İnsan "ben" diyor kimi zaman, "Ben sabırda
Ammar b.Yasir olmalıyım. Ben sadakatte Sad b. Muaz, Zeyd b.Hârise
olmalıyım. Ben cömertlikte Ebu Bekir edasına bürünmeliyim. İhlâsta bir
Dımam b. Salebe, bir Enes b. Nadr olmalıyım. Ben Uhud' ta tevhid
sancağını taşıyan Musab olup şimdi tebliğ sancağını taşımalıyım. Ve ben
Hamza olmalıyım.
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza gibi titremeli yüreğim. Yoldan
çıkmışların karşısında onun gibi durmalıyım dimdik. İçleri çürümüş,
yürekleri pörsümüş, damarları kurumuş bedbahtlara karşı dimdik durmalı
başım. Ve onun gibi Hâkim-ü Mutlak olan Rahmanın karşısında aczimi
bilmeli ve edep örtüsü ile gizlenmeliyim.
Ben Hamza olmalıyım. Bakışlarımla kâfiri
korkutmalı, din kardeşlerime şefkatle ışık saçmalıyım. Gülüşleri sahte,
konuşmaları yalan, davranışları riyakârca insanlarla paylaştığımız bu
dünyada cehaleti yıkmak için, ben Hamza olmalıyım.
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza Bedrin arslanıydı. Bedir' de attığı
her adım bir düşmanının canıydı, her adım kazanılmış yiğit bir
müslümandı, her adım yeni doğmuş bir güneşti. Duruşu, heybeti,
yürüyüşü, ölümü bile korkutuyordu. Hamza böyle bir edayla kılıç
sallıyordu cihat meydanında. "Allahuekber" derken sesi ne gür
çıkıyordu. Zira bu sesin, bu sözün üzerine çıkacak, bu nidayı
bastıracak bir başka söz yaratılmamıştır. Hamza' nın bu gür sesine imanı
eşti. Yüreği eşti, gözleri eşti. Ben de Hamza Olmalıyım. İman ve
ihlasla yürümeli, attığım her adımda bir cehaleti söndürmeliyim. Her
adımda tevhidi yüklemeliyim omuzlarıma.
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza' nın yüreği gibi, benim de yüreğimde
hep bir ateş durmalı. Hamza' nın ateşi mücadele aşkıydı. Onun ateşi
Habib-i Zişan' a sadakatti, onun ateşi Rabbül Alemine "abd" olmaktı,
onun ateşi yeis zulmetini ortadan kaldırmaktı. Onun ateşi Gül' ü
koklamak, Gül' den ırak kalmamaktı. Ben de Bedir' in eteklerinde
dolaşmalı, Gül' ü aramalıyım. Reca ile dolup taşmalı yüreğim.
Ben Hamza olmalıyım.
Onun hiddetli duruşunun ardında yatan
şefkati yakalamalıyım. Kimi zaman, kimi zaman en heybetli duruşumu
katmalıyım duruşuma. Güldüğümde de, hiddetle baktığımda da insanlar
kazanmalıyım bu sonsuz kervana...
Ben Hamza olmalıyım.
Hakk' ı haykırmada, mazlumu savunmada,
dinimi korumada cesur olmalıyım. Hata ve haksızlığa karşı çıkmalı
sesim. Ben Hamza olmalıyım. Hamza gibi bakmalıyım geleceğe. Başım dik,
alnım açık durmalı Rabbimin adı anıldığında. Rasulullahtan bahsedildi
mi mahzunlaşmalıyım...
Hamza Habib-i Zişan' ın cismini ve dinini
yüceltmek ve korumakla sorumlu kıldı kendini. Ben de Efendimizin
sünnetini, Rabbimin dinini korumak ve yaşatmakla görevli görmeliyim
kendimi. Bu yolda önüme çıkacak her engeli bileğimle, Hamza gibi
yüreğimle kaldırıp atmalıyım. Küfrün kararmış vicdanı, kör olmuş gözü
ve cerihalara sıvanmış yüreğine rağmen ben Hamza olmalıyım.
