Tam yazacaksındır yokluğunu...
Vakit, yazma vakti de değildir
Yokluğunun haykırılışına
Dur deme vaktidir
vakit varlığında habersizken
tan doğmuş gökyüzüne
sen benden giderken
yağmurlar yazmış gözlerime...
Vakit, anlatma vakti de değildir
Karanlığa kardeş olma vaktidir
Gece yarısı bir buçuk,
Avuçlarıma sinen sensizliktir!
üzülmüyorumm gidişine
sevgisizlik işledi bedenime
ihanet kaldı bi bende
gülümseyişler anılara tükendi..
tükettim uğrunda ömrümü
hayalde yaşadın senli günleri
kırdın sarmadın yaralı kalbimi
esir ettin yalan sözleri
yaralı kalplerden deste seçtim
en güzelini sana verdim
esir yaptım aşkını kendime
güçsüz kaldım sen gidince...
Belki döner diye uzun uzun bekleyip,
Ömrünü bir aşka harcamış talan benim.
Ben sensiz yapamam asla! ’ derken tekleyip,
Bak yaparmışım, tüm hayatım yalan benim.
gündüzüm gecem oldu senle
dertlerim tükendi sen gelince
umutların yeşerdi aşkın sürünce
sen gidince derman kalmadı aihirette
sus dedim anlatma yeter dedim
söyleyin anmasın adımı dedim
unutmadım yalanları söyleyin bilsin
mahşere sakladım günahları ,söyleyin
Çok suçlar işledim senin çizdiğin yolda geçtiğimde
kaybettim seni duygularımı konuşturduğum an
uzaklaştırdı seni benden yazdığım tümceler
ve gönül suçluluğuyla ne zaman seni çok sevsem
öfkene kapılırdım peşi sıra geldiğimde durgunlaşırdın
derin duygularda..
anlardım bir”vefasızın” çaresizliğini yaşadığını
oysaki baktığımda gözlerine “tevhid”yüreğimde ezgilenirdi
gönül koyuluğunda tutkum aralanan kapıda
duygularımın adresi sandığımda seni
yuvarlanırdım uçurumlara
vazgeçemiyorum aramaktan..
gönül hasretimin “dayanılmaz ağırlığıyla”
sana ulaşmazlığın yorgunluğu azaltır bir şeyleri benden
usul usul