:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Kuran'ı Kerim Türkçe Meali....
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5 6
NAHL

Bismillahirrahmanirrahim


1- Allah'in emri geldi, sakin onu acele edip istemeyiniz. Allah, müsriklerin kostuklari ortaklardan münezzeh ve yücedir.

2- Kendi emrinden ruh (vahiy) ile melekleri, kullarindan diledigi peygamberlere indirip su gerçegi insanlara bildirin, buyuruyor: Benden baska hiçbir ilâh yoktur. Ancak benden korkun.

3- Allah gökleri ve yeri hikmeti ile yaratti. O, kâfirlerin ortak kostuklari seylerden çok yücedir.

4- O, insani bir meniden (spermadan) yaratti. Bir de bakarsin ki o, Rabbine karsi apaçik bir düsmandir.

5- Hayvanlari da O yaratti. Onlarda sizi isitacak seyler ve birçok faydalar vardir. Ve siz onlardan bir kismini da yersiniz.

6- O hayvanlari, aksam vakti getirirken ve sabahleyin salarken, onlarda sizin için bir güzellik ve zevk vardir.

7- Bu hayvanlar, ancak güçlükle varabileceginiz bir memlekete yüklerinizi tasir. Rabbiniz, süphesiz çok sefkatlidir, çok merhametlidir.

8- Hem kendilerine binesiniz, hem de zinet olsun diye atlari, katirlari, ve merkepleri yaratti. Ve su anda bilemeyeceginiz daha nice seyler yaratacak.

9- Dogru yolu göstermek Allah'a aittir. Onun egrisi de vardir. Allah dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.

10- Sizin için gökten su indiren O'dur. Içecek su ondandir; hayvanlarinizi otlattiginiz bitkiler de o su ile yetisir.

11- Allah, sizin için, o su ile ekin, zeytin, hurmaliklar, üzümler ve her

çesit meyveleri bitirir. Süphesiz ki bunda düsünecek bir topluluk için büyük bir ibret vardir.(1)

12- Geceyi, gündüzü, günesi ve ayi sizin hizmetinize O verdi. Bütün yildizlar da O'nun emrine boyun egmislerdir. Süphesiz ki bunda aklini kullanan bir toplum için ibretler vardir.

13- Yeryüzünde sizin için yarattigi degisik renklerdeki seyleri de sizin hizmetinize sunmustur. Elbette bunda ögüt alan kimseler için bir ibret vardir.

14- Yine denizden taze et (balik) yiyesiniz ve ondan takindiginiz süs esyasini çikarasiniz diye, denizi emrinize veren Allah'tir. Gemilerin denizde suyu yararak gittiklerini görüyorsun. Lütfundan rizik aramaniz ve sükretmeniz için Allah böyle yapmistir.

15- Allah, yeryüzü sizi sarsmasin diye oraya sabit daglar yerlestirdi. Yolunuzu bulmaniz için de nehirler ve yollar yaratti.

16- Daha birçok âlametler yaratti. Insanlar geceleyin de Allah'in yarattigi yildizlarla yönlerini bulurlar.

17- Hiç yaratan (Allah), yaratmayan (putlar) gibi olur mu? Artik siz düsünmez misiniz?

18- Halbuki Allah'in nimetlerini teker teker saymaya kalkissaniz, onlari sayamazsiniz. Muhakkak ki Allah çok bagislayicidir, çok merhametlidir.

19- Allah, gizlediginizi de açikladiginizi da bilir.

20- Kâfirlerin Allah'tan baska yalvardiklari (putlar) ise, hiçbir sey yaratamazlar. Çünkü onlar, kendileri yaratilmislardir.

21- O putlar, hep ölüdürler, diri degildirler ve insanlarin öldükten sonra ne zaman dirileceklerini de bilmezler.

22- Ilâhiniz bir tek ilâhtir. Bununla beraber ahirete inanmayanlarin kalbleri inkârci, kendileri de böbürlenen kimselerdir.

23- Süphesiz ki Allah, onlarin gizlediklerini de açiga vurduklarini da bilir. Dogrusu Allah, kendilerini büyük görüp hakki kabul etmeyenleri sevmez.

24- Onlara: "Rabbiniz ne indirdi? denildigi zaman "Öncekilerin efsanelerini" dediler.

25- Bunu söylemelerinin sebebi su: Kiyamet günü, kendi günahlarini tam olarak yüklendikten baska, bilgisizlikleri yüzünden saptirmakta olduklari kimselerin günahlarindan bir kismini da yükleneceklerdir. Dikkat edin, yüklendikleri günah ne kötüdür!

26- Onlardan öncekiler de tuzak kurdular. Fakat Allah onlarin binalarini temelinden sarsti, çati tepelerinden üzerlerine çöktü ve azap onlara farkedemedikleri bir yönden geldi.

27- Sonra kiyamet günü Allah, O kâfirleri rezil rüsvay edecek ve diyecek ki: "Hani ugrunda müminlere karsi düsman kesildiginiz ortaklarim nerede?" Kendilerine ilim verilmis olanlar: "Süphesiz bugünün rezilligi ve kötülügü kâfirleredir." diyeceklerdir.

28- (O kâfirler), kendilerine zulmetmis kimseler olarak, meleklerin, canlarini aldiklari kimselerdir. O vakit onlar söyle diyerek teslim olurlar: "Biz, bir kötülükten dolayi yapmiyorduk." (Onlara): "Hayir, Allah sizin ne maksatla yaptiginizi elbette çok iyi bilendir."

29- "O halde içinde ebedî kalacaginiz cehennemin kapilarindan girin" denir. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür!

30- Kötülüklerden sakinanlara: "Rabbiniz ne indirdi?" denilince: "Hayir indirdi" derler. Bu dünyada güzel amel isleyenlere güzel bir mükafat var. Elbette ahiret yurdu ise daha hayirlidir. Allah'tan korkanlarin yurdu ne güzeldir!

31- O girecekleri yer, Adn cennetleridir ki, altindan irmaklar akar. Orada Allah'tan korkanlara diledikleri nimetler vardir. Iste Allah, takva sahiplerini böyle mükafatlandirir.

32- Takva sahipleri o kimselerdir ki, melekler, canlarini hos ve rahat halde alirlar. "Selam size, yapmis oldugunuz güzel islerin mükafati olarak girin cennet'e..." derler.

33- Ancak kendilerine, ruhlarini alacak meleklerin gelmesini veya Rabbinin azab emrinin (kiyametin) gelip çatmasini bekliyorlar! Kendilerinden öncekiler de böyle yapmislardi. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmetmislerdi.

34- Bunun için, sonunda yaptiklarinin cezasi baslarina felaket oldu ve alay edip durduklari o azap, kendilerini kusatti.

35- Allah'a ortak kosanlar dediler ki: "Allah dileseydi, ne biz, ne atalarimiz O'ndan baska hiçbir seye tapmazdik ve O'nun emri disinda hiçbir seyi haram kilmazdik" Kendilerinden öncekiler de böyle yaptilar. Buna karsi peygamberlerin vazifesi, ancak açik-seçik bir tebligden, ibarettir.

36- Andolsun ki biz her ümmete, "Allah'a ibadet edin ve putlara tapmaktan sakinin." diye bir peygamber gönderdik. Allah, bu ümmetlerden

bir kismina hidayet etti, bir kismina da sapiklik hak olmustur. Simdi yer yüzünde bir gezip dolasin da bakin ki, peygamberleri yalanlayanlarin sonunun ne oldugunu bir görün?

37- (Ey Muhammed!) Sen o kâfirlerin hidayete ermelerini ne kadar istesen de Allah, saptirdigi kimseyi hidayete erdirmez. Onlarin hiçbir yardimcisi da yoktur.

38- Kâfirler, "Allah ölen kimseyi diriltmez." diye en kuvvetli yeminleriyle Allah'a yemin ettiler. Hayir, bu ölüleri diriltmek, Allah'in kendisine karsi bir vaadidir. Ancak insanlarin çogu bunu bilmezler.

39- Allah ölüleri diriltecek ki, o kâfirlerin, hakkinda ihtilaf ettikleri seyi onlara açikça göstersin ve bunu inkâr edenler kendilerinin yalanci olduklarini bilsinler.

40- Biz bir seyi diledigimiz zaman, ona sözümüz sadece "ol" dememizdir. O da hemen oluverir.

41- Zulme ugradiktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, biz dünyada mutlaka onlari güzel bir yere yerlestiririz. Halbuki bilirlerse ahiretin mükafati elbette daha büyüktür.

42- O Muhacirler, müsriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.

43- (Ey Peygamber!) Senden önce de, kendilerine vahyettigimiz erkeklerden baskasini peygamber olarak göndermedik. Eger bunu bilmiyorsaniz Tevrat ve Incil âlimlerine sorun.

44- Biz o peygamberleri mucizelerle ve kitaplarla gönderdik. Ey Peygamberim! Sana da Kur'ân'i indirdik ki, insanlara vahyedileni açiklayasin. Belki onlar da düsünürler.

45- Sinsice kötü tuzaklar kuranlar, Allah'in kendilerini yerin dibine geçiremeyeceginden, yahut bilemeyecekleri bir yerden azabin gelmeyeceginden emin mi oldular?

46- Yahut (rizik için) dolasip dururlarken (Allah'in azabinin) kendilerini yakalayivermesinden emin mi oldular? Üstelik onlar, azabi engelleyici de degillerdir.

47- Yahut ta kendilerini azar azar yakalayip helak etmesinden emin mi oldular? Süphesiz Rabbiniz çok sefkatlidir, çok merhametlidir.

48- Onlar, Allah'in yarattigi birtakim seyleri görmediler mi ki? Gölgeleri Allah'in kudretine boyun egip secde ederek, saga sola döner, dolasir.

49- Göklerde ve yer yüzünde bulunan canlilar ve bütün melekler, kibirlenmeden Allah'a secde ederler.

50- Kendilerine hakim olan Rabblerinden korkarlar ve emrolunduklari her seyi yaparlar.

51- Allah, buyurmustur ki: Iki ilâh edinmeyin. O, ancak bir ilâhdir. Onun için yalniz benden korkun.

52- Göklerde ve yerde olan her sey yalniz O'nundur. Din de daima O'nundur. Böyle iken, siz Allah'tan baskasindan mi korkarsiniz?

54- Sonra Allah bu sikintiyi sizden kaldirdigi zaman, bir de bakarsiniz

ki, içinizden bir topluluk, hemen Rablerine ortak kosarlar.

55- Bunu kendilerine verdigimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. Simdi eglenin bakalim! Fakat yakinda bileceksiniz.

55- Bunu kendilerine verdigimiz nimete nankörlük etmek için yaparlar. Simdi eglenin bakalim! Fakat yakinda bileceksiniz.

56- Bir de müsrikler kendilerine rizik olarak verdigimiz seylerden tutuyorlar mahiyetini bilmedikleri seylere (putlara) pay ayiriyorlar. Allah'a andolsun ki, siz bu yaptiginiz iftiralardan mutlaka hesaba çekileceksiniz.

57- Onlar, Allah'a kizlar isnad ediyorlar. O, bundan münezzehtir. Kendilerine ise erkek çocuklari isnad ederler.

58- Halbuki onlardan birine, kiz dogum haberi müjdelendigi zaman içi öfkeyle dolar, yüzü kapkara kesilir.

59- Kendisine verilen müjdenin kötülügü, dolayisiyla kavminden gizlenir. Simdi acaba o çocugu zillet ve horluga katlanarak saklayacak mi? Yoksa topraga mi gömecek? Dikkat edin verdikleri hüküm ne kötüdür!

60- Ahirete iman etmeyenler için kötü sifatlar var. En yüce sifatlar ise, Allah'indir. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

61- Eger Allah insanlari zulümleri yüzünden hesaba çekseydi, yeryüzünde kimildayan tek canli birakmazdi. Fakat Allah onlari, belli bir vakte kadar erteler. Müddetleri (ecelleri) geldigi zaman, onu ne bir saat erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.

62- Müsrikler, kendilerinin hoslanmadiklari seyleri, Allah'a isnad ediyorlar. Dilleri, en güzel seylerin kendilerine ait oldugunu yalan yere durmadan söyler. Hiç süphesiz onlar için, sadece ates vardir. Oraya en önde gidip kalacaklardir.

63- Allah'a yemin olsun ki, biz senden önce bir çok ümmetlere peygamberler gönderdik. Ne var ki seytan, onlara amellerini bezeyip süslü gösterdi. Bugün de o seytan, kâfirlerin dostudur. Onlar için aci bir azab vardir.

64- (Ey Resulüm!) Biz, sana bu kitabi (Kur'âni) sirf hakkinda ihtilafa düstükleri seyi insanlara açiklaman için ve iman edecek topluma bir hidayet, bir rahmet olsun diye indirdik.

65- Allah gökten bir su indirdi ve onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat verdi. Süphesiz ki bunda dinleyen bir millet için büyük bir ibret vardir.

66- Gerçekten süt veren hayvanlarda da size bir ibret vardir. Size iskembelerindeki yem artiklariyla kandan meydana gelen, içenlere içimi kolay halis bir süt içirmekteyiz.

67- Hurma ve üzüm agaçlarinin meyvalarindan da hem içki, hem de güzel gidalar edinirsiniz. Süphesiz ki bunda aklini kullanan kimseler için büyük bir ibret vardir.

68- Senin Rabbin bal arisina söyle vahyetti: Daglardan, agaçlardan ve insanlarin kuracaklari kovanlardan kendine evler edin.

69- Sonra meyvalarin hepsinden ye de, Rabbinin (sana) kolay kildigi yollara gir, diye ilham etti. Onlarin karinlarindan renkleri çesitli bir bal çikar ki, onda insanlar için sifâ vardir. Süphesiz ki bunda düsünen bir millet için, büyük bir ibret vardir.

70- Allah, sizi yaratti, sonra da sizi öldürecektir. Içinizden kimi de, biraz bilgiden sonra esyayi önceki bildigi gibi bilmesin diye, ömrün en kötü çagina kadar yasatilir. Süphesiz ki Allah çok bilgili ve büyük kudret sahibidir.

71- Allah, rizik yönünden bir kisminizi digerlerinden üstün kildi. Kendilerine bol rizik verilenler, riziklarini ellerinin altindakilere vermiyorlar ki, onda esit olsunlar. Durum böyle iken Allah'in nimetini inkâr mi ediyorlar?

72- Allah, size kendi cinsinizden esler, o eslerinizden de ogullar ve torunlar yaratti. Sizi helal ve güzel gidalarla riziklandirdi. Onlar, hâlâ batila mi inaniyorlar? ve Allah'in nimetini inkâr mi ediyorlar?

73- Müsrikler, Allah'i birakip, göklerden ve yerden kendileri için

hiçbir rizka sahip olmayan ve sahip olmaya da güçleri yetmeyen seylere taparlar.

74- Artik Allah'a ortaklar kosmayin. Çünkü Allah, (esi bulunmadigini) bilir, siz bilmezsiniz.

75- Allah, hiçbir seye gücü yetmeyen, baskasinin mali olmus bir köle ile, kendisine güzel bir rizik verilen ve o rizikdan gizli ve açik olarak harcayan hür bir insani misal verdi. Hiç bunlar esit olur mu? Bütün hamd Allah'a mahsustur. Dogrusu insanlarin çogu bilmezler.

76- Allah su iki adami da misal verdi: Bunlardan biri dilsizdir, hiçbir seye gücü yetmez; efendisine bir yüktür. Onu nereye gönderse bir hayir getiremez. Simdi, bu adamla, adaletle emreden ve dogru yolda bulunan adam esit olur mu?

77- Göklerin ve yerin gaybini bilmek Allah'a aittir. Kiyametin kopusu yalniz bir göz kirpmasi veya daha az bir zamandan baskasi degildir. Süphesiz Allah her seye kadirdir.

78- Allah sizi annelerinizin karnindan çikardigi zaman hiçbir sey bilmiyordunuz. Sükredesiniz diye size isitme (duygusu), gözler ve gönüller verdi.

79- Gögün boslugunda Allah'in emrine boyun egdirilerek uçusan kuslara bakmadilar mi? Süphesiz bunda inanan bir toplum için âyetler (ibretler) vardir.

80- Allah size evlerinizden bir huzur ve dinlenme yeri yapti. Hayvanlarin derilerinden gerek yolculugunuzda ve gerekse konaklama zamanlarinizda kolayca tasiyacaginiz hafif evler (çadirlar v.s.) ve yünlerinden, yapagilarindan ve killarindan bir süreye kadar (giyinecek, kusanacak, serilecek ve dösenecek) bir esya ve ticaret mali yapti.

81- Allah, yarattiklarindan sizin için gölgeler yapti ve sizin için daglarda barinaklar yaratti. Sizi sicaktan koruyacak elbiseler ve savasta sizi koruyan elbiseler (zirhlar) yaratti. Iste böylece Allah müslüman olasiniz diye üzerinize nimetini tamamlamaktadir.

82- Buna ragmen eger yüz çevirirlerse, ey Muhammed! Artik sana düsen sadece açik bir sekilde tebligden ibarettir.

83- Hem Allah'in nimetini bilirler, sonra da onu inkâr ederler. Onlarin çogu kâfir kimselerdir.

84- Her ümmetten bir sahid getirecegimiz gün, artik kâfirlere ne izin verilecek, ne de onlardan özür dilemeleri istenecektir.

85- O zulmedenler, azabi gördükleri zaman, artik onlardan ne azab hafifletilir, ne de onlara süre verilir.

86- Ve o Allah'a ortak kosanlar, ortak kostuklarini (putlari) gördükleri zaman: "Rabbimiz! Iste bunlar, seni birakip da kendilerine taptigimiz ortaklarimizdir" diyecekler. Kostuklari ortaklar da onlara; "Siz mutlaka yalancilarsiniz" diye söz atarlar.

87- O gün Allah'a teslim bayragini çekerler, bütün o uydurduklari seyler kendilerini birakip kaybolup gitmislerdir.

88- Inkâr eden ve (insanlari) Allah yolundan çevirenler, diger kimseleri de bozduklari için onlara azab üstüne azab artirdik.

89- Biz o gün, her ümmet içinde, kendilerinden kendi üzerlerine bir sahit gönderecegiz. Seni de onlarin üzerine sahit getirecegiz. Bu kitabi da, her seyi açiklayan ve müslümanlara dogruyu gösteren bir rehber, bir rahmet kaynagi ve bir müjdeleyici olarak indirdik.

90- Süphesiz ki Allah, size adaleti, iyilik yapmayi ve yakinlara bakmayi emreder; hayasizliktan, fenaliktan ve azginliktan nehyeder. Ögüt almaniz için size böyle ögüt verir.

91- Bir de anlasma yaptiginizda Allah'in ahdini yerine getirin ve pekistirdikten sonra yeminleri bozmayin. Allah'i üzerinize sahid tuttugunuz halde, nasil olur da bozarsiniz! Süphesiz ki Allah yaptiklarinizi bilir.

91- Bir de anlasma yaptiginizda Allah'in ahdini yerine getirin ve pekistirdikten sonra yeminleri bozmayin. Allah'i üzerinize sahid tuttugunuz halde, nasil olur da bozarsiniz! Süphesiz ki Allah yaptiklarinizi bilir.

92- Bir ümmet, diger bir ümmetten (sayica ve malca) daha çok oldugu için, yeminlerinizi aranizda aldatma vasitasi yaparak, ipligini saglamca egirdikten sonra onu söküp bozmaya çalisan kadin gibi olmayin. Allah sizi

bununla imtihan eder ve süphesiz hakkinda ihtilaf ettiginiz seyleri kiyamet günü size mutlaka açiklayacaktir.

93- Allah dileseydi elbette hepinizi tek bir ümmet yapardi. Fakat Allah diledigini saptirir ve diledigine de hidayet verir. Süphesiz ki, (kiyamet gününde) bütün yaptiklarinizdan sorumlu tutulacaksiniz.

94- Yeminlerinizi aranizda aldatma ve fesada vasita edinmeyin, sonra saglam basmisken bir ayak kayar da Allah yolundan saptiginiz için, dünyada kötü azabi tadarsiniz. Ahirette de size büyük bir azab olur.

95- Allah'in ahdini az bir bedel karsiliginda degismeyin. Eger bilirseniz muhakkak ki Allah katindaki sevap sizin için daha hayirlidir.

96- Sizin yaninizdaki dünya mali tükenir, Allah'in katindakiler ise tükenmez. Muhakkak ki biz, Allah yolunda sabredenleri, yaptiklari amelin daha güzeliyle mükafatlandiracagiz.

97- Erkekten ve disiden, mümin olarak kim iyi amel islerse muhakkak onu güzel bir hayat ile yasatacagiz ve yapmakta olduklari amellerin daha güzeliyle mükafatlarini elbette verecegiz.

98- Simdi Kur'ân okumak istedigin zaman önce o kovulmus seytandan Allah'a sigin.

99- Süphesiz ki iman edip de Rablerine tevekkül edenler üzerinde o seytanin hiçbir nüfuzu yoktur.

100- Seytanin nüfuzu, ancak onu dost edinenlere ve Allah'a ortak kosanlaradir.

101- Biz bir âyeti degistirip yerine baska bir âyet getirdigimiz zaman Allah ne indirdigini pek iyi bilmis iken kâfirler Peygambere: "Sen, ancak bir iftiracisin" dediler. Hayir öyle degil; onlarin çogu bilmezler.

102- (Ey Muhammed!) Onlara de ki: "Kur'ân'i Cebrail, iman edenlere sebat vermek, müslümanlara bir hidayet ve bir müjde olmak için Rabbinin katindan hak olarak indirdi.

103- Muhakkak biliyoruz ki kâfirler: "Kur'ân'i Muhammed'e bir insan ögretiyor" diyorlar. Peygambere ögretiyor zanninda bulunduklari kimsenin dili yabancidir. Bu Kur'ân ise apaçik bir Arapçadir.

104- Allah'in âyetlerine iman etmeyenleri, muhakkak ki Allah hidayete erdirmez ve onlara can yakici bir azab vardir.

104- Allah'in âyetlerine iman etmeyenleri, muhakkak ki Allah hidayete erdirmez ve onlara can yakici bir azab vardir.

105- Yalani ancak Allah'in âyetlerine inanmayanlar uydurur. Iste onlar yalancilarin ta kendileridir.

106- Kalbi iman ile sükûnet buldugu halde (dinden dönmeye) zorlananlar disinda, her kim imanindan sonra küfre kalbini açarsa, mutlaka onlarin üzerine Allah'tan bir gazab gelir ve kendilerine çok büyük bir azab vardir.

107- Bu (azab) sundan dolayidir ki, onlar, dünya hayatini sevmis ve onu ahirete tercih etmislerdir. Allah da kâfirler toplulugunu hidayete erdirmez.

108- Bunlar, o kimselerdir ki; Allah kalblerini, kulaklarini ve gözlerini mühürlemistir. Ve onlar, gafillerin ta kendileridir.

109- Hiç süphesiz onlar, ahirette perisan olup hüsrana ugrayanlarin ta kendileridir.

110- Sonra süphesiz Rabbin, eziyet edildikten sonra hicret eden, sonra cihad eden ve sabreden kimselerin yardimcisidir. Bunlardan sonra Rabbin elbette çok bagislayicidir, çok merhametlidir.

111- O gün, herkes nefsini kurtarmak için ugrasarak gelir ve herkese yaptigi isin karsiligi tamamiyle ödenir ve hiç kimseye de zulmedilmez.

112- Allah bir sehri misal olarak verdi: Bu sehir güvenli, huzurlu idi, Oraya her yerden rizki bol bol geliyordu. Ne var ki onlar Allah'in nimetlerine karsi nankörlük ettiler. Allah da onlara, yaptiklari isler yüzünden açlik ve korku elbisesini (felâketini) tattirdi.

113- Andolsun ki, onlara içlerinden bir peygamber geldi de onu yalanladilar. Bunun üzerine zulüm yaparlarken azab da onlari yakalayiverdi.

114- Artik Allah'in size rizik olarak verdigi seylerden helal ve temiz olarak yiyin. Allah'in nimetine sükredin, eger gerçekten O'na ibadet edecekseniz.

115- O size ancak ölü hayvani, kani, domuz etini ve Allah'tan baskasi adina kesilenleri haram kildi. Her kim bu haram seyleri yemeye mecbur kalirsa (baskasinin hakkina) saldirmadan ve asiri gitmeden yiyebilir. Süphesiz Allah, çok bagislayicidir, çok merhametlidir.

116- Dillerinizin yalan vasfetmesi ile: "Su helaldir, su haramdir" demeyin; aksi halde Allah'a iftira etmis olursunuz. Süphesiz Allah'a yalan uyduranlar asla kurtulamazlar.

117- Onlar için dünyada pek az bir menfaat var, ahirette ise çok acikli bir azab vardir.

118- Sana anlattiklarimizi, daha önce yahudilere de haram kilmistik. Biz onlara zulmetmemistik. Fakat onlar kendi kendilerine zulmetmislerdi.

119- Sonra süphe yok ki Rabbin, bir cahillikle günah isleyip ardindan tevbe eden ve durumunu düzelten kimseleri bagislar. Süphesiz ki Rabbin, bu tevbeden sonra Gafurdur, Rahîmdir (çok bagislayicidir, çok merhametlidir.)

120- Süphesiz Ibrahim Allah'a itaat eden, Hakk'a yönelen bir önderdi. Ve hiçbir zaman müsriklerden olmadi.

121- Allah'in nimetlerine sükredendi. Allah onu seçmis ve dogru yola iletmisti.

122- Ve biz ona (Ibrahim'e) iyilik verdik. Süphesiz ki o, ahirette de salihlerdendir.

123- Sonra da (ey Muhammed!) sana: "Hakk'a yönelen ve müsriklerden olmayan Ibrahim'in dinine tabi ol" diye vahyettik.

124- Cumartesi günü (avlanmamak), ancak onda ihtilafa düsenlere farz kilindi. Süphesiz Rabbin onlarin ihtilaf edip durduklari seyler hakkinda kiyamet günü, aralarinda elbette hükmünü verecektir.

125- (Ey Resulüm!) Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel ögütle çagir! Ve onlarla en güzel sekilde mücadele et. Süphesiz Rabbin kendi yolundan sapanlari en iyi bilendir ve O, hidayete kavusanlari da en iyi bilendir.