Müslümanların içini ürperten pişmanlıklara son vermek için onları
Rablerini düşünmekten alıkoyacak her şeyi, bütün oyuncaklarını
kırmaları için ben Hamza olmalıyım...
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza gibi akmalıyım zalimlerin yurtlarına.
Hamza gibi vurmalıyım vurduğumda... Hamza' nın kılıçları vardı cahilliği
yok etmede. Benim kılıcım ilim olmalı. İlimle aşmalıyım. İlimle
geçmeliyim Bedir' lerden, Uhud' lardan. Hamza gibi olmalıyım; atiye
çiçeklerle kaçmalıyım. Cihada Hamza gibi sarılmalıyım; sadakatle,
ihlâsla, takvayla...
Ben Hamza olmalıyım.
Kaybolmuş değerlerimizin peşinde
koşmalıyım. İlim ve fenni yakalamalıyım. Karanlığı aydınlatacak bir
ışık gördü mü gözleri kapanan insanlarımızın kalplerini uyandırmalı.
Cennete koşan gülleri sunmalıyım önlerine.
Ben Hamza olmalıyım.
Gerektiğinde taş kadar sert, gerektiğinde
bir pamuk yumağı kadar yumuşak Hamza gibi yer yer hışımla akan bir
çağlayan, yer yer sessiz sessiz akan ırmak ve yer yer de durgun su
olmalıyım.
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza gibi karanlığa baktığımda aydınlığı
yakalamalıyım. Cennet görüyor gibi savaşmalıyım cihad meydanında.
Rahman' ın anıldığı yer mekânım olmalı. O anıldı mı daha gözüm bir şey
görmemeli. Gizlide de ayanda da hep O' nu düşünmeliyim. Hamza gibi
yalnız Rabbim yolunda harcamalıyım nefesimi. Canımda nihân (c.c) olmalı.
Ben Hamza olmalıyım.
Kalkmalıyım. Ve küfrün üstüne üstüne
yürümeliyim. Sırat-ı Müstakime yol almalıyım. Lakin bu yol nice
tuzaklar, nice pusular ve nice çakır dikenlerle dolu. Birer birer
temizleyip yürümeliyim bu Hakk yolda. Ta ki Firdevs-i Âla' nın kapısına
kadar. (Ki yol alanlar, hep böyle yol aldılar)
Ben Hamza olmalıyım.
Ucuz zaferler değil, kazanmaya değer
zaferler kazanmalıyım zorlu savaşlar sonunda. Gideceğim yeri bilmeliyim
zira varılacak yerin önemi çok büyük, hesabıysa çok çetindir.
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza coşkun sular gibi her lahza çağlardı.
Kalbinin derinliklerinde yatan ipek yumuşaklığı yer yer kendisini
gösterirdi... Gizlileri açığa vurmada da Hamza gibi olmalıyım. Basit
değerler peşinde koşmamalı, yeri gelince konuşmalıyım. Öyle sözler
söylemeliyim ki çoğu zaman şifa vermeli. Tıpkı Hamza' nın kabilesine
yaptığı konuşmalar gibi. Hamza gibi olmalı ikazlarım; Kimi zaman
korkutmalı kimi zaman sevince boğmalı. Ben Hamza olmalıyım. Dualarımda
da öyle. Yakarışlarım içimden, kalbimin derinliklerinden gelmeli. Hak
karşısında çözülmeli dilim ve ben ilerilere yürümeliyim.
Ben Hamza olmalıyım.
O Hamza ki, ' ın arslanı, O Hamza ki Nebiler
Nebisinin amcası, O Hamza ki, Müslümanların ilk sancaktarı ve O Hamza
ki şehitlerin Efendisi... Düşman silahıyla alnında ve göğsünde güller
açıp cennete uçan şehid...
Ben Hamza olmalıyım.
Ve Hamza' lar yetiştirmeliyim. Hamzalar bırakmalıyım ardımda, sevgi baharlarının hadimleri, dünyanın bütün gonca gülleri...
