:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi

Orjinalini görmek için tıklayınız: BeN ve SeN
Şu anda (Arşiv) modunu görüntülemektesiniz. Orjinal Sürümü Görüntüle internal link
Sayfalar: 1 2
Kalabalık cümlelerin arasında bir ben…
Tenhalarda beni arayan kocaman yürekli sen…
Bir de kıyısı olmayan sarı sonbahar
Bir de siyah- beyaz fotoğrafları işgal eden bir türkü…
Sonu hep hüzünlü biten…

Ben kadar yürüdük / sen kadar yaşadık ve “ biz “ kadar “ öldük…

SenBenBir de biz…Biz ki bu sevdaya başlamadan sonumuzu çizen iki kahramandık sırtları hiçbir zaman birbirine dayanmayacakBiz ki tek umudun peşine takılıp ölümü birbirimizin dudaklarından içen iki kurşunduk girse de yüreğimizin en derine…Kanasa da gövdemiz gözlerimiz hiç acımayacakİki yoksulduk biz gözlerimizde sevdamızın varlığıyla zenginleşenTek bir yolduk avuç içlerimizden düşüp uçurum kenarlarında ilerleyenRüzgara denk gelen zamanları gözyaşlarımızda eleyip mavi bir bilyenin peşinde koşan tek bir cümleydikYüklemi ben öznesi sen olan…Ve biz birbirimizi hiç sevmedik…Sadece dua dua yaşadık birbirimizi…Cümle cümle büyüdük birbirimizdeEn sonunda ben kadar yürüdük sen kadar yaşadık ve biz kadar öldük …

“ Ben seni hiç sevmedim / sadece harf harf susayıp kana kana yaşadım seni “
Ben seni kocaman bir yürekle sevdimSessizliğinde büyüttüm yetim kuşlarıGözyaşlarımı içime akıttımAktığını gördüğünde üzülmeyesin diyeYürüdüğüm her yolun sana geldiğini bilerek başladım yolculuklara Nice gözü yaşlı isyankar bulutlara yataklık ettimSen geleceksin, senden geliyor diye yaşadım, kabullendim ve özledimParmak uçlarında dolaşan kan pıhtılarına özendimBazen de saçlarından düşen her saçın düştüğü toprağa niyetlendimTuttuğum her niyet, sanaydıUmut bulduğum her söz, yüreğimi sürdüğüm her yol senin adınaydı…Bir ekin tarlasındaki başağın tanesindeki bereketini dudaklarında bildimDilinden, sözcük luğatinden düşen her sözü bereket bildimNefesini su bildim, kana kana içirdim içimin çöl deryalarınaGözlerini azık belledim ama bir gün o gözlerine bakmaktan bıkmadımKirpiklerinin gölgelerinden dünyaya bakmaya doymadım, doyamadımSahi ben seni hiç sevmedim…Sevmek sadece bir sözden ibaretOysa ben seni hayat bildimYaşadıkça benle yaşayacak kadar sonsuzNefes aldıkça benle büyüyecek kadar bana elzem…Sahi ben seni hiç özlemedimSadece biriktirdim seni içimdeKovaladım her bulutuTa ki senin özleminin dağlarında umutlar açıncaya kadar

Olamadık / Olduramadık / Ölmedik / Ölemedik

Vakitlerden ayazYüreğimin en derininde bir sızıSesinin yokluğu vuruyor yüreğimin kıyılarınaÜşüyor kalemimin ucuDüşmüyor, akmıyor tek bir satır gözlerinin hayat sığlığındaÖrt beni kendinleYalnızlığın çıplağında düşmekteyim bir yanımaSür yüzünün baharınıYoksa bir sonbahar sabahında cümlelerin enkazına devrilecek gövdemKapa gözlerine gözlerimiSonra sus…Sen ve ben aynı safta aynı niyete durmuşken biz olamadık / seni, beni biz olduramadık diye yenilecek miyiz…Elif’e gebe, dudaklarıma bir hece kalamadın diye pes mi edeceğizKavuşamadık özlemlerin dal açtığı bir sabahta ölmeliydik boylu boyuncaÖlmedikÖlemedikÖlemedik diye bitecek miyiz…Unutma;

