Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Aynur Özge, üniversiteleri bünyesinde yürüttükleri ve 5 bin 562 öğrenci üzerinde yaptıkları araştırmanın sonuçlarını açıkladı.
Çocuklarda başağrısının baş bölgesinde hissedilen ve çocukların okul performansları, ev ödevleri, boş zaman aktiviteleri ve günlük yaşamdan zevk almalarında etkilenmeye yol açan ağrı hissi olarak tanımlandığını belirten Özge, çocuklarda gözlenen başağrılarının erişkinlerdeki gibi ataklar ve atak arası dönemler ile pek çok bakımdan farklı özellikler taşıdığını kaydetti.
Çocuklarda başağrısı sıklığının yüzde 5.9 ile yüzde 93.3 arasında değiştiğini bildiren Özge, bu rakamsal farkın çalışmaların yapıldığı ülkelerin yaşam stiline ve bu veriye kaynak olan çalışmanın dizaynına bağlandığını ifade etti.
Çeşitli bilimsel verilere göre, 3 yaşındaki çocukların yüzde 3-8′inde, 5 yaşındakilerin yüzde 19.5′inde, 7 yaşındakilerin yüzde 37-51.5, 7-15 yaş arasındaki çocukların ise yüzde 57-82’sinin başının ağrıdığını aktaran Özge, Türkiye’de de son yıllarda Mersin, Denizli, Bursa, Aydın, İzmir, Ağrı gibi çeşitli illerde yapılan nitelikli çalışmaların da bu gerçeği doğruladığını dile getirdi.
“Migren ve gerilim tipi başağrıları oranı”
Mersin Tıp Fakültesi Nöroloji ve Halk Sağlığı Anabilim Dallarının işbirliği ile 2001′de 23 okul ve 5 bin 562 çocukta yapılan çalışmalarının ardından 6 yıl sonra aynı gruptan ulaşılabilen bin 152 çocuk ile tekrarladıklarını bildiren Özge, araştırmalarının sonuçlarıyla ilgili şu bilgileri verdi: ”Mersin’de ilkokul çocuklarının (2-5.sınıf) yüzde 49.2’si, ortaokul ve lise dönemi çocukların ise yüzde 78.7’si sık sık başağrısı yaşadıklarını bildirdi. Öğrencilerin yüzde 31.3′ü ise görüşme sırasında başağrılarının olduğunu belirtti.
11 yaş öncesinde kızlar ve erkekler, benzer riske sahipken sonrasında kızlarda başağrısı sıklığı erkeklere oranla iki kat artıyor.
Başağrısı olan çocukların yüzde 35.1′i primer başağrısı olarak isimlendirilen, çocuğun muayenesi ve tıbbi tahlillerinde anormalliğin olmadığı, beynin kendi kimyasal yapısı ile ilgili bozuklukların neden olduğu migren (yüzde 10.4) ve gerilim tipi başağrısı (yüzde 24.7) tanısı aldı.
Çocuklarda başağrılarını en sık tetikleyen nedenler arasında stres, bilgisayar oyunları, taşıt yolculuğu, bazı gıdalar, açlık (düzensiz beslenme), uyku düzeninin bozulması, aşırı sıcak-soğuk hava koşulları bildirildi.”
“Başı ağrıyan çocuğun aile bireyinin de başı ağrıyor”
Prof. Dr. Özge, başı ağrıyan çocukların yüzde 81.1′inde başta anne olmak üzere en az bir aile bireyinin daha başının ağrıdığını belirterek, ”Araştırmaya göre, ailenin ilk çocuğu olmak başağrısı riskini artırıyor. Düşük sosyoekonomik düzey, üvey anne-baba ile yaşamak, babanın işsiz olması da başağrısı sıklığını artırıyor” dedi.
Göçmenlerde başağrısının yüzde 50.5-47.2 oranıyla daha sık olduğuna işaret eden Özge, şöyle devam etti:
”Araştırmaya katılan çocukların yüzde 51 ile yüzde 70.2’si, yaşamlarında en az bir kez başağrısı için ağrı kesici kullanıyor. Çoğunluğu eğitimli ve çalışan anne-baba olmak üzere ailelerin yüzde 36’sı çocuklarının başağrısının farkında değil.