Ammar b.Yasir olmalıyım. Ben sadakatte Sad b. Muaz, Zeyd b.Hârise
olmalıyım. Ben cömertlikte Ebu Bekir edasına bürünmeliyim. İhlâsta bir
Dımam b. Salebe, bir Enes b. Nadr olmalıyım. Ben Uhud' ta tevhid
sancağını taşıyan Musab olup şimdi tebliğ sancağını taşımalıyım. Ve ben
Hamza olmalıyım.
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza gibi titremeli yüreğim. Yoldan
çıkmışların karşısında onun gibi durmalıyım dimdik. İçleri çürümüş,
yürekleri pörsümüş, damarları kurumuş bedbahtlara karşı dimdik durmalı
başım. Ve onun gibi Hâkim-ü Mutlak olan Rahmanın karşısında aczimi
bilmeli ve edep örtüsü ile gizlenmeliyim.
Ben Hamza olmalıyım. Bakışlarımla kâfiri
korkutmalı, din kardeşlerime şefkatle ışık saçmalıyım. Gülüşleri sahte,
konuşmaları yalan, davranışları riyakârca insanlarla paylaştığımız bu
dünyada cehaleti yıkmak için, ben Hamza olmalıyım.
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza Bedrin arslanıydı. Bedir' de attığı
her adım bir düşmanının canıydı, her adım kazanılmış yiğit bir
müslümandı, her adım yeni doğmuş bir güneşti. Duruşu, heybeti,
yürüyüşü, ölümü bile korkutuyordu. Hamza böyle bir edayla kılıç
sallıyordu cihat meydanında. "Allahuekber" derken sesi ne gür
çıkıyordu. Zira bu sesin, bu sözün üzerine çıkacak, bu nidayı
bastıracak bir başka söz yaratılmamıştır. Hamza' nın bu gür sesine imanı
eşti. Yüreği eşti, gözleri eşti. Ben de Hamza Olmalıyım. İman ve
ihlasla yürümeli, attığım her adımda bir cehaleti söndürmeliyim. Her
adımda tevhidi yüklemeliyim omuzlarıma.
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza' nın yüreği gibi, benim de yüreğimde
hep bir ateş durmalı. Hamza' nın ateşi mücadele aşkıydı. Onun ateşi
Habib-i Zişan' a sadakatti, onun ateşi Rabbül Alemine "abd" olmaktı,
onun ateşi yeis zulmetini ortadan kaldırmaktı. Onun ateşi Gül' ü
koklamak, Gül' den ırak kalmamaktı. Ben de Bedir' in eteklerinde
dolaşmalı, Gül' ü aramalıyım. Reca ile dolup taşmalı yüreğim.
Ben Hamza olmalıyım.
Onun hiddetli duruşunun ardında yatan
şefkati yakalamalıyım. Kimi zaman, kimi zaman en heybetli duruşumu
katmalıyım duruşuma. Güldüğümde de, hiddetle baktığımda da insanlar
kazanmalıyım bu sonsuz kervana...
Ben Hamza olmalıyım.
Hakk' ı haykırmada, mazlumu savunmada,
dinimi korumada cesur olmalıyım. Hata ve haksızlığa karşı çıkmalı
sesim. Ben Hamza olmalıyım. Hamza gibi bakmalıyım geleceğe. Başım dik,
alnım açık durmalı Rabbimin adı anıldığında. Rasulullahtan bahsedildi
mi mahzunlaşmalıyım...
Hamza Habib-i Zişan' ın cismini ve dinini
yüceltmek ve korumakla sorumlu kıldı kendini. Ben de Efendimizin
sünnetini, Rabbimin dinini korumak ve yaşatmakla görevli görmeliyim
kendimi. Bu yolda önüme çıkacak her engeli bileğimle, Hamza gibi
yüreğimle kaldırıp atmalıyım. Küfrün kararmış vicdanı, kör olmuş gözü
ve cerihalara sıvanmış yüreğine rağmen ben Hamza olmalıyım.