Bize ölüm ancak biz olduğumuzda müstahak…
Şimdi zaman seni delice yaşamak
Ne bir nefes kadar yakın ne de ölüm kadar uzak
Şimdi zaman içime yazmak
Ne ben kadar kısa ne de ölüm kadar uzun
Sadece yaşamak…
Özlemin kavuşmaya gebe kaldığı an’a kadar…


---- Yerinden kalkamasa da er geç toprak mavi’ye idrak olacaktır Tıpkı sen de bana gelemesen de elbet sen bu cesede bir gün sevda libasını giydireceksinAdımın ilintisine en yakın yerdesin çünkü----
Sen bil diye... Sen anla diye...


Bilinmez denizlerin

Kuytu koylarında bul beni
Bil beni, al beni
Bu saçmasapanlıktan kurtar beni
Uykusuz gecelerin
Gizli örtüsünden çıkar beni



Ben bunları kimseye anlatmadım
Kendimle bile konuşmadım



Ben bunları kimseye anlatmadım
Bir tek sen duy diye,
Sen bil diye,
Sen anla diye...



Sor beni, bul beni
Sessiz şarkılarda çal beni
Bulutlar ülkesinden
Kuru topraklara indir beni



Sez beni, yaz beni
Karmakarışıklığımdan çöz beni



Birikmiş tortuların
Gizli sularından süz beni



Ben bunları kimseye anlatmadım


Kendimle bile konuşmadım
Bir tek sen duy diye,
Sen bil diye,
Sen anla diye...
yine kapıldım rüzgarına 'aşk'..
sürükleniyorum seninle beraber.. her gittiğin yere bende geliyorum peşinden..
gözüm görmüyor hiçbir şeyi..
aklım yerinde değil sanki.. bu ben, 'ben' değilim yine..
duymuyorum,görmüyorum senden başkasını 'aşk'..
sadece sürükLeniyorum ben de seninle..
yine bir imkansızın ardından ulaşamayacağım hayaller yoLundayım..
eLim kolum bağlı sanki.. karşı koyamıyorum içimdekiLere..
her geçen gün daha da bağLanıyorum sana.. her geçen gün biraz daha hapsediyorsun beni kendine..




Durulmuyor DeLi Yüreğim..
yaşadıgı acılardan der almak yerine daha büyük acılara doğru gidiyor..
o hep en büyük acıyı çekiyor her biten sevdanın ardından..
ama akıllanmıyor..
zoru seviyor..
imkansızı seviyor yüreğim..
boyundan büyük seviyor hep..
o yüzden hep acı çekiyor çekiyor..
şimdi yine kapıldı gidiyor zorlu sevdalara..
durduramıyorum..
alıkoyamıyorum bu yüreği senden..
sana akıyorum AŞK!


her gün adım adım sana geliyorum..
Bize ölüm ancak biz olduğumuzda müstahak…
Şimdi zaman seni delice yaşamak
Ne bir nefes kadar yakın ne de ölüm kadar uzak
Şimdi zaman içime yazmak
Ne ben kadar kısa ne de ölüm kadar uzun
Sadece yaşamak…
Özlemin kavuşmaya gebe kaldığı an’a kadar…


