08-27-2008, Saat: 04:35 AM
Yaramaz bir çocuktum sıcağında..Uslandım şimdilerde ihanetinin dondurucu ayazlarında...
Gözlerin nemli nemli başını hiç öne eğme...
Eğme başını sakın.Suçlu değilsin hissettiysen başka bir teni kendine yakın.Alınmam kırılmam sana.Ben seni böyle sevdim.Sevdaya sedalı olmanı sevdim.Aşka aşık olmanı..Sevmeden yapamazsın ki sen!Bilirim yüreğine sığmaz hücrelerinde barındırdığın emsalsiz sevgin verme isteğin çoğaltma isteğin...Seçtiğin insanlardan biliyorum bunu.Hep dışarda kalanları seçerdin.Beni de bu yüzden seçmemiş miydin.Eksikleri tamamlamak için sevmez miydin sen?
Ayrılık onur değil ki benim için üzülme...
Onur duyuyorsun öyle değil mi sana git diyebildiğim için..Bana kattığın güce bakıp gurulanıyosun değil mi?SEnhep bu sözü duymadan gittiğini gitme vaktinin geldiğini sezdiğini söylerdin.Anlamadığım benden neden gitmediğin.Başka bir eksiği tamamlamaya gitmek istediğini söyleseydin engelllemezdim ki seni.Ben seni gitme diyemeyecek kadar sevmiştim.
Bir kelebeğe uçma diyebilir misin?
Ya da bir bebeğe doğma diyebilir misin?
Diyebilir misin bir tomurcuğa sakın açma?! Ben seni kal diyemeyecek kadar sevmiştim...
Sevgiyi yaşatmaz hiç bağlamak bana düşer...
"Miladımsın" derdin."sende değiştim.Gitmelerimi erteledim.sende lekesizim..."
Miladımsın benim.Senden öncesi ve sonrası hep olacak.Seni yaşayacağım başka bir tende olsa sevgilerimin konağı.Seni yeniden yaşar gibi seni yaşatır gibi...
Beni tamamladın ve gittin.Bense seni kal diyemeyecek kadar çok sevdim.Senin yaşama amacın buydu.Sevgiyi aşılardın kenara çekilenlere."vazife-i gururdu" Eğlenerek söylerdin bunu..Keşke benden de ben git demeden gitseydin.İhaneti sürmeseydin bendeki lekesizliğine.İhaneti sürmeseydin vazife-i gururuna.
Beni tamamladın ama ihanetinle karaladın.
Yeniden eksilttin şimdi yarım bir yanım..
Bir ömür harap oldu ağlamak bana düşer...
Silinir mi bu izler.Milad unutulur mu?Her yeni başlangıç seni hatırlatmaz mı?Bir ömür bu sızıyla nasıl geçer?Ağlamak mı düşer bana?Sen öğrettin dik durmayı başımı eğmemeyi.Sevda hiç bitmeyecek yangın hiç sönmeyecek olsa bile onuru asla kenara atmamayı sen öğrettin.Sevdadan da geçebilmeyi sen öğrettin..
Ben sıcağındaki şımarık kız çocuğu...O küçük yüreğimle sana karşı duruyorum hep tembihlediğin gibi..İhanetini affetmiyorum ömrümün en güzel mevsimi...Başımı öne eğmiyorum "acıyor içim!"derken..Ve ağlamıyorum.Biliyorum ağlamak bana düşmez sevdiğim...
Sen ağlayacaksın zaten ihanetinle beni eksittiğin için.Sen ağlayacaksın belki de ilk kez yardım etme arzunun bi ömrü harap ettiği için.Sn ağlayacaksın silinmez izler kapanmaz yaralar bıraktığın için.Sen ağlayacaksın lekesizliğine olan inancımı karaladığın için.
Biliyorum sevdiğim ağlamak bana düşmez.Sen zaten ağlayacaksın bir miladı bir doğumla değil bir yıkımla başlattığın için!
yaramaz bir çocuktum sıcağında..
Uslandım şimdilerde ihanetinin donduru ayazlarında.
Bundan sonra adını kırk yılda bir anarım
Sen de kaybettiğimi başkasında ararım
Benim için üzülme!...
