:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: Đĵ`qŐĸħλη ĐεЯ кΐ ;
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2 3 4 5
15575027gd7.jpg
adsz9zcdh3nq3.png
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler,
arkalarında doldurulması
mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer.

Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile,
en güzel yerde başlatılsaydı eğer.

Utanılacak bir şey değildir ağlamak,
yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer

Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık,
çalınan birinin kalbiyse eğer.

Korkulacak bir yanı yoktur aşkların,
insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer.

O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses,
hiçbir zaman duyulmasaydı eğer.

Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar,
kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer.

Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla,
öylesine delice bakmasalardı eğer.

Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de
kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer.

Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin,
son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer.

Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman,
meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer.

Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman,
beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer.

Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla,
tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer.

O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi,
yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer.

O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar,
son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer.

Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri,
her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer.

Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de,
dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer.

Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel,
namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer.

Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından,
dokunulası ipek ten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer.

Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de,
sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer.

Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine,
kulağına okunacak biri olsaydı eğer.

İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de,
kartvizitinde 'onca ayrılığın birinci dereceden failidir' denmeseydi eğer.

Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar,
ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer.

Issızlığa teslim olmazdı sahiller,
Kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer.

Sen gittikten sonra yalnız kalacağım.
Yalnız kalmaktan korkmuyorum da,
ya canım ellerini tutmak isterse...

Evet Sevgili,
Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu,
kim uzanmak isterdi ince parmaklarına,
mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!!


CAN YÜCEL
özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
''git artık'' demek
''beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa''
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....


CAN YÜCEL
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

hayır sanmayın ki beni unuttular
hala arasıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkğ belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir

yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kimbilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir.
buza kesmiş ellerimde yırtık bir resim
üzerinde ismin ve yarım kalmış adresin
sokak sokak şehir şehir seni aradım
her köşeye her kaldırıma adını yazdım
esen rüzgarlarda kokunu
doğan güneşte bakışlarını buldum
ah gceceler şu zifiri geceler
yalnızlığın sensizliğin koyduğu geçmek bilmeyen saatler
ölümün soğuk yüzü gibi işliyor yüreğime
hayaline sarılıyorum daha bir sıkı
hissediyor tenim sıcaklığını
olmasa yüreğin
olmasa o ışık saçan gözlerin
olmasa ruhun yanımda
donardım inanki yokluğunda
gece yalnızlık
gece siyah........
gece korku.........
gece hayallerin canlandığı yaşam anı
kara bir perde gibi örter üzerini
yalnızlığınla yüzleşmek
bunca insan kalabalığında
beyazın saflığını bulmak siyahın ince noktasında
korkuların kovalamaca oynadığı
hayallerin arasında
ne zordur nefes almak
var olmakla yok olamanın yaşandığı şu anda
bir sensin yalnızlığımı paylaştığım
bir sensin siyahımı beyaza döndüren
bir sensin korkularımın üzerine umutlar eken
bir sensin hayallerimin içinde var olan
bir sensin varlığınla nefes alamama neden
bir sensin .......
bir sensin.......
yok olma sakın
Senle yaşamak ve sensiz yaşamak..
Adlı oyunu izledim o gün yani..
senden ayrıldığım gün..
o oyunu birazcık anlatayım size

ilk günler kızın bunalım takıldığı son günlere geldikçe
hayatın sadece bir oyundan ibaret olduğu
ve aşkda kaybetmenin ve kazanmanın olmadığı
çünkü aşkın sadece şans olduğunu anlatıyordu bu oyun.

oyunun asıl amacı yalnızlık ve gözyaşı olsada..
üzgünüm ama artık ikiside bende yok .
çünkü hayat sırf sevdiğim kişiden ibaret değilmiş..
onu anladım..diyen ama onun için ölen biri ..

neyse sevmek ve sevilmenin tam zamanı bugün..
çünkü yalnızlığa ve ölüme saniyelerin kaldığı..
bir gün tam..işte bugün..

yani seni sevdiğim aşık olduğum gün..
ölüm ..sessizlik..yalnızlık
ve ben..
dost olmuşken..

yeniden aşık olan ben..
şimdi artık hiç seni aramıyorum desemde..
fark ettim ki aşık olduğum kişi yine sen ..

ama ne fark eder..ben sana git dedim..
sende gittin..
oyun bitti ve herkes kendi yoluna gitti..
Bir güL Olsaydım ..


Bir gül olsaydım
Yaprağım olur muydun?
Kırmızı yapraklarıma kan veren
Toprağım olur muydun?


Bir gül olsaydım
Sende bulut olur muydun?
Benden uzak olduğun için
Ağlar durur muydun?


Bir gül olsaydım
Beni dalımdan koparır mıydın ?
Odandaki vazoya kor
Herzaman yanımda olur muydun ?


Eğer bir güle bu kadar değer verirsen
Onu candan çok seversen
Bırak bu gülün bir yaprağı olayım
Ve gözlerinin önünde yavaş yavaş solayım.


Sende benim gibi gül olmayasın
Hasret acısı ile sararıp solamayasın
Güller tek değildir bir birine benzer
Ama sen benim kalbimde kocaman bir parçasın
Günün ağarmasına inat, hala karanlıktır gördüklerin
Işık yoktur,
Ufuk yoktur,
Umut etmek bile istemezsin
İsyan değildir aslında göğe savurdukların
Yaşadığın haksızlıklar, aşktaki hayal kırıklıkların
Ve ömrünü adadıklarının ihaneti sarar tüm benliğini
O günü kafanda geçirirsin;
Her gün yaptığın gündelik işler bile yük gelir sana.
Hayatın yükü ağır,
Yaşadıkların ağır,
Ve bunları taşıyacak -omzum- hala minicik dersin
Ezilirsin altında hayatın
Gözlerin hala ıslak ıslak, en hüzünlü şarkıların
Ağır dizleridir dilindeki
Yalnızlık demlersin, çile katarsın
2 şekerli açık sabah çayının içine biraz da
Sonra yola çıkar, etrafına şöyle bir bakarsın,
Ne hazin bir öyküdür hayat
Ve yaşadıklarımız da
Dersin...
Ve devam edersin
Özlemeyi Ben İyi Bilirim...!



Sen özlemeyi bir de bana sor;

Gece olunca yalnızlık sarınca bedenimi,

Bir el tutsun ellerimi diye beklemeyi

Bana sor severken özlemeyi…

Bir ses ararken kulaklarım,

Sessizliğin acı çığlıklarını duymayı,

Gözlerim seni ararken,

Karanlıkta hayalini görmeyi,

Sen bana sor kilometrelerce uzaktan sevmeyi…

Elimi göğsüme sokup,

Okşamayı seni özleyen kalbimi,

Yüreğimin titremesini, içimin aniden ürpermesini…

Şefkatinin eksikliği aklıma gelirken,

Hasretimden süzülen birkaç damlayı,

Bana sor sensiz ağlamayı…

Sensiz saatler çabuk geçsin diye,

Geceye sığınmayı,

Yanımdaymışsın gibi yatakta yorgana sarınmayı,

Bedenimi sarmanı beklemeyi,

Sıcacık teninin kokusunu içime çekmeyi

Sensizken seninle sevişmeyi,

Bana sor…

Bana sor sen özlemeyi

Özlemenin en acı, en yalnız çığlıklarını,

Ben iyi bilirim özlemle yanıp tutuşmayı…
Sayfalar: 1 2 3 4 5