126- Eger (bir suçtan dolayi) ceza verecek olursaniz size yapilan azab ve cezanin misli ile ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayirlidir.

127- (Ey Peygamber!) Sabret! Sabrin da ancak Allah'in yardimi iledir. Onlardan dolayi üzülme! Kurduklari tuzaklardan telas edip sikintiya düsme!

128- Süphesiz Allah, takva sahipleri ile ve iyilikte bulunanlarla beraberdir.
NAS

Bismillahirrahmanirrahim


1- De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,

2- İnsanların hükümdârına,

3- İnsanların ilâhına,

4- O sinsi vesvesecinin şerrinden.

5- O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar.

6- Gerek cinlerden, gerek insanlardan.



NASR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Allah'in yardimi ve fetih geldiginde,

2- Ve insanlarin dalga dalga Allah'in dinine girdiklerini gördügünde,

3-Rabbini ögerek tesbih et, O'ndan bagislanmani dile, çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir

NAZİAT

Bismillahirrahmanirrahim

1. Canlari bogarcasina siddetle cekip alanlara and

olsun,

2. Canlari kolaylikla alanlara and olsun,

3. Yuzup yuzup gidenlere and olsun,

4-5. Yaristikca yarisan ve isleri yoneten meleklere

and olsun

6. O gun bir sarsinti sarsar.

7. Pesinden bir digeri gelir.

8. O gun kalbler titrer.

9. Insanlarin gozleri yere doner.

10. Derler ki: "Biz eski halimize mi dondurulecegiz?"

11. "Ufalanmis kemik oldugumuz zaman mi?"

12. Derler ki: "O takdirde bu zararina bir donustur."

13. Dogrusu bir tek ciglik yetecektir.

14. Hepsi hemen bir duzluge dokulecektir.

15. Musa'nin basindan gecen olay sana geldi mi?

16. Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona soyle hitap

etmisti:

17. "Firavun'a git; dogrusu o azmistir."

18. "Ona de ki: Arinmaga niyetin var mi?"

19. "Rabbine giden yolu gostereyim ki O'na saygi duyup

korkasin."

20. Bunun uzerine ona en buyuk mucizeyi gosterdi.

21. Ama Firavun yalanladi ve bas kaldirdi.

22. Geri donup yurudu.

23. Adamlarini toplayip seslendi:

24. "Sizin en yuce rabbiniz benim" dedi.

25. Allah bunun uzerine onu dunya ve ahiret azabina

ugratti.

26. Dogrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders

vardir. *

27-8. Sizi yaratmak mi daha zordur, yoksa gogu

yaratmak mi? Ki onu Allah bina edip yukseltmis ve ona

sekil vermistir.

29. Gecesini karanlik yapmis, gunduzunu

aydinlatmistir.

30. Ardindan yeri duzenlemistir.

31. Suyunu ondan cikarmis ve otlak yer meydana

getirmistir.

32. Daglari yerlestirmistir.

33. Bunlari sizin ve hayvanlarinizin gecinmesi icin

yapmistir.

34-Guc yetirilemeyen en buyuk baskin geldigi zaman,

o gun, insan ne ugurda calistigini anlar.

36. Cehennem her bakanin gorecegi sekilde gosterilir.

37- Iste, azip da dunya hayatini tercih edenin

varacagi yer suphesiz cehennemdir.

40-1. Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini

kotulukten alikoymussa, varacagi yer suphesiz cennettir.

42.Senden kiyametin ne zaman gelip catacagini

sorarlar.

43. Nerde senden onu anlatmasi?

44. Onun bilgisi Rabbine aittir.

45. Sen sadece kiyametten korkani uyaransin.

46. Kiyameti gordukleri gun dunyada ancak bir aksam

yahut bir kusluk vakti kadar kalmis olduklarini sanirlar.



NEBE

Bismillahirrahmanirrahim

1- Birbirlerine neyi soruyorlar?

2- O büyük haberden (kiyametten) mi?

3- Ki onlar onda ayriliga düsmektedirler.

4- Hayir, ilerde bilecekler.

5- Hayir hayir, ilerde bilecekler.

6- Biz yeryüzünü bir besik yapmadik mi?

7- Daglari da birer kazik kilmadik mi?

8- Sizleri çift çift yarattik.

9- Uykunuzu bir dinlenme yaptik.

10- Geceyi bir örtü yaptik.

11- Gündüzü de bir geçim zamani yaptik.

12- Üstünüze yedi saglam bina (gök) çattik.

13- Içlerine isik saçan bir kandil astik.

14- Yogunlasmis bulutlardan saril saril bir su indirdik.

15- Onunla taneler ve otlar çikaralim diye.

16- Ve sarmas dolas baglar bahçeler (çikaralim diye).

17- Kuskusuz o hüküm günü kararlastirilmis bir vakit olmustur.

18- O gün Sûr'a üflenir, bölük bölük gelirsiniz.

19- Gök de açilmis, kapi kapi olmustur.

20- Daglar yürütülmüs, serap olmustur.

21- Kuskusuz Cehennem gözetleme yeri olmustur.

22- Azginlar için son varilacak yer olmustur.

23- Orada çaglarca kalacaklardir.

24- Orada ne bir serinlik tadacaklar, ne de içecek bir sey.

25- Ancak bir kaynar su ve irin (içecekler).

26- Bir ceza ki tam yaptiklarina uygun.

27- Çünkü onlar hiçbir hesap ummazlardi.

28- Âyetlerimizi yalanlaya yalanlaya tam bir yalanci olmuslardi.

29- Biz ise herseyi sayip bir kitaba geçirmisiz.

30- (Onlara): "Simdi tadin (cezanizi). Artik size azabinizi artirmaktan baska bir sey yapmayacagiz" (denir).

31- Kuskusuz takva sahipleri için bir kurtulus var.

32- Bahçeler var, baglar var.

33- Memeleri tomurcuklanmis yasit kizlar var.

34- Dopdolu kadehler var.

35- Orada ne bos bir söz isitirler, ne de bir yalan.

36- (Bunlar) Rabbinden yeterli bir bagis olarak (verilir).

37- O, göklerin, yerin ve bu ikisi arasindakilerin Rabbidir. Rah-mân'dir. Hiç kimse ondan bir hitaba mâlik olamaz.

38- O gün Ruh ve melekler sira sira dururlar. Rahmân'in izin verdikleri disinda hiç kimse konusamaz. Izin verilen de dogruyu söyler.

39- Iste bu hak gündür. Artik dileyen Rabbine bir yol tutar.

40-Biz sizi yakin bir azap ile uyardik. O gün kisi ellerinin ne takdim ettigine bakacak ve kâfir diyecek ki: "Ah ne olaydi, ben bir toprak olaydim."



NECM

Bismillahirrahmanirrahim

1. Inmekte olan yildiza andolsun ki,

2. Arkadasiniz (Muhammed) sapmadi, azmadi.

3. O, hevâdan (arzularina göre) konusmaz.

4. O(nun konusmasi kendisine ) vahyedilenden baskasi degildir.

5. Onu, müthis kuvvetleri olan biri ögretti

6. (Ki o) akil ve görüsünde kuvvetli (bir melek)dir. Hemen (gerçek meleklik sekliyle) dogruldu.

7. O, en yüksek ufukta idi.

8. Sonra (Cebrail ona) yaklasti ve (asagiya dogru) sarkti.

9. Onunla arasindaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldi.

10. (Allah), kuluna verdigi vahyi verdi.

11. Onun gördügünü kalb(i) yalanlamadi.

12. Onun gördükleri hakkinda simdi kendisi ile tartisacak misiniz.

13. Andolsun onu bir kez daha görmüstü.

14. Sidretü'l- Müntehâ'nin yaninda.

15. Ki Cennetü'l- Me'vâ onun yanindadir.

16 Sidre'yi kaplayan kapliyordu.

17. (Peygamberin) gözü sasmadi ve siniri asmadi.

18. Andolsun ki o, Rabbinin âyetlerinden en büyügünü gördü.

19. Siz de gördünüz degil mi o Lât ve Uzza'yi?

20. Ve üçüncü olarak da öteki (put) Menat'i?

21. Size erkek O'na disi öyle mi?

22. Öyle ise bu çok insafsizca bir taksim.

23. Onlar hiçbir sey degil, sirf sizin ve babalarinizin taktiginiz (bos) isimlerdir. Allah onlar hakkinda hiçbir delil indirmedi. Onlar yalniz zanna ve nefislerin sevdasina uyuyorlar. Halbuki onlara Rableri tarafindan yol gösterici gelmistir.

24. Yoksa her arzu ettigi sey, insanin kendisinin mi (olacak) dir?

25. Son da ilk de (ahiret de dünya da) Allah'indir.

26. Göklerde nice melek var ki Allah'in dileyip razi olduguna izin vermeden önce onlarin sefaatlari hiç bir ise yaramaz.

27. Ahirete iman etmeyenler meleklere disilerin adlarini takip duruyorlar

28. Onlarin bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise, süphesiz hakikat bakimindan birsey ifade etmez.

29. Onun için bizi anmaktan yüz çeviren ve dünya hayatindan baska bir sey istemeyenlerden yüz çevir.

30. Iste onlarin ilimden erisebilecekleri (son sinir) budur. Süphesiz, Rabbin, yolundan sapani da iyi bilir; O, hidayette olani da iyi bilir.

31. Göklerde ve yerde bulunanlar hep Allah'indir. Akibet (sonuçta) kötülük yapanlari yaptiklari ile cezalandiracak, güzel davrananlari da daha güzeliyle mükafatlandiracaktir.

32. Onlar ki günahin büyüklerinden ve çirkin islerden kaçinirlar, yalniz bazi küçük kusurlar hariç. Süphesiz Rabbinin affi genistir. O, sizi daha topraktan yarattigi zaman ve siz annelerinizin karinlarinda bulundugunuz sirada, sizi en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çikarmayin. Çünkü O, kötülükten sakinani daha iyi bilir.

33. Simdi gördün mü O yüz çevireni?

34. Azicik verip (sonra vermemekte) direneni?

35. Gaybin bilgisi kendi yanindadir da, o mu görüyor?

36. Yoksa haber verilmedi mi Musa'nin sahifelerinde yazili olanlar?

37. Ve çok vefakâr olan Ibrahim'in sahifelerindekiler?

38. Ki hiçbir günahkâr baskasinin günah yükünü yüklenmez.

39. Dogrusu insana çalismasindan baska bir sey yoktur.

40. Ve çalismasi da yakinda görülecektir.

41. Sonra ona karsiligi tastamam verilecektir.

42. Ve süphesiz en son varis, Rabbinedir.

43. Dogrusu güldüren de aglatan da O'dur.

44. Öldüren de dirilten de O'dur.

45. Süphesiz erkegi, disiyi iki es yaratan O'dur,

46. Atildigi zaman bir nutfeden.

47. Süphesiz tekrar diriltmek de O'na aittir.

48. Süphesiz zengin eden de sermaye veren de O'dur.

49. Dogrusu Si'râ yildizinin Rabbi O'dur.

50. O, helak etti önce gelen Âd'i.

51. Ve Semûd'u da birakmadi.

52. Önceden de Nuh kavmini (helak etmisti), çünkü onlar zulmetmis ve azmisti.

53. Alti üstüne getirilmis sehirleri devirip yikti.

54. Onlari neler kapladi neler!

55. O halde Rabbinin hangi nimetinden kusku duyuyorsun.

56. Bu da ilk uyaricilardan bir uyaricidir.

57. Yaklasan yaklasti.

58. Onu Allah'tan baska açiga çikaracak yoktur.

59. Simdi siz bu sözden mi hayret ediyorsunuz?

60. Gülüyorsunuz da aglamiyorsunuz?

61. Ve siz mi kafa tutuyorsunuz ey gafiller?

62.Haydi Allah için secdeye kapanin ve O'na kulluk edin.
NEML

Bismillahirrahmanirrahim

1- Tâ, Sîn. Bunlar sana, Kur'ân'in ve apaçik bir kitabin âyetleridir.

2- Iman eden müminler için hidayet rehberi ve müjdeci olmak üzere.

3- Ki o (müminler) namazi dosdogru kilarlar, zekati verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.

4- Süphesiz biz, ahirete inanmayanlarin islerini kendilerine süslü gösterdik de onlar ilerisini göremezler, kalpleri körelmistir.

5- Iste bunlar, kendileri için oldukça agir bir azab bulunan kimselerdir, ahirette en çok ziyana ugrayacaklar da onlardir.

6- (Resulüm!) Süphesiz ki bu Kur'ân, sana hikmet sahibi ve her seyi bilen Allah tarafindan indirilmektedir.

7- Hani Musa, ailesine söyle demisti: "Gerçekten ben bir ates gördüm, (gidip) size oradan bir haber getirecegim yahut bir kor ates getireyim, umarim ki isinirsiniz."

8- Oraya geldiginde söyle seslenilmisti: "Atesin bulundugu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kilinmistir! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!"

9- "Ey Musa! Iyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'im!"

10- "Asâni at!" (Asâyi atip) onu yilan gibi deprenir görünce dönüp arkasina bakmadan kaçti. (Dedik ki): "Ey Musa korkma! Çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz."

11- "Ancak, kim haksizlik yapar, sonra yaptigi kötülügü iyilige çevirirse, bilsin ki ben (ona karsi da) çok bagislayiciyim, çok merhamet sahibiyim."

12- "Elini koynuna sok; kusursuz bembeyaz çikacaktir. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git), çünkü onlar yoldan çikmis bir kavim olmuslardir."

13- Bu sekilde âyetlerimiz onlarin gözleri önüne serilince, "Bu apaçik bir sihirdir" dediler.

14- Ve vicdanlari bunlar(in dogrulugun)a tam bir kanaat getirdigi halde, zulüm ve kibirlerinden ötürü onlari bile bile inkâr ettiler. Bozguncularin sonunun nice olduguna bir bak!

15- Andolsun ki biz, Davud'a ve Süleyman'a bir ilim verdik. Onlar: "Bizi mümin kullarinin birçogundan üstün kilan Allah'a hamd olsun" dediler.

16- Süleyman Davud'a varis olup dedi ki: "Ey insanlar! Bize kus dili ögretildi ve bize her seyden (nasip) verildi. Dogrusu bu apaçik bir lütuftur."

17- Cinlerden, insanlardan ve kuslardan mütesekkil ordulari Süleyman'in hizmetinde toplandi, hepsi bir arada (onun tarafindan) düzenli olarak sevkediliyordu.

18- Nihayet karinca vâdisine geldikleri zaman, bir karinca: "Ey karincalar! Yuvalariniza girin; Süleyman ve ordusu farkina varmadan sizi ezmesin!" dedi.

19- (Süleyman) onun sözüne gülümseyerek dedi ki: "Ey Rabbim! Bana

ve ana babama verdigin nimete sükretmemi ve hosnut olacagin iyi is yapmami gönlüme getir. Rahmetinle, beni iyi kullarin arasina kat."

20- (Süleyman) Kuslari gözden geçirdikten sonra söyle dedi: "Hüd-hüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayiplara mi karisti?"

21- "Ya bana (mazeretini gösteren) apaçik bir delil getirecek, ya da onu siddetli bir azaba ugratacagim, yahut bogazliyacagim!"

22- Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: "Ben, dedi, senin bilmedigin bir seyi ögrendim. Sebe'den sana çok dogru (ve önemli) bir haber getirdim.

23- "Gerçekten, onlara (Sebelilere) hükümdarlik eden, kendisine her türlü imkan verilmis ve büyük bir tahta sahip olan bir kadinla karsilastim."

24- "Onun ve kavminin, Allah'i birakip günese secde ettiklerini gördüm. Seytan, kendilerine yaptiklarini süslü göstermis de onlari dogru yoldan alikoymus. Bunun için hidayete giremiyorlar."

25- "Göklerde ve yerde gizleneni açiga çikaran, gizlediginizi ve açikladiginizi bilen Allah'a secde etmezler."

26- "(Halbuki) O büyük Ars'in sahibi olan Allah'tan baska tapilacak yoktur."

27- (Süleyman Hüdhüd'e) dedi ki: "Dogru mu söyledin, yoksa yalancilardan misin, bakacagiz."

28- "Su mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarina bak."

29- (Süleyman'in mektubunu alan Sebe melikesi): "Beyler, ulular! Bana çok önemli bir mektup birakildi" dedi.

30- "Mektup Süleyman'dandir, Rahmân ve Rahîm Allah'in adiyla (baslamakta)dir. "

31- "Bana karsi bas kaldirmayin, teslimiyet göstererek bana gelin diye (yazmaktadir)."

32- (Sonra Melike) dedi ki: "Beyler, ulular! Bu isimde bana bir fikir verin. (Bilirsiniz) siz yanimda olmadan hiçbir isi kestirip atmam."

33- Onlar, söyle cevap verdiler: "Biz güçlü kuvvetli kimseleriz, zorlu savas erbabiyiz, buyruk ise senindir; artik ne emredecegini düsün tasin."

34- Melike, "Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayi perisan ederler ve halkinin ulularini hakir hâle getirirler. (Herhalde) Onlar da böyle yapacaklardir" dedi.

35- "Ben (simdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayim elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler."

36- (Elçiler, hediyelerle) gelince Süleyman söyle dedi: "Siz bana mal ile yardim mi etmek istiyorsunuz? Allah'in bana verdigi, size verdiginden daha iyidir. Ama siz, hediyenizle böbürlenirsiniz."

37- "(Ey elçi) Onlara var (söyle); iyi bilsinler ki, kendilerine asla karsi koyamayacaklari ordularla gelir, onlari, muhakkak surette hor ve hakir halde oradan çikaririz!"

38- (Sonra Süleyman müsavirlerine) dedi ki: "Ey ulular! Onlar teslimiyet gösterip bana gelmeden önce, hanginiz o Melike'nin tahtini bana getirebilir?"

39- Cinlerden bir ifrit, "Sen makamindan kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu ise gücüm ve güvenim var." dedi.

40- Kitaptan ilmi olan kimse ise, "Gözünü açip kapamadan, ben onu sana getiririm" dedi. (Süleyman) onu (Melike'nin tahtini) yanibasina yerlesivermis görünce, "Bu, dedi, sükür mü edecegim, yoksa nankörlük mü edecegim diye beni sinamak üzere Rabbimin (gösterdigi) lütfundandir. Sükreden ancak kendisi için sükretmis olur; nankörlük edene gelince, o bilsin ki Rabbim müstagnidir, çok kerem sahibidir."

41- (Süleyman devamla) dedi ki: "Onun tahtini bilemeyecegi bir vaziyete sokun; getirin bakalim taniyabilecek mi, yoksa taniyamayanlardan mi olacak?"

42- Melike gelince, "Senin tahtin da böyle mi?" dendi. O söyle cevap verdi: "Tipki o! Zaten bize daha önce bilgi verilmis ve biz teslimiyet göstermistik."

43- O'nu, Allah'tan baska taptigi seyler alikoymustu. Çünkü kendisi inkârci bir kavimdendi.

44- Ona "köske gir!" dendi. Melike onu görünce derin bir su sandi ve etegini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapilmis, seffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki: "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazik etmistim. Süleyman'in maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum."

45- Andolsun ki, Allah'a ibadet edin diye Semud'a da kardesleri Salih'i gönderdik. Hemen birbirleriyle çekisen iki zümre oluverdiler.

46- Salih dedi ki: "Ey benim kavmim! Iyilik dururken niçin kötülüge kosuyorsunuz? Ne olur Allah'a istigfar etseniz, belki rahmetine ulasirdiniz."

47- Cevap verdiler: "Senin ve beraberindekilerin yüzünden ugursuzluga ugradik." Salih: "Size çöken ugursuzluk (sebebi) Allah katinda (yazili)-dir. Belki siz imtihana çekilen bir kavimsiniz" dedi.

48- O sehirde dokuz çete vardi ki, bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapiyorlar, iyilik tarafina hiç yanasmiyorlardi.

49- Allah'a and içerek birbirlerine söyle dediler: "Gece ona ve ailesine baskin yapalim; sonra da velisine, 'Biz o ailenin yok edilisi sirasinda orada degildik, inanin ki dogru söylüyoruz' diyelim."

50- Onlar böyle bir tuzak kurdular, biz de kendileri farkinda olmadan onlarin planlarini altüst ettik.

51- Iste bak! Tuzaklarinin akibeti nice oldu: Onlari da, kavimlerini de toptan helak ettik.

52- Iste haksizliklari yüzünden çökmüs evleri! Bilen bir kavim için elbette bunda bir ibret vardir.

53- Iman edip Allah'a karsi gelmekten sakinanlari da kurtardik.

54- Lût'u da (peygamber olarak kavmine gönderdik). O, kavmine söyle demisti: "Göz göre göre hala o hayasizligi yapacak misiniz?"

55- "Siz ille de kadinlari birakip sehvetle erkeklere yaklasacak misiniz? Dogrusu siz beyinsizlikte devam edegelen bir kavimsiniz!"

56- Buna kavminin cevabi sadece: "Lût ailesini memleketinizden çikarin; baksaniza onlar (bizim yaptiklarimizdan) temiz kalmak isteyen insanlarmis!" demelerinden ibaret oldu.

57- Bunun üzerine onu ve ailesini kurtardik. Yalniz karisi müstesna; onun geride (azaba ugrayanlarin içinde) kalmasini takdir ettik.

58- Onlarin üzerlerine öyle bir yagmur indirdik ki, ne kötü idi uyarilanlarin yagmuru!

59- (Resulüm!) de ki: "Hamd olsun Allah'a, selam olsun seçkin kildigi kullarina. Allah mi hayirli, yoksa O'na kostuklari ortaklar mi?"

60- (Onlar mi hayirli) yoksa, gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren mi? Çünkü biz onunla, bir agacini bile bitirmeye gücünüzün yetmedigi güzel güzel bahçeler bitirmisizdir. Allah'la beraber baska bir ilâh mi var! Dogrusu onlar sapiklikta devam eden bir güruhtur.

61- (Onlar mi hayirli) yoksa, yeryüzünü oturmaya elverisli kilan, aralarinda nehirler akitan, onun için sabit daglar yaratan, iki deniz arasina engel koyan mi? Allah'in yaninda baska bir ilâh mi var? Hayir onlarin çogu (hakikatlari) bilmiyorlar.

62- (Onlar mi hayirli) yoksa, kendine yalvardigi zaman bunalmisa karsilik veren ve basindaki sikintiyi gideren, sizi yeryüzünün hakimleri yapan mi? Allah'in yaninda baska bir ilâh mi var? Ne kit düsünüyorsunuz!

63- (Onlar mi hayirli) yoksa, karanin ve denizin karanliklari içinde size yolu bulduran, rahmetinin (yagmurun) önünde rüzgarlari müjdeci olarak gönderen mi? Allah'in yaninda baska bir ilâh mi var? Allah onlarin kostuklari ortaklardan çok yücedir, münezzehtir.

64- (Onlar mi hayirli) yoksa, önce yaratan, sonra yaratmayi tekrar eden ve sizi hem gökten, hem yerden riziklandiran mi? Allah ile beraber baska bir ilâh mi var? De ki: Eger dogru söylüyorsaniz, siz kesin delilinizi getirin haydi!

65- De ki: Göklerde ve yerde Allah'tan baska kimse gaybi bilmez. Ne zaman diriltileceklerini de bilmezler.

66- Fakat ahiret hakkinda bilgiler onlara ardarda gelmektedir. Ama onlar bundan bir süphe içindedirler. Çünkü onlar bundan yana kördürler.

67- Inkârcilar dediler ki: "Sahi biz ve atalarimiz toprak olduktan sonra gerçekten (diriltilip) çikarilacak miyiz?"

68- "And olsun ki, bu tehdit bize yapildigi gibi, daha önce atalarimiza da yapilmistir. Bu öncekilerin masallarindan baska bir sey degildir."

69- De ki: "Hele bir yeryüzünde gezin de, günahkarlarin sonu nice oldu, bir bakin!"

70- (Habibim!) Onlara karsi mahzun olma, kurmakta olduklari tuzaklardan ötürü de sikinti duyma!

71- Bir de, "Eger dogru söylüyorsaniz bu vaad (ettiginiz azab) hani, ne zaman?" derler.

72- De ki: "Çabucak gelmesini istediginiz seyin (azabin) bir kismi herhalde yakinda ensenize binecektir."

73- Süphesiz Rabbin, insanlara karsi lütuf sahibidir; fakat insanlarin çogu sükretmezler.

74- Rabbin elbette onlarin sinelerinin gizlediklerini de, açiga vurduklarini da bilir.

75- Gökte ve yerde gizli hiçbir sey yoktur ki apaçik bir kitapta (Lehv-i mahfuzda) bulunmasin.

76- Haberiniz olsun ki bu Kur'ân, Israil ogullarina, hakkinda ihtilaf edegeldikleri seylerin pek çogunu anlatmaktadir.

77- Ve o, müminler için gerçekten bir hidayet rehberi ve rahmettir.

78- Rabbin süphesiz, onlar arasinda kendi hükmünü verecektir. O, mutlak galiptir, hikmet sahibidir.

79- Ve o halde sen Allah'a güven. Çünkü sen, apaçik hakikatin üzerindesin.

80- Bil ki sen, ölülere isittiremezsin, arkasini dönüp kaçmakta olan sagirlara da daveti duyuramazsin.

81- Sen körleri sapikliklarindan çevirip dogru yola getirecek degilsin. Ancak (gönülden) teslim olarak âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin.

82- Söylenen baslarina gelecegi vakit, bunlar için yerden bir "dâbbe" (canli) çikaririz ki bu, onlara insanlarin âyetlerimize kesin bir iman getirmemis olduklarini söyler.

83- Ve her ümmetin âyetlerimizi yalan sayanlarindan bir cemaati toplayacagimiz gün, artik onlar bir arada tutulup (hesap yerine) sevkedilirler.

84- Nihayet (oraya) geldikleri vakit Allah buyurur: "Siz benim âyetlerimi, ne oldugunu kavramadan yalan saydiniz öyle mi? Yoksa yaptiginiz baska neydi?"

85- Yaptiklari haksizliktan dolayi, o söz gerçeklesmistir; artik onlar konusamazlar.