---- Yerinden kalkamasa da er geç toprak mavi’ye idrak olacaktır Tıpkı sen de bana gelemesen de elbet sen bu cesede bir gün sevda libasını giydireceksinAdımın ilintisine en yakın yerdesin çünküÇok



güzel paylaşımlar Beyaz MASAL ELLERİNE SAÄžLIK OLSUN yÜREÄžİNDEN SEVGİ EKSİK OLMASIN HEP SEVGİYLE aŞKLA KAL
Sagollasın AŞKSIZ..
Yüreginden sevgi taneleri eksilmesin..
amor-grande.jpg
Seni düşünüyorum yine,
Bir güneşin karanlığında,
Ömrümün en kısa yolunda,
En uzun yolculuğu yaparken,
Seni düşünüyorum yine,
[i]769i8679.gif[/i]
Seni düşünüyorum yine,
Doğacak güneşi umutsuzca
beklerken ve ölü,
Yatağımın baş ucunda
düşüncelerim;
Seni ve sevdamızı ararken,
Seni düşünüyorum yine,
[i]769i8679.gif[/i]
Seni düşünüyorum yine,
Ben ve sadece umutlarım,
Hiç sonu olmayan bir yolda,
Sana ulaşamayacağımı bile bile,
Seni düşünüyorum yine,
[i]769i8679.gif[/i]
Seni düşünüyorum yine,
Umutlarımı çorak topraklarda,
Onları duygularımla sularken,
Yeşermeyeceğini bile bile
Seni düşünüyorum yine,


[i]769i8679.gifSeni düşünüyorum yine,[/i]
Çünkü sen ben
yaşadıkça varsın,
Sen var oldukça
ben
düşüneceğim,
Ben düşündükçe
uzaktan
seni seveceğim…




[i]769i8679.gif[/i]
dontstay1zz4.jpg
Yaşamak, geceyi sabah, sabahı gece etmek değildir

Bazen ağlayıp, sevgilinin dönmesini beklemektir


Ağlamak, gözyaşını akıtmak değildir


Kaybettiğini anladığında geri dönememektir


Mutluluk, gülümsemek değildir


Her gece dönmesini beklemektir


Aşk, seni seviyorum demek değildir


Kerem gibi dağları delmektir


Güneş, ısınmak değildir


Sen, herşey demektir


Hüzün, gidiyorum demek değildir

[b]
[/b]Sonsuza kadar dönmeyeceğini bilmektir ..
20070528_191109_palyaco.jpg

Gözyaşı dökmek değil bahsettiğim elbette.Ama damlalarınızı dışarı değil de içeri akıtmak da denilebilir. .
Gülerken bile ağladığınız anlar oldumu hiç??
Dengesizce davranıp mutlu olduğunuz için bile göz yaşı döktüğünüz oldu mu? . .
Sıkılverirsiniz bir şeye zaman ve mekan ayırımı göz etmeden…
Hiçbir şey istemessiniz o anda, kendiniz dışında ne bir ses, ne bir yüz, ne de bir dokunuş. . .
Duymak istediğiniz sessizlik, görmek istediğiniz ise sadece boşluk…
En ufak bir ışık dahi rahatsız eder sizi.
Çünkü aslında gördüğünüz ışık karanlığın maskesidir! . .
Yakarırsınız içinizi acıtırcasına ağlamak istediğinizi. . .
Ama ağlayamazsınız. .
Gözyaşlarınızla verdiğin bu mücadele de hiç bu kadar aciz kalabileceğinize olanak veremessiniz. . .
Ama eğilirsiniz hiç olmadık zamanda, yalvarırsınız çığlıklarınızla,”Sana ihtiyacım var ne olur gel! . .” diye. .
Kızarsınız…

