Günler güz yaprakları gibi birer birer dökülürken ben hala belki dönersin diye yolunu gözlüyorum…kaybettiğim yaşama sevincimi bi çocuğun gözlerine bıraktım o iyi yaşasın diye…umudumuda kaybetmek üzereyim…hani sormuştun ayrılırsak naparsın diye hatırlıyo musun ? şimdi aynı söylediğim gibiyim işte…yenik,suskun,çaresiz…
Herkes bugünlerde sende bişeyler var diyor…gittiğini söyleyemiyorum beni bıraktı diyemiyorum…dilim varmıyor işte kimseler duymasın istiyorum…beni sensiz bırakırken hiç düşündün mü?Sensiz ne yaparım diye?hani hayata beraber meydan okuyacaktık hani biz beraber yaşlanacaktık ?
Artık gücüm kalmadı hayata direnmeye yıllara meydan okumaya…yaşlanacak kadar uzun yaşayabilirmiyim onuda bilmiyorum…boğazımda bişey düğümleniyor tarif edemiyorum…Ben bazen böyle yazılar yazınca yine başladın edebiyat misali derdin ya bak yine sevmediğin bişeyi yapıyorum…
Artık gözlerimin içine soluksuz bakabilecek biri yok…olsada sen gibi bakamaz ki…ellerimi tutan biri yok artık…üşüyorum…
Bazen kendime yalan söylüyorum.Seni sildim hayatımdan diyorum ama anladım ki ben hayatımdaki her şeyi silmişim sen hariç !
Gecenin kokusu sinerken üzerime, beyin kıvrımlarında dansetmekte kelimeler.
Anlamsızlık yapışmışken ömrümün sayılı kalan zamanına, tüm ihtişamınla geldin sensiz kıyılarıma.
İmkansızlığını soyundukça sevdanı giydirdin üzerime.
Ben sana aktıkça sen doldun.. Sen benimle doldukça taştın.. Taştıkça sardın, sardıkça yaktın.
Ayazda iki yürek, yangınlar ortasında, küllerin içinde dans ederdi bir zamanlar... Hangi zamanlar..
Ne zaman..var mıydı öyle bir zaman;
Yoktu senden öncesi yaşanmışlıklardan arta kalan. Yaşanmamış ne varsa sana dair, akreple yelkovanın takılı kalmış ucunda...
'Sensizliğim.. Kalın bir örtü gibiydi yüreğimin üzerini örten..'
Seninle bu kadar doluyken, her yanım seninle çevriliyken ne yöne dönsem sana sobelenirken,
görünmez ellerin hala yüreğimi sıkarken.....
De bana sevgili, Yok sayabilir miyim seni?
De bana; Yok sayabilir miyim yaşanmış bir sevdanın küllerini eşelendiğimi?
Yok sayabilir miyim sana olan sevgimi?
Peki ya, yok sayabilir miyim sendeki yüreğimi?
Sen gitsen de benden, ben yine söküp getiririm seni yaşadığın şehrin kalbinden..
Sen öldüm desen de o aşifte şehrin rahminden sezeryanla alırım seni.
Ben bu kadar senken..
Sen bu kadar benken..
Bizken..
Yok say beni diyemezsin, isteyemezsin bunu benden...
Ama; gittin benden.. Gitmemi istedin senden.. Korktun belki de aşktan, hiç yaşamadığın bu tılsımlı duygudan..
Affet, yok sayamadım seni sevgili.. Ben seni yok sayamadım.. Zamanın durduğu bu noktada susuyorum. Kanayan ruhumun tüm kırılmışlığıyla, hiç yapmadığım bir şeyi yapıyorum..
Ve ilk kez yüreğine fısıldıyorum: Yok sayabilirsin artık beni
Yenilgiyi yakıştıramadım kendime, tıpkı gidişleri yakıştıramadığım gibi.. Ama bana çok yakıştığını düşünmüş ki hayat, iğneledi üstüme hayal kırıklığını ve terkedişleri..
Acaba bir gün...Bir gün hayat eğilip de öper mi beni de alnımdan...