86- Görmediler mi ki, dinlensinler diye geceyi yarattik ve (çalissinlar diye) gündüzü apaydinlik yaptik. Iman eden bir kavim için elbette bunda ibretler vardir.

87- Sûr'a üfürüldügü gün Allah'in diledikleri müstesna göklerde ve yerde bulunanlar hep dehsete kapilir. Hepsi boyunlari bükük olarak O'na gelirler.

88- Sen daglari görürsün de, yerinde durur sanirsin. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. Bu, her seyi sapasaglam yapan Allah'in sanatidir. Süphesiz ki O, yaptiklarinizdan tamamiyla haberdardir.

89- Kim iyilikle gelirse, ona daha iyisi verilir ve onlar o gün korkudan da emin kalirlar.

90- Her kim de kötülükle gelirse artik yüzleri ateste sürtülür. "Baska degil ancak yaptiginiz amellerin cezasini çekeceksiniz." (denir).

91- (De ki): "Ben ancak her seyin sahibi olan ve burayi kutlu kilan bu sehrin (Mekke'nin) Rabbine kulluk etmekle emrolundum. Yine bana müslümanlardan olmam emredildi."

92- "Ve Kur'ân'i okumam emredildi." Artik kim dogru yola gelirse, yalniz kendisi için gelmis olur; kim de saparsa ona de ki: "Ben sadece uyaricilardanim."

93- Ve söyle de: Hamd, Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onlari görüp taniyacaksiniz. Rabbin, yaptiklarinizdan habersiz degildir.

NİSA

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan esini yaratip ikisinden bir çok erkekler ve kadinlar üreten Rabbinizden korkun; kendi adina birbirinizden dilekte bulundugunuz Allah'dan ve akrabalik (baglarini kirmak)tan sakinin. Süphesiz Allah sizin üzerinizde gözeticidir.

2- Öksüzlere mallarini verin ve kötüsünü (onlara vererek) iyisiyle degistirmeyin. Onlarin mallarini, kendi mallariniza karistirip yemeyin. Zira bu, büyük bir günahtir.

3- Eger öksüz kizlarla evlendiginizde onlara karsi adaletli davranamamaktan korkarsaniz, hosunuza giden diger kadinlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Eger adaleti gözetmemekten korkarsaniz, o zaman bir tane ile veya elinizin altindakiyle (sahip oldugunuz câriye ile) yetinin. Dogruluktan ayrilmamak için bu daha elverislidir.

4- Kadinlara mehirlerini gönül hosluguyla verin. Eger onlar gönül rizasiyla size bir sey bagislarlarsa onu afiyetle yiyin.

5- Allah'in, sizi basina diktigi mallarinizi akli ermezlere vermeyin; o mallarla onlari besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.

6- Evlenme çagina gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onlarin akilca olgunlastiklarini görürseniz, mallarini kendilerine teslim edin. "Büyüyecekler de mallarina sahip olacaklar" endisesiyle onlari israf ederek, tez elden yemeyin. Zengin olan, onlarin malini yemekten çekinsin. Fakir olan ise, mesrû sûrette yesin. Mallarini kendilerine verdiginiz zaman, bunu sahitler karsisinda yapin. Hesap görücü olarak Allah yeter.

7- Ana, baba ve akrabalarin miras olarak biraktiklarinda erkeklerin hissesi vardir. Kadinlarin da ana, baba ve akrabalarin biraktiklarinda hisseleri vardir. Bunlar, az olsun çok olsun, farz kilinmis bir hissedir.

8- Paylasma sirasinda akrabalar, öksüzler, yoksullar hazir bulunurlarsa, onlara da bir sey verin ve onlara güzelce sözler söyleyerek gönüllerini alin.

9- Kendileri, geriye zayif çocuklar biraktiklari takdirde, onlarin geleceginden endise duyacak olanlar, (yetimler hakkinda da ayni) endiseyi duysunlar, Allah'dan sakinsinlar ve dogru söz söylesinler.

10- Yetimlerin mallarini haksiz yere yiyenler, muhakkak ki karinlarini atesle doldurmus olurlar ve cehennemi boylarlar.

11- Allah size evlatlarinizin miras taksimini söyle emrediyor: Çocuklarinizda, erkege iki kadin payi kadar, eger hepsi kadin olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasin üçte ikisi ve eger bir tek kadin ise o zaman ona malin yarisi vardir. Eger ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da birakmissa ana babanin her birine ölenin terekesinden altida bir; sâyet ölenin çocugu yok da, mirasçi olarak ana ve babasi kalmissa, ananin payi üçte birdir. Eger ölenin kardesleri varsa terekenin altida biri ananindir. Bu paylar, ölenin borçlari ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Baba ve çocuklardan, hangisinin size fayda bakimindan daha yakin oldugunu, siz bilmezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafindan farz kilinmistir. Süphesiz Allah alîmdir, hakîmdir.

12- Eger hanimlarinizin çocuklari yoksa, biraktiklari mirasin yarisi sizindir. Sâyet bir çocuklari varsa o zaman mirasin dörtte biri sizindir. Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa, borcu ödendikten sonra verilir. Eger siz çocuk birakmadan ölürseniz, geriye biraktiginiz mirasin dörtte biri hanimlarinizindir. Sâyet çocuklariniz varsa o zaman biraktiginiz mirasin sekizde biri hanimlarinizindir. Bu paylar, yaptiginiz vasiyetler yerine getirilip ve varsa borcunuz ödendikten sonra verilir. Eger ölen bir erkek veya kadinin çocugu ve babasi bulunmadigi halde kelâle olarak (yan koldan) mirasina konuluyor ve kendisinin bir erkek veya kizkardesi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras payi terekenin altida biridir. Eger mevcut olan kardesler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardesler mirasin üçte birini zarara ugratilmaksizin aralarinda esit olarak taksim ederler. Bu paylar ölenin vasiyeti yerine getirilip ve varsa borcu ödendikten sonra verilir. Bunlar, Allah tarafindan bir emirdir. Allah her seyi bilen ve yarattiklarina çok yumusak davranandir.

13- Iste bütün bu hükümler, Allah'in koydugu hükümler ve çizdigi sinirlardir. Kim Allah'a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarindan irmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardir. Iste büyük kurtulus budur.

14- Kim de Allah'a ve Peygamberine isyan eder ve Allah'in koydugu sinirlari asarsa Allah onu da ebedî kalacagi cehennem atesine koyar. Onun için alçaltici bir azab vardir.

15- Kadinlarinizdan zina edenlere karsi, içinizden dört sahit getirin. Eger onlar, sahitlik yaparlarsa, bu kadinlari, ölüm alip götürünceye kadar veya Allah onlara bir çikis yolu açincaya kadar evlerde hapsedin.

16- Sizlerden zina edenlerin her ikisine de eziyet edin. Eger onlar tevbe edip kendilerini islah ederlerse onlardan vazgeçin. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve çok merhamet edendir.

17- Ancak Allah'in kabul etmesini vaad buyurdugu tevbe, o kimseler içindir ki, bilmeyerek günah isleyip hemen tevbe edenlerin tevbesidir. Iste Allah bunlarin tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir hakîmdir. (Her seyi bilendir, hikmet sahibidir).

18- Yoksa günah isleyip de kendisine ölüm gelince: "Iste ben simdi tevbe ettim." diyen kimselerin tevbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. Iste bunlara ahirette can yakici bir azap hazirlamisizdir.

19- Ey iman edenler! Kadinlara zorla varis olmaniz size helal degildir. Verdiginiz mehrin bir kismini kurtaracaksiniz diye, onlari sikistirmaniz da helal degildir. Ancak açik bir hayasizlik yapmis olurlarsa baska. Onlarla iyi geçinin. Eger kendilerinden hoslanmadinizsa, olabilir ki, siz bir seyden hoslanmasaniz da Allah onda bir çok hayir takdir etmis bulunur.

20- Eger bir esi birakip da yerine diger bir es almak isterseniz, öncekine yüklerle mehir vermis de bulunsaniz, ondan bir sey geri almayin. O mali bir iftira ve açik bir günah isnadi yaparak geri alir misiniz?

21- Birbirinizle kaynasip basbasa kalmisken ve onlar sizden kuvvetli bir teminat almisken verdiginizi nasil geri alabilirsiniz?

22- Cahiliye devrinde geçenler müstesna, babalarinizin nikahladigi kadinlarla evlenmeyiniz. Süphe yok ki o, pek çirkindi, igrenç idi, o ne fena bir âdetti.

23- Size sunlari nikahlamak haram kilindi: Anneleriniz, kizlariniz, kiz kardesleriniz, halalariniz, teyzeleriniz, erkek ve kiz kardeslerinizin kizlari, sizi emziren süt anneleriniz, süt kizkardesleriniz ve karilarinizin anneleri, ve kendileri ile zifafa girdiginiz kadinlarinizdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kizlariniz. Eger üvey kizlarinizin anneleri ile zifafa girmemisseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Sulbünüzden gelen (öz) ogullarinizin hanimlari ile evlenmeniz ve iki kiz kardesi birlikte nikahlamaniz da haramdir. Ancak cahiliyyet devrinde geçen geçmistir. Süphesiz ki Allah gafur (çok bagislayici) ve çok merhamet edicidir.

24- Bir de harb esiri olarak sahibi bulundugunuz cariyeler müstesna, evli kadinlarla evlenmeniz de size haram kilindi. Bütün bunlar Allah'in üzerinize farz kildigi hükümlerdir. Bunlarin disinda kalanlar ise iffetli olarak zina etmeksizin mallarinizla mehir vermek suretiyle evlenmek istemeniz size helal kilindi. O halde onlardan nikah ile faydalanmaniza karsilik mehirlerini kendilerine verin ki, bu farzdir. O mehri takdir edip kesinlestirdikten sonra birbirinizi razi etmenizde bir mahzur yoktur. Süphesiz ki Allah her seyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

25- Sizden her kim hür mümin kadinlari nikah edecek bir zenginlige gücü yetmiyorsa, ona da ellerinizin altindaki mümin cariyelerinizden efendilerinin rizasi ile nikahlamak var. Allah sizin imaninizi daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. O halde sahiplerinin izni ile ve mehirlerini örfe göre vermek suretiyle cariyelerden iffetli olan, zina etmeyen, dost da edinmeyenlerle evlenin. Evlendikten sonra bir fuhus yaparlarsa, o vakit hür kadinlar hakkinda gerekli bulunan cezanin yarisi kendilerine lazim gelir. Bu hükümler, içinizden günah islemekten korkanlaradir. Sabretmeniz ise, sizin için daha hayirlidir. Allah Gafûrdur, Rahimdir (çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir).

26- Allah, sizlere bilmediklerinizi bildirmek, sizden öncekilerin yollarini size göstermek ve tevbenizi kabul etmek istiyor. Allah, her seyi çok iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

27- Allah sizin tevbenizi kabul etmek istiyor. Halbuki sehvetlerine uyanlar ise, sizin dogru yoldan büyük bir meyl ile sapmanizi istiyorlar.

28- Allah, din hususundaki agir teklifleri sizden hafifletmek istiyor. Çünkü insan sabir ve tahammül bakimindan zayif yaratilmistir.

29- Ey iman edenler! Mallarinizi aranizda haksizlikla yemeyin. Ancak kendi rizanizla yaptiginiz ticaretle yemeniz helaldir. Birbirinizin canina kiymayin. Süphesiz Allah, size karsi çok merhametlidir.

30- Kim, zulüm ve tecavüz yolu ile bu yasaklari islerse, yakinda onu cehennem atesine atacagiz. Onu atese atmak da Allah'a pek kolaydir.

31- Eger siz, yasaklandiginiz büyük günahlardan sakinirsaniz, diger kusurlarinizi örter, sizi güzel bir makama koyariz.

32- Bir de Allah'in baziniza, digerinden fazla verdigi seyleri temenni etmeyin. Erkeklere hak ettiklerinden bir pay vardir. Kadinlara da kendi kazandiklarindan bir pay vardir. Isteklerinizi Allah'in fazlindan ve kereminden isteyin. Gerçekten Allah her seyi hakkiyla bilendir.

33- Anne, baba ve akrabalarin biraktiklari her sey için bir mirasçi tayin ettik. Yemin akdiyle mirasçi kildiklarinizin paylarini da verin. Süphesiz Allah, her seye sahittir.

34- Erkekler, kadin üzerine idareci ve hakimdirler. Çünkü Allah birini (cihad, imamet, miras gibi islerde) digerinden üstün yaratmistir. Bir de erkekler mallarindan (aile fertlerine) harcamaktadirlar. Iyi kadinlar, itaatkar olanlar ve Allah'in korunmasini emrettigi seyleri kocalarinin bulunmadigi zamanlarda da koruyanlardir. Fenalik ve geçimsizliklerinden korktugunuz kadinlara gelince: Önce kendilerine ögüt verin, yataklarindan ayrilin. Bunlar da fayda vermezse dövün. Eger size itaat ederlerse kendilerini incitmeye baska bir bahane aramayin. Çünkü Allah çok yücedir, çok büyüktür.

35- Eger kari-koca arasinin açilmasindan endiseye düserseniz bir hakem erkegin tarafindan, bir hakem de kadinin ailesinden kendilerine gönderin. Bu arabulucu hakemler gerçekten baristirmak isterlerse, Allah kari-koca arasindaki darginlik yerine geçim verir. Süphesiz ki Allah hakkiyla bilendir, her seyin aslindan haberdardir.

36- Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir seyi ortak kosmayin. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, akraba olan komsulara, yakin komsulara, yaninda bulunan arkadasa, yolda kalanlara, sahip oldugunuz kölelere iyilik edin. Süphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.

37- Onlar ki hem kiskanir, cimrilik ederler, hem de herkese cimrilik tavsiye ederler ve Allah'in kendilerine lütfundan verdigi nimeti gizlerler. Biz kâfirlere alçaltici bir azap hazirladik.

38- Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman etmedikleri halde mallarini, insanlara gösteris yapmak için harcarlar. Seytan kimin arkadasi olursa, o ne kötü arkadastir!

39- Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah'in verdigi riziktan gösterissiz harcasalardi kendilerine ne zarar gelirdi? Allah onlarin söz ve islerini çok iyi bilendir.

40- Süphesiz ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Eger yapilan iyilik zerre kadar da olsa, onun sevabini kat kat artirir. Ve kendi katindan büyük bir mükafat verir.

41- Her ümmetten bir sahit getirdigimiz ve seni de onlarin üzerine bir sahit yaptigimiz zaman bakalim kâfirlerin hali ne olacak!..

42- Allah'i, inkar edip peygambere isyan edenler, o kiyamet günü yerle bir olmayi isterler. Allah'tan hiçbir sözü gizleyemezler.

43- Ey iman edenler! Sarhos iken ne söylediginizi bilinceye kadar namaza yaklasmayin. Cünüb iken de yolcu olanlar müstesna gusül edinceye kadar namaza yaklasmayin. Eger hasta olur, veya yolculukta bulunursaniz veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince veya cinsî münasebette bulunup, su da bulamazsaniz o zaman tertemiz bir toprak ile teyemmüm edin. Niyetle yüzlerinize ve ellerinize sürün. Süphesiz ki Allah çok affedicidir, çok bagislayicidir.

44- Kendilerine kitaptan bir nasib verilmis olanlari görmüyor musun? Onlar, sapikligi satin aliyorlar ve sizin de yoldan sapmanizi istiyorlar.

45- Allah sizin düsmanlarinizi çok iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter. Ve yardimci olarak da Allah yeter.

46- Yahudilerden bir kismi, (Allah'in kitabindaki) kelimeleri esas mânâsindan kaydirip; dillerini egerek ve dine saldirarak, "Sözünü isittik, emirlerine isyan ettik, dinle, dinlemez olasi ve râinâ (bizi gözet)" diyorlar. Halbuki onlar, "Isittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak" deselerdi bu, kendileri için daha hayirli ve daha dogru olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemistir. Artik onlar, pek azi müstesna, iman etmezler.

47- Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yaninizda bulunan (Tevrat)i tasdik etmek üzere indirdigimiz bu kitaba iman edin. Biz birtakim yüzleri silip de enselerine çevirmeden yahut cumartesi halkini (yahudileri) lanetledigimiz gibi onlari lanetlemeden önce iman edin. Yoksa Allah'in emri mutlaka yerine gelecektir.

48- Dogrusu Allah, kendisine ortak kosulmasini asla affetmez. Ondan baskasini (diger günahlari) ise, diledigi kimseler için bagislar ve magfiret buyurur. Her kim Allah'a sirk kosarsa gerçekten pek büyük bir günah ile iftira etmis olur.

49- Kendi nefislerini temize çikaranlari görmüyor musun? Hayir! Ancak Allah, diledigini temize çikarir. Onlara kil kadar zulmedilmez.

50- Bak nasil da Allah'a yalan uyduruyorlar. Apaçik bir günah olarak bu yeter.

51- "Su kendilerine kitaptan (okuma yazmadan) bir nasib verilmis olanlari görmüyor musun! Onlar puta ve seytana inaniyorlar. Ve Allah'i tanimayanlara, "Bunlar, müminlerden daha dogru yoldadir." diyorlar.

52- Onlar, Allah'in lanet ettigi kimselerdir. Allah kime lanet ederse artik ona asla bir yardimci bulamazsin.

53- Yoksa onlarin mülkten bir payi mi vardir. Eger öyle olsaydi, insanlara bir çekirdegin zerresini bile vermezlerdi.

54- Yoksa onlar, Allah'in lütuf ve kereminden insanlara verdigi nimetleri kiskaniyorlar mi? Süphesiz biz, Ibrahim ailesine de kitap ve hikmeti vermistik. Hem de onlara büyük bir mülk ve saltanat ihsan ettik.

55- Iste o yahudilerden bir kismi ona iman etti. Bir kismi da ondan yüz çevirdi. O iman etmeyenlere cehennem alevi yeter.

56- Süphesiz ki âyetlerimizi inkâr eden kâfirleri biz yarin bir atese atacagiz. Derileri pistikçe azabi duysunlar diye, kendilerine baska deriler verecegiz. Çünkü, Allah gerçekten çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

57- Iman edip salih ameller isliyenleri ise, altlarindan irmaklar akan cennetlere koyacagiz. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz esler vardir. Onlari, koyu gölgeler altinda bulunduracagiz.

58- Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasinda hükmettiginiz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne güzel ögüt veriyor. Süphesiz ki Allah her seyi hakkiyla isiten, hakkiyla görendir.

59- Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eger herhangi bir seyde anlasmazliga düserseniz; Allah'a ve ahiret gününe gerçekten inaniyorsaniz, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakimindan da daha güzeldir.

60- Sunlari görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden önce indirilene inandiklarini ileri sürüyorlar da taguta inanmamalari kendilerine emrolundugu halde, tagut önünde muhakemelesmek istiyorlar. Seytan da onlari bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapikliga düsürmek istiyor.

61- Onlara: "Allah'in indirdigine ve Peygambere gelin!" denince, münafiklarin senden büsbütün uzaklastiklarini görürsün.

62- Ya nasil, elleriyle yaptiklari yüzünden baslarina bir felaket gelince, hemen sana geldiler de: "Biz sadece iyilik etmek ve arayi bulmak istedik." diye Allah'a yemin ediyorlar.

63- Onlar, Allah'in kalblerindekini bildigi kimselerdir; Onlara aldirma, onlara ögüt ver ve onlarin içlerine tesir edecek güzel söz söyle!

64- Biz hangi peygamberi gönderdikse, sirf Allah'in izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eger onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarinin bagislanmasini dileselerdi ve Resul de onlarin bagislanmasini dileseydi, elbette Allah'i affedici, merhametli bulurlardi.

65- Hayir! Rabbine andolsun ki is bildikleri gibi degil, onlar aralarinda çikan çekismeli islerde seni hakem yapip sonra da senin verdigin hükme karsi içlerinde hiçbir sikinti duymaksizin, tam bir teslimiyetle boyun egmedikçe iman etmis olamazlar.

66- Eger biz onlara: "Kendinizi öldürün, veya yurtlarinizdan çikin." diye yazmis olsaydik, içlerinden pek azi hariç, bunu yapamazlardi. Fakat kendilerine verilen ögütleri tutsalardi, elbette haklarinda hem daha hayirli, hem de daha saglam olurdu.

67- Ve o zaman elbette kendilerine katimizdan büyük mükafat verirdik.

68- Ve onlari elbette dogru yola iletirdik.

69- Kim Allah'a ve Peygambere itaat ederse iste onlar, Allah'in kendilerine nimet verdigi peygamberlerle, siddiklarla, sehidlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne güzel arkadastir!

70- Bu lütuf Allah'tandir. Bilen olarak Allah yeter.

71- Ey iman edenler! Düsmana karsi her türlü savunma tedbirinizi aliniz. Onlara karsi ya küçük birlikler halinde hareket ediniz veya topyekün seferber olunuz.

72- Süphesiz içinizden bir kismi vardir ki, pek agir davranir. Eger basiniza bir musibet gelirse: "Allah bana lutfetti de onlarla beraber bulunmadim." der.

73- Ve eger Allah'tan size bir lütuf ve zafer erisecek olsa, sizinle kendisi arasinda hiç sevgi yokmus gibi, bu sefer de hiç süphesiz söyle diyecek: "Ah ne olurdu, onlarla beraber olaydim da büyük murada ereydim."

74- O halde geçici dünya hayatini, ebedî ahiret hayati karsiliginda satacak olanlar, Allah yolunda savassinlar. Her kim Allah yolunda savasir da öldürülür veya galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarin pek büyük bir mükafat verecegiz.

75- Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: "Ey Rabbimiz! bizleri bu halki zâlim olan memleketten çikar, tarafindan bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katindan bir kurtarici gönder" diye yalvarip duran zayif ve zavalli erkekler, kadinlar ve çocuklarin kurtarilmasi ugrunda savasa çikmiyorsunuz?

76- Iman edenler, Allah yolunda savasirlar. Inkâr edenler de tagut yolunda savasirlar. O halde siz seytanin taraftarlarina karsi savasin. Çünkü seytanin hilesi zayiftir.

77- Kendilerine, "Ellerinizi savastan çekin, namazi kilin, zekati verin" denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savas yazilinca hemen içlerinden bir kismi insanlardan, Allah'tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve "Rabbimiz! Niçin bize savas yazdin? Ne olurdu bize azicik bir müddet daha tanimis olsaydin da biraz daha yasasaydik?" derler. Onlara de ki: "Dünya zevki ne de olsa azdir, ahiret, Allah'a karsi gelmekten sakinan için daha hayirlidir ve size kil kadar haksizlik edilmez."

78- Her nerede olursaniz olun ölüm size yetisir, son derece saglam kaleler içinde de bulunsaniz yine kurtulamazsiniz. Onlara bir iyilik erisirse "Bu, Allahtandir" derler, bir kötülüge ugrarlarsa, "Bu, senin yüzündendir." derler. Ey Muhammed! De ki: "Hepsi Allah'tandir." Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanasmiyorlar?

79- (Ey insanoglu!) sana gelen her iyilik Allah'tandir, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara bir elçi olarak gönderdik. Buna sahit olarak da Allah yeter.

80- Kim peygambere itaat ederse Allah'a itaat etmis olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.

81- Sana "Peki" derler, fakat senin yanindan çiktiklarinda, içlerinden birtakimi, geceleyin (gündüz) söylemis olduklarinin tersini kurarlar. Allah onlarin geceleyin tasarladiklarini yaziyor. Sen onlara aldirma. Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter.

82- Onlar hâlâ Kur'ân'i geregi gibi düsünüp anlamaya çalismazlar mi? Eger o Allah'tan baskasi tarafindan indirilmis olsaydi mutlaka onda birçok çeliskiler bulurlardi.

83- Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiginde onu hemen yayiverirler. Halbuki onu peygambere ve aralarinda yetkili kimselere götürselerdi, onlardan sonuç çikarmaya gücü yetenler, onu anlarlardi. Allah'in üzerinizdeki lütfu ve rahmeti olmasaydi, pek aziniz hariç, seytana uyardiniz.

84- (Ey Muhammed) Allah yolunda savas! Sen ancak kendi yaptigindan sorumlusun. Müminleri de savasa tesvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kirar. Hiç süphesiz ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezasi daha çetindir.

85- Kim güzel bir iste aracilik ederse, ona o isin sevabindan bir pay vardir. Kim de kötü bir seyde aracilik yaparsa, ona da o kötülükten bir pay vardir. Allah her seyi gözetip karsiligini verir.

86- Siz bir selam ile selamlandiginiz zaman, siz de ondan daha güzeliyle karsilik verin veya verilen selami aynen iade edin. Süphesiz Allah, her seyin hesabini geregi gibi yapandir.

87- Kendinden baska ilâh olmayan Allah, sizi kiyamet gününde mutlaka biraraya toplayacaktir. Bunda asla süphe yoktur. Allah'tan daha dogru sözlü kim olabilir?

88- O halde, siz niçin münafiklar hakkinda iki gruba ayriliyorsunuz? Allah onlari kazandiklari günah yüzünden terslerine döndürdügü halde Allah'in saptirdigini yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptirirsa, sen onun için bir çikis yolu bulamazsin.

89- Onlar, küfür isledikleri gibi, sizin de küfür isleyip kendileriyle bir olmanizi arzu ettiler. Onun için, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eger bundan yüz çevirirlerse onlari yakalayin ve buldugunuz yerde öldürün; Onlardan ne bir dost, ne de bir yardimci edinmeyin.

90- Ancak o kimselere dokunmayin ki, sizinle aralarinda anlasma olan bir kavme siginmis bulunurlar. Yahut ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savasmayi gönüllerine sigdiramayip tarafsiz olarak size gelmislerdir. Eger Allah dileseydi, onlari size musallat kilardi, onlar da sizinle savasirlardi. Eger onlar sizden uzak dururlar, sizinle savasmayip size baris teklif ederlerse, Allah, sizin için onlar aleyhine bir yol vermemistir.

91- Diger birtakim kimseleri de bulacaksiniz ki; hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak isterler. Fitne için her davet olunuslarinda onun içine basasagi dalarlar. Eger bunlar sizden çekinmezlerse, kendilerini buldugunuz yerde yakalayin ve öldürün. Iste bunlar aleyhinde size açik bir ferman verdik.

