Sevmelerim hep boğazıma düğümleniyor zaten…Umutlarım hep yasaklar üstüne kurulu..
Hayallerimi yolladım arkandan…/
…Kendime de koyu bir "acı" demledim..
En tatsızından..!
Kumbaramda biriken “öfkeleri” harcama zamanı..
Çıkmaz sokakları geride bırakma mücadelesi belki de…!
Yeni sayfalar açma zamanı,
silgi kullanmadan adı “mutluluk” olan
bir hikaye yazma çabası belkide...!
Kekeme yüreğim adını sayıkLıyor ha bire ..
Adını Şerh , yüzünü dipnot düştüm içime !
Ki yağmur sonrası toprak kokar adın .
Hadi ifşa etde düşLerini gökyüzüne ,
içsizLiğine (h)içLeneyim ..
aL işte ;
(h) içim ...
Hep düşünmüş, düşünmüştü
"nerede hata yaptım" diye.
Karşılığı olmamalıydı sevginin..
Tabi ki olmamalıydı !
Sevgi bu;
Paylaşmalıydı ama bir de,
"SEN ELMAYI SEVİYORSUN DİYE,
ELMANIN DA SENİ SEVMEZİ GEREKMEZ"
diye de düşünüyordu,,
Belki de burada hata yapmıştı.
Yoruldum yâr Bütün kapılarımı kapatmaya hazırlanıyorum gönlümün.
Kimliğimi hediye edip bu şehre, her bir adımımda anıları sürükleyip ardımdan ve rotamı da ekleyip nabzıma gidiyorum…
Mutlu günlerin gelmesini bekleyen çehremdeki çizgileri siliyorum.
Ceplerimi dolduruyorum yedekteki acılarla.
Her sabah yüzümü yıkadığım tavana asıyorum hayallerimi.
Ansızın içime düştüğün günden beri ayakları burkuldu ömrümün.
Ve ben her gün bir daha ölmek için uyanır oldum uykumdan.
Paslandı gözlerim.
Sen kendin için kal yâr ben senin için giderim.
Bu defa sürgünlere giden yüreğime bedenimi de eklerim.
Bağdat olurum yıkılırım kurşunlara.
Filistin olurum kalırım duvarlar arasında.
Ama yine de İstanbul’u saklarım alınyazımda.
Nerede olursam olayım unutma yâr; yarın yeni bir gün ve her yeni günde olduğu gibi senli ölüme hazırlanıyor gönlüm…
Kahraman TAZEOÄžLU
Gelirsen ıslık çal..
Geldim deme ben anlarım
Geldiğini bi tek ben anlayayım
Sen sadece
Gelirsen ıslık çal ..
Konuşacak hiç kimsesiz saatlerim var benim. Kendi halinde ilerlerken hayat ve ‘asla’ dediğim yaşanmışlıklarım.
Tekrar et ve dilden dile çevir beni. Acılarım var. Kimse bilmesin diye saklayıp durduğum, pişmanlıklarımı üst üste koydum.
Üstü tıka basa sırlarla doldu.
.....
Kendini susturur ölüm
Yaşamdan geriye ne kalmışsa, sona doğru saymaya başlar…
ve dün
ve bugün
yarın olmadan
Yalnızlığa kadar herkes saklansın!
Çözdüm dilimdeki susları.
En yüksek seslisinden ‘’ GEL’’ lerim var.
Sözcüklerim tükenmeden gel ki , sadece şimdiki zamanda konuştuğum olma, konuşacaklarım ol gelecek zamanda.
Gel ki bütün zamanlar bizim olsun zamanında.
Zaman-sız gel..!
Üç vakit…Üç hece…Üç taş…
Üç vakit kaldı kıyamete…
Yer, yüzüme imkansızı kör bıçakla öğretiyor.
Konuşma ne olur! Benim dudaklarım kanıyor.
Rüyamda ismini öğrettiler üç defa…
Dünyamda sana yer bırakmadılar.Konuşma ne olur!
Uykuma misafirim ol ve yüreğime…
Taşı kesmeyen kalemin sahibi benim.
Görgüsüzlüğümü bağışla…
Sevgisizlikten seviyesizleşti azalarım…
Sorgusuzca çirkinliğimden bahsettiğim gün…
Gülümsediğimin resmini çizeceğim…