Müslümanların içini ürperten pişmanlıklara son vermek için onları
Rablerini düşünmekten alıkoyacak her şeyi, bütün oyuncaklarını
kırmaları için ben Hamza olmalıyım...
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza gibi akmalıyım zalimlerin yurtlarına.
Hamza gibi vurmalıyım vurduğumda... Hamza' nın kılıçları vardı cahilliği
yok etmede. Benim kılıcım ilim olmalı. İlimle aşmalıyım. İlimle
geçmeliyim Bedir' lerden, Uhud' lardan. Hamza gibi olmalıyım; atiye
çiçeklerle kaçmalıyım. Cihada Hamza gibi sarılmalıyım; sadakatle,
ihlâsla, takvayla...
Ben Hamza olmalıyım.
Kaybolmuş değerlerimizin peşinde
koşmalıyım. İlim ve fenni yakalamalıyım. Karanlığı aydınlatacak bir
ışık gördü mü gözleri kapanan insanlarımızın kalplerini uyandırmalı.
Cennete koşan gülleri sunmalıyım önlerine.
Ben Hamza olmalıyım.
Gerektiğinde taş kadar sert, gerektiğinde
bir pamuk yumağı kadar yumuşak Hamza gibi yer yer hışımla akan bir
çağlayan, yer yer sessiz sessiz akan ırmak ve yer yer de durgun su
olmalıyım.
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza gibi karanlığa baktığımda aydınlığı
yakalamalıyım. Cennet görüyor gibi savaşmalıyım cihad meydanında.
Rahman' ın anıldığı yer mekânım olmalı. O anıldı mı daha gözüm bir şey
görmemeli. Gizlide de ayanda da hep O' nu düşünmeliyim. Hamza gibi
yalnız Rabbim yolunda harcamalıyım nefesimi. Canımda nihân (c.c) olmalı.
Ben Hamza olmalıyım.
Kalkmalıyım. Ve küfrün üstüne üstüne
yürümeliyim. Sırat-ı Müstakime yol almalıyım. Lakin bu yol nice
tuzaklar, nice pusular ve nice çakır dikenlerle dolu. Birer birer
temizleyip yürümeliyim bu Hakk yolda. Ta ki Firdevs-i Âla' nın kapısına
kadar. (Ki yol alanlar, hep böyle yol aldılar)
Ben Hamza olmalıyım.
Ucuz zaferler değil, kazanmaya değer
zaferler kazanmalıyım zorlu savaşlar sonunda. Gideceğim yeri bilmeliyim
zira varılacak yerin önemi çok büyük, hesabıysa çok çetindir.
Ben Hamza olmalıyım.
Hamza coşkun sular gibi her lahza çağlardı.
Kalbinin derinliklerinde yatan ipek yumuşaklığı yer yer kendisini
gösterirdi... Gizlileri açığa vurmada da Hamza gibi olmalıyım. Basit
değerler peşinde koşmamalı, yeri gelince konuşmalıyım. Öyle sözler
söylemeliyim ki çoğu zaman şifa vermeli. Tıpkı Hamza' nın kabilesine
yaptığı konuşmalar gibi. Hamza gibi olmalı ikazlarım; Kimi zaman
korkutmalı kimi zaman sevince boğmalı. Ben Hamza olmalıyım. Dualarımda
da öyle. Yakarışlarım içimden, kalbimin derinliklerinden gelmeli. Hak
karşısında çözülmeli dilim ve ben ilerilere yürümeliyim.
Ben Hamza olmalıyım.
O Hamza ki, ' ın arslanı, O Hamza ki Nebiler
Nebisinin amcası, O Hamza ki, Müslümanların ilk sancaktarı ve O Hamza
ki şehitlerin Efendisi... Düşman silahıyla alnında ve göğsünde güller
açıp cennete uçan şehid...
Ben Hamza olmalıyım.
Ve Hamza' lar yetiştirmeliyim. Hamzalar bırakmalıyım ardımda, sevgi baharlarının hadimleri, dünyanın bütün gonca gülleri...