92- Hata disinda bir mümin, diger bir mümini öldüremez. Ve kim bir mümini yanlislikla öldürürse, mümin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak ölünün ailesinin bagislamasi müstesnadir. Eger öldürülen, mümin olmakla beraber size

düsman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin bir köle azad etmesi gerekir. Eger öldürülen sizinle aralarinda antlasma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mümin bir köle azad etmesi gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafindan tevbesinin kabulü için arka arkaya iki ay oruç tutmasi gerekir. Allah, Alimdir (her seyi bilendir), Hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir).

93- Kim bir mümini kasten öldürürse, cezasi, içinde ebedî olarak kalacagi cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmis ve onun için büyük bir azab hazirlamistir.

94- Ey Iman edenler! Allah yolunda cihada çiktiginiz zaman, mümini kâfirden ayirmak için iyice arastirin. Size selam veren kimseye, dünya hayatinin menfaatini gözeterek, "Sen mümin degilsin" demeyin. Allah katinda çok ganimetler var. Islâm'a ilk önce girdiginiz zaman siz de öyle idiniz. Sonra Allah size lutufta bulundu. Onun için iyice arastirin. Süphesiz ki Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.

95- Müminlerden özür sahibi olmaksizin oturanlarla Allah yolunda mallariyla, canlariyla cihad edenler esit olamazlar. Allah, mallariyla, canlariyla cihad edenleri, derece itibariyle, oturanlardan üstün kildi. Allah onlarin hepsine de cenneti vaad etmistir. Bununla beraber Allah mücahitlere, oturanlarin üzerinde büyük bir ecir vermistir.

96- Kendi katindan derece derece rütbeler, bir magfiret ve rahmet vermistir. Öyle ya, O çok bagislayici, çok merhamet edicidir.

97- Melekler, kendilerine zulmeden kisilerin canlarini aldiklarinda, onlara, "Ne iste idiniz?" derler. Onlar da: "Biz yer yüzünde zayif kimselerdik." derler. Melekler: "Allah'in yeryüzü genis degil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya?" derler. Iste bunlarin varacaklari yer cehennemdir. O ne kötü gidis yeridir.

98- Ancak gerçekten aciz ve zayif olan, çaresiz kalan ve hicret etmeye yol bulamayan erkekler, kadinlar ve çocuklar hariç...

99- Umulur ki, Allah bu kimseleri affeder. Allah çok affedici, çok bagislayicidir.

100- Her kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genislik de bulur. Her kim Allah'a ve Peygamberine hicret etmek maksadiyla evinden çikar da sonra kendisine ölüm yetisirse, kuskusuz onun mükafati Allah'a düser. Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.

101- Yeryüzünde sefere çiktiginizda kâfirlerin size bir kötülük yapacagindan korkarsaniz namazi kisaltmanizda size bir vebal yoktur. Kuskusuz kâfirler sizin apaçik düsmaninizdir.

102- Sen onlarin aralarinda bulunup da onlara namaz kildirdiginda içlerinden bir kismi seninle beraber namaza dursun. Silahlarini da yanlarina alsinlar. Bunlar secdeye vardiklarinda diger bir kismi arkanizda beklesin. Sonra o namaz kilmamis olan diger kisim gelsin seninle beraber kilsinlar ve ihtiyatli bulunsunlar, silahlarini yanlarina alsinlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarinizdan ve esyanizdan bir gafil olsaniz da size ani bir baskin yapsalar. Eger size yagmur gibi bir eziyet erisir veya hasta olursaniz silahlarinizi birakmanizda bir vebal yoktur. Bununla beraber ihtiyati elden birakmayin. Kuskusuz Allah kâfirlere alçaltici bir azap hazirlamistir.

103- O korkulu zamanda namazi kildiniz mi gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanlariniz üzerinde hep Allah'i zikredin. Korkudan kurtuldugunuzda namazi tam erkani ile kilin. Çünkü namaz müminlere belirli vakitlerde yazili bir farzdir.

104- Düsman toplulugunu takip etmede gevseklik göstermeyin. Eger siz aci duyuyorsaniz, kuskusuz onlar da sizin aci duydugunuz gibi aci çekiyorlar. Oysa siz Allah'tan onlarin ümit edemeyecekleri seyleri umuyorsunuz. Kuskusuz Allah her seyi bilendir, hikmet sahibidir.

105- Biz sana Kitab (Kur'ân)i hak olarak indirdik ki, insanlar arasinda Allah'in sana gösterdigi sekilde hüküm veresin. Sakin hainlerin savunucusu olma!

106- Allah'tan bagislanmani dile. Süphesiz, Allah bagislayicidir, esirgeyicidir.

107- Kendilerine hainlik edenleri savunma. Muhakkak Allah hain günahkârlari sevmez.

108- Bunlar, insanlardan (hainliklerini) gizlerler de, Allah'tan gizlemezler. Oysa O, geceleyin istemedigi seyi kurarlarken onlarin yani baslarindadir. Allah, onlarin yaptiklarini (ilmiyle) kusatmistir.

109- Haydi siz dünya hayatinda onlari savunuverdiniz (diyelim). Peki kiyamet gününde Allah'in huzurunda onlari kim savunacaktir? Yahut onlara kim vekil olacaktir?

110- Kim bir kötülük isler, yahut nefsine zulmeder, sonra da Allah'tan bagislanmasini dilerse, Allah'i bagislayici ve esirgeyici bulur.

111- Kim bir kötülük islerse, kendi nefsine kötülük etmis olur. Allah her seyi hakkiyle bilendir, hikmet sahibidir.

112- Kim bir hata veya bir günah isler de sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak iftira etmis ve apaçik bir günah yüklenmis olur.

113- Eger Allah'in sana lütuf ve merhameti olmasaydi, onlardan bir güruh seni sapitmaya çalisirdi. Halbuki onlar, ancak kendi nefislerini saptirirlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana Kitab (Kur'an)i ve hikmeti indirmis ve sana bilmedigin seyleri ögretmistir. Allah'in sana olan lütfu büyüktür.

114- Bir sadaka vermeyi yahut iyilik yapmayi veyahut da insanlar arasini düzeltmeyi emreden(ler)inki hariç, onlarin aralarindaki gizli gizli konusmalarinin çogunda hiçbir hayir yoktur. Kim bunlari sirf Allah'in rizasini kazanmak için yaparsa, yakinda ona büyük bir mükafat verecegiz.

115- Kim kendisine dogru yol besbelli olduktan sonra Peygamber'e karsi çikar, müminlerin yolundan baskasina uyup giderse onu döndügü yolda birakiriz ve cehenneme sokariz. Orasi ne kötü bir gidis yeridir.

116- Süphesiz Allah kendisine ortak kosulmasini bagislamaz. Bunun disinda diledigini bagislar. Allah'a ortak kosan, muhakkak ki, derin bir sapikliga düsmüstür.

117- Onlar, Allah'i birakirlar da, yalniz disilere taparlar. Böylece ancak inatçi seytana tapmis olurlar.

118, 119- Allah o seytana lanet etti. Ve o da: "Elbette senin kullarindan belirli bir pay alacagim, onlari mutlaka saptiracagim, onlari bos kuruntulara sokacagim, ve onlara emredecegim de hayvanlarin kulaklarini yaracaklar, onlara emredecegim de Allah'in yaratisini degistirecekler" dedi. Kim Allah'i birakip da seytani dost edinirse, süphesiz o, apaçik bir ziyana ugramis olur.

120- Seytan onlara vaad eder ve onlari bos umutlarla oyalar. Oysa seytanin onlara vaadi, aldatmadan baska bir sey degildir.

121- Bunlarin varacaklari yer cehennemdir. Ondan kurtulmak için çare bulamazlar.

122- Iman edip iyi isler yapanlari da altlarindan irmaklar akan cennetlere sokacagiz, orada ebedî olarak kalacaklardir. Bu, Allah'in gerçek vaadidir. Allah'dan daha dogru sözlü kim olabilir?

123- (Is), ne sizin kuruntunuza, ne de kitap ehlinin kuruntusuna göredir. Kötülük yapan, o yüzden cezalandirilir. O, kendisine Allah'tan baska ne bir dost, ne de bir yardimci bulabilir.

124- Erkek veya kadin, kim mümin olur da güzel amellerden islerse, iste onlar cennete girerler. Zerre kadar da haksizliga ugratilmazlar.

125- Iyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve Ibrahim'in dinine dosdogru olarak tâbi olan kimseden, din bakimindan daha iyi kim olabilir? Allah, Ibrahim'i dost edinmisti.

126- Göklerde ve yerde olanlarin hepsi Allah'indir. Allah, her seyi kusaticidir.

127- Kadinlar hakkinda senden fetva isterler. De ki: Onlar hakkindaki fetvayi size Allah veriyor: Yazilmis haklari olan mirasi kendilerine vermediginiz ve nikahlanmayi istemediginiz öksüz kizlar ve zavalli çocuklara ve bir de yetimlere adaletle davranmaniz hakkinda Kitap'ta size okunan âyetler vardir. Sizin her yaptiginiz iyiligi, muhakkak Allah bilir.

128- Eger bir kadin kocasinin geçimsizliginden, yahut kendisinden yüz çevirmesinden endise ederse, aralarinda bir sulh yapmalarinda, onlara bir günah yoktur. Sulh hep hayirlidir. Zaten nefisler kiskançliga hazirdir. Eger iyi geçinir ve geçimsizlikten sakinirsaniz, süphesiz Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

129- Kadinlariniz arasinda her yönden adaletli davranmaya ne kadar ugrassaniz buna güç yetiremezsiniz. Bari birisine tamamen kapilip da digerini askiya alinmis gibi birakmayin. Eger arayi düzeltir ve haksizliktan korunursaniz, süphesiz Allah çok bagislayici ve esirgeyicidir.

130- Eger kari-koca birbirlerinden ayrilacak olurlarsa, Allah, onlarin her birini genis lutfuyla muhtaç birakmaz. Allah'in lutfu genistir, hikmeti büyüktür.

131- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size Allah'tan korkmanizi emrettik. Eger inkâr ederseniz, biliniz ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Allah hiçbir seye muhtaç degildir, hamd ve senâ O'na yakisir.

132- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Vekil olarak Allah yeter.

133- Ey insanlar! Eger Allah dilerse sizi giderir de baskalarini getirir. Ve Allah, buna kadirdir.

134- Kim dünya nimetini isterse, bilsin ki dünya ve ahiret nimeti Allah katindadir. Allah her seyi çok iyi isiten ve çok iyi görendir.

135- Ey iman edenler! Adaleti ayakta tutan ve kendiniz, ana-babaniz ve yakin akrabaniz aleyhine de olsa, yalniz Allah için sahitlik eden kimseler olunuz. Zira zengin de olsa, fakir de olsa, Allah ikisine de (sizden) daha yakindir. Nefsinizin arzusuna uyarak adaletten uzaklasmayin. Eger (sahitlik ederken) dilinizi eger, bükerseniz veya çekinirseniz, süphesiz Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

136- Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdigi Kitab'a, ve daha önce indirdigi kitaba iman edin. Kim Allah'i, meleklerini, kitaplarini, peygamberlerini ve ahiret gününü inkâr ederse sapikligin en koyusuna düsmüs olur.

137- Iman edip sonra inkâr eden, sonra iman edip tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarinda ileri gidenleri Allah ne bagislayacak, ne de dogru yola eristirecektir.

138- Münafiklara da haber ver ki, kendileri için çok aci bir azab vardir.

139- Onlar, müminleri birakip kâfirleri dost ediniyorlar. Onlarin yaninda izzet ve seref mi ariyorlar? Halbuki bütün izzet ve seref Allah'a aittir.

140- Allah size Kitab (Kur'an)da: "Allah'in âyetlerinin inkâr edildigini ve onlarla alay edildigini isittiginiz zaman, baska bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayin. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah, münafiklarin ve kâfirlerin hepsini cehennemde toplayacaktir.

141- Onlar sizi gözetleyip dururlar. Eger Allah tarafindan size bir zafer nasip olursa: "Biz sizinle beraber degil miydik?" derler. Sayet kâfirlerin zaferden bir payi olursa: (Bu defa da onlara): "Size üstünlük saglayarak sizi müminlerden korumadik mi?" derler. Allah, kiyamet gününde aranizda hükmünü verecektir. Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir.

142- Münafiklar, Allah'i aldatmaya çalisirlar. Halbuki Allah, onlarin oyunlarini baslarina geçirecektir. Onlar, namaza kalktiklari zaman tembel tembel kalkarlar. Insanlara gösteris yaparlar. Allah'i pek az anarlar.

143- Münafiklar, küfür ile iman arasinda bocalamaktadirlar. Ne bu müminlere baglanirlar, ne de su kâfirlere. Allah kimi dogru yoldan saptirirsa, sen artik ona kurtulus yolu bulamazsin.

144- Ey iman edenler! Müminleri birakip da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinizde Allah'a apaçik bir delil mi vermek istiyorsunuz?

145- Süphesiz ki münafiklar, cehennem atesinin en asagi tabakasindadirlar. Onlara bir yardim edici de bulamazsin.

146- Ancak tevbe edenler, durumlarini düzeltenler, Allah'a sarilanlar ve Allah için dinlerine samimi olarak baglananlar müstesna. Iste bunlar müminlerle beraberdirler. Allah, müminlere büyük bir mükafat verecektir.

147- Eger sükreder ve iman ederseniz Allah size azabi ne yapar? Allah, sükredenlerin mükafatini veren ve her seyi bilendir.

148- Allah, zulme ugrayanlarin disinda, çirkin sözün açikça söylenmesinden hoslanmaz. Allah her seyi hakkiyla isiten, hakkiyla bilendir.

149- Bir hayri açiklar yahut gizlerseniz, yahut da bir kötülügü bagislarsaniz, biliniz ki, Allah da çok bagislayicidir, her seye hakkiyla kadirdir.

150- Onlar, Allah'i ve peygamberlerini inkâr ederler, Allah ile peygamberlerinin arasini ayirmak isterler. "Kimine inaniriz, kimini inkâr ederiz" derler. Bu ikisinin (imanla küfrün) arasinda bir yol tutmak isterler.

151- Iste onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltici bir azab hazirlamisizdir.

152- Allah'a ve peygamberlerine iman edenler ve onlar arasinda ayirim yapmayanlara (Allah) pek yakinda mükafatlarini verecektir. Allah çok bagislayicidir, çok merhametlidir.

153- Kitap ehli, senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyorlar. Musa'dan bundan daha büyügünü istemisler ve: "Allah'i bize açikça göster" demislerdi. Haksizliklari sebebiyle onlari yildirim çarpti. Sonra kendilerine açik deliller geldigi halde buzagiyi (tanri) edinmislerdi. Onlari bundan dolayi da affettik. Ve Musa'ya açik bir delil (yetki) verdik.

154- Söz vermeleri için Tur dagini üzerlerine kaldirdik. Onlara: "O kapidan secde ederek girin" dedik. Yine onlara: "Cumartesi yasagini çignemeyin" dedik ve onlardan saglam bir söz aldik.

155- Verdikleri sözden dönmeleri, Allah'in âyetlerini inkâr etmeleri, haksiz yere peygamberlerini öldürmeleri ve "kalblerimiz kiliflidir" demelerinden dolayi (baslarina türlü belalar verdik). Dogrusu Allah, inkârlari sebebiyle onlarin kalplerini mühürlemistir. Pek azi hariç onlar inanmazlar.

156-(Kalblerinin mühürlenmesinin diger bir sebebi de Isa'yi) inkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalaridir.

157- Bir de "Biz Allah'in peygamberi Meryem oglu Isa Mesih'i öldürdük" demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astilar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara Isa gibi gösterildi. Onun hakkinda anlasmazliga düsenler, ondan yana tam bir kusku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler.

158- Fakat Allah onu kendisine yükseltmistir. Allah, aziz (daima üstün)dir, hikmet sahibidir.

159- Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (Isa'ya) iman etmis olmasin. Kiyamet gününde o, onlara sahitlik edecektir.

160/161- Yahudilerin zulmetmeleri ve birçok kimseleri Allah yolundan alikoymalari, yasaklandiklari halde faiz almalari ve insanlarin mallarini haksiz yere yemeleri sebebiyle daha önce kendilerine helâl kilinan temiz seyleri haram kildik. Onlardan kâfir olanlara can yakici bir azap hazirladik.

162- Fakat onlardan ilimde derinlesmis olanlar ve iman edenler, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Onlar, namazi kilan, zekati veren, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlerdir. Iste onlara büyük bir mükafat verecegiz.

163- Muhakkak biz, Nuh'a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettigimiz gibi, sana da vahyettik. Ibrahim'e, Ismail'e, Ishak'a, Yakub'a, torunlarina, Isa'ya, Eyyûb'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur'u verdik.

164- Daha önce sana anlattigimiz peygamberlerle, anlatmadigimiz baska peygamberlere de (vahyettik). Ve Allah Musa ile de konustu.

165- Peygamberleri müjdeciler ve azab habercileri olarak gönderdik ki, peygamberlerden sonra insanlarin Allah'a karsi bir bahaneleri olmasin. Allah mutlak üstündür, yegane hikmet sahibidir.

166- Fakat Allah, sana indirdigini kendi ilmiyle indirmis olduguna sahitlik eder. Melekler de buna sahitlik ederler. Allah'in sahitligi de kafidir.

167- Süphesiz inkâr edip, insanlari Allah yolundan alikoyanlar, derin bir sapikliga düsmüslerdir.

168- Muhakkak Allah, inkâr edenleri ve zulmedenleri ne bagislar, ne de dogru bir yola eristirir.

169- Onlari ancak cehennemin yoluna (iletecek ve) onlar orada ebedî olarak kalacaklardir. Bu ise Allah'a çok kolaydir.

170 - Ey insanlar, Resul size, Rabbi'nizden hakki (gerçegi) getirdi. Kendi yarariniza olarak ona inanin. Eger inkâr ederseniz, bilin ki göklerde ve yerde olanlarin hepsi Allah'indir. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

171- Ey kitab ehli! Dininizde taskinlik etmeyin ve Allah hakkinda ancak dogru olani söyleyin! Meryem oglu Isa Mesih, sadece Allah'in elçisi, Meryem'e atmis oldugu kelimesi ve O'ndan bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanin (Allah) üçtür demeyin. Kendi yarariniz için buna son verin. Muhakkak ki Allah tek bir ilâhtir. O, çocuk sahibi olmaktan yüce (münezzeh)dir. Göklerdeki ve yerdekilerin hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

172 - Hiçbir zaman Mesih de Allah'in bir kulu olmaktan çekinmez, Allah'a yakin melekler de. Kim O'na kulluk etmekten çekinir ve büyüklük taslarsa bilsin ki O, onlarin hepsini huzuruna toplayacaktir.

173- Inanip güzel isler yapanlara gelince, onlarin mükafatlarini eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha fazlasini da verecektir. Allah'a kulluktan çekinip büyüklük taslayanlara da siddetli bir sekilde azab edecek ve onlar Allah'dan baska kendilerine ne bir dost, ne de bir yardimci bulamayacaklardir.

174 - Ey insanlar! Size Rabbinizden bir delil (Muhammed) geldi ve size apaçik bir nur indirdik.

175 - Allah'a inanip O'na simsiki sarilanlari (Allah), kendisinden bir rahmet ve lutfa sokacak ve kendisine varan dosdogru yola iletecektir.

176- Senden fetva istiyorlar. Deki: "Allah size kelâle (babasiz ve çocuksuz kimse) nin mirasi hakkinda hükmünü açikliyor: Çocugu olmayan, fakat kiz kardesi bulunan bir kisi ölürse, biraktigi malin yarisi o (kiz kardesi)nundur. Çocugu olmayan kiz kardes ölürse, erkek kardes ona varis olur. Eger (ölenin) iki kiz kardesi varsa, biraktiginin üçte ikisi onlarindir. Eger kardesler erkek ve kiz olurlarsa, erkegin hissesi, iki kizin hissesi kadardir. Sasirmamaniz için Allah size (hükümlerini) açikliyor. Allah, her seyi hakkiyla bilendir.
NUH

Bismillahirrahmanirrahim


1- Gerçekten biz Nûh'u kavmine gönderdik, "kavmine aci bir azap gelmezden önce onlari uyar" diye.

2- Dedi ki, "ey kavmim! Gerçekten ben size açik bir uyariciyim".

3- Söyle ki, "Allah'a kulluk edin, ondan korkun ve bana itaat edin."

4- "Günahlarinizi bagislasin ve sizi belli bir süreye kadar ertelesin. Kuskusuz Allah'in takdir ettigi süre gelince ertelenmez. Eger bilseydiniz.." (inanirdiniz).

5- Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Ben kavmimi gece gündüz davet ettim."

6- "Fakat benim çagirmam, onlarin sadece kaçmalarini artirdi."

7- "Ben onlari senin bagislaman için her davet ettigimde, onlar parmaklarini kulaklarina tikadilar, elbiselerine büründüler, israr ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler. "

8- "Sonra ben onlari açik açik çagirdim."

9- "Sonra hem ilan ederek söyledim onlara, hem gizli gizli. "

10- "Gelin, dedim, Rabbinizin sizi bagislamasini isteyin. Çünkü o çok bagislayicidir."

11- "Üzerinize gökten bol yagmur yagdirsin."

12- "Mallar ve ogullar vererek sizin imdadiniza kossun. Sizin için bahçeler yapsin, irmaklar yapsin."

13- "Niçin siz Allah'a bir vakar yakistiramiyorsunuz?"

14- "Oysa o sizi asama asama yaratmistir."

15- "Görmediniz mi Allah yedi gögü uygun tabakalar halinde nasil yaratmis?"

16- Ve Ay'i bunlarin içinde bir nur yapmis, günesi de bir lamba kilmis.

17- Allah sizi yerden bir bitki bitirir gibi bitirdi.

18- Sonra sizi tekrar oraya geri çevirecek ve tekrar çikaracaktir.

19- Allah sizin için yeri bir yaygi yapmistir.

20- Ki, ondan açilan genis genis yollarda gidesiniz.

21. Nûh dedi ki: "Ey Rabbim! Onlar bana isyan ettiler; mali ve çocugu hüsrandan baska bir seyini artirmayan kimsenin ardina düstüler."

22. "Büyük büyük tuzaklar kurdular."

23. Dediler ki: "Sakin tanrilarinizi birakmayin, ne Vedd'i, ne Suva'i ve ne de Yegus'u, Yeûk'u ve Nesr'i."

24. Çok kisiyi yoldan saptirdilar. Sen de o zalimlerin sadece saskinliklarini artir.

25. Hatalarindan dolayi boguldular, atese sokuldular, kendilerine Allah'a karsi yardimcilar da bulamadilar.

26. Nûh dedi ki: "Yeryüzünde kafirlerden bir tek kisi birakma."

27. "Zira sen onlari birakirsan kullarini yoldan çikarirlar ve sadece ahlâksiz ve kâfir çocuklar dogururlar."

28-"Ey Rabbim! Bana, babama, anama, mümin olarak evime girene ve bütün inanmis erkek ve kadinlara magfiret buyur. Zalimlerin de sadece helakini artir."



NUR

Bismillahirrahmanirrahim

1- (Iste bu âyetler) bizim indirdigimiz ve (hükümlerini üzerinize) farz kildigimiz bir sûredir. Belki düsünüp ögüt alirsiniz diye onda açik açik âyetler indirdik.

2- Zina eden kadin ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inaniyorsaniz, Allah dini(ni tatbik) hususunda sizi sakin acima duygusu kaplamasin! Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya sahit olsun.

3- Zina eden erkek, zina eden veya müsrik olan bir kadindan baskasi ile evlenemez; zina eden bir kadinla da ancak zina eden veya müsrik olan erkek evlenebilir. Bu, müminlere haram kilinmistir.

4- Namuslu kadinlara zina isnadinda bulunup, sonra (bunu ispat için) dört sahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artik onlarin sahitligini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkardirlar.

5- Ancak bundan sonra tevbe edip islah olanlar müstesnadir. Çünkü Allah çok bagislayici ve merhametlidir.

6- Eslerine zina isnadinda bulunup da kendilerinden baska sahitleri olmayanlara gelince, onlarin her birinin sahitligi kendisinin dogru söyleyenlerden olduguna dair dört defa Allah adina yemin ederek sahitlik etmesidir.

7- Besinci defa da, eger yalan söyleyenlerden ise, Allah'in lanetinin kendi üzerine olmasini dilemesidir.

8- Kadinin, kocasinin yalan söyleyenlerden olduguna dair dört defa Allah adina yemin ve sahitlik etmesi,

9- Besinci defa da, eger (kocasi) dogru söyleyenlerden ise, Allah'in gazabinin kendi üzerine olmasini dilemesi kendisinden cezayi kaldirir.

10- Ya Allah'in size bol lütfu ve merhameti olmasaydi ve Allah tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydi (haliniz nice olurdu.)?

11- Haberiniz olsun ki (Muhammed'in esine) bu agir ifki (iftirayi) uyduranlar sizin içinizden bir gruptur. Bunu kendiniz için bir kötülük saymayin; aksine o, sizin için bir iyiliktir. Onlardan herbir kisiye, günah olarak ne islemisse (onun karsiligi ceza) vardir. (Elebaslilik yapan, bu yüzden de) bu günahin büyügünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azap vardir.

12- Erkek ve kadin müminlerin, bu iftirayi isittiklerinde kendi vicdanlari ile hüsnü zanda bulunup da, "bu apaçik bir iftiradir" demeleri gerekmez miydi?

13- (Bu iddiayi ortaya atanlarin) da bu konuda dört sahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki sahitler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancilarin ta kendisidirler.

13- (Bu iddiayi ortaya atanlarin) da bu konuda dört sahit getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki sahitler getirip ispat edemediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancilarin ta kendisidirler.

14- Eger dünyada ve ahirette Allah'in lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydi, size mutlaka büyük bir azab isabet ederdi.

15- Çünkü siz bu iftirayi, gelisi güzel birbirinizin agzindan aliyor ve hakkinda bilgi sahibi olmadiginiz (bu uydurma haberi) agizlarinizda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz oldugunu saniyorsunuz. Halbuki bu, Allah katinda çok büyük bir suçtur.

