10-01-2010, Saat: 04:59 PM
Yükseköğretim Kurulu Başkanı (YÖK) Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan
“Ülkemizde yetiştirilen domates ve buğdayın tohumlarının büyük bir kısmı
Amerika ve İsrail'den geliyor. Bir Türk aydını olarak bazen gerçekten kendimi çok küçük hissediyorum” dedi.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan
Nevşehir Üniversitesinin akademik yılı açılışı dolayısıyla Nevşehir Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada
üniversitelerden çok daha fazla yayın
patent
yenilik
çevreyle
ülkenin ekonomik sorunlarıyla ilgili yenilikler beklediklerini söyledi.
Bir üniversitenin
içinde bulunduğu toplumun ihtiyaçlarından soyutlanamayacağını vurgulayan Prof. Dr. Özcan
YÖK olarak üniversiteleri değerlendirirken etrafına ne kadar faydalı oluşuna da bakacaklarını kaydetti.
Türkiye'de zaman zaman çeşitli adlarla grip salgını görüldüğünü
her seferinde büyük paralar sarf edilerek aşı ithal edildiğini anlatan Özcan
şöyle konuştu:
“Son olayda da gördünüz
aşıların büyük bölümü kullanılmadı
geri gitti ama biz büyük paraları yurt dışına transfer ettik. Bu arada hiçbir üniversiteden şöyle bir talep gelmiyor: Madem bu kadar acil bir sorun var
insanlarımız ölüyor
her 6 ayda bir değişik şekilde karşımıza çıkıyor
acaba kendimiz bu aşıyı elde edemez miyiz? Bir-iki üniversite çıksın
Başbakanımıza gitsin
'Biz bu işi çalıştık
bu aşıyı ürettik
desteğe ihtiyacımız var' desin. 25 milyon lirayla böyle bir projeye başlamak mümkün oluyor. Bunu talep etsinler isterdim ama hiçbir üniversiteden ses çıkmadı. Ses çıkmıyor
dışarıdan büyük miktarda ilaç alıyoruz
büyük miktarda serum alıyoruz
orada da ses çıkmıyor. Tıbbi cihazların hemen hepsi dışarıdan alınıyor. 'Bunlar burada üretilemez mi?' diyen bir üniversite yok. Sağlık sektöründe çok büyük ilerlemeler oldu ama bağımlılıkta bir azalma yok. Bence sağlıkta ve diğer sektörlerde bağımlılığı azaltacak olan üniversitelerdir.”
“TÜRK AYDINI OLARAK BAZEN KENDİMİ ÇOK KÜÇÜK HİSSEDİYORUM”
Türkiye'ye ABD ve İsrail'den domates ve buğday tohumu ithal edildiğini anımsatan Özcan
şunları söyledi:
“Ülkemizde yetiştirilen domates ve buğdayın tohumlarının büyük bir kısmı
yerli tohumumuz olmadığı için Amerika ve İsrail'den geliyor. Bir Türk aydını olarak bazen gerçekten kendimi çok küçük hissediyorum. Yani biz ihtiyacımız olan domates tohumunu bu ülkede üretemez miyiz? Evvelden atalarımız bu tohumları kendileri üretip
yıllarca bu üretimin devamını sağlamışlar. Biz niye yapmıyoruz? Tohumculukla ilgili bir araştırma enstitümüz olsa
buna birkaç üniversitemiz öncülük etse fena mı olur? Sonunun ne olacağı da belli değil. Bu domates tohumunu alıyorsunuz
artık genetik programlama diye bir şey var
içine bir genetik mekanizma yerleştirirler. Hiç bilmediğimiz hastalıklara kapılabiliriz. Böyle şeylerle
zamanla bir milleti yok edebilirsiniz. Öyle bir şeyler yerleştirirler ki 20 yıl içerisinde o tohumdan yiyen insanlar ölür. Öyle tehlikeler de var. Sadece 'aman paramız dışarı gidiyor' endişesiyle söylemiyorum. Üniversitelerimizin bu konularda bize yardım etmesini istiyoruz.”
ÜNİVERSİTELERİN BAŞARISI
Türkiye'de iki üniversitenin dünyadaki ilk 500 üniversite arasında yer aldığını belirten Özcan
şöyle devam etti:
“Üniversiteleri ölçmek için dünyada kullanılan sıralamalar var. Times'ın
yükseköğretim dünya üniversiteleri sıralaması var. Geçen hafta çıkan bir yayında iki üniversitemizin çok büyük başarı elde ettiği ortaya çıktı. Bir üniversitemiz 112'nci
bir başka üniversitemiz de 183. oldu. Türk üniversitelerinin ilk 500'de yer almadığı eleştiriliyordu. İlk 200'de yer almaya başladı. Böyle büyük başarılar istiyorsanız
büyük finansal kaynakları yükseköğretime ve eğitime vereceksiniz. Dünyada ekonomide 17. sıradayız
yabancı dergilerde yayımladığımız makaleler sıralamasında da 17. sıradayız. Ekonomiyle bir paralellik var. Ne kadar koyarsanız o kadar alıyorsunuz.”
Avrupa'daki üniversitelerin belirli standarda ulaşmak için birbirleriyle yarıştıklarını anlatan Özcan
“Okul dışında alınan kredilerin bir şekilde okul kredisi haline çevrilmesiyle ilgili bir sistem uyguluyorlar. Örneğin siz çalışıyorsunuz ama üniversiteye gidip
birkaç ders alabiliyorsunuz. O dersleri artırıp
lisans diploması almaya yetecek kadar kredi toplayabilirseniz
o üniversite size lisans diploması veriyor. Biz de dışarıdaki iş tecrübelerini akademik kredilere çeviremiyoruz. Bu yönde bir eksiğimiz var. Onun dışında diğer Avrupa ülkelerindeki üniversiteler gibi elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. İyi bir yerdeyiz ve bu yerimizi koruyoruz” diye konuştu.


YÖK Başkanı Prof. Dr. Özcan






Bir üniversitenin


Türkiye'de zaman zaman çeşitli adlarla grip salgını görüldüğünü


“Son olayda da gördünüz












“TÜRK AYDINI OLARAK BAZEN KENDİMİ ÇOK KÜÇÜK HİSSEDİYORUM”
Türkiye'ye ABD ve İsrail'den domates ve buğday tohumu ithal edildiğini anımsatan Özcan

“Ülkemizde yetiştirilen domates ve buğdayın tohumlarının büyük bir kısmı






ÜNİVERSİTELERİN BAŞARISI
Türkiye'de iki üniversitenin dünyadaki ilk 500 üniversite arasında yer aldığını belirten Özcan

“Üniversiteleri ölçmek için dünyada kullanılan sıralamalar var. Times'ın




Avrupa'daki üniversitelerin belirli standarda ulaşmak için birbirleriyle yarıştıklarını anlatan Özcan



