmadığımız bir şeyi yaptık. Hemen Berlin'deki stüdyomuza döndük ve 4-5 beş şarkı daha yapıp albümü tamamladık. Bunlar Benzin, Mann gegen Mann, Spring, Te Quiero Puta ve bir adette yayınlanmamış parça idi.

*İki adet benzer albüm yapmaktan korkmadınız mı? Çünkü kayıt dönemleri birbirlerine çok yakındı.

Paul: Aslında tam olarak yapmak istediğimiz buydu. İkiye böldüğümüz ve daha fazla para kazanmak için iki parça halinde sattığımız albümler gibi görünüyorlar (gülüşmeler). Hayır, gerçekten, başka bir sebebi var.Universal ile 5 albümlük bir kontratımız var ve kayıt şirketimiz bu ilave albümü full albüm olarak kabul etti. Böylece 5 albüm yapmış olduk ve kontratımız artık sonuçlandı.

*Rammstein 12 yıldır müzik hayatına devam ediyor, kendinizi tekrarlamadan yazdığınız yeni şarkıların verdiği huzuru nasıl tanımlarsın?

Paul: Baştan alırsak grubun içinde çok fazla zıt fikirli insan vardı öyle ki üç ayrı müzik grubu oluşturabilirdik. Çoğu şarkı sözlerini ve öyküleri Till'in yazmasından beri boş sayfa sorunumuz artık yok. Till'in sözler konusunda artık daha fazla fikrinin olmadığı gün belki o çeşit bir sorunumuz olacak. Fakat müzik söz konusu olduğunda çok fazla fikir var. Üç yıl önce her albüm arasında, ne zaman kendimizi başka şeylere açsak sürekli yeni fikirlerle dönüyorduk. Bu albüm hariç çünkü bu albüm "Reise, Reise"nın devamı idi ve kimse yeni sürprizlerle gelmedi.

*Grup üyelerinin grup ve fanları arasındaki ilişki konusunda epey mantıklı olduğu düşünülebilir. Dışarıdan gelen düşünceleri ve insanların sizin hakkınızdaki fikirlerini umursamamak doğru mudur?

Paul: İki çeşit grup vardır: Bazıları AC/DC gibi son albümü ile ilk albüm soundunu aynı tutar. U2, Depeche Mode ve Red Hot Chili Peppers gibi bazı grupların soundunda ise sürekli bazı evrimler ve değişimler görürsünüz. Bir de üçüncü tip gruplar vardır ki çok iyi başlayıp daha kötü ve gitgide en kötü hale gelirler (gülüşmeler). Bizim için önemli olan şey ise kendimizi tekrarlamamaktır. Bu gruptaki bazı sabit fikirlerimiziden biri. Zaman değiştikçe müzikte etrafımızda evrim geçirir. Bunu dikkate almak zorundayız. Artık başladığımız günkü gibi teknonun ağır bastığı bir dönemde değiliz. "Rock Metal" geri döndü. Bu ortamda biz de değişiyoruz.

*Rosenrot'un ilk parçası ne idi?

Paul: Biz böyle çalışmıyoruz. Yeni albüm yapmak için bir araya geliyoruz ve fikirlerimiz ortaya koyuyoruz. Herkes ne istediğini söylüyor ve bir süre sonra bazı fikirler dışarıda kalıyor, çıkış noktamızı belirliyoruz. Mesela şu anda sıradaki albümümüzü daha sert yapmak istiyoruz. Belki öyle olmayacak fakat şu an çıkış noktamız bu.

*Son albümün tersinde yeni bir albüm mü yapmak istiyorsunuz?

Paul: Her zaman bir adım ileri gitmek istiyoruz. Fakat bu Rammstein için neredeyse otomatik olarak gelişiyor. Tekrarlayamayacağınız bazı şeyler vardır çünkü artık önceki gibi iyi olmazlar. Bazı radikal değişimleri bu yüzden gerçekleştiriyoruz.

*Müzik dışındaki sorunlarla da uğraşıyor musunuz?

Paul: Her zaman. Size anlattığım gibi, kişiliklerimiz çok farklı. Fakat şimdi önemli olanın hepimizin biraz özgür bırakılması olduğunu anladık. Altımızda müziğe etki ediyoruz. Her fikrin grubun testinden geçmek zorunda olduğu bir katılımcı demokrasi işliyor.

*Albümün isminin manası nedir?