Ağlamak bu kadar zor olabilirmi?
İnsan ağlamayı bu denli arzu edebilir mi? . .
Yolu gözlenen bir sevgili misali paralar yüreğinizi,gelmediği her an için..zorlar sınırlarınızı. . .
Hani geleceğini veya gelmeyeceğini bilseniz,belki…ama amaçsızca bekleyiş veya terkediş. . .
İşte bu en kötüsü. . .
Bilmez gözyaşı bedende kaldığınız müddetçe sahibine zarar verdiğini.
Bazen akmak istemediğini, sizi bırakmak istemediğini o kadar belli ederki bize,yanağınızı okşarcasına süzülüverir yavaşça…
O da üzülür aslında kimi zaman. . .
Gitmek..Bir an önce akmak istediğini gösterir size, bir nehir misali akar elinizde olmadan..
Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Çünkü,damlalarından başka. . .
Duygularımızın iniş ve çıkışıyla beslendiği;gözlerde buğuya,rahatlatıcı bir sele ya da hıçkırıklara dönüşür…
Yüreğinize gömdüğünüz yıldızları,yürek yordamıyla gözlere sunmak. .
Göz ile yürek ekseninde yaşanan savaşta,ellerine çiçek tutuşturan,damlalarını yangınlarına veren çaresizliğin dökülmesidir.
Gözlerden..
sahtemr2.jpg

Her gülümseme biraz sahte demişti, bunu niye demişti ki?
Onun aklının içinde milyonlarca gülümseme vardı ve O ne zaman böyle dese ayaklanıyordu hepsi…
O yine de sorguluyordu….
Ve karar alıyordu sonra; her gülümseme sahte biraz…
Ama onlar, o gülümsemeler hala aklının içindeydi ve gülümsüyorlardı ona…
Yine de herşeyin ölçüsü o değildi, herşeyi bilen o değildi, söyledikleri kural değildi, ölçü de olamazdı ama ;
“Her gülümseme biraz saht”e demişti… bunu niye demişti ki?

***
Öyleymiydi sahi? Her gülümseme sahte miydi?
Haklıydı belki de… Kimbilir?
Hem düşünsenize, ne çok korktuk sahte bir gülümseme üretmekten ve ne çok ürettik sonra. Her gülüşün altına bir üzülüş, her üzülüşün ardına da bir gülümseme sakladık. Hüzünlerimizi de sahteleştirdik sonra, sevinçlerimizi kursağımıza hapsettik ve gülümsedik bir kez daha; yine sahte, yine yersiz, yine manasız…
Masaya vuracak yumruğumuz kalmadı sonra, oysa yumruğumuz hala işte orada, lakin gücümüzü bıraktık, bir sahte yalana…
Şen kahkahalar bastık sonra hayata; beyaz gelinlik giydirilerek güzelleştirilmiş, lakin sırf o beyazla sahteleştirilmiş yaşama!…
Kahkahalar biriktirdik;;;

sahte!.. Sevinçler biriktirdik; sahte!.. Hüzünler ektik yüreğimize, sahte; içten içe tek bir gerçeklikle…
Kaybettik sonunda ruhlarımızı ve birbirimizi hedef alıp durduk, güzel dedik hayata, kan aktı sonra yakınımızda ya da uzağımızda, gazeteler gibi sahteleştik, ilk sayfadan kanlı sayfalar verip, diğer sayfalarda mutlu yaşamdan söz ettik sonra…
Temmuz akşamıydı, tüm bu olanlara kafa yorarken fısıldamıştı kulağıma; her gülümseme sahte biraz demişti…
Bunu niye demişti ki?

***
Gerçeklik arıyorum şimdi yüzlerde; oysa kendi gerçekliğim bile uzağımda…
Rutin hayallar kuruyorum, aydınlanmaz bir gecenin karanlığında…
Ve bundan yıllar evvel birinin söylediği o söz kulaklarımda;

“Her gülümseme sahtedir biraz”…
Her gülüşün altına bir üzülüş, her üzülüşün ardına da bir gülümseme sakladık. Hüzünlerimizi de sahteleştirdik sonra, sevinçlerimizi kursağımıza hapsettik ve gülümsedik bir kez daha; yine sahte, yine yersiz, yine manasız…
mutsuzyx5.jpg
bu halimi istemem görmesin
saklayın beni mutlu zannetsin
boş vermişim kendi kendimi
beni çok mutlu bilsin
beni mutlu zannetsin
canım acıyor içim sızlıyor

onu düşününce başım dönüyor
Sayfalar: 1 2