16- Onu duydugunuzda "Bunu konusup yaymamiz bize yakismaz. Hasâ! Bu, çok büyük bir iftiradir..." demeli degil miydiniz?

17- Eger inanmis insanlarsaniz, Allah, bir daha buna benzer tutumu tekrarlamaktan sizi sakindirip uyariyor.

18-Ve Allah âyetlerini size açikliyor. Allah, (isin iç yüzünü) çok iyi bilir, tam bir hüküm ve hikmet sahibidir.

19- Inananlar arasinda kötü söz ve davranisin yayilmasini arzulayan kimseler için dünyada da, ahirette de aci veren bir azab vardir. (Her seyi) Allah bilir; siz bilmezsiniz.

20- Ya sizin üstünüze Allah'in lütuf ve merhameti olmasaydi; Allah çok sefkatli ve merhametli olmasaydi (haliniz nice olurdu)?

21- Ey iman edenler! Seytanin adimlarini takip etmeyin. Kim seytanin adimlarini takip ederse, sunu bilsin ki o, edepsizlikleri ve kötülügü emreder. Eger üstünüzde Allah'in lütuf ve merhameti olmasaydi, içinizden hiçbir kimse temize çikmazdi. Fakat Allah, diledigini arindirir. Allah isitir ve bilir.

22- Içinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarindan) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bagislasinlar, feragat göstersinler. Allah'in sizi bagislamasini arzulamaz misiniz? Allah çok bagislayandir, çok merhametlidir.

23- Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadinlara zina isnadinda bulunanlar, dünya ve ahirette lanetlenmislerdir. Onlar için çok büyük bir azab vardir.

24- O gün dilleri, elleri ve ayaklari, yapmis olduklarindan dolayi aleyhlerinde sahitlik edecektir.

25- O gün Allah onlara gerçek cezalarini tastamam verecek ve onlar Allah'in gerçek oldugunu anlayacaklar.

26- Kötü kadinlar, kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadinlara; temiz kadinlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadinlara yarasir. Iste bu temiz olan, (iftiracilarin) söylediklerinden çok uzaktirlar. Kendileri için bagislanma ve güzel bir rizik vardir.

27- Ey iman edenler! Kendi evinizden baska evlere, geldiginizi farkettirip ev halkina selam vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir. Herhalde (bunu) düsünüp anlarsiniz.

28- Orada kimse bulamazsaniz, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eger size, "Geri dönün!" denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha temiz bir davranistir. Allah, yaptiginizi bilir.

29- Içinde kendinize ait bir seylerin bulundugu oturulmayan bir eve girmenizde herhangi bir sakinca yoktur. Allah, sizin açiga vurduklarinizi da, gizlediklerinizi de bilir.

30- (Resulüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, irzlarini da korumalarini söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranistir. Süphesiz Allah, onlarin yapmakta olduklarindan haberdardir.

31- Mümin kadinlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kisimlari müstesna olmak üzere, zinetlerini teshir etmesinler. Bas örtülerini, yakalarinin üzerine (kadar) örtsünler. Kocalari, babalari, kocalarinin babalari, kendi ogullari, kocalarinin ogullari, erkek kardesleri, erkek kardeslerinin ogullari, kiz kardeslerinin ogullari, kendi kadinlari (mümin kadinlar), ellerinin altinda bulunan (köleleri), erkeklerden, kadina ihtiyaci kalmamis (cinsî güçten düsmüs) hizmetçiler, yahut henüz kadinlarin gizli kadinlik hususiyetlerinin farkinda olmayan çocuklardan baskasina zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte olduklari zinetleri anlasilsin diye, ayaklarini yere vurmasinlar. Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki, kurtulusa eresiniz.

32- Aranizdaki bekarlari, kölelerinizden ve cariyelerinizden iyi davranista olanlari evlendirin. Eger bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onlari zenginlestirir. Allah, (lütfu) genis olan ve (her seyi) bilendir.

33- Evlenme imkanini bulamayanlar ise, Allah, lütfu ile kendilerini varlikli kilincaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altinda bulunanlardan (köleler ve cariyelerden) mükatebe yapmak isteyenlerle, eger kendilerinde (hürriyete kavusmalarinda kendileri için) bir iyilik görüyorsaniz, hemen mükatebe yapin. Allah'in size vermis oldugu malindan siz de onlara verin. Dünya hayatinin geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen cariyelerinizi fuhsa zorlamayin. Kim onlari zor altinda birakirsa, bilinmelidir ki, zorlanmalarindan sonra Allah (onlar için) çok bagislayici ve merhametlidir.

34- Andolsun ki biz size açik açik bildiren âyetler, sizden önce yasayip gitmis olanlardan örnekler ve takvaya ulasmis kimseler için ögütler indirdik.

35- Allah, göklerin ve yerin nurudur (aydinlaticisidir). O'nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yildiz gibidir ki, doguya da batiya da nisbet edilemeyen mübarek bir agaçtan çikan yagdan tutusturulur. (Bu öyle bir agaç ki) yagi, nerdeyse, kendisine ates degmese bile isik verir. (Bu isik) nur

üstüne nurdur. Allah diledigi kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara (iste böyle) misal verir; Allah her seyi bilir.

36- (Bu kandil) birtakim evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin okunmasina izin vermistir. Orada sabah aksam O'nu tesbih ederler.

37- Birtakim insanlar (Allahi tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alis veris onlari Allah'i anmaktan, namaz kilmaktan ve zekat vermekten alikoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak oldugu bir günden korkarlar.

38- Çünkü Allah, kendilerine isledikleri amellerin en güzeli ile ecir verecek, lütfundan fazlasini da bahsedecektir ve Allah, diledigine hesapsiz rizik verir.

39- Küfredenlere gelince, onlarin amelleri, issiz çöllerdeki serap gibidir ki, susayan onu su zanneder, nihayet ona vardiginda orada herhangi bir sey bulamamis, üstelik yanibasinda da (inanmadigi, kendisinden sakinmadigi) Allah'i bulmustur. Allah ise onun hesabini tastamam görmüstür. Allah hesabi çok çabuk görür.

40- Yahut (o kâfirlerin duygu, düsünce ve davranislari) engin bir denizdeki yogun karanliklar gibidir ki, onu dalga üstüne dalga kapliyor; üstünde de bulut. Bir biri üstüne karanliklar... Insan, elini çikarip uzatsa, nerdeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah, nur vermemisse, artik o kimsenin isik ve aydinliktan nasibi yoktur.

41- Görmez misin ki, göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kanat çirpip uçan kuslarin Allah'i tesbih ettiklerini? Her biri kendi tesbihini ve duâsini bilmistir. Allah, onlarin yapmakta olduklarini hakkiyla bilir.

42- Göklerin ve yerin mülkü Allah'indir; dönüs de ancak O'nadir.

43- Görmez misin ki Allah bulutlari (diledigi yere) sürüklüyor; sonra onlari biraraya getirip üstüste yigiyor. Iste görüyorsun ki bunlar arasinda yagmur çikiyor. O, gökten, sanki oradaki daglardan da dolu indirir. Artik onu diledigine isabet ettirir; dilediginden de onu uzak tutar; bu bulutlardan çikan simsegin pariltisi nerdeyse gözleri alir!

44- Allah gece ile gündüzü evirip çeviriyor. Süphesiz bunda (hakikati gören) gözlere sahip olanlar için mutlak bir ibret vardir.

45- Allah, her hayvani sudan yaratti. Iste bunlardan kimi karni üstünde sürünür, kimi iki yagi üstünde yürür, kimi dört ayagi üstünde yürür... Allah diledigini yapar; çünkü Allah her seye kâdirdir.

46- Andolsun biz (her seyi) apaçik bildiren âyetler indirdik. Allah diledigini dogru yola iletir.

47- Bir de "Allah'a ve Resulüne inandik ve itaat ettik" diyorlar da, sonra bunun arkasindan yan çiziyorlar; bunlar mümin degillerdir.

48- Aralarinda hükmetmesi için Allah'a ve Resulüne çagrildiklari zaman, bakarsin ki, içlerinden birkismi yüz çevirip dönerler.

49- Ama, eger (Allah ve Resulünün hükmettigi) hak kendi lehlerine ise, ona, gönülden bagli olarak saygi ile gelirler.

50- Kalplerinde bir hastalik mi var? Yoksa süphe ve tereddüd içinde midirler? Yoksa Allah ve Resulünün kendilerine zulüm ve haksizlik edeceginden mi korkuyorlar? Hayir, asil zalimler kendileridir!

51- Aralarinda hüküm vermesi için Allah'a ve Resulüne davet edildiklerinde müminlerin sözü ancak "isittik ve itaat ettik" demeleridir. Iste bunlar asil kurtulusa erenlerdir.

52- Her kim Allah'a ve Resulüne itaat eder, Allah'a saygi duyar ve O'ndan sakinirsa, iste asil bunlar bedbahtliktan kurtulanlardir.

53- Ötekiler (münafiklar), sen hakikaten kendilerine emrettigin takdirde mutlaka (savasa) çikacaklarina dair, en agir yeminleri ile Allah'a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. Itaatiniz malumdur! Bilin ki Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.

54- De ki: Allah'a itaat edin; Peygambere de itaat edin. Eger yüz çevirirseniz sunu bilin ki, Peygamberin sorumlulugu kendine yüklenen, sizin sorumlugunuz da size yüklenendir. Eger ona itaat ederseniz, dogru yolu bulmus olursunuz. Peygambere düsen, sadece açik açik duyurmaktir.

55- Allah, sizlerden iman edip iyi davranislarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kildigi gibi, kendilerini de yeryüzüne sahip ve hakim kilacagini, onlar için begenip seçtigi dini (Islâm'i) onlarin iyiligine yerlestirip koruyacagini ve geçirdikleri korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven saglayacagni vaad etti. Çünkü onlar bana kulluk ederler. Hiçbir seyi bana es tutmazlar. Artik bundan sonra kim inkâr ederse, iste bunlar asil büyük günahkarlardir.

56- Hem namazi kilin, zekati verin ve peygambere itaat edin ki rahmete eresiniz.

57- Inkâr edenlerin, yeryüzünde (Allah'i) aciz birakacaklarini sanmayasin! Onlarin varacagi yer cehennemdir. Ne kötü varis yeridir orasi!

58- Ey iman edenler! Ellerinizin altinda bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz erginlik çagina girmemis olanlar, sabah namazindan önce, ögleyin soyundugunuz vakit ve yatsi namazindan sonra (yaniniza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar mahrem halde bulunabileceginiz üç vakittir. Bu vakitlerin disinda ne sizin için, ne de onlar için bir mahzur yoktur. (Birbirinizin yanina girip çikabilirsiniz.) Iste Allah, âyetlerini size böyle açiklar. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

59- Sizden olan çocuklariniz erginlik çagina girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi, onlar da izin istesinler. Iste Allah, âyetlerini size böyle açiklar. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

60- Bir nikah ümidi kalmayan, çocuktan kesilmis yasli kadinlarin ise, zinetlerini (yabanci erkeklere) göstermeksizin dis elbiselerini çikarmalarinda kendilerine bir vebal yoktur. Yine de iffetli olmalari kendileri için daha hayirlidir. Allah isitendir, bilendir.

61- A'maya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. Sizin için de gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarinizin evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeslerinizin evlerinden, kiz kardeslerinizin evlerinden, amcalarinizin evlerinden halalarinizin evlerinden, dayilarinizin evlerinden, teyzelerinizin evlerinden veya anahtarlarina malik oldugunuz yerlerden, yahut dostlarinizin evlerinden yemenizde bir sakinca yoktur. Toplu halde veya ayri ayri yemenizde de bir güçlük ve günah yoktur. Evlere girdiginiz zaman Allah tarafindan mübarek ve güzel bir yasama dilegi olarak kendinize (birbirinize) selam verin. Iste Allah düsünüp anlayasiniz diye size âyetlerini böyle açiklar.

62- Müminler ancak, Allah'a ve Resülüne gönülden inanmis kimselerdir. Onlar o Peygamber ile birlikte sosyal bir isle mesgul iken ondan izin istemedikçe birakip gitmezler. (Resulüm!) Su senden izin isteyenler, hakikaten Allah'a ve Resulüne iman etmis kimselerdir. Öyle ise, bazi isleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan diledigine izin ver; onlar için Allah'tan bagis dile; çünkü Allah magfiret edicidir, merhametlidir.

63-(Ey müminler!) Peygamberin davetini, aranizdan bazinizin baziniza daveti gibi zannetmeyin. Içinizden, birini siper ederek sivisip gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, O'nun emrine aykiri davrananlar, baslarina bir bela gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakinsinlar.

64- Bilmis olun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'indir. O, sizin ne yolda, ne durumda oldugunuzu iyi bilir. Huzuruna döndürülecekleri günde ise, yapmis olduklarini hemen kendilerine haber verir. Allah, her seyi hakkiyla bilendir..
RAD

Bismillahirrahmanirrahim


1. Elif, Lâm, Mîm, Ra. Iste bunlar sana o kitabin âyetleridir ve sana Rabbinden indirilen haktir. Lâkin insanlarin çogu iman etmezler.

2. Allah O'dur ki, gökleri direksiz yükseltti, onu görüyorsunuz, sonra ars üzerine istiva etti, günesi ve ayi emrine boyun egdirdi. Her biri belli bir vakte kadar akar gider. Bütün isleri O yönetiyor. Âyetleri O açikliyor ki, Rabbinizin huzuruna çikacaginizi iyi bilesiniz.

3. Yeryüzünü enine boyuna yayip döseyen, onda oturakli daglar ve irmaklar meydana getiren ve yeryüzünde meyvelerin hepsinden iki çift yapan O'dur. Sürekli olarak gece ile gündüzü birbirine dolamaktadir. Düsünecek olan bir kavim için bunda muhakkak ki, ibretler vardir.

4. Yeryüzünde birbirine komsu kitalar vardir. Üzüm baglari, ekinler, çatalli ve çatalsiz hurmaliklar vardir ki, hepsi bir tek su ile sulanir. Halbuki meyvelerinde birini öbürüne üstün kiliyoruz. Akli eren bir kavim için bunda muhakkak ibretler vardir.

5. Eger sasiyorsan, asil sasilacak sey onlarin su sözleridir: "Biz toprak olup gittikten sonra mi, yani biz gerçekten yeniden mi yaratilacagiz?" Iste bunlar Rablerini inkâr etmislerdir. Bunlar boyunlarinda demir halkalar bulunanlardir. Ve iste bunlar cehennemliktirler, orada ebedî kalacaklardir.

6. Ayrica senden iyilikten önce hemen kötülügü getirmeni isterler. Oysa daha önce onlara misal olacak cezalar gelip geçmistir. Ve gerçekten Rabbin, zulümlerine karsilik insanlara magfiret sahibidir. Bununla beraber Rabbinin azabi da cidden çok çetindir.

7. O kâfirler: "Rabbinden ona bir mucize indirilmeli degil miydi?" derler. Sen bir uyaricidan baska bir sey degilsin ve her kavim için bir hidayetçi vardir.

8. Her disinin neye gebe oldugunu Allah bilir. Ve rahimler ne eksiltir, ne arttirir, onu da bilir. O'nun katinda her seyin bir ölçüsü vardir.

9. Allah görünmeyeni de bilir, görüneni de. Büyüktür ve yücelerden yücedir.

10. Sizden sözü gizleyenle açiga vuran, gece gizlenenle gündüz açiga çikan, O'nun açisindan esittir (hepsini görür ve bilir).

11. Her insan için önünden ve arkasindan takip edenler vardir. Allah'in emrinden dolayi onu gözetirler. Allah bir kavme verdigini, o kavim kendisini bozup degistirmedikçe degistirmez. Allah bir kavme de kötülük murad etti mi, artik onun geri çevrilmesine de imkan yoktur. Onlar için Allah'dan baska bir veli de bulunmaz.

12. Size korku ve ümit içinde simsegi gösteren ve o yagmur yüklü bulutlari meydana getiren O'dur.

13. Gök gürültüsü O'na hamd ile, melekler de O'nun korkusundan dolayi O'nu tesbih ederler. O yildirimlar gönderir, onunla diledigini çarpar. Onlar Allah hakkinda mücadele edip duruyorlar. Oysa Allah'in çarpmasi pek çetindir.

14. Gerçek dua O'nadir. O'nun disinda yalvarip durduklari ise onlara hiçbir seyle cevap veremezler. Onlar olsa olsa agzina su gelsin diye iki avucunu açana benzer ki, o, ona gelmez. Kâfirlerin duasi hep bir sapiklik içindedir.

15. Oysa göklerde ve yerde kim varsa ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah aksam Allah'a secde ederler.

16. De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'dir". De ki: "Allah'dan baskalarini, o kendi kendilerine ne bir fayda, ne de bir zarar verebilenleri dostlar mi ediniyorsunuz?" De ki: "Hiç kör ile gören bir olur mu? Hiç karanliklarla aydinlik bir olur mu?" Yoksa Allah'a, O'nun gibi yaratan birtakim ortaklar buldular da, bu yaratis kendilerince birbirine benzer mi göründü? De ki: "Allah, her seyi yaratandir. O, birdir. Her seye üstün ve kahredicidir."

17. Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi miktarlarinca sel olup aktilar. Sel de suyun yüzüne çikan bir köpük yüklendi. Bir zinet esyasi veya bir degerli mal yapmak için, ateste üzerini körükledikleri madenlerden de onun gibi bir köpük meydana gelir. Iste Allah hak ile batili böyle çarpistirir. Fakat köpük atilir gider, insanlara faydasi olan ise yerde kalir. Iste Allah böyle misaller verir.

18. Rablerinin emirlerine uyanlar için daha güzeli vardir. O'na itaat etmeyenler ise, yeryüzünde bulunan ne varsa hepsi kendilerinin olsa da onu ve bir o kadarini bütünüyle kurtulus fidyesi olarak verirlerdi. Iste onlar, hesabin kötüsü kendileri için olanlardir. Varacaklari yer de cehennemdir. Orasi da ne fena yataktir.

19. Simdi Rabbinden sana indirilenin gerçekten hak oldugunu bilen bir kimse, kör olan bir kimse gibi olur mu? Fakat bunu ancak üstün akilli ve temiz vicdanli kimseler idrak ederler.

20. Onlar ki, Allah'in ahdini yerine getirirler ve antlasmayi bozmazlar.

21. Ve onlar ki, Allah'in riayet edilmesini emrettigi seye riayet ederler ve Rablerine saygi gösterirler ve hesabin kötülügünden korkarlar.

22. Rablerinin rizasini kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazi dosdogru kilarlar ve kendilerine verdigimiz riziklardan gizli ve açikça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. Iste bunlar, bu hayatin akibeti kendilerinin olacak olanlardir.

23. Adn cennetlerine girecekler, atalarindan, eslerinden ve zürriyetlerinden salih olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapidan yanlarina girip söyle diyecekler:

24. "Sabrettiginiz için size selam olsun. Ahiret yurdu ne güzeldir!"

25. Allah'in ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'in birlestirilmesini emrettigi baglantilari koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, iste lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradir.

26. Allah, diledigi kimseye rizki genisletir de, daraltir da. Onlar ise dünya hayati ile ferahlanmaktalar. Oysa düna hayati ahiret hayatinin yaninda bir yol azigindan ibarettir.

27. Yine o iman etmeyenler diyorlar ki: "Ona Rabbinden bir âyet indirilseydi ya." De ki: "Hakikaten Allah, diledigini sasirtir ve kendisine gönül vereni de hidayete erdirir."

28. Onlar, iman etmis ve kalbleri Allah zikriyle yatismis olanlardir. Evet, iyi bilin ki, kalbler Allah'in zikri ile yatisir.

29. Onlar ki, iman etmisler ve salih ameller islemislerdir, ne mutlu onlara, varacaklari yer de ne güzeldir!

30. Iste seni böyle, kendilerinden önce nice ümmetler gelip geçmis olan bir ümmet içinde gönderdik ki, onlar Rahmân'a küfredip dururlarken, sen onlara sana vahyettigimiz kitabi okuyasin. De ki: "O Rahmân benim Rabbimdir, O'ndan baska tanri yoktur. Ben O'na dayandim, tevbem de O'nadir.

31. Bir Kur'ân ki, onunla daglar yürütülse veya onunla yer parçalansa veya onunla ölüler konusturulsa (o yine bu Kur'an olurdu). Fakat emir bütünüyle Allah'indir. Iman edenler, kâfirlerden ümit kesip daha anlamadilar mi ki, Allah dileseydi, elbette insanlarin hepsine toptan hidayet buyururdu. O küfürde direnenlerin kendi sanatlariyla baslarina musibet inip duracak, ya da yurtlarinin yakinina konacak. Nihayet Allah'in vaadi gelecek. Muhakkak ki, Allah vaad ettigi zamani sasirmaz.

32. Andolsun ki, senden önceki peygamberlerle de alay edildi. Ben de o kâfirlere bir süre için meydan verdim. Sonra da tuttum onlari cezalandirdim. O vakit azabim nasil imis (gördüler).

33. Bütün kazandiklariyla her bir nefsin üzerinde böylesine hükümran olan baska kim vardir? Böyle iken tuttular da Allah'a ortaklar uydurdular. De ki: "Onlara isimler verip durun bakalim. Siz O'na yeryüzünde bilmedigi bir sey mi haber vereceksiniz? Yoksa anlami olmayan kuru bir laf mi? Dogrusu küfre sapanlara kendi oyunlari güzel gösterildi de yoldan saptirildilar. Allah her kimi saptirirsa, artik onu yola getirecek kimse yoktur.

34. Onlara dünya hayatinda bir azap vardir. Ahiret azabi ise elbette daha çetindir. Onlari Allah'dan koruyacak da yoktur.

35. Müttakilere vaad olunan cennetin misali söyledir: Altindan irmaklar akar durur, yemisleri süreklidir, gölgeleri de. Iste bu, takva yolunu tutanlarin akibetidir. Kâfirlerin akibeti de atestir.

36. Bir de kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen (vahiy) le sevinç duyuyorlar. Bununla beraber hiziplesenlerden, âyetlerin bir kismini inkâr edenler de vardir. De ki: "Ben ancak Allah'a kulluk etmekle ve O'na sirk kosmamakla emrolundum. Ben O'na davet ediyorum, dönüsüm de O'nadir."

37. Ve iste biz o Kur'ân'i Arapça bir hüküm olarak indirdik. Yemin olsun ki, eger sen, sana vahiyle gelen bu bilgiden sonra onlarin keyiflerine uyacak olursan, sana Allah'dan ne bir dost vardir, ne de bir koruyucu.

38. Andolsun ki, biz senden önce de peygamberler gönderdik. Onlara da esler ve çocuklar verdik. Allah'in izni olmadan herhangi bir âyet getirmek ise hiçbir peygamberin haddi degildir. Her ecel için bir yazi vardir.

39. Allah diledigini imha eder, diledigini de yerinde birakir. Ana kitap O'nun katindadir.

40. Onlara vaad ettigimiz azabin bir kismini sana göstersek, yahut seni, onu görmeden vefat ettirsek, yine de sana düsen sadece teblig etmek, bize düsen de hesaba çekmektir.

41. Görmüyorlar mi ki, biz yeri etrafindan eksiltip duruyoruz. Allah öyle hükmeder ki, O'nun hükmünü engelleyecek kimse yoktur. O çok hizli hesap görür.

42. Onlardan öncekiler de hileler yapmislardi. Fakat sonuçta bütün hileler(in cezasi) Allah'a aittir. Her nefsin ne kazandigini O bilir. Bu dünyanin akibetinin kime ait oldugunu kâfirler de yakinda bilecekler.

43. O kâfirler: "Sen Allah tarafindan gönderilmis bir peygamber degilsin" diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranizda sahit olarak Allah yeter, bir de yaninda kitap ilmi bulunan (yeter)."



RAHMAN

Bismillahirrahmanirrahim

1. Rahmân (çok merhametli olan Allah)

2. Kurân'i ögretti.

3. Insani yaratti.

4. Ona beyani ögretti.

5. Günes de ay da bir hesab iledir.

6. Bitkiler ve agaçlar secde etmektedirler.

7. Gögü yükseltti ve mizani koydu.

8. Sakin tartida taskinlik etmeyin.

9. Tartiyi adaletle yapin, terazide eksiklik yapmayin.

10. (Allah) yeri mahlukat için (asagiya) koydu.

11. Orada meyvalar ve salkimli hurma agaçlari vardir.

12. Yaprakli taneler ve hos kokulu bitkiler vardir.

13. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

14. Allah insani, pismis bir çamura benzeyen bir balçiktan yaratti.

15. Cinleri de hâlis atesten yaratti.

16. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

17. (O) iki dogunun ve iki batinin Rabbidir.

18. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

19. (Aci ve tatli) iki denizi saliverdi birbirine kavusuyorlar.

20. Fakat aralarinda bir engel vardir, birbirlerine geçip karismiyorlar.

21. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

22. Ikisinden de inci ve mercan çikar.

23. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

24. Denizde koca daglar gibi yükselen gemiler de onundur.

25. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

26. Yer üzerinde bulunan her sey fânidir.

27. Yalniz celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâti) baki kalacaktir.

28. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

29. Göklerde ve yerde bulunanlar, O'ndan isterler. O, her gün yeni bir istedir.

30. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

31. Ey insan ve cin! sizin de hesabinizi ele alacagiz.

32. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

33. Ey cin ve insan topluluklari! Göklerin ve yerin çevresinden geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin. Ama Allah'in verdigi bir güç olmadan geçemezsiniz.

34. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

35. Üzerinize atesten alev ve duman gönderilir, kendinizi savunamazsiniz.

36. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz

37. Gök yarilip da, erimis yag gibi kipkirmizi bir gül oldugu zaman...

38. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

39. Iste o gün, ne insana ne de cinne günahindan sorulmaz.

40. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

41. Suçlular simalarindan taninir, alinlarindan ve ayaklarindan tutulur.

42. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

43. Iste bu, suçlularin yalanladigi cehennemdir.

44. Onunla kaynar su arasinda dolasirlar.

45. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

46. Rabbinin makamindan korkan kimselere iki cennet vardir.

47. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

48. Ikisinin de çesitli agaçlari, meyvalari vardir.

49. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

50. Ikisinde de akip giden iki kaynak vardir.

51. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

52. Ikisinde de her türlü meyvadan çift çift vardir.

53. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

54. Astarlari atlastan yataklara yaslanirlar. Iki cennetin de devsirmesi yakindir.

55. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

56. Oralarda gözlerini yalniz eslerine çevirmis dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmustur.

57. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

58. Sanki onlar yâkut ve mercandirlar.

59. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

60. Iyiligin karsiligi, yalniz iyilik degil midir?

61. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

62. Bu ikisinden baska iki cennet daha vardir.

63. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

64. (Bu cennetler) yemyesildirler.

65. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

66. Ikisinde de fiskiran iki kaynak vardir.

67. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

68. Ikisinde de her türlü meyva, hurma ve nar vardir.

69. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

70. Içlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadinlar vardir.

71. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

72. Çadirlar içerisinde gözlerini yalniz kocalarina çevirmis hûriler vardir.

73. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

74. Bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmustur.

75. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

76. Yesil yastiklara ve hârikulâde güzel islemeli döseklere yaslanirlar.

77. Simdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanliyorsunuz?

78-Büyüklük ve ikram sahibi Rabbinin adi ne yücedir!

RUM

Bismillahirrahmanirrahim


1- Elif, Lâm, Mim.

2- Rumlar yenildi.

3- (Araplarin bulundugu bölgeye) en yakin bir yerde onlar, bu yenilgilerinin ardindan mutlaka galib geleceklerdir.

4- (Bu da) birkaç yil içinde (olacaktir). Onlarin bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'indir ve o gün müminler, sevineceklerdir.

5- (Bu da) Allah'in yardimiyla (olacaktir). Allah diledigine yardim eder, galip kilar. O çok güçlüdür, çok merhamet edicidir.

6- Allah'in vaadi budur. Allah, vaadinden caymaz. Fakat insanlarin çogu bilmezler.

7- Onlar, sadece bu dünya hayatinin dis yüzünü bilirler. Ahiretten ise onlar hep gafildirler.

8- Kendi içlerinde hiç düsünmediler mi ki, Allah göklerde, yerde ve bu ikisi arasinda bulunan her seyi ancak hak ile ve belirlenmis bir süre için yaratmistir? Gerçekten insanlarin çogu, Rablerine kavusmayi inkâr etmektedirler.

9- Onlar, yeryüzünde gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasil olmus baksinlar? Onlar, kendilerinden daha güçlüydüler. Topragi sürmüsler ve onu, bunlarin imar ettiklerinden daha çok imar etmislerdi. Onlara da peygamberleri delillerle gelmislerdi. Demek Allah onlara zulmetmiyordu. Fakat onlar, kendilerine zulmediyorlardi.

10- Sonra o kötülük edenlerin sonu çok kötü oldu. Çünkü onlar, Allah'in âyetlerini yalan saydilar ve onlarla alay ediyorlardi.

11- Allah yaratmayi ilkin yapar, sonra da çevirir, onu yeniden yapar. Sonra hep döndürülüp O'na götürüleceksiniz.

12- Kiyamet saatinin gelip çattigi gün suçlular, her ümidi keserler.

13- Allah'a ortak kostuklarindan, kendilerine sefaat edecekler de bulunmaz. Onlar, o zaman Allah'a kostuklari ortaklari inkâr ederler.

14- Kiyamet saatinin gelip çattigi gün varya, o gün (inananlarla inanmayanlar) ayrilirlar.

15- Simdi iman edip salih ameller yapmis olanlara gelince, onlar bir bahçe içinde neselenirler.

16- Âyetlerimizi ve âhiret bulusmasini yalan sayip da küfredenlere gelince, iste onlar o zaman azab içinde hazir bulundurulurlar.

17- O halde aksama girdiginiz zaman da, sabaha girdiginiz zaman da tesbih Allah'indir. (daima O, tesbih edilir).

18- Göklerde ve yerde, ikindileyin de, ögleye erdiginiz zaman da hamd O'na mahsustur.

19- O, ölüden diri çikarir, diriden ölü çikarir ve topraga ölümünden sonra hayat verir. Sizler de iste öyle çikarilacaksiniz.

20- O'nun âyetlerinden (kudretinin delillerinden)dir ki, sizi bir topraktan yaratti. Sonra da siz simdi yeryüzünde dagilip yayilan insanlar oluverdiniz.

21- Yine O'nun âyetlerindendir ki, sizin için nefislerinizden kendilerine isinirsiniz diye esler yaratmis, araniza bir sevgi ve merhamet koymustur. Süphesiz ki bunda düsünecek bir kavim için nice ibretler vardir.

22- Yine göklerin ve yerin yaratilisi ile dillerinizin ve renklerinizin farkli olusu da O'nun âyetlerindendir. Süphesiz ki bunda bilenler için nice ibretler vardir.

23- Yine gecede ve gündüzde uyumaniz ve lütfundan nasib aramaniz da O'nun âyetlerindendir. Süphesiz ki bunda dinleyecek bir kavim için nice ibretler vardir.

24- Yine O'nun âyetlerindendir ki, size hem korku ve hem de umut vermek için simsegi gösteriyor. Ve gökten bir su indiriyor da onunla yeryüzüne ölümünden sonra hayat veriyor. Süphesiz ki bunda aklini kullanacak bir kavim için nice ibretler vardir.

25- Yine gögün ve yerin, emriyle durmasi da O'nun âyetlerindendir. Sonra sizi bir tek çagirisla çagirdigi zaman bir de bakarsiniz ki (yerden diriltilip çikariliyorsunuz).

26- Göklerde ve yerde kim varsa hepsi O'nundur. Hepsi de O'na itaat etmektedirler.

27- Hem yaratmayi ilkin yapan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapacak olan da O'dur ki, bu O'na çok kolaydir. Göklerde ve yerde en

yüksek san ve seref O'nundur. O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

28- Allah, size kendinizden bir misâl verdi: Hiç size rizik olarak verdigimiz seylerde elleriniz altindaki kölelerinizden ortaklariniz bulunur da onlarla siz esit olur, aranizda birbirinizi saydiginiz gibi, onlari da sayar misiniz? Iste biz, düsünecek bir kavim için âyetleri böyle açikliyoruz.

29- Fakat zulmedenler, bilgisizce hevalarina uydular. Artik Allah'in sasirdigini kim yola getirebilir? Onlarin yardimcilari da yoktur.

30- O halde yüzünü, Allah'i bir taniyarak dine, Allah'in insanlari üzerine yaratmis oldugu fitratina dogrult. Allah'in yaratisinda degisiklik bulunmaz. Dosdogru din budur. Fakat insanlarin çogu bilmezler.

31- Baskasindan geçerek hep O'na gönül verin ve O'ndan sakinin. Namaza devam edin ve müsrilerden olmayin.

32- O müsriklerden (olmayin ki) onlar, dinlerini ayirip öbek öbek olmuslardir. Her grup kendilerindekine güvenmektedir.

33- Bununla beraber insanlara bir keder dokundugu zaman her seyden geçerek Rablerine yalvarir, dua ederler; sonra tarafindan bir rahmet tattiriverdigi zaman da bakarsin onlardan bir kismi tutar, O Rablerine ortak kosarlar.

34- Bunu da kendilerine verdigimiz nimetlere nankörlük etmek için yaparlar. Haydi geçinedurun bakalim, yakinda bileceksiniz.

35- Yoksa biz onlara bir delil indirmisiz de O'na ortak kosmalarini o mu söylüyor?

36- Bir de biz insanlara bir rahmet tattirdigimiz zaman ona güveniyorlar da; ellerinin önceden yaptigi seyler sebebiyle baslarina bir fenalik gelirse, hemen her ümidi kesiveriyorlar.

37- Onlar görmediler mi ki, Allah diledigi kimseye rizki serer ve daraltir. Süphesiz ki bunda iman edecek bir kavim için ibretler vardir.

38- O halde akrabaya da hakkini ver, yoksula da, yolcuya da... Bu, Allah'in rizasini dileyenler için daha hayirlidir. Kurtulusa erecek olanlar da iste onlardir.

39- Insanlarin mallari içinde artsin diye verdiginiz faiz, Allah yaninda artmaz. Allah'in rizasini dileyerek verdiginiz zekata gelince, iste onlar, mallari kat kat artmis olanlardir.

40- Allah, O'dur ki, sizi yaratti, sonra da size rizik verdi, sonra sizi öldürür, sonra sizi diriltir. Hiç sizin ortak kostuklarinizdan, bunlardan birini yapacak olan var mi? Allah, onlarin ortak kostuklarindan münezzeh ve yücedir.

41- Yaptiklarinin bir kismini tatsinlar diye insanlarin kendi ellerinin kazandigi seyler yüzünden karada ve denizde fesat ortaya çikti. Umulur ki onlar hakka dönerler.

42- De ki, yeryüzünde bir gezin de bakin, bundan öncekilerin sonu nasil olmus! Onlarin pek çogu müsrik idiler.

42- De ki, yeryüzünde bir gezin de bakin, bundan öncekilerin sonu nasil olmus! Onlarin pek çogu müsrik idiler.

43- Allah'tan geri çevrilmesine hiçbir çare olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdogru, sabit dine çevir. O gün (gelince) insanlar birbirlerinden ayrilirlar.

44- Her kim inkâr ederse, inkâri kendi aleyhinedir. Kim de salih amel islerse, onlar kendileri için rahat bir yer hazirlamis olurlar.

45- Çünkü O, iman edip salih amel isleyenlere lütfundan mükafat verecektir. Çünkü O, kâfirleri sevmez.

46- Rüzgarlari müjdeciler olarak göndermesi, size rahmetinden tattirmasi, emriyle gemilerin akip gitmesi ve lütfundan rizik isteyip kazanmaniz O'nun âyetlerindendir. Hem gerek ki sükredesiniz.

47- Andolsun ki biz, senden önce birçok peygamberleri kavimlerine gönderdik de, onlara apaçik delillerle vardilar. Onun üzerine günah isleyenlerden intikam aldik. Müminlere yardim ise, bizim nezdimizde bir hak oldu.

48- Allah O'dur ki, rüzgarlari gönderir de bir bulut savururlar. Derken onu gökyüzünde nasil dilerse öyle serer, parça parça da eder. Derken yagmuru görürsün, aralarindan çikar. Derken onu kullarindan kimlere diliyorsa döküverdi mi derhal yüzleri güler.

49- Halbuki onlar, daha önce üzerlerine yagmur indirilmeden evvel ümidi kesmislerdi.

50- Simdi bak Allah'in rahmetinin eserlerine! yeryüzünü ölümünden sonra nasil diriltiyor? Süphe yok ki O, mutlaka ölüleri diriltir. O her seye kâdirdir.

51- Andolsun ki biz, bir rüzgâr göndersek de onu (rahmetin eseri olan ekini) sararmis görseler, mutlaka onun arkasindan nankörlüge baslarlar.

52- Çünkü sen ölülere isittiremezsin. O daveti, arkalarini dönmüs giderlerken sagirlara da duyuramazsin.

53- Körleri de sapikliklarindan hidayete getiremezsin. Sen ancak âyetlerimizi iman edeceklere duyurursun da onlar müslüman olur, selâmeti bulurlar.

54- Allah O'dur ki, sizi güçsüz olarak yaratir, sonra güçsüzlügün arkasindan kuvvet verir. Sonra kuvvetin arkasindan yine güçsüzlüge ve ihtiyarliga getirir. O diledigini yaratir. Ve O, her seyi bilir, her seye gücü yeter.

55- Kiyamet kopacagi gün günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadiklarina yemin ederler. Onlar önceden de böyle haktan çevriliyorlardi.

56- Kendilerine ilim ve iman verilenler de söyle diyecekler: "Andolsun ki, Allah'in kitabinda takdir edilmis olan tekrar dirilme gününe kadar kaldiniz. Iste bu, dirilme günüdür. Fakat siz bunu bilmiyordunuz.

57- Artik o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermeyecektir. Onlarin dertlerinin çaresine de bakilmayacaktir.

58- Andolsun ki, biz insanlar için bu Kur'ân'da her türlü meselden örnekler getirdik. Yemin ederim ki, sen onlara baska bir âyet de getirsen o kâfirler yine: "Siz yalancilardan (uydurdugunuz sözü Allah'a nispet edenlerden) baskasi degilsiniz." diyeceklerdir.

59- Iste bilmeyenlerin kalblerini Allah böyle mühürler.

60- Simdi sen sabret. Çünkü Allah'in vaadi mutlaka haktir. Sakin imani saglam olmayanlar seni hafiflige sevketmesinler.
TAHA

Bismillahirrahmanirrahim


1- Tâ, Hâ,

2- Ey Muhammed! Kur'ân'i sana sikintiya düsesin diye indirmedik.

3- Ancak Allah'tan korkan kimse için bir ögüt olarak (indirdik.)

4, Yeri ve yüce gökleri yaratanin katindan yavas yavas bir indirilisle (onu) indirdik.

5- O Rahmân (kudret ve hakimiyyetiyle) Ars'a hakim oldu.

6- Bütün göklerde olanlar, bütün yerdekiler, bu ikisinin arasinda ve topragin altida bulunanlar O'nundur.

7- Sen (Allah'a ettigin dua ve zikirle) sesini yükseltirsen (bilki Allah bundan mustagnîdir.). Çünkü O süphesiz gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.

8- Allah O'dur ki, kendisinden baska hiçbir ilâh yoktur. En güzel isimler O'nundur.

9- (Habîbim!) Musa'nin (basindan geçen hayat) hikayesi sana geldi mi?

10- Hani o bir ates görmüstü de, ailesine: "Yerinizde durun, benim gözüme bir ates ilisti, belki size bir kor getiririm, yahut atesin yaninda bir yol gösterici bulurum" demisti.

11- Atese vardigi zaman söyle çagrildi: "Ey Musa!

12- "Ben süphesiz senin Rabbinim. Hemen ayakkabilarini çikar, çünkü sen kutsal bir vadi olan Tuvâ'dasin."

13- "Ben seni seçtim, simdi (sana) vahyolunacak seyleri dinle."

14- Süphesiz ben Allah'im, benden baska hiçbir ilâh yoktur. Onun için bana kulluk et ve beni anmak için namaz kil.

15- Çünkü kiyamet muhakkak gelecektir. Onun vaktini gizli tutuyorum ki, herkes yaptiginin karsiligini görsün.

16- Sakin kiyamete inanmayip, kendi heva ve hevesine uyan kimse seni, ona iman etmekten alikoymasin; sonra helak olursun.

17- Ey Musa! Sag elindeki nedir?

18- Musa dedi: "O benim asâm (degnegim) dir, ona dayanirim, onunla davarlarima yaprak silkerim ve onda baska hacetlerim (faydalanacagim seyler) de var"

19- Allah: "Ey Musa! onu (yere) birak"dedi.

20- Musa da onu birakti, bir de ne görsün! o bir yilan olmus kosuyor.

21- Allah buyurdu ki: "Tut onu, korkma; biz onu yine eski durumuna çevirecegiz"

22- "Bir de diger bir mucize olmak üzere elini koynuna koy ki, kusursuz olarak bembeyaz çiksin."

23- "Bunlari sana en büyük mucizelerimizden (bir kismini) gösterelim diye yaptik."

24- "Firavun'a git, çünkü o hakikaten azdi."

25- Musa dedi ki: "Ey Rabbim! Benim gögsüme genislik ver,

26- Isimi kolaylastir,

27- Dilimden dügümü çöz

28- Ki, sözümü iyi anlasinlar.

29- Bir de bana ailemden bir vezir ver.

30- Kardesim Harun'u (ver).

31- Onunla arkami kuvvetlendir.

32- (Elçilik) isimde onu bana ortak et.

33- Ki seni çok tesbih edelim.

34- Seni çok analim.

35- Süphe yok ki sen bizi görüp duruyorsun."

36- Allah buyurdu: "Ey Musa! Diledigin (seyler) sana verildi."

37- "And olsun biz, sana diger bir defa daha ihsan etmistik"

38- Hani bir vakit ilham edilmesi gereken (ancak ilham ile bilinebilen) su ilhami annene verdik:

39- "Onu (Musa'yi) tabut içine koy da denize birak. Deniz de onu sahile atsin. Onu hem bana düsman, hem ona düsman olan biri alsin." Bir de benim gözetimim altinda yetistirilmen için, üzerine katimdan bir sevgi birakmistim. (Ey Musa!)

40- Hani kiz kardesin (Firavun'un sarayina) giderek: "Ona bakacak birini size buluvereyim mi? diyordu. Böylece seni tekrar annene verdik ki, gözü aydin olsun da kederlenmesin. Hem sen, bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardik. Seni çesitli musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple yillarca Medyen halki içinde kaldin. Sonra ey Musa! Belli bir çaga (peygamberlik görevini yüklenecek bir yasa) geldin.

41- Ben, seni kendime (peygamber) seçtim.

42- Sen kardesinle birlikte mucizelerimle git. Ikiniz de beni anmakta gevseklik etmeyin.

43- Firavun'a gidin, çünkü o gerçekten azdi.

44- Varin da ona yumusak söz söyleyin; olur ki, ögüt dinler, yahut korkar.

45- (Musa ile Harun) "Rabbimiz! Onun bize kötülük yapmasindan veya azginligini artirmasindan korkariz" dediler.

46- Allah buyurdu ki: "Korkmayin, zira ben sizinle beraberim, isitir ve görürüm."

47- Hemen gidin de Firavun'a deyin ki: "Biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artik Israilogullari'ni bizimle gönder, onlara azab etme; biz sana Rabbinden bir mucize ile geldik. Selam dogru yolda gidenleredir."

48- "Bize kesin olarak vahyolundu ki, azab süphesiz (gerçegi) inkâr edip ona sirt çevirenleredir."

49- Firavun: "Ey Musa! Sizin Rabbiniz kimdir?" dedi.

50- Musa: "Bizim Rabbimiz her seye seklini veren, sonra da yolunu gösterendir." dedi.

51- Firavun : "Öyleyse geçmis asirlar (daki insanlar)in durumu nedir?" dedi.

52- Musa dedi ki: "Onlarin bilgisi Rabbimin katinda bir kitapta (yazili)dir. Rabbim yanlis yapmaz ve unutmaz."

53- "Yeryüzünü sizin için bir dösek yapan, oradan sizin için yollar açan ve gökten bir su indiren O'dur." Iste biz o su ile türlü türlü bitkilerden çiftler çikardik.

54- Hem siz yiyin, hem de hayvanlarinizi otlatin. Akil sahibleri için bunda nice ibretler vardir!

55- Sizi yerden (topraktan) yarattik, yine (ölümünüzden sonra) ona döndürecegiz. Hem de ondan sizi bir kere daha çikaracagiz.

56- And olsun ki, biz, Firavun'a mucizelerimizin hepsini gösterdik. Böyle iken o yine onlari yalan sayip kabulden çekindi.

57- (Firavun Musa'ya söyle) dedi: "Ey Musa! Sen sihrinle bizi yerimizden çikarmak için mi geldin bize?"

58- "O halde biz de senin sihrin gibi bir sihirle sana gelecegiz (karsina çikacagiz); simdi bizimle senin aranda bir vakit ve bir bulusma yeri tayin et ki; ne senin, ne bizim caymayacagimiz uygun bir yer olsun."

59- Musa: "Sizinle bulusma zamani, süs (bayrami) günü ve insanlarin toplanacagi kusluk vaktidir." dedi.

60- Bunun üzerine Firavun döndü gitti ve bütün hile vasitalarini topladiktan sonra geldi.

61- Musa onlara dedi ki: "Yaziklar olsun size! Allah'a yalan uydur

mayin. Sonra bir azab ile kökünüzü keser. Gerçekten (Allah'a) iftira eden hüsrana ugramistir."

62- Sihirbazlar aralarinda islerini tartistilar ve konusmalarini gizli tuttular

63- (Sihirbazlar daha sonra Musa ve Harun'u göstererek söyle) dediler: "Bu ikisi muhakkak sihirbazdir; büyüleriyle sizi yurdunuzdan çikarmak ve de örnek dininizi yok etmek istiyorlar."

64- "Onun için bütün tuzaklarinizi bir araya getirin, sonra hep bir sira halinde gelin. Bugün üstün gelen muhakkak zafer kazanmistir."

65- Sihirbazlar: "Ey Musa! Ya sen at, yahud ilk atan biz olalim" dediler.

66- Musa dedi ki: "Hayir, siz atin." Bir de ne görsün! Onlarin ipleri ve degnekleri, yaptiklari sihirden ötürü kendisine sanki yürüyorlarmis gibi geldi.

67- Bu yüzden Musa içinde bir korku hissetti.

68- Biz dedik ki: "Korkma, çünkü sen muhakkak üstünsün (galib geleceksin) "

69- "Sag elindekini ativer, o, onlarin yaptiklarini yutar. Çünkü onlarin yaptiklari ancak bir büyücü tuzagidir. Büyücü ise, her nerede olursa olsun basariya ulasamaz."

70- Sonunda bütün sihirbazlar secdeye kapandilar, "Musa ile Harun'un Rabbine iman ettik" dediler.

71- Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona iman ettiniz? O, muhakkak size sihir ögreten büyügünüzdür. And olsun ki, ellerinizi ve ayaklarinizi çaprazlama kesecegim ve muhakkak sizi hurma dallarina asacagim. Böylece hangimizin azabinin daha siddetli ve devamli oldugunu bileceksiniz" dedi.

72- (Iman eden sihirbazlar söyle) dediler: "Bize gelen bu açik mucizeler ve bizi yaratana karsi, asla seni tercih edemeyiz. Ne hüküm vereceksen ver. Sen, ancak bu dünya hayatina hükmedebilirsin."

73- "Dogrusu biz hem günahlarimiza, hem bizi zorladigin sihre karsi, bizi bagislasin diye, Rabbimize iman ettik. Allah (sevabça senden) daha hayirli ve (azab verme bakimindan da) daha devamlidir."

74- Her kim Rabbine suçlu olarak varirsa, süphesiz ki ona cehennem vardir. Orada ne ölür, ne de dirilir.

75- Kim de ona bir mümin olarak salih ameller islemis oldugu halde varirsa, iste onlara en yüksek dereceler vardir.

76- Adn cennetleri vardir ki, altlarindan irmaklar akar, onlar, orada ebedî olarak kalacaklardir. Ve iste bu, (küfür ve isyandan) arinanlarin mükafatidir.

Meâl-i Serifi

77- Gerçekten Musa'ya söyle vahyettik: "Kullarimla geceleyin yürü (Misir'dan çik) de (asâni vurarak) onlara denizde kuru bir yol aç; (artik firavun tarafindan) yetisilmekten korkmazsin ve (bogulmaktan) endise de etmezsin."

78- Firavun ordulariyla hemen onlari takip etti, denizden kendilerini sariveren (korkunç bogulma) sariverdi

79- Böylece Firavun kavmini yanlis yola sürükledi ve dogru yola götürmedi.

80- Ey Israilogullari! Sizleri düsmaninizdan kurtardik ve Tûr daginin sag yaninda size söz verdik, üzerinize de kudret helvasi ve bildircin indirdik.

81- Size verdigimiz riziklarin en temizlerinden yiyin ve bunda taskinlik etmeyin, sonra üzerinize gazabim iner. Kimin üzerine de gazabim inerse, muhakkak o mahvolur.

82- Bununla beraber, süphe yok ki ben, tevbe eden, iman edip salih amel isleyen, sonra da hak yolda sebat gösteren kimse için çok bagislayiciyim.

83- "Ey Musa! Seni kavminden (ayirip) daha çabuk (gelmeye) sevkeden nedir?" (dedik.)

84- Musa: "Onlar benim izimdeler (arkamdan beni takip edip geliyorlar). Ben sana acele ettim (geldim) ki, hosnud olasin" dedi.

85- Allah: "Dogrusu biz senden sonra kavmini imtihan ettik. Sâmirî onlari saptirdi" dedi.

86- Hemen Musa öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü (onlara söyle)

dedi: "Ey kavmim! Rabbiniz size güzel bir vaad ile söz vermedi mi? Size bu süre mi çok uzun geldi, yoksa Rabbinizden size bir gazab inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan vaadinizden caydiniz?"

87- Onlar dediler ki: "Biz sana verdigimiz sözden, kendiligimizden caymadik. Fakat biz o (Kibtî) kavminin süs esyasindan bir takim agirliklar yüklenmistik. Onlari (atese) attik. Sâmirî de (kendi mücevheratini) böylece atmisti."

88- Nihayet Sâmirî onlara bögüren bir buzagi heykeli ortaya çikardi. Bunun üzerine Sâmirî ve adamlari: "Iste sizin de, Musa'nin da ilâhi budur, ama o unuttu" dediler.

89- Onlar görmüyorlar miydi ki, o buzagi, kendilerine hiçbir sözle karsilik veremiyor; onlara ne bir zarar, ne de bir yarar vermeye sahip bulunamiyordu.

90- And olsun ki Harun daha önce onlara: "Ey kavmim! Siz bununla (buzagi ile) imtihana çekildiniz. Sizin gerçek Rabbiniz Rahmân'dir. Gelin bana uyun ve emrime itaat edin" demisti.

91- Onlar (cevap olarak söyle) demislerdi: "Musa bize dönüp gelinceye kadar, biz ona tapmaya elbette devam edecegiz."

92- (Musa gelince kardesine söyle) dedi: "Ey Harun! bunlarin sapikliga düstügünü gördügün vakit, seni engelleyen ne oldu?"

93- "(Neden) benim yolumu takip etmedin, benim emrime karsi mi geldin?"

94- Harun: "Ey anamin oglu! Sakalimi ve basimi (saçimi) tutma. Ben senin 'Israilogullari arasinda ayrilik çikardin, sözüme bakmadin' diyeceginden korktum." dedi.

95- (Hz. Musa bu defa Sâmirî'ye dönerek) "Ey Sâmirî! Senin bu yaptigin nedir?" dedi.

96- Sâmirî: "Onlarin görmedikleri bir sey gördüm: (Sana gelen) ilâhî elçinin (Cebrail'in) izinden bir avuç (toprak) aldim ve onu (erimis mücevheratin içine) attim. Bunu, bana böylece nefsim hos gösterdi" dedi.