Paul: Biz bu albüme, bunun ikinci bölüm olduğunu belirtmek ve insanları kandırmamak için "Reise, Reise vol.2" ismini vermek istedik. Fakat kayıt şirketimiz bunun yeterince şiirsel olmadığını düşündü (gülüşmeler). Böylece tekrar düşünmeye başladık. Hepimizin aklına tek bir şarkının ismi geldi. "Rosenrot" albümün ruhunu en iyi yansıtan isim gibi göründü.

*Pembe ve kırmızılar gibi yeni albümdeki temalarınız genelde rock albümlerinde görülenden daha fazla çelişkili. Bu kendinizi ayırmak için bir yol mu?

Paul: Başlangıçtan beri Rammstein bu olmuştur. Sözleri yazan ve insanların yüreğine dokunan Till'e sahip olduğumuz için gerçekten çok şanslıyız. Önceden belirlediğimiz veya hesapladığımız bir şeyler yok. Her şey doğal olarak geliyor. Belki bir sonraki albüm başarısız olacaktır, bilemezsiniz.

*Gerçekten bir gün başarısız olabileceğinizi düşündünüz mü?

Paul: Elbetteki olabilirdi. Şu anda müziğimiz çok başarılı durumda olduğu için demiyorum. Güzel bir albüm yapan bazı gruplar sonra daha az iyi olan bir albüm üretebiliyorlar. Fakat kimse onlara kızmamamlı. Daha önce yaptıkları iyi işler için teşekkür etmeli. Olağanüstü bir başarıyı tekrarlamak çok zordur.

*Hangi ölçüde başarı size baskı yapar?

Paul: 3. albümüz sırasındaki baskı dayanılmazdı. 4.de oldukça kolaydı. Fakat başarı geldiği gibi baskı da geldi ve bu yüzden düşmeniz çok kolaydı. Yeni bir grup kurduğunuzda ünlü olmak için mücadele verirsiniz ve tüm enerjinizi buna harcarsınız. Fakat şöhret geldiğinde birarada kalmak için daha fazla çaba sarfetmeniz gerekir. Başlangıçta bu ikinci aşamanın çok fazla efor gerektirdiğinin farkında olamazsınız.

* Bir grubun en iyi yapabileceği şey halen, daha önce yazılmamış şarkılar yazmak mıdır?

Paul: Evet. Bu kesin fakat bunun çok zor olduğunu hiç hissetmedik, çünkü yaptığımız işi çok seviyoruz. Çünkü çok fazla fikrimiz var bu yüzden kendiliğinden geliyor. Fakat bütün bu fikirler, grup artık olmazsa işe yaramaz. Grubu bir araba olarak düşünün, fikirlerimiz de benzin.

*Albüm kapağında anlattığınız buzları insanlarla birlikte kırmak istediğiniz mi?

Till: Hayır, daha romantik bir manası var. Bir hiçliğin ortasına gelen bir çift gibi.Ve ayrıca estetik bir sebebi var. En iyi olan, herkesin kendi yorumunu getirebileceği şeydir. İnsanların bunun hakkındaki yorumlarını duymak bana çok ilginç geliyor.

*Şarkılarınızın kayıttan sonra size ait olmadığı hissine kapılıyor musunuz?

Till: Evet kesinlikle, başka türlü olamaz. Evde şarkımızı hazırlıyoruz ve stüdyoya girdiğimizde artık o şarkı bize değil gruba ait oluyor. Albüm yayınlandığında ise dinleyicilere ait oluyor.

*Bir önceki albümünüz "Reise, Reise"yı stres ve zorluk altında yaptığınızı pek çok kez söylediniz. Bu albümde ise tersi hissedilebiliniyor.

Till: Bunu ikinci kez duyuyorum. Hangi grup üyesi "Reise, Reise" kaydının stresli olduğu hakkındaki bu söylentiyi başlattı bilmiyorum. Çünkü benim için öyle değildi. Üretim öncesinde bazen büyük baskıların yaşandığı doğrudur çünkü bazı kararlar almalısınız ve hatta bu demokratik bir süreç ise çatışmalar bile yaşanabilir. "Reise, Reise" için İspanya'da, genelde Malaga'daydık ve orada çok fazla baskı yaşamadık. En azından daha önce yaşadıklarımızdan daha fazlası yoktu.

*Albümün ismi Alman Edebiyatına mı ait?

Till: Hayır, tam olarak değil, sadece parçanın ismi olan nakarattaki bir ifade alıntıdır. Bu nakarat bir işaret gibi, aynen kırmızı rengin bir işaret olabileceği gibi. Bundan ayrı olarak Rosenrot, uçurumda bulunan bir gülü isteyen ve erkeğini bu uğurda oraya ölüme göndermeye hazır olan kadın hakkında bir hikaye."Rosenrot" kelimesi bir sembol. Bu bir elmas veya ulaşılamayacak değerli bir taş ta olabilirdi.