Ben bununla da başa çıkarım...
Gözlerin nemli nemli başını hiç öne eğme...
Eğme başını sakın.Suçlu değilsin hissettiysen başka bir teni kendine yakın.Alınmam kırılmam sana.Ben seni böyle sevdim.Sevdaya sedalı olmanı sevdim.Aşka aşık olmanı..Sevmeden yapamazsın ki sen!Bilirim yüreğine sığmaz hücrelerinde barındırdığın emsalsiz sevgin verme isteğin çoğaltma isteğin...Seçtiğin insanlardan biliyorum bunu.Hep dışarda kalanları seçerdin.Beni de bu yüzden seçmemiş miydin.Eksikleri tamamlamak için sevmez miydin sen?
Ayrılık onur değil ki benim için üzülme...
Onur duyuyorsun öyle değil mi sana git diyebildiğim için..Bana kattığın güce bakıp gurulanıyosun değil mi?SEnhep bu sözü duymadan gittiğini gitme vaktinin geldiğini sezdiğini söylerdin.Anlamadığım benden neden gitmediğin.Başka bir eksiği tamamlamaya gitmek istediğini söyleseydin engelllemezdim ki seni.Ben seni gitme diyemeyecek kadar sevmiştim.
Bir kelebeğe uçma diyebilir misin?
Ya da bir bebeğe doğma diyebilir misin?
Diyebilir misin bir tomurcuğa sakın açma?! Ben seni kal diyemeyecek kadar sevmiştim...
Sevgiyi yaşatmaz hiç bağlamak bana düşer...
"Miladımsın" derdin."sende değiştim.Gitmelerimi erteledim.sende lekesizim..."
Miladımsın benim.Senden öncesi ve sonrası hep olacak.Seni yaşayacağım başka bir tende olsa sevgilerimin konağı.Seni yeniden yaşar gibi seni yaşatır gibi...
Beni tamamladın ve gittin.Bense seni kal diyemeyecek kadar çok sevdim.Senin yaşama amacın buydu.Sevgiyi aşılardın kenara çekilenlere."vazife-i gururdu" Eğlenerek söylerdin bunu..Keşke benden de ben git demeden gitseydin.İhaneti sürmeseydin bendeki lekesizliğine.İhaneti sürmeseydin vazife-i gururuna.
Beni tamamladın ama ihanetinle karaladın.
Yeniden eksilttin şimdi yarım bir yanım..
Bir ömür harap oldu ağlamak bana düşer...
Silinir mi bu izler.Milad unutulur mu?Her yeni başlangıç seni hatırlatmaz mı?Bir ömür bu sızıyla nasıl geçer?Ağlamak mı düşer bana?Sen öğrettin dik durmayı başımı eğmemeyi.Sevda hiç bitmeyecek yangın hiç sönmeyecek olsa bile onuru asla kenara atmamayı sen öğrettin.Sevdadan da geçebilmeyi sen öğrettin..
Ben sıcağındaki şımarık kız çocuğu...O küçük yüreğimle sana karşı duruyorum hep tembihlediğin gibi..İhanetini affetmiyorum ömrümün en güzel mevsimi...Başımı öne eğmiyorum "acıyor içim!"derken..Ve ağlamıyorum.Biliyorum ağlamak bana düşmez sevdiğim...
Sen ağlayacaksın zaten ihanetinle beni eksittiğin için.Sen ağlayacaksın belki de ilk kez yardım etme arzunun bi ömrü harap ettiği için.Sn ağlayacaksın silinmez izler kapanmaz yaralar bıraktığın için.Sen ağlayacaksın lekesizliğine olan inancımı karaladığın için.
Biliyorum sevdiğim ağlamak bana düşmez.Sen zaten ağlayacaksın bir miladı bir doğumla değil bir yıkımla başlattığın için!
yaramaz bir çocuktum sıcağında..
Uslandım şimdilerde ihanetinin donduru ayazlarında.
Bundan sonra adını kırk yılda bir anarım
Sen de kaybettiğimi başkasında ararım
Benim için üzülme!...
Ben bununla da başa çıkarım...