Başağrılı çocukların büyük kısmı ölçeklerle tespit edilecek düzeyde anlamlı yaşam kalitesi düşmesi ile karşı karşıya.
Çocuğun kişilik özelliği (özellikle içe kapanık, okul dışı etkinliği olmayan kaygılı çocuklar) ve ailenin sosyokültürel yapısı, başağrısı gelişimi ve varolan başağrısının olumsuz etkilerinin şiddeti için birinci derecede etkili.”
Prof. Dr. Özge, tekrarlayan başağrılarının çocukların akademik başarısı, yaşam kalitesi ve sosyal ilişkilerini olumsuz şekilde etkilediğini kaydetti.
Ailelere öneriler
Tekrarlayan başağrısı olan çocukların büyük kısmının erişkin olduklarında kronik başağrısı gelişimi için yüksek bir risk taşıdığını dile getiren Özge, ailelere ve öğretmenlere aşağıdaki önerilerde bulundu:
”Çocukların başı ağrıdığında, öncelikle bu durumu bir sorun olarak kabul edin.
Ona dinlenmesi ve gerekiyorsa uyuması için zaman verin.
Ağrısının tanısının konması ve takibi için bu konuda uzmanlaşmış bir hekim ile görüşün.
Çocuğunuzun yaşam ritmini gözden geçirin ve ona gerekli deşarj zamanlarını bıraktığınızdan emin olun.
Ağrılarını bir günlüğe kaydettirerek veya resmetmesini isteyerek konuyu netleştirin.
Ağrılı zamanları ile örtüşen olayları yakalamaya ve mümkünse uzaklaştırmaya çalışın.
Yapacaklarınızın sizin ve çocuğunuzun sağlığı ve yaşam kalitesi oranında toplumun geleceği içinde hayati önem taşıdığını aklınızda bulundurun.”
Kaynak:cumhuriyet.com.tr
Çocuklarda başağrısının baş bölgesinde hissedilen ve çocukların okul performansları, ev ödevleri, boş zaman aktiviteleri ve günlük yaşamdan zevk almalarında etkilenmeye yol açan ağrı hissi olarak tanımlandığını belirten Özge, çocuklarda gözlenen başağrılarının erişkinlerdeki gibi ataklar ve atak arası dönemler ile pek çok bakımdan farklı özellikler taşıdığını kaydetti.
Çocuklarda başağrısı sıklığının yüzde 5.9 ile yüzde 93.3 arasında değiştiğini bildiren Özge, bu rakamsal farkın çalışmaların yapıldığı ülkelerin yaşam stiline ve bu veriye kaynak olan çalışmanın dizaynına bağlandığını ifade etti.
Çeşitli bilimsel verilere göre, 3 yaşındaki çocukların yüzde 3-8′inde, 5 yaşındakilerin yüzde 19.5′inde, 7 yaşındakilerin yüzde 37-51.5, 7-15 yaş arasındaki çocukların ise yüzde 57-82’sinin başının ağrıdığını aktaran Özge, Türkiye’de de son yıllarda Mersin, Denizli, Bursa, Aydın, İzmir, Ağrı gibi çeşitli illerde yapılan nitelikli çalışmaların da bu gerçeği doğruladığını dile getirdi.
“Migren ve gerilim tipi başağrıları oranı”
Mersin Tıp Fakültesi Nöroloji ve Halk Sağlığı Anabilim Dallarının işbirliği ile 2001′de 23 okul ve 5 bin 562 çocukta yapılan çalışmalarının ardından 6 yıl sonra aynı gruptan ulaşılabilen bin 152 çocuk ile tekrarladıklarını bildiren Özge, araştırmalarının sonuçlarıyla ilgili şu bilgileri verdi: ”Mersin’de ilkokul çocuklarının (2-5.sınıf) yüzde 49.2’si, ortaokul ve lise dönemi çocukların ise yüzde 78.7’si sık sık başağrısı yaşadıklarını bildirdi. Öğrencilerin yüzde 31.3′ü ise görüşme sırasında başağrılarının olduğunu belirtti.
