Aldı eline beyaz bir kağıt,
Sonra uçak yaptı o kağıttan, tıpkı çocukluğumuzda ki gibi…
Ve bıraktı boşluğa…
Gittikçe uzaklaştı, göremez oldum…
‘İşte bu gittikçe kaybolan, sevincindi’ dedi…
Anlamadım !
Belki de anlamak istemedim..
Düşündüm, düşündükçe anımsadım...
Ve anladım !
Bir zamanlar benimde,
Küçük ellerim, küçük umutlarım vardı…
Adını ‘gülücük’ koyduğum bir uçurtmam vardı...
Aldığım gibi kayıp gitti ellerimden..
İzledim, gözümü kırpmadan izledim…
Kayboldu yavaş yavaş…
Mutluluğumu da alıp gitmişti sanki o an…
Çok ağladım…
Oysa ne çok mutluymuşum…
Şimdi, sözüm ona büyüdüm…
Ve yine ağlıyorum…
Artık gözyaşlarımın içi dolu..
Kimine küçük, kimine büyük kırıntılar acıtıyor içimi…
Bir söz yetiyor yaprak misali savrulmama…
Her şarkıda dökülüyor damla damla gözlerim…
Artık bir kulağımdan girip, diğerinden çıkmıyor söylenenler…Her birini yazıyorum aklıma birer birer..Gidişlerin anlamını iyi biliyorum şimdilerde..
Ve gelenlere dair korkularım çoktandır…
Yani, büyüyorum…
Ve büyüdükçe, susuyorum git gide...
İçim kanıyor..
İnadına susuyorum !
Sustukça, koparıyorum her bir parçamı bedenimden…
Duygularım bende hükümsüz şimdi…
Düşlerim yarım…
Yalnızlığın kapıları kapanmış yüzüme…
Ruhum bir orada bir burada…
Gel- gitlerde firari çocukluğum…
Şimdi bir balonum olsaydı…
Kırgınlığı, yalnızlığı, hüzünü, acıyı…
Bildiğim, bilmediğim ne varsa içine doldursaydım…
Ve bıraksaydım boşluğa..
Hayallerim kalsaydı sadece geride…
Keşke ‘nin diğer anlamı bu bende ki..
Belki de bir mucize beklediğim…
Nicedir kendimi kandırıyorum..
Artık sus yüreğim !
Duyuyor musunuz ?
Kimse görmek istemese de, büyük duygularımın içinde hala küçüğüm ben…