97- (Musa ona söyle) dedi: "Haydi çekil git. Artik senin için hayat boyunca, 'benimle temas yok' diye söylemen var (bir vahsi gibi yapayalniz yasamaga mahkum olacaksin). Hem senin için asla kaçamayacagin bir ceza daha vardir. Bir de ibadet edip durdugun ilâhina bak; elbette biz onu yakacagiz, sonra da kül edip muhakkak onu denize savuracagiz."

98- Sizin ilâhiniz, ancak kendisinden baska hiçbir ilâh bulunmayan Allah'dir. Onun ilmi her seyi kusatmistir.

99- (Ey Muhammed!) Sana geçmisin haberlerinden bir kismini böylece anlatiyoruz. Süphe yok ki, sana katimizdan bir zikir (düsünüp kendisinden ibret alinacak bir kitab) verdik.

100- Kim ondan yüz çevirirse, süphesiz o, kiyamet günü bir günah yüklenecektir.

101- Devamli o azabin altinda kalacaklar. Kiyamet günü onlar için, bu ne fena bir yüktür!

102- Sûr'a üfürülecegi gün ki biz suçlulari o gün, (gözleri korkudan) gögermis olarak mahserde toplayacagiz.

103- "Siz dünyada sadece on(gün) kaldiniz" diye kendi aralarinda gizli gizli konusurlar.

104- Aralarinda ne konusacaklarini biz çok iyi biliriz. Görüsü en üstün olan: "Ancak bir gün kaldiniz" diyecektir.

105- (Ey Muhammed!) Sana daglar(in kiyametteki durumunu) sorarlar, de ki: "Rabbim onlari ufalayip savuracak."

106- "Böylece yerlerini dümdüz bos bir halde birakacak."

107- "Orada ne bir çukur, ne de bir tümsek göreceksin."

108- O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr'a üfleyenin çagrisina) uyarlar. Öyleki, Rahmân'in heybetinden sesler kisilmistir. Artik bir fisiltidan baska hiçbir sey isitemezsin.

109- O gün, Rahmân'in kendisine izin verdigi ve sözünden hosnud oldugu kimselerden baskasinin sefaati fayda vermez.

110- Allah, onlarin geleceklerini de, geçmislerini de bilir. Onlar ise O'nu ilmen kavrayamazlar.

111- Bütün yüzler, diri ve bütün yarattiklarini gözetip duran Allah'a bas egmistir. Bir zulüm yüklenen gerçekten hüsrana ugramistir.

112- Her kim de mümin olarak salih amelleri islerse, artik o, ne bir haksizliktan ve ne de çignenmekden korkar.

113- Iste böylece biz onu Arapça bir Kur'ân olarak indirdik. Onda tehditlerden nice türlüsünü tekrar tekrar açikladik ki belki sakinirlar, yahut onlara bir ibret ve uyanis verir.

114- Hükmü her yerde geçerli gerçek hükümdar olan Allah yücedir. (Ey Muhammed!) Kur'ân sana vahyedilirken, vahiy bitmeden önce (unutma korkusu ile) Kur'ân'i okumada acele etme; "Rabbim! benim ilmimi artir" de.

115- Dogrusu bundan önce Âdem'e (bu agaçtan yeme diye) emrettik, fakat unuttu ve biz onda bir azim (bir kararlilik) bulmadik.

116- Bir vakit meleklere: "Âdem(e hürmet) için secde edin" demistik; Iblis'ten baska hepsi secde etmis, o çekinmisti.

117- Biz de (Âdem'e) söyle demistik: "Ey Âdem! Süphesiz bu (Iblis) sana ve esine düsmandir. Sakin sizi cennetten çikarmasin, sonra bedbaht olursun (sikinti çeker, perisan olursun)."

118- "Dogrusu senin acikmaman ve çiplak kalmaman (ancak) cennettedir. "

119- Ve sen orada ne susarsin, ne de günesin sicaginda kalirsin"

120- Nihayet seytan ona vesvese verdi. Söyle dedi: "Ey Âdem! Sana sonsuzluk agacini ve çökmesi olmayan bir saltanati göstereyim mi?"

121- Bunun üzerine ikisi de o agaçtan yediler. Hemen ayip yerleri kendilerine açilip görünüverdi. Ve üzerlerine cennet yapragindan örtüp yamamaya basladilar. Âdem Rabbinin emrinden çikti da sasirdi.

122- Sonra Rabbi, onu seçti de tevbesini kabul buyurdu ve ona dogru yolu gösterdi.

123- Allah (onlara) söyle dedi: "Birbirinize düsman olmak üzere hepiniz oradan (cennetten) inin. Artik benden size bir hidayet (kitab) geldigi zaman, kim benim hidayetime uyarsa iste o, sapikliga düsmez ve (ahirette) zahmet çekmez.

124- Her kim de benim zikrimden (Kur'ân'dan) yüz çevirirse, (bilsin ki) ona dar bir geçim vardir ve onu kiyamet günü kör olarak hasrederiz.

125- (O zaman Kur'ândan yüz çeviren kimse) "Rabbim! beni niçin kör olarak hasrettin, oysa ben gören bir kimseydim" der.

126- Allah: "Böyledir, sana âyetlerimiz gelmisti de onlari sen unutmustun, bugün de öylece unutulursun" der.

127- Iste haddi asanlari, Rabbinin âyetlerine inanmayanlari biz böyle cezalandiririz. Ve muhakkak ki ahiret azabi (dünya azabindan) daha siddetli ve daha devamlidir.

128- Onlari, yerlerinde gezip durduklari su kendilerinden önce yok ettigimiz bunca nesiller(in o korkunç akibeti) dogru yola sevk etmedi mi? Dogrusu bunda ibret alacak akli olanlar için nice deliller vardir.

129- Eger Rabbinin verdigi bir hüküm ve tayin ettigi bir süre olmasaydi, hemen azaba ugrarlardi.

130- O halde, dediklerine sabret; günesin dogmasindan önce ve batmasindan önce Rabbini hamd ile tesbih et. Gecenin bir kisim vakitlerinde ve gündüzün etrafinda da tesbih et ki hosnudluga eresin.

131- Kâfirlerden bir kismina, onlari sinamak için dünya hayatinin zineti olarak verdigimiz ve onunla kendilerini geçindirdigimiz seye (mal ve saltanata) sakin ragbetle bakma. Rabbinin (ahiretteki) rizki daha hayirli ve daha devamlidir.

132- (Ey Muhammed!) Ehline namaz kilmalarini emret, kendin de ona sabirla devam et. Biz senden bir rizik istemiyoruz. Seni biz riziklandiririz. Güzel akibet takva sahiplerinindir.

133- (Inkâr edenler): "Rabbinden bize bir mucize getirse ya" dediler. Onlara önceki kitablarda olan apaçik deliller gelmedi mi?

134- Eger biz, onlari bundan (peygamber veya Kur'ân'dan) önce bir azab ile yok etseydik, muhakkak "Ey Rabbimiz! bize bir peygamber gönderseydin de, alçak ve rezil olmadan önce âyetlerine uysaydik, olmaz miydi?" diyeceklerdi.

135- De ki: "Hepimiz beklemekteyiz, siz de bekleyedurun. Süphesiz düz yolun sahiplerinin kimler oldugunu ve kimlerin dogru yolda bulundugunu yakinda bileceksiniz.

TAHRİM

Bismillahirrahmanirrahim


1- Ey Peygamber! Eslerinin rizasini arayarak Allah'in sana helâl kildigi seyi niçin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bagislayan çok esirgeyendir.

2- Allah size yeminlerinizi çözmeyi mesrû kilmistir. Allah sizin sahibinizdir. O bilendir, hikmetle yönetendir.

3- Peygamber, eslerinden birine gizlice bir söz söylemisti. Fakat esi, o sözü baskalarina haber verip Allah da bunu Peygamber'e açiklayinca, Peygamber (esine) bir kismini bildirmis bir kismindan da vazgeçmisti. Peygamber bunu ona haber verince esi: "Bunu sana kim söyledi?" dedi. Peygamber "Bilen, her seyden haberi olan Allah bana söyledi." dedi.

4- Eger ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz egildi. Ve eger Peygamber'e karsi birbirinize arka olursaniz (bilin ki) onun dostu ve yardimcisi Allah, Cibrîl ve müminlerin iyileridir. Bunun ardindan melekler de ona arkadir.

5- Eger o sizi bosarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayirli, kendisini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire esler verir.

6- Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi bir atesten koruyun ki onun yakiti insanlar ve taslardir. Onun basinda gayet kati, siddetli, Allah'in kendilerine buyurduguna karsi gelmeyen ve emredildikleri seyi yapan melekler vardir.

7- (Inkâr edenlere): "Ey kâfirler! Bugün özür dilemeyin. Siz ancak islediklerinizin cezasini çekeceksiniz." (denilir.)

8- Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandirmayacagi günde Allah sizi, içlerinden irmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onlarin nurlari, önlerinde ve yanlarinda kosar da, "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bagisla, çünkü sen her seye kâdirsin." derler.

9- Ey Peygamber! Kâfirler ve münafiklarla savas, onlara karsi sert davran. Onlarin varacagi yer cehennemdir. O gidilecek yer, ne de kötüdür!

10- Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karisi ile Lut'un karisini misal verdi. Bu ikisi, kullarimizdan iki salih kulun (nikahi) altinda idiler, onlara hiyanet ettiler. (Kocalari,) Allah'tan hiçbir seyi onlardan savamadi. (Onlara): "Haydi girenlerle birlikte siz de atese girin!" denildi.

11- Allah, inananlara da Firavun'un karisini örnek gösterdi. O söyle demisti: "Rabbim! Bana yaninda cennetin içinde bir ev yap, beni Firavun'dan ve onun (kötü) isinden kurtar. Ve beni su zalim toplumdan kurtar!"

12-Irzini korumus olan, Imrân kizi Meryem'i de Allah örnek gösterdi. Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarini tasdik etti. O, gönülden itaat edenlerdendi.



TALAK

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ey Peygamber! Kadinlari bosamak istediginiz zaman onlari iddetleri içinde bosayin ve iddeti de sayin. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçik bir hayasizlik yapmalari hali bir yana, onlari evlerinden çikarmayin, kendileri de çikmasinlar. Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'in sinirlarini asarsa, süphesiz kendine zulmetmis olur. Bilmezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çikariverir.

2- Sürelerinin sonuna vardiklarinda onlari güzelce tutun, yahut güzellikle onlardan ayrilin. Içinizden adalet sahibi iki kisiyi sahit tutun. Sahidligi Allah için yapin. Iste Allah'a ve son güne inanan kimseye ögütlenen budur. Kim Allah'tan korkarsa Allah ona bir çikis yolu yaratir.

3- Ve onu ummadigi yerden riziklandirir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Allah, emrini yerine getirendir. Allah her sey için bir ölçü koymustur.

4- Kadinlariniz içinden âdetten kesilmis olanlarla, henüz âdetini görmemis bulunanlardan eger süphe ederseniz (iddetlerinin nasil olacaginda tereddüt ederseniz), onlarin bekleme süresi üç aydir. Gebe olanlarin bekleme süresi ise, yüklerini birakmalari, dogum yapmalaridir. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona isinde bir kolaylik verir.

5- Bu, Allah'in size indirdigi buyrugudur. Kim Allah'tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükafatini büyütür.

6- O kadinlari, gücünüz ölçüsünde oturdugunuz yerin bir bölümünde oturtun ve onlari sikistirmak için kendilerine zarar vermeye kalkismayin. Sayet gebe iseler, yüklerini birakincaya kadar onlari besleyin. Sonra sizin için emzirirlerse ücretlerini verin ve aranizda güzellikle konusup danisin. Güçlük çekerseniz çocugu, baska bir kadin emzirecektir.

7- Eli genis olan genisligine göre nafaka versin. Rizki kisilmis bulunan da Allah'in kendisine verdiginden versin. Allah bir kisiye ne vermisse ancak onu teklif eder. Allah bir güçlükten sonra bir kolaylik yaratacaktir.

8- Nice kent var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine baskaldirdi, biz de onlari çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemis sekilde azab ettik.

9- Islerinin vebalini tattilar. Islerinin sonucu tam bir hüsran olmustur.

10- Allah onlara siddetli bir azap hazirlamistir. O halde ey inanan akl-i selim sahipleri! Allah'tan korkun, Allah size bir uyarici gönderdi.

11- Size Allah'in açik açik âyetlerini okuyan bir elçi (gönderdi) ki inanip faydali isler yapanlari, karanliklardan aydinliga çikarsin. Kim Allah'a inanir ve yararli is yaparsa (Allah) onu, altlarindan irmaklar akan, içinde ebedi kalacaklari cennetlere sokar. Allah ona gerçekten ne güzel rizik vermistir.

12-Allah O'dur ki yedi gögü ve yerden de onlar kadarini yaratti. Emir bunlar arasinda iner ki Allah'in her seye kâdir oldugunu ve Allah'in bilgisinin, her seyi kusattigini bilesiniz.



TARIK

Bismillahirrahmanirrahim

1- Andolsun o göge ve Târik'a,

2- Târik nedir, bildin mi?

3- O, karanligi delen yildizdir.

4- Hiçbir nefis yoktur ki basinda bir denetleyici bulunmasin.

5- Onun için insan neden yaratildigina bir baksin.

6- Atilan bir sudan yaratildi.

7- O su, erkegin sulbü ile kadinin gögüs kemikleri arasindan çikar.

8- Elbette Allah'in onu döndürmeye gücü yeter.

9- O gün bütün sirlar yoklanip, meydana çikarilir.

10- Insanin o gün ne bir gücü vardir, ne de bir yardimcisi.

11- Andolsun o dönüslü göge,

12- O yarilip çatlayan yere,

13. Kuskusuz Kur'ân, ayirici bir sözdür.

14. O asla bir saka degildir.

15. Haberin olsun ki, kâfirler hep hile kuruyorlar.

16. Ben de hilelerine karsilik veririm.

17. Onun için sen kâfirlere mühlet ver, onlara az bir zaman tani.

TEGABUN

Bismillahirrahmanirrahim

1- Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'i tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadir. Her seye gücü yeten O'dur.

2- Sizi O yaratti. Kiminiz kâfirdir, kiminiz mümin. Allah yaptiklarinizi görmektedir.

3- Zira gökleri ve yeri hak ile yaratti. Sizi sekillendirdi ve sekillerinizi de güzel yapti. Dönüs ancak O'nadir.

4- Göklerde ve yerde olanlari, gizlediginiz ve açiga vurdugunuz seyleri bilir. Allah, gögüslerin özünü bilir.

5- Önceden inkâr edenlerin haberi size gelmedi mi? (Onlar) islerinin vebalini tattilar ve onlar için aci bir azap vardir.

6- Böyledir, çünkü onlara peygamberleri, açik deliller getirirlerdi, fakat onlar: "Bir insan mi bize yol gösterecek?" dediler ve yüz çevirdiler. Allah da muhtaç olmadigini gösterdi. Allah zengindir, övülmeye lâyiktir.

7- Inkâr edenler, katiyyen diriltilmeyeceklerini sandilar. De ki: "Hayir! Rabbim hakki için mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptiklariniz size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydir".

8- Artik Allah'a, Resulüne ve indirdigimiz nura (Kur'ân'a) inanin. Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

9- Toplanma günü için sizi topladigi zaman var ya, iste o gün, kimin aldandiginin açiga çikacagi aldanma günüdür. Kim Allah'a inanir ve yararli is yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu, içinde ebedi kalacaklari, altlarindan irmaklar akan cennetlere sokar. Iste büyük kurtulus budur.

10- Inkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, iste onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardir. Ne kötü gidilecek yerdir orasi!

11- Allah'in izni olmayinca hiç bir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanirsa, Allah onun kalbini dogruya götürür. Allah her seyi bilendir.

12- Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düsen apaçik bir duyurmadir.

13- Allah ki O'ndan baska tanri yoktur. Müminler Allah'a dayansinlar.

14- Ey iman edenler! Eslerinizden ve çocuklarinizdan size düsman olanlar da vardir. Onlardan sakinin. Ama affeder, kusurlarini baslarina kakmaz, hos görür ve bagislarsaniz, bilin ki Allah çok bagislayan çok merhamet edendir.

15- Dogrusu mallariniz ve çocuklariniz sizin için bir imtihandir. Büyük mükafat ise Allah'in yanindadir.

16- O halde gücünüzün yettigi kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin, kendi iyiliginize olarak harcayin. Kim nefsinin cimriliginden korunursa iste onlar kurtulusa erenlerdir.

17- Eger Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bagislar. Allah çok mükafat verendir, halimdir.

18-Görünmeyeni ve görüneni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir
TEKASUR


Bismillahirrahmanirrahim


1,2- Çoklukla övünmek, sizi kabirlere varincaya kadar oyaladi.

3- Hayir! Yakinda bileceksiniz.

4- Yine hayir! Yakinda bileceksiniz (hatanizi).

5,6- Hayir! Eger kesin bilgi ile bilseniz, elbette cehennemi görürsünüz.

7- Sonra, yemin olsun ki, cehennemi yakin gözüyle göreceksiniz.

8-Sonra, yemin olsun ki, o gün (size verilen) her nimetten sorulacaksiniz



TEBBE

Bismillahirrahmanirrahim

1- Ebu Leheb'in elleri kurusun (yok olsun o), zaten yok oldu ya.

2- Ne mali ne de kazandigi onu kurtaramadi.

3- (O), alevli bir atese girecektir.

4- Karisi da odun hamali olarak (onunla beraber girecektir).

5-Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktir.



TEKVİR

Bismillahirrahmanirrahim

1- Günes katlanip dürüldügünde,

2- Yildizlar bulandiginda,

3- Daglar yürütüldügünde,

4- Kiyilmaz mallar birakildiginda,

5- Vahsi hayvanlar bir araya toplandiginda,

6- Denizler ateslendiginde (sulari çekilip, volkanlar halinde ates püskürdügünde),

7- Nefisler eslestirildiginde (iyiler iyilerle, kötüler kötülerle bir araya toplandiginda),

8- Diri diri topraga gömülen kiza soruldugunda,

9- "Hangi günahtan dolayi öldürüldü?" diye.

10- Amel defterleri açildiginda,

11- Gök siyrilip açildiginda,

12- Cehennem kizistirildiginda,

13- Ve cennet yaklastirildiginda,

14- Herkes ne getirmis oldugunu anlar.

15- Simdi yemin ederim o sinenlere (gündüzleri gözden kaybolan yildizlara),

16- O akip akip yuvasina gidenlere,

17- Yöneldigi an geceye,

18- Nefeslendigi (agardigi) an sabaha ki,

19- Kuskusuz o Kur'an, degerli bir elçinin sözüdür.

20- O elçi güçlüdür, Ars'in sahibinin yaninda çok itibarlidir.

21- Orada ona itaat edilir, güvenilir.

22- Arkadasinizi cin çarpmis degildir.

23- Andolsun o, Cebrail'i açik ufukta gördü.

24- O, gayb hakkinda cimri de degildir.

25- O, kovulmus bir seytanin sözü degildir.

26- Hâl böyle iken, siz nereye gidiyorsunuz?

27- O, âlemler için ögütten baska bir sey degildir,

28- Içinizden dogru gitmek isteyenler için.

29-Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemeyince, siz dileyemezsiniz.

TEVBE


Bismillahirrahmanirrahim

1- Allah'dan ve Resulü'nden bir ültimatomdur bu, kendileriyle antlasma yaptiginiz müsriklere:

2- Bundan böyle yeryüzünde dört ay daha istediginiz gibi gezip dolasin. Sunu da bilin ki, Allah'i aciz birakacak degilsiniz. Allah kâfirleri mutlaka perisan edecektir.

3- Ayrica büyük hac günü Allah ve Rasulü tarafindan insanlara bir ilandir ki, Allah da Resulü de müsriklerle yapilan antlasmalara artik bagli degildir. Eger hemen tevbe ederseniz, bu sizin için hayirlidir. Yok yine tevbeden yüz çevirirseniz biliniz ki, Allah'i yildiracak degilsiniz. Kâfirleri aci bir azap ile müjdele.

4- Ancak kendileriyle antlasma yapmis oldugunuz müsriklerden size olan ahitlerinde hiçbir eksiklik yapmamis ve sizin aleyhinize hiçbir kimseye yardimda bulunmamis olanlar bunun disindadir. Siz de onlarla olan antlasmanizin hükümlerine antlasma süresinin sonuna kadar uyunuz. Muhakkak ki, Allah müttakileri sever.

5- Su haram aylar bir çikti mi artik o müsrikleri nerede bulursaniz öldürün, yakalayin, hapsedin ve bütün geçit baslarini tutun. Eger tevbe ederler ve namaz kilip zekati verirlerse onlari serbest birakin. Muhakkak ki, Allah çok bagislayandir, çok merhamet edendir.

6- Eger müsriklerden biri aman dilerse, ona aman ver. Ta ki, Allah'in kelâmini dinlesin. Sonra onu güvenlik içinde oldugu yere kadar gönder. Çünkü bunlar gerçekten de bilgisiz bir kavimdirler.

7- O müsriklerin Allah katinda ve Resulü katinda herhangi bir ahdi nasil olabilir? Ancak Mescid-i Haram yaninda antlasma yaptiklariniz var ki, bunlar size karsi dogru durdukça siz de onlara dogru olun. Allah (hainlikten) sakinanlari elbette sever.

8- Onlarla nasil sözlesme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir firsat geçse, hakkinizda ne bir antlasma gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hosnud etmeye çalisirlar, fakat kalbleri o kadarina da razi olmaz. Zaten onlarin çogu fasiktirlar.

9- Allah'in âyetlerini az bir çikara degistirdiler de Allah yolundan engellediler. Gerçekten de bunlar ne fena seyler yapageldiler.

10. Bir mümin hakkinda ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlasma. Bunlar iste böyle haddi asan kimselerdir.

11. Eger tevbe ederler, namazi kilarlar, zekati verirlerse dinde kardesleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açiklariz.

12. Eger verdikleri sözden sonra yeminlerini bozar ve dininize dil uzatirlarsa, o küfür öncülerini hemen öldürün. Çünkü onlarin yeminleri yoktur. Ola ki, vazgeçerler.

13- Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çikarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size saldirmaya baslayanlara karsi savasmaz misiniz? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eger mümin iseniz her seyden önce Allah'dan korkmalisiniz.

14- Onlarla savasin ki Allah, sizin ellerinizle onlarin cezasini versin ve ...

onlari rezil ve rüsvay etsin, yardimiyla sizi onlara muzaffer kilsin. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandirsin.

15. Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin. Allah diledigine tevbeyi nasib eder. Allah her seyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.

16. Yoksa siz hep kendi halinize terk olunacaginizi mi sandiniz? Allah'in, içinizden cihad edenleri ve Allah'tan, Resulü'nden, müminlerden baska kimseye siginmayan ve baskaca siginacak bir yer aramayanlari görmedigini mi (zannediyorsunuz)? Allah bütün yaptiklarinizdan haberdardir.

17- Müsrikler kendi inkârlarina kendileri sahit olup dururlarken Allah'in mescidlerini imar etmeleri mümkün degildir. Onlarin bütün yaptiklari bosa gitmistir. Ve onlar ates içinde ebedi olarak kalacaklardir.

18- Allah'in mescidlerini, ancak Allah'a ve ahiret gününe inanan, namazi kilan, zekati veren ve Allah'dan baskasindan korkmayan kimseler imar ederler. Iste hidayet üzere olduklari umulanlar bunlardir.

19- Siz hacilara su dagitma ve Mescid-i Haram'i imar etme isiyle Allah'a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptigi isi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katinda esit olamazlar. Allah zalimler topluluguna hidayet ihsan etmez.

20- Iman edip de hicret edip, mallariyla, canlariyla Allah yolunda cihad edenler, Allah katinda en büyük dereceye sahiptirler. Iste bunlar murada ermis olan mutlu kullardir.

21- Rab'leri, onlari kendi katindan bir rahmet, bir riza ve bir cennetle müjdeler ki o cennette onlar için bitmez tükenmez nimetler vardir.

22- Onlar orada ebedi kalirlar. Çünkü en büyük mükâfat Allah katindadir.

23- Ey iman edenler! Eger babalariniz ve kardesleriniz imana karsilik küfürden hoslaniyorlarsa, onlari dost edinmeyiniz. Sizden her kim onlari dost edinirse iste onlar da zalimlerin ta kendileridir.

24- Onlara de ki; eger babalariniz, ogullariniz, kardesleriniz, kadinlariniz, akrabalariniz, kabileniz, elde ettiginiz mallar, kesada ugramasindan korktugunuz ticaret, hoslandiginiz evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artik Allah'in emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasiklar topluluguna hidayet nasip etmez.

25- Inkâr kabul etmez bir durumdur ki, Allah size birçok yerde yardim etti. Özellikle Huneyn Günü ki, o gün kendi çoklugunuz size güven vermisti de o gün size onun bir faydasi olmamisti. Yeryüzü bütün genisligine ragmen basiniza dar gelmisti. Sonra da bozguna ugrayarak gerisin geri dönüp kaçmaya baslamistiniz.

26- Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur veren rahmetini) indirdi ve gözle görmediginiz ordular indirdi de kendisini tanimayan kâfirleri azaba ugratti. Ve o kâfirlerin cezasi iste budur.

27- Sonra bütün bu olup bitenlerin arkasindan Allah, diledigine tevbe nasib eder. Allah çok bagislayicidir, çok merhamet edicidir.

28- Ey iman edenler! Müsrikler bir pisliktirler. Artik bu yildan sonra Mescid-i Haram'a yaklasmasinlar. Eger yoksulluktan korkarsaniz Allah sizi dilediginde lütuf ve ihsaniyla zenginlestirecektir. Allah gerçekten alîmdir, hakîmdir.

29- Kendilerine kitap verilenlerden olduklari halde ne Allah'a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah'in ve Resulünün haram kildigini haram tanimayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmis olduklari halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savas yapin.