11 yaş öncesinde kızlar ve erkekler, benzer riske sahipken sonrasında kızlarda başağrısı sıklığı erkeklere oranla iki kat artıyor.
Başağrısı olan çocukların yüzde 35.1′i primer başağrısı olarak isimlendirilen, çocuğun muayenesi ve tıbbi tahlillerinde anormalliğin olmadığı, beynin kendi kimyasal yapısı ile ilgili bozuklukların neden olduğu migren (yüzde 10.4) ve gerilim tipi başağrısı (yüzde 24.7) tanısı aldı.
Çocuklarda başağrılarını en sık tetikleyen nedenler arasında stres, bilgisayar oyunları, taşıt yolculuğu, bazı gıdalar, açlık (düzensiz beslenme), uyku düzeninin bozulması, aşırı sıcak-soğuk hava koşulları bildirildi.”
“Başı ağrıyan çocuğun aile bireyinin de başı ağrıyor”
Prof. Dr. Özge, başı ağrıyan çocukların yüzde 81.1′inde başta anne olmak üzere en az bir aile bireyinin daha başının ağrıdığını belirterek, ”Araştırmaya göre, ailenin ilk çocuğu olmak başağrısı riskini artırıyor. Düşük sosyoekonomik düzey, üvey anne-baba ile yaşamak, babanın işsiz olması da başağrısı sıklığını artırıyor” dedi.
Göçmenlerde başağrısının yüzde 50.5-47.2 oranıyla daha sık olduğuna işaret eden Özge, şöyle devam etti:
”Araştırmaya katılan çocukların yüzde 51 ile yüzde 70.2’si, yaşamlarında en az bir kez başağrısı için ağrı kesici kullanıyor. Çoğunluğu eğitimli ve çalışan anne-baba olmak üzere ailelerin yüzde 36’sı çocuklarının başağrısının farkında değil.
Başağrılı çocukların büyük kısmı ölçeklerle tespit edilecek düzeyde anlamlı yaşam kalitesi düşmesi ile karşı karşıya.
Çocuğun kişilik özelliği (özellikle içe kapanık, okul dışı etkinliği olmayan kaygılı çocuklar) ve ailenin sosyokültürel yapısı, başağrısı gelişimi ve varolan başağrısının olumsuz etkilerinin şiddeti için birinci derecede etkili.”
Prof. Dr. Özge, tekrarlayan başağrılarının çocukların akademik başarısı, yaşam kalitesi ve sosyal ilişkilerini olumsuz şekilde etkilediğini kaydetti.
Ailelere öneriler
Tekrarlayan başağrısı olan çocukların büyük kısmının erişkin olduklarında kronik başağrısı gelişimi için yüksek bir risk taşıdığını dile getiren Özge, ailelere ve öğretmenlere aşağıdaki önerilerde bulundu:
”Çocukların başı ağrıdığında, öncelikle bu durumu bir sorun olarak kabul edin.
Ona dinlenmesi ve gerekiyorsa uyuması için zaman verin.
Ağrısının tanısının konması ve takibi için bu konuda uzmanlaşmış bir hekim ile görüşün.
Çocuğunuzun yaşam ritmini gözden geçirin ve ona gerekli deşarj zamanlarını bıraktığınızdan emin olun.
Ağrılarını bir günlüğe kaydettirerek veya resmetmesini isteyerek konuyu netleştirin.
Ağrılı zamanları ile örtüşen olayları yakalamaya ve mümkünse uzaklaştırmaya çalışın.
Yapacaklarınızın sizin ve çocuğunuzun sağlığı ve yaşam kalitesi oranında toplumun geleceği içinde hayati önem taşıdığını aklınızda bulundurun.”
Kaynak:cumhuriyet.com.tr