Söyler misin
Yaşamak için nefeslendiğim nedenim misin hala
Yoksa
Ölmek için seslendiğim intiharım mı ?
Senin yaralarını kapayan İstanbul’un
Tuz oldu benim açıklarıma …
Yetimliğim büyüdü hep ünlemsiz susuşlarında
Hiç tanımadığım insanlara açık yaralarımı Gösterebildim belki
Ve tanıdığım insanların bende açtığı gizli yaralarımı
Ten rengi cümlelerle boyayabildim …
Ama yine de
Geç kalmamak için gözlerine
Erken yaşanmışlıklarımdan bedelli mazeretler Düştüm ömrüme …
Beşinci peronda bıraktığın ölü tebessümlerinle mi
Dönecektim ben bu kente ! …
Eskiden hep dönmek için gidiyorum derdim
Şimdi gitmek için gidiyorum diyeceğim …
Hüznümü ağlatan cümlelerin yazıldığı bu şehirde
Mutsuzluğumla anılacağım hep biliyorum
Adım kadar önemli olmayacak belki de
Sırtımda taşıdığım ceset ! …
Ya da hiç bilinmeyecek …
Çığlığıma düşmesin sakın suskuların
Ki bilirsin ne çok sustuğumu …
İnsan hep kendine susarmış derler
Ben sana susmuştum hep ; sen duymadın …
Suçu dünyaya atıp
Lanetler savurduğumda etrafa
Havada kalan cümlelerimi sahiplenecek kadar Cesursun demek
Yoksa haksızlığın için mi bu duruşun ! …
Keşke bu cesaretin Sevgime de meydan okuyabilseydi yüreğinde
Belki bu kadar yabancısı olmazdık şimdi Nefeslerimizin …
Bir gün ben de giderim
Ve kahraman olurum diyorum kendime
Ya döndüğümde Senin kahramanlığına yenilirsem deyip
Susuyorum yine kendime …
Biliyor musun
Gözlerimdeki kırılgan çocuk bir ağlasa
Belki bütün bir ömrün yasını tutacak …
Ki az ağlatmadım ben onu
SözLer yazmak için değil ama ;
Böylesi gülmelerin şerefsizliğinde
Eğdirmemek için yüreğimi ! …
Bana en aşk yanlarımdan kırgınsın biliyorum Üstelik yorgun …
Düştüğüm kaldırımlardaki parke taşları Kadar sahipsizim
Üstüme devrilen aşkların masum çocuk yüzüyüm Bir başıma …
Önümde tek bir dönüş var şimdi Gidişlere kapalı …
Ölüme bir kala vazgeçiyorum Kahraman olmaktan …
Şehrin dar sokaklarından Kalabalık meydanlarından geçip
İnsanların yüzlerindeki kaybolmuş umudu
Onlara hatırlatabilmek adına
Kötü sözcükLer yazmaya devam ederim belki
An gelir
Senin de sarıldığın olur belkiCeketsiz şairliğime
kim bilir …
Belki bir gün sen de kendini görürsün
Aynaya bakar gibi bakmadığında cümlelerime …
Haklı sevdaların kahramanından öğrendim ben Utanmadan ağlayabilmeyi …
Dökülen her damla bir çizik daha koysa da alnıma
Evet
Utanmadan ağlayabiliyorum gerçeğime …
Mavisi silinmiş denizlerden umut bekleme kaptan !
Diyorsun …
Ama unutma
Ben ki denize uzak bir kentin şair suskusuyla
Bakıyorum sana !
Sen bunu bilemezsin …
Bir kibrit çak istersen içimdeki maviliklere
Gör bak ;
Denizin rengi bir miymiş umudun rengiyle !…

Yaşamak için nefeslendiğim nedenim misin hala

Yoksa
Ölmek için seslendiğim intiharım mı ?
Senin yaralarını kapayan İstanbul’un
Tuz oldu benim açıklarıma …
Yetimliğim büyüdü hep ünlemsiz susuşlarında

Hiç tanımadığım insanlara açık yaralarımı Gösterebildim belki

Ve tanıdığım insanların bende açtığı gizli yaralarımı
Ten rengi cümlelerle boyayabildim …
Ama yine de

Geç kalmamak için gözlerine
Erken yaşanmışlıklarımdan bedelli mazeretler Düştüm ömrüme …
Beşinci peronda bıraktığın ölü tebessümlerinle mi
Dönecektim ben bu kente ! …
Eskiden hep dönmek için gidiyorum derdim

Şimdi gitmek için gidiyorum diyeceğim …
Hüznümü ağlatan cümlelerin yazıldığı bu şehirde

Mutsuzluğumla anılacağım hep biliyorum

Adım kadar önemli olmayacak belki de
Sırtımda taşıdığım ceset ! …
Ya da hiç bilinmeyecek …
Çığlığıma düşmesin sakın suskuların

İnsan hep kendine susarmış derler
Ben sana susmuştum hep ; sen duymadın …
Suçu dünyaya atıp
Lanetler savurduğumda etrafa

Havada kalan cümlelerimi sahiplenecek kadar Cesursun demek

Yoksa haksızlığın için mi bu duruşun ! …
Keşke bu cesaretin Sevgime de meydan okuyabilseydi yüreğinde

Belki bu kadar yabancısı olmazdık şimdi Nefeslerimizin …
Bir gün ben de giderim
Ve kahraman olurum diyorum kendime

Ya döndüğümde Senin kahramanlığına yenilirsem deyip
Susuyorum yine kendime …
Biliyor musun
Gözlerimdeki kırılgan çocuk bir ağlasa
Belki bütün bir ömrün yasını tutacak …
Ki az ağlatmadım ben onu

Böylesi gülmelerin şerefsizliğinde
Eğdirmemek için yüreğimi ! …
Bana en aşk yanlarımdan kırgınsın biliyorum Üstelik yorgun …
Düştüğüm kaldırımlardaki parke taşları Kadar sahipsizim

Üstüme devrilen aşkların masum çocuk yüzüyüm Bir başıma …
Önümde tek bir dönüş var şimdi Gidişlere kapalı …
Ölüme bir kala vazgeçiyorum Kahraman olmaktan …
Şehrin dar sokaklarından Kalabalık meydanlarından geçip

İnsanların yüzlerindeki kaybolmuş umudu
Onlara hatırlatabilmek adına
Kötü sözcükLer yazmaya devam ederim belki

An gelir
Senin de sarıldığın olur belkiCeketsiz şairliğime

Belki bir gün sen de kendini görürsün
Aynaya bakar gibi bakmadığında cümlelerime …
Haklı sevdaların kahramanından öğrendim ben Utanmadan ağlayabilmeyi …
Dökülen her damla bir çizik daha koysa da alnıma
Evet

Utanmadan ağlayabiliyorum gerçeğime …
Mavisi silinmiş denizlerden umut bekleme kaptan !
Diyorsun …
Ama unutma

Ben ki denize uzak bir kentin şair suskusuyla
Bakıyorum sana !
Sen bunu bilemezsin …
Bir kibrit çak istersen içimdeki maviliklere

Gör bak ;
Denizin rengi bir miymiş umudun rengiyle !…