30- Yahudiler, "Uzeyir Allah'in oglu" dediler, Hiristiyanlar da "Mesih Allah'in oglu", dediler. Bu onlarin kendi agizlariyla uydurduklari sözlerdir. Daha önce inkâra sapmis olanlarin sözlerine benzetiyorlar. Allah onlari kahretsin, nasil da saptiriyorlar!

31- Onlar, Allah'dan baska bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oglu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuslardi. Allah'dan baska hiçbir ilâh yoktur. O, müsriklerin ortak kostugu seylerden de münezzehtir.

32- Allah'in nurunu agizlariyla söndürmek istiyorlar, Allah da razi olmuyor. Fakat kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlamayi diliyor.

33- O öyle bir Allah'dir ki, Resulünü hidayetle ve hak dinle bütün dinlere üstün kilmak için göndermistir. Müsrikler hoslanmasalar da. 34- Ey iman edenler, surasi bir gerçektir ki, yahudi hahamlari ile hiristiyan rahiplerinin bir çogu insanlarin mallarini haksiz yere yerler ve Allah yolundan saptirirlar. Bir de altin ve gümüsü hazineye doldurup, onlari Allah yolunda sarfetmeyenleri bu yüzden acikli bir azap ile müjdele!

35- O gün o altin ve gümüslerin üstü cehennem atesinde kizdirilacak da bunlarla alinlari, yanlari ve sirtlari daglanacak (onlara): "Iste bu kendi caniniz için saklayip biriktirdiginiz seydir. Haydi simdi tadin bakalim su biriktirdiginiz seyin tadini!" denilecek.

36- Dogrusu, Allah katinda aylarin sayisi oniki aydir. Gökleri ve yeri yarattigi günkü Allah yazisinda (böyle yazilmistir). Bunlardan dördü haram aylardir. Bu da dogru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkinda nefislerinize haksizlik yapmayiniz. Müsrikler size karsi topyekün savastiklari gibi siz de onlara karsi topyekün savas açin. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir.

37- O "Nesi'" (denilen bir haram ayi geciktirmek âdeti), olsa olsa küfürde fazlaliktir ki, kâfirler onunla sasirtilir, onu bir yil helâl, bir yil haram sayarlar ki, Allah'in haram kildiginin sayisina uydursunlar da Allah'in haram kildigini helâl kilsinlar. Iste böylece kendilerine kötü isleri güzel gösterildi. Allah da kâfir olan bir kavmi dogru yola iletmez.

38- Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda cihada çikin." denilince oldugunuz yere yigilip kaldiniz. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatina razi mi oldunuz? Fakat dünya hayatinin zevki ahiretin yaninda ancak pek az birseydir.

39- Eger topluca savasa katilmazsaniz, O sizi aci bir azaba ugratir ve yerinize baska bir kavmi getirir ve siz O'na zerrece bir zarar veremezsiniz. Allah'in herseye gücü yeter.

40- Eger siz ona (Peygamber'e) yardim etmezseniz, Allah ona yardim eder. Hani o kâfirler, onu Mekke'den çikardiklari vakit sadece iki kisiden biri iken, ikisi de magarada bulunduklari sirada arkadasina "Üzülme, çünkü Allah bizimledir." diyordu. Allah onun kalbine sükûnet ve kuvvet indirmisti ve onu görmediginiz bir orduyla desteklemisti. Kâfirlerin sözünü alçaltmisti. Yüce olan Allah'in kelimesidir. Ve Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.

41- Ey müminler! Ister hafif techizatla, ister agirlikli olarak seferber olun ve mallarinizla, canlarinizla Allah yolunda cihad edin. Eger bilirseniz böylesi sizin için daha hayirlidir.

42- Eger o sefer, yakin bir ganimet ve kolay bir sefer olsaydi mutlaka pesine düser gelirlerdi. Fakat o mesakkatli yolculuk kendilerine uzun bir sefer geldi. Bununla beraber, "Bizim de gücümüz yetseydi, sizinle beraber elbette sefere çikardik." diyerek Allah'a yemin edecekler, nefislerini helake sürükleyecekler. Allah biliyor ki, onlar iyice yalancidirlar.

43- Allah seni affetsin. Dogru söyleyenler kimler, gerçekten yalancilar kimlerdir, bunlarin iyice belli olmasini beklemeden niçin onlara izin verdin?

44- Allah'a ve ahiret gününe inananlar, mallariyla ve canlariyla cihad etmeyi görev bildiklerinden (zaten geri kalmak için) senden izin istemezler. Allah o muttakilerin kimler oldugunu bilir.

45- Senden izin isteyenler, olsa olsa Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar olabilir. Onlarin kalbleri hep iskillidir. Bundan dolayi süphe içinde bocalayip dururlar.

46- Eger sizinle beraber cihada çikmak isteselerdi, elbette onunla ilgili olarak bir takim hazirliklar yaparlardi. Fakat Allah davranmalarini istemedi de onlari yoldan alikoydu ve (kendilerine): "oturun oturanlarla beraber" denildi.

47. Eger içinizde sizinle beraber cihada çikmis olsalardi, bozgunculuk etmekten baska seye yaramayacaklardi ve araniza fitne sokmak için ugrasacaklardi. Içinizde onlarin laflarina kanacaklar da vardi. Allah, o zalimleri iyi bilir.

48- Surasi kesindir ki, bunlar daha önce de fitne çikarmak istediler ve sana türlü isler çevirdiler. Nihayet hak yerini buldu ve Allah'in emri onlarin zoruna gitmesine ragmen açiga çikti.

49- Içlerinden "Aman bana izin ver, basimi derde sokma" diyen de var. Dikkat et, baslarini asil kendileri derde soktular. Hiç süphesiz cehennem, kâfirleri elbette kusatacaktir.

50- Eger sana bir iyilik dokunursa fenalarina gider. Eger sana bir musibet gelirse "Biz zaten tedbirimizi önceden almistik." derler ve sevine sevine dönüp giderler.

51- De ki: "Hiçbir zaman bize Allah'in bizim için takdir ettiginden baskasi dokunmaz. O bizim mevlamizdir. Müminler yalnizca Allah'a tevekkül etsinler."

52- De ki: "Siz bizde iki güzelligin (Zafer veya sehitligin) birinden baskasini mi gözetirsiniz? Biz ise size Allah'in kendi katindan veya bizim elimizle bir azap indirmesini gözetiyoruz. Haydi siz gözetedurun, biz de sizinle beraber gözetmekteyiz."

53- O münafiklara sunu da de ki; gerek isteyerek, gerek istemeyerek infak edip durun. O infak ettikleriniz sizden hiçbir zaman kabul edilmeyecektir. Çünkü siz fasik bir kavimsiniz.

54- Infaklarin onlardan kabul olunmamasina sebep, gerçekte Allah'a ve Resulüne inanmamalari, namaza ancak üsene üsene gelmeleri, verdiklerini de ancak istemeye istemeye vermeleridir.

55- Onlarin mallari da, evlatlari da sakin seni imrendirmesin. Bu olsa olsa, Allah'in onlari dünya hayatinda bu gibi seylerle azaba ugratmasindan ve canlarinin kâfir olarak çikmasini murat etmis olmasindan baska birsey degildir.

56- Hiç süphesiz onlar, sizden olduklarina dair yemin de ederler. Halbuki sizden degildirler. Fakat onlar öyle bir kavimdirler ki, korkudan ödleri patliyor.

57- Eger siginacak bir yer veya barinacak magaralar veyahut girilecek bir delik bulsalardi baslarini diker o tarafa dogru kosarlardi.

58- Içlerinde (topladigin) sadakalar hakkinda sana tariz eden (dil uzatan) ler de var. Eger o sadakalardan kendilerine verilmisse hosnut olurlar, verilmemisse hemen kizarlar.

59. Ne olurdu bunlar, Allah ve Resulünün kendilerine verdigine razi olsalar da "Bize Allah yeter. Allah bize lütuf ve ihsanindan yine lutfeder, verir. Bizim bütün ragbetimiz Allah'adir" deselerdi.

60- Sadakalar ancak sunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o iste çalisan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri Islâm'a isindirilacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmislar. Allah tarafindan böyle farz kilindi. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

61- Yine onlarin içinde öyleleri vardir ki, Peygamber'i incitiyorlar ve "O her söyleneni dinleyen bir kulaktir." diyorlar. De ki; "Sizin için bir hayir kulagidir. Allah'a inanir, müminlere inanir, ayrica sizden iman edenlere de bir rahmettir". Allah'in Resulünü incitenlere acikli bir azap vardir.

62- Gönlünüzü hos etmek için gelir size yemin ederler. Bunlar eger mümin iseler Allah'i ve Resulünü razi etmeleri daha dogrudur.

63- Bilmiyorlar mi ki, kim Allah'a ve Resulüne karsi gelirse, ona muhakkak ki içinde ebedi kalinacak cehennem atesi vardir. Iste rüsvayligin büyügü de budur.

64- Münafiklar, kalblerindekileri bütünüyle haber verecek bir sûrenin tepelerine inmesinden çekinirler. De ki, alay edip durun bakalim, Allah o sizin çekindiginiz seyi kesinlikle ortaya çikaracaktir.

65- Eger kendilerine sorarsan, "Biz sirf lafa dalmis, sakalasiyorduk." derler. De ki: "Allah ile, âyetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz?"

66- Bosuna özür dilemeyin, iman ettik dedikten sonra küfrünüzü açiga vurdunuz. Içinizden bir kismini affetsek bile bir kismini suçlarinda israr ettikleri için azabimiza ugratacagiz.

67- Münafiklarin erkekleri de kadinlari da birbirlerine benzerler. Kötülügü emreder, iyilikten sakindirirlar ve Allah yolunda harcamaktan ellerini siki tutarlar. Allah'i unuttular da, Allah da onlari unuttu. Gerçekten de münafiklar hep fâsik kimselerdir.

68- Allah, erkek kadin bütün münafiklara ve bütün kâfirlere cehennem atesini ebedî olarak vaad buyurdu. O ates onlara yeter. Allah onlara lânet etmistir. Onlara bitmez tükenmez bir azap vardir.

69- (Ey münafiklar!) siz de tipki kendinizden öncekiler gibisiniz. Oysa onlar sizden daha güçlü, kuvvetli, mal ve evlatça sizden daha varlikli idiler. Dünya nimetlerinden paylarina düsen kadar zevk sürdüler. Sizden öncekiler kismetlerine düsen kadariyla nasil zevk sürmek istedilerse siz de onlar gibi kismetinize düsen kadariyla zevk sürmeye baktiniz, siz de sizden önce bataga dalanlar gibi bataga daldiniz. Iste bunlarin dünyada ve ahirette bütün amelleri heder olup gitti ve iste bunlar hep hüsran içinde kalanlardir.

70- Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi'nin, Âd'in, Semûd'un, Ibrahim Kavmi'nin, Medyen Ashabi'nin ve o mü'tefikelerin haberi gelmedi mi? Onlarin hepsine peygamberleri delillerle gelmislerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmis degildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardi.

71- Erkek ve kadin bütün müminler birbirlerinin dostlari ve velileridirler. Iyiligi emrederler, kötülükten vazgeçirirler, namazi kilarlar, zekâti verirler, Allah'a ve Resulüne itaat ederler. Iste bunlari Allah rahmetiyle yarligayacaktir. Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir.

72- Allah mümin erkeklere ve mümin kadinlara, altlarindan irmaklar akan cennetler vaad buyurdu. Orada ebedi kalacaklardir. Hem de Adn cennetlerinde hos meskenler vaad etmistir. Allah'in rizasi ise hepsinden büyüktür. Iste asil büyük kurtulus da budur.

73- Ey Peygamber, kâfirlerle ve münafiklarla savas. Onlara karsi kati ol. Onlarin varacaklari yer cehennemdir ve orasi ne kötü bir yerdir.

74- Onlar, kötü bir sey söylemedik, diyerek Allah'a yemin ederler. Onlar o küfür kelimesini kesinlikle söylediler. Islâm'a girdikten sonra yine kâfirlik ettiler. Ve o basaramadiklari cinayeti tasarladilar. Halbuki intikam almalari için Allah'in, Resulü ile onlari lütfundan zenginlestirmis olmasindan baska bir sebep yoktu. Eger tevbe ederlerse haklarinda hayirli olur. Yok yanasmazlarsa Allah onlari dünyada da, ahirette de acikli bir azaba ugratir. Yeryüzünde onlari koruyacak veya onlara yardim edecek bir kimse de bulunmaz.

75. Yine onlardan kimi de Allah'a söyle ahdetmislerdi: "Eger bize lütuf ve kereminden ihsan ederse biz de elbette zekâti veririz ve kesinlikle salihlerden oluruz." diye söz vermislerdi.

76. Ne zaman ki, Allah lutfedip onlara ihsanda bulundu, onlar da cimrilik edip yüz çevirdiler ve zaten yan çizip duruyorlardi.

77. Allah'a verdikleri sözü tutmadiklari ve yalan söyledikleri için, O da bu yaptiklarinin sonucunu kiyamet gününe kadar yüreklerinde sürüp gidecek bir münafikliga çevirdi.

78. Allah'in, onlarin sirlarini da, fisiltilarini da bilip durdugunu ve Allah'in bütün bilinmeyenleri bildigini hâlâ ögrenemediler mi?

79. Müminlerden zekâttan fazla olarak kendi gönülleriyle bagista bulunanlara, bir de güçlerinin yettiginden fazlasini bulamayanlara bakip da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmistir. Onlara pek acikli bir azap vardir.

80. Onlar için Allah'dan ister magfiret dile, ister dileme. Onlar için yetmis kere magfiret dilesen de yine Allah onlari affetmeyecektir. Bu, onlarin Allah'i ve Resulünü inkâr etmelerinden dolayi böyledir. Allah, böylesine bastan çikmis fasiklar güruhuna hidayet etmez.

81- Savastan geri kalan münafiklar, Resulullah'in hilafina, onun savasa gitmesine karsilik, oturup kalmalariyla ferahladilar ve mallariyla, canlariyla Allah yolunda cihad etmekten hoslanmadilar, üstelik "Bu sicakta savasa gitmeyin." dediler. De ki: "Cehennem atesi daha sicaktir." Keske anlayabilselerdi.

82- Kazandiklari günahin cezasi olarak, artik az gülsünler, çok aglasinlar.

83- Eger Allah, seni onlardan bir kisminin yanina döndürür de onlar baska bir cihada seninle birlikte çikmak için senden izin isterlerse, de ki; "Artik siz hiçbir zaman benimle çikamayacaksiniz. Daha önce oturup kalmaktan hoslaniyordunuz. Bundan böyle artik geride kalanlarla beraber oturup kalin."

84- Ve onlardan biri ölürse asla namazini kilma ve kabirinin basina gidip durma. Çünkü onlar Allah'i ve Resulünü tanimadilar. Ve fasik olarak can verdiler.

85- Onlarin ne mallari, ne de evlatlari seni imrendirmesin. Allah, onlari dünyada bunlarla cezalandirmayi ve canlarinin kâfir olarak çikmasini murad ediyor, baska degil.

86- "Allah'a iman edin ve Resulü ile birlikte cihada gidin." diye bir sûre indirildigi zaman, içlerinden mal mülk sahibi olanlar senden izin istediler ve "Birak bizi oturanlarla beraber oturalim." dediler.

87- Onlar, oturanlarla beraber oturmaktan hoslandilar. Kalblerine mühür vuruldu. Bundan dolayi onlar anlayissizdirlar.

88- Fakat Peygamber ve onunla beraber olan müminler mallariyla, canlariyla cihad ettiler. Iste bütün hayirlar onlarindir. Murada erenler de iste onlardir.

89- Allah onlara, altindan irmaklar akan cennetler hazirladi. Içlerinde ebedi kalacaklar. Iste o büyük kurtulus budur.

90- Bedevilerden özür bahane edenler, kendilerine izin verilsin diye geldiler. Allah'a ve Resulüne yalan söyleyenler de oturdular kaldilar. Bunlardan kâfir olanlara acikli bir azap isabet edecektir.

91- Allah ve Resulü adina nasihat ettikleri takdirde ne zayiflara, ne hastalara, ne de verecek birsey bulamayan yoksullara savastan kalmaktan dolayi bir günah yoktur. Iyilik edenleri ayiplamaya bir yol yoktur. Allah gafurdur, rahîmdir.

92- Kendilerini bindirip savasa gönderesin diye gönüllü olarak sana geldiklerinde, "Sizi bindirecek birsey bulamiyorum." dedigin zaman, bu ugurda harcayacaklari birsey bulamadiklarindan dolayi üzülüp gözlerinden yas döke döke geri dönüp gidenlere de bir günah yoktur.

93- Kinamaya yol, ancak zengin olduklari halde geri kalmak için senden izin isteyenleredir. Bunlar geri kalanlarla beraber olmayi tercih ettiler. Allah da kalblerini mühürledi. Onlar, artik baslarina gelecegi bilmezler.

94- Savastan dönüp yanlarina geldiginizde size özür beyan edecekler. De ki: "Özür beyan etmeyin. Size kesinlikle inanmayiz. Allah bize, sizin durumunuzdan haberler verdi". Bundan sonra da Allah ve Resulü yaptiklarinizi görecektir. Daha sonra da gizliyi ve âsikâri bilen Allah'a döndürüleceksiniz. O vakit O, size neler yapmis oldugunuzu tek tek haber verecektir.

95- Dönüp de yanlarina geldiginizde kendilerinden yüz çeviresiniz (hesaba çekmekten vazgeçesiniz) diye Allah'a yemin edecekler. Siz de onlardan yüz çevirin. Çünkü onlar gerçekten murdar kimselerdir. Yaptiklarinin cezasi olarak nihayet varacaklari yer cehennemdir.

96- Kendilerinden razi olasiniz diye size yemin ederler. Eger siz onlardan razi olursaniz, sunu bilin ki Allah, o fasiklar güruhundan kesinlikle razi olmaz.

97- Bedeviler inkâr ve münafiklik bakimindan daha beterdirler. Bununla beraber Allah'in, Resulüne indirdigi (hükümlerin) sinirlarini bilmemeye daha yatkindirlar. Allah alîmdir, hakîmdir,

98- Bedevilerden kimi de var ki, verdigini angarya sayar ve sizin üzerinize belalar gelmesini bekler. O çirkin belalar kendi baslarina olsun! Allah herseyi isitendir, bilendir.

99- Yine bedevilerden kimi de vardir ki, Allah'a ve ahiret gününe inanir ve harcadigini Allah katinda yakinliklara ve Peygamber'in dualarini almaya vesile sayar. Gerçekten de bu, onlar için bir yakinliktir. Allah onlari rahmeti içine koyacaktir. Süphesiz ki, Allah bagislayicidir ve rahmet edicidir.

100- Muhacir ve Ensar'dan Islâm'a ilk önce girenlerin basta gelenleri ve iyi amellerle onlarin ardinca gidenler var ya, iste Allah onlardan razi oldu, onlar da Allah'dan razi oldular ve onlara, altlarinda irmaklar akan cennetler hazirladi ki, içlerinde ebedi kalacaklar. Iste büyük ve muhtesem kurtulus budur.

101- Hem çevrenizdeki bedevilerden münafiklar var, hem de Medine halkindan münafiklikta israr edenler var. Sen onlari bilmezsin. Onlari biz biliriz. Biz onlari iki kere azaba ugratacagiz. Daha sonra da büyük bir azaba itilecekler.

102- Onlardan bir kismi günahlarini itiraf ettiler. Ve iyi bir amelle kötü bir ameli karistirdilar. Ola ki, Allah tevbelerini kabul eder. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir.

103- Onlarin mallarindan sadaka al ki, onunla kendilerini temizlersin, tertemiz edersin. Bir de haklarinda hayir dua et. Çünkü senin duan kalblerini yatistirir. Allah isitendir, bilendir.

104- Onlar bilmiyorlar mi ki, Allah kullarinin tevbesini kabul eder ve sadakalari da alir. Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir.

105- Ve de ki; "Çalisin! Yaptiklarinizi hem Allah görecek, hem Resulü, hem de müminler görecektir. Sonra da gizliyi ve açigi bilen Allah'in huzuruna iletileceksiniz. Iste o zaman, neler yaptiginizi size O bildirecektir.

106- Savasa katilmayanlardan diger bir kisminin affi da Allah'in emrini beklemek için geri birakilmistir. Ya kendilerini cezalandirir ya da tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir, hakîmdir.

107- Bir de müslümanlara zarar vermek, kâfirlik etmek ve müslümanlarin arasina ayrilik sokmak ve daha önce Allah ve Resulü'ne karsi savas açmis olani beklemek için mescid yapanlar var. "Iyilikten baska bir maksadimiz yoktu." diye yemin de edecekler. Fakat bunlarin kesinlikle yalanci olduklarina Allah sahittir.

108- O mescit içinde sen kesinlikle namaza durma. Ta ilk gününde temeli takva üzerine kurulan mescit elbette içinde namaz kilmana daha layiktir. Onun içinde günahlarindan arinmayi seven kisiler vardir. Allah da arinmis, ak pak olmus olanlari sever.

109- O halde binasini Allah korkusu ve Allah rizasi üzerine kurmus olan mi hayirlidir, yoksa binasini yikilmak üzere olan bir uçurumun kenarina kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mi daha hayirli? Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez.

110- Onlarin kurmus olduklari bu türlü binalar, kalpleri parça parça olmadikça, kalblerinde bir nifak dügümü olup kalacaktir. Allah, alîmdir, hakîmdir.

111- Allah, müminlerden, canlarini ve mallarini, kendilerine cennet vermek üzere satin almistir: Allah yolunda çarpisacaklar da öldürecekler ve öldürülecekler. Bu, Tevrat'ta da, Incil'de de Kur'ân'da da Allah'in kendi üzerine yüklendigi bir ahittir. Allah'dan ziyade ahdine riayet edecek kim vardir? O halde yaptiginiz alis-veris ahdinden dolayi size müjdeler olsun! Ve iste o büyük kurtulus budur.

112- (Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiligi emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah'in hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarinin ölçülerine riayet edenler)dir. Müjde ver o müminlere, müjde!

113- Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik olduklari iyice belli olduktan sonra müsriklere istigfar etmek yoktur.

114- Ibrahim'in babasi için istigfar etmesi de sirf ona vermis oldugu bir sözden dolayi idi. Böyle iken onun bir Allah düsmani oldugu kendisine açiklaninca o isten vazgeçti. Süphesiz ki Ibrahim, çok bagri yanik, çok halim birisi idi.

115- Allah, bir kavmi hidayete erdirdikten sonra, nelerden sakinacaklarini kendilerine iyice açiklamadikça dalalete düsürmez. Gerçek su ki, Allah her seyi bilir.

116- Hiç süphesiz, göklerin ve yerin mülkü Allah'indir. O, diriltir de, öldürür de. Size O'ndan baska ne bir dost vardir, ne de bir yardimci.

117- Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler'le Ensar'a, içlerinden bir kisminin kalbleri az kalsin kayacak gibi olmusken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, gerçekten çok sefkatli, çok bagislayicidir.

118- Allah, haklarinda hüküm beklenen o üç kisiyi de bagisladi. Çünkü o derece bunalmislardi ki, yeryüzü bütün genisligine ragmen onlara dar gelmeye baslamisti, vicdanlari da kendilerini sikintiya sokmustu. Allah'dan kurtulusun, ancak Allah'a siginmakta oldugunu anlamislardi. Sonra da Allah, onlari tevbekâr olmaya muvaffak kildi da tevbelerini kabul buyurdu. Süphesiz ki Allah, tevbeleri çok çok kabul edendir, çok merhametli olandir.

119- Ey iman edenler! Allah'dan korkun ve dogrularla beraber olun.

120- Medine halkina ve civardaki bedevilere, Resulullah'in emrine aykiri hareket etmek uygun olmadigi gibi, onun katlandigi zahmetlere öbürlerinin katlanmaya yanasmamalari da yakisik almaz. Çünkü onlarin Allah yolunda çektikleri hiçbir susuzluk, hiçbir yorgunluk ve hiçbir açlik, ayrica kâfirleri öfkelendirecek ayak bastiklari hiçbir yer veya düsmana karsi elde ettikleri hiçbir basari yoktur ki, karsiliginda kendilerine salih bir amel yazilmis olmasin. Çünkü Allah, güzel is yapanlarin mükafatini zayi etmez.

121- Onlarin, Allah yolunda yaptiklari küçük veya büyük her harcama veya geçtikleri her vadi karsiliginda, yaptiklari isin daha güzeliyle Allah'in kendilerini mükâfatlandirmasi için sevap yazilmamasi mümkün degildir.

122- Bununla beraber müminlerin hepsinin birden topyekün savasa katilmalari uygun degildir. Her kabileden bir kisim insanlar da din ilimlerinde derinlesmeli ve kabileleri savastan dönüp gelince onlari uyarmalidir ki, böylece Allah'in azabindan sakinirlar.

123- Ey iman edenler, önce yakin çevrenizdeki kâfirlerle savasin ki, sizde bir güç ve kuvvet oldugunu görsünler. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir.

124- Bir sûre indirildigi zaman, içlerinden biri çikar, "Bu sûre hanginizin imanini arttirdi?" der. Fakat müminlere gelince, aslinda her inen sûre onlarin imanini arttirmistir ve onlar sürekli olarak müjdelenip duruyorlar.

125- Kalblerinde bir hastalik olanlara gelince, onlarin da murdarliklarina (küfürlerine) murdarlik (küfür) katmistir ve kâfir olarak ölüp gitmislerdir.

126- Onlar (münafiklar) her yil bir veya iki kere kendilerinin çesitli belalara ugratildiklarini görmüyorlar mi? Böyle iken yine de tevbe etmiyor ve ibret almiyorlar.

127- Aleyhlerinde bir sûre indirilince, "Sizi birisi görüyor mu?" diye birbirlerine göz ederler, sonra da sivisir giderler. Allah onlarin kalblerini (imandan) çevirmistir. Bu yüzden onlar anlayissiz bir kavimdirler.

128- Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve sereflidir. Sikintiya düsmeniz ona çok agir gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve sefkatlidir.

129- Eger aldirmazlarsa onlara de ki: Bana Allah yeter. O'ndan baska ilâh yoktur. Ben O'na dayanmaktayim ve O, o büyük Ars'in Rabbidir.

Sayfalar: 1 2 3 4 5 6