*Her aşk hikayesi kötü sonla biter mi demek istiyorsunuz?

Till: Hayır, hepsi değil. Bunun yanı sıra albümde ben ölmeden ölme manasına gelen "Stirb nicht von mir" dında bir şarkı da yer alıyor. Yani, hayır bütün aşk hikayeleri kötü sonla bitmez. "Rosenrot" bizim en romantik albümümüz olabilir.

*Kişisel aşk serüvenleriniz de sözlere yansıyor mu?

Till: Rammstein şarkılarının genelde otobiyografik olduğu doğrudur. "Rosenrot" kayıtları sırasında gerçekten iyi hissetmiyordum. Ve şansıma diğerleri de iyi değildi. Fakat biz aynı ruhsal durumu paylaştığımızdan beri aynı müzikal dalga boyundaydık. Benim hüznüm ve bu albümün hüznünün benzemesinin nedeni bu.Gerçekten bu bizim en romantik albümümüz.

*Şarkıların gücü ayrıca bazı şeyleri işaret ediyor ve böylece bazı insanların birbirine naklettiği hikayeler mi anlatıyorsunuz?

Till: İyi olan herkesin okuduğunda veya dinlediğinde hikayeyi kendi hikayesine dönüştürmesidir. Birisi kendi yaşadığı bir şeyi görebilir, genel görünüşü keşfeder ve kendine "birisi geçmek zorunda olduğum yol hakkında benzer şeyler anlattı" der. Ben örneğingeçmişte çok okudum. Kendi geleceğimi göremiyordum. Okuduklarımda varoluşumla ilgili sorunlarımın bazılarına çözümler bulduğum için mutluydum.Okumak her zaman iyidir, kendinizi daha az yalnız hissedersiniz.

*Grup içindeki ilginç ilişkiyi uzun süredir korumak zor oluyor mu?

Till: Birbirimizi evliymiş gibi gerçekten iyi tanıyoruz. Çünkü bir evlilikte çiftler genelde sabahları birbirlerini terkederler ve kendi işlerine giderler ki biz sürekli birlikteyiz. Turneler esnasında mesela gece ve günfüz biraradayız. Sadece bir kaç saat uyuduğumuzda birbirimizden ayrı kalıyoruz. Bu yüzden hassas taraflarımızı biliyoruz. Birni neyin kızdıracağını, diğerini neyin güldüreceğini iyi biliyoruz. Bir çeşit hücrede buluyoruz kendimizi ve elbette herkes birbirinden uzak durmaya çalışıyor ve boş bir anımız geldiği anda yalnız geçiriyoruz.

*Hala bazen Rammstein rüyası görüyor musun?

Till: Evet, genelde kabuslar (Gülüşmeler). Genellikle uyandığınızda gerçekliğin o kadar önemli olmadığını farkedersiniz. Fakat ön prodüksiyon aşamasındaki zorluk, son derece güçlü bir süreç ve bu süreçte etrafta olan herşeyi emiyorsunuz ve kendinize "Bunu sözlerimde kullanabilirim, birisi zemine düşer ve ben bunu işim için kullanabilirim falan..." diyorsunuz. Bütün bu gözlem ve izlenimler rüyalarınıza da giriyor. Bu biraz baş ağrıtıcı çünkü kafanız müziklerle dolu.

*Albümün açılış parçası Benzin. Grup şimdi 10 yaşında. Sizin benzininiz nedir?

Till: Sanırım grubun içindeki eşitlik. Hepimizin aynı derecede hakları ve görevleri var. Aynı şekilde de eşit kazanıyoruz. Kimse ayrıcalıklı değil. Yaşamak istediğimiz bir demokrasi türü. Brbirimizle sıklıkla konuşmamızın yardımı çok oluyor. Bir grup için birlikte eğlenmek kolaydır. Ancak daha sonrasında sürekli konuşmayı sıklıkla sürdürmek zordur. Gruplar patlar ve artık birbirleriyle görüşmez olurlar. Bizde böyle bir durum yok. Herşey diyalog sanatında, kendimizi takıntılarımızdan arındırıp, şarkıların hizmetine ve aramızda işleyen demokrasiye bırakmamız lazım. İşte bu sıklıkla ihtiyaç duyduğunuz kötü kelime oyunlarının olmadığı grup terapisidir. Bazen tartışmak, kavga etmek bile bir çeşit terapidir. Her ne olursa olsun konuşmayı kesmememiz lazım ve kesmiyoruz da.
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6 7 8 9