11-24-2011, Saat: 06:05 PM
Pardon bayan
sizi hatırlar gibiyim…

Bakışlarınız ne kadar da tanıdık

daha önce gözbebeğinizi gözyaşlarımda uyutmuş olabilir miyim?
Bakın bayan

Ne kadar da hırpalanmış ve dağınık değil mi?
Acılarım ne kadar da düzensiz serpilmişler hücrelerime.
Acıdınız mı yoksa?
Yüreğim kadar tadabilir mi acıyı diliniz

Eğilin bayan

Ürkmeyin sakın

Gülüşünüz geçmişime o kadar dokundu ki

Bir bilseniz nasıl dişliyor gece yüreğimde kalan ayak izlerini.
Nereye gitsem kırmızı bayan

Damardaki kan gibi sıkışmış bir haldeyim ve
tek başınalığım başımı kaldırdığım gökyüzü kadar sonsuz ve derin.
Bu muydu Allah’ım diyorum

Ne dudaklarınızda ki gibi anlamlanıyor hiçbir kırmızı

ne de bakışlarınız kadar keskin mavi…
Sonra indiriyorum ellerimi

Allah’ım bu muydu?
Korkmayın sakın kirli sakalımdan

Sakal

Yüreğimi kazmaktan tırnak aralarım çamur

kaybettiklerimi aramaktan böyle…
Saçlarınız ne kadar da benden bir parça;
avuç ilerimle buluşmuşluğu var mıdır acaba

Sevmiş olamaz mıyım onları sabahlara dek

ya da nefes yerine kokusunu çekmişliğim olamaz mı içime.
Boynuma sarılmışlıkları yok mudur sizce de


size söylemezler mi?
Kıvrımlarında asılmışlığı var gibi ruhumun sani.
Kanıyor musunuz yoksa?
Siz bayan


tuz olduğunuzda inanın hiç tat vermediniz…
Sizi tanıyorum bayan!
Siz benim bakmaya doyamadığım katilimsiniz

bıraktığınız her bir bıçağın ağzını omuriliğim hala öper.
Biliyor musunuz öldüğüm gün gibi bakıyor gözleriniz.
Hala çok güzelsiniz…