:: Duygusuz.com - Dostluk ve Arkadaşlık Sitesi
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Ölümsüz kont saint Germain ...
CReATuRE
#1
72912779zm1.jpg

Ölmsüz kont Saint Germain

Gizemlerin adamı;Bilinmeyen bir gizem örgütünün dünya temsilcisi;

Öyle bir adam düşünün ki, yüzyıllardır yaşıyor olsun, 300 yıl boyunca Avrupa Sarayları´nda tanınsın ve el üstünde tutulsun. Büyücü, simyacı, kaşif, milyarder, tıp adamı ve inanılmaz bir müzisyen; hatta Çaykovski onun bestelerini çalmıştı. İşte Kont St. Germain buydu ama böyle biri gerçekten yaşadı mı? Kaynaklar bunu kesinlikle gösteriyor. Kimdi bu garip adam? Gizemlerin adamı; Francis Bacon, Valentine Andres, The Polish Rider (Polonyalı Süvari), Prince Rakoczy, Sinyor Gualdi, Kont Saint Germain gibi isimlerin yanısıra, İngiltere Krallığı’nın gerçek varisi Francis Tudor olduğunu ve gerçek soyunu saklamak için kullandı. Bacon-Shakeaspeare ve Kont St. Germain üçlüsü tek kişi miydi?

Kont St. Germain´ın tüm geleneksel biyografi yazarlarını şaşırtan bir yaşamı vardır; yazılan en sempatik kitap “The Com*te de St. Germain-Kralların Sırrı”dır. Yazarı ise dinbilimci I.Cooper Oakley’dir. Kitapta, Kont St. Germain bir kadının gözüle anlatılır. Kont´un gizemi tarihçi Bentick Van Rhoon’un şaşırtıcı notlarından yararlanılarak anlatılmış. 18 Nisan 1760 tarihli notlarda şöyle yazıyor: “Onun kim olduğunu kimse bilmiyordu. İngiltere gibi bir ülkede bu tuhaflık beni şaşırtmazdı çünkü bu gizemi çözecek bir istihbarat örgütü yoktu, fakat beni asıl şaşırtan Fransa gibi bir ülkede bile sırrın çözülememesiydi.” Andrew Lang’ın, “ Tarihsel Gizemler” adlı kitabına bir göz atalım; “Resmi dökümanarda onun izine rastlamadım ama bir yerlerde böyle belgeler olduğu söyleniyor. Kont, 18. Yüzyıl´da*ki bir çok biyografi yazarının ele geçirmek istediği bir kişilikti. Ama güvenilir devlet dökümanlarında onunla ilgili bir ize rastlamak için şansınıza güveniyorsanız, bunun büyük bir hata olduğunu anlarsınız” Fransa İmparatoru III.Napoleon da Kont Saint Germain’in sırlarını merak etmişti. Kütüphanecilerine,18. Yüzyıl sonlarıyla ilgili arşiv ve dökümanları araştırıp toplamasını emretti. Sonunda, koca bir dosyayı dolduraçak kadar belge toplanmıştı. Fakat Fransa-Prusya savaşında ve halk ayaklanmasında toplanan belgelerin bulunduğu bina yandı. Yazar Magre, “Magi’nin Dönüşü” adlı kitabında; “Bu yine kaza olarak nitelenen bir ilahi adalet örneği çünkü dünyada bazı şeyler gizli kalmalı” diyordu



12611859mm3.jpg


Elli yıl sonra, yine 45 yaşındaydı...



Gustav Berthold Volz’un 19 ve 20. Yüzyıllar´ı inceleyen yol gösterici araştırmasından sonra, Kont Saint Germain, “7 yıl savaşlarının Tarihçesi” adlı kitapta 18. Yüzyıl’ın en gizemli adamı olarak nitelendiriliyor. Grillot de Givry’nin “Cadılık, Büyü ve Simya” adlı kitabında söylediği gibi Mrs Cooper Oakley, Kont Saint Germain’in hala hayatta olduğunu iddia ediyor ve bu iddiasını kanıtlayacak belgeleri arıyor. Fransız Ulusal Kayıt Ofisi, Yabancı Olayları Araştırma Fransız Ofisi, Berlin’deki Alman Saray Arşivi, Viyana Saray ve Devlet Arşivi ve Kopenhag Devlet Arşivi, Cooper Oakley’in iz sürdüğü mekanlar. Genel bilgilere göre, Kont Saint Germain, doğumu ve kökeni yüzünden kendini saklamak zorunda kalmıştı. Transilvanya prensi Rakoczy’nin en büyük oğlu olduğu iddiaları vardır. Paris’te “Saint Germain”, Londra’da “Kara Haç Markisi”, Ubergen’de “Kont Surmount”, İtalya’da “Kont Bellamore”, Venedik’te “Montferrat Markisi”, Pizza’da “Schoening Şovalyesi”, Cenova’da “General Soltikov” ve Murenberg’de Rus Hükümeti tarafından verilen onur payesini taşıyan “Başarılı General” onun bilinen bazı kişilikleriydi. Rus Savaşı’nda askerlere verdiği bir içecek yüzünden içeceğe “Saint Germain Çayı” adı verildi, çayın adı, ileride “Rus Çayı” olacaktı. Bu bitkisel karışım her derde deva bir içecekti. Kont Saint Germain, bazen de Rakoczy adının harfleriyle oynayarak "Tzaragy" adını kullanıyordu. Bu da kullandığı birçok isimden biriydi. Saint Germain Kontu, ilk kez 1710’da Venedik’te görüldü. Daha sonra Fransız Sefiresi Madam de Gergy onu 45 yaşlarında bir adam olarak tanıdı ve 50 yıl sonra Paris’te karşılaştıklarında sanki hiç yaşlanmamış gibiydi. Sanki Saint Germain Kontu’nun oğluydu. Madam de Gergy’e göre gençliğinin sebebi kullandığı bitkisel bir gençlik iksiriydi. İlk karşılaşmalarında bu iksirden ona da vermişti. Aşağıda göreceğiniz gibi Madam de Gergy de gençliğini korumuş oldu. Kont Saint Germain ilk kez görüldüğü Venedik’ten döndüğünde onu kimse bilmiyordu. Ama Jenning’in “Rosicrucians-Gül Haç, Ayinleri ve Gizemleri” adlı kitabında onunla ilgili atıflar vardır. Burada Kont Saint Germain’e çok benzer bir kişinin tarifi vardı. Verilen tarih ilk görüldüğü yıldan 23 yıl öncesiydi yani, yıl 1687´idi. Bu kişi Sinyor Gualdi adını kullanıyordu, yıllar sonra işi ve uyruğu araştırıldığında şehri çoktan terk etmişti, tıpkı Saint Germain Kontu gibi. Gualdi, bir sanat uzmanıydı ve seçkin parçalardan oluşan bir koleksiyonu vardı. Manly Hall ve yandaşları bu tuhaf “Sinyor”un Kont Saint Germain olmasından kuşkulanıyorlardı. Başka bir yerde “Polish Rider” adıyla tanınan kişi için de aynı izi sürebiliriz. Bu kaynakta iddia edildiğine göre, 1624’te ünlü bilge Francis Bacon olarak resmen öldükten 46 yıl sonra 1670’te, Abbe Monfaucon de Villars’a Gül-Haçlar´ı (Masonların ve okültistlerin ünlü gizem örgütü) anlatan bazı notlar vermişti. Bu notlar “Comte de Gabalis” başlığıyla basıldı. Ancak bir dahi onun özgün yazı stilini taklit edebilirdi. Ama bu çok zor bir ihtimal olduğuna göre bu kişi Kont Saint Germain olmalıydı.

Her taşın altında o vardı;

İngiltere´deki özel müzesinde kendi el yazısıyla yazılmış bir mektup vardır. Mektup onun 22 kasım 1735’te Hauge Morin’de Baron von Gleichen’in sekreterliğini yapmış olduğunu ve Hollanda’da 1739’da karşılaştıklarını ispatlıyor. 9 Aralık 1745’te Horace Walpole isimli bir kişi Kont Saint Germain’le konuşurken onun iki yıldır Londra’da olduğunu söylediğini anlatıyor. Bu tarih Charles Edward ayaklanmasına rastlıyor ve St. Germain Kontu olduğuna inanılan genç bir isyancı, bir süre şüphe altında kaldı ve tutuklandı. Ama daha sonra masum olduğu anlaşıldı. Bu olayla ilgili olarak Walpole, bir mektupta şöyle yazıyor: “Geçen gün tuhaf bir adamı tutukladılar. Kont St. Germain adında birisiydi. İki yıldır buralarda, hiçbir zaman adını ya da nereli olduğunu söylemiyor. Ama bilinen bir şey varsa, gerçek isminin Kont St. Germain olmadığı. Çok iyi şarkı söylüyor, inanılmaz bir şekilde keman çalıyor, besteler yapıyor ve onun çılgın biri olduğu düşünülüyor. Aslında çok duyarlı ve hassas. İngiltere Prensi bile onu merak ediyor ama çok kibirli biri.” İngiltere’de St. Germain, ünlü yazar Bulwer Lytton ile arkadaştı. Yazarın bir Rosicrucian olduğu düşünülüyordu. Ünlü kitabı “Zazani” nin baş karakteri Kont St. Germain’di. Kitapta bu gizemli adam bir Rosicrucian ve simyacı olarak nitelendiriliyordu. Ayrıca gizli bir yaşam sürdüğü de belirtilmişti. Kont St. Germain’nin kendi beyanlarından 1745 yılında iki kez Hindistan’da bulunduğunu anlıyoruz ve 1773’te yazılmış diğer mektuplardan anlaşılıyor ki; 1755’te tekrar Hindistan’da bulunmuş. Aynı mektupta bir de oğlu olduğundan bahsediyor. Çocuğun Bacon’un oğlu olduğu ve Amerika’nın kolonileşmesinde (Virginia Eyaleti´nin ilk yıllarında) büyük rol oynadığı tahmin ediliyor. Bu konuda daha birçok söylenti var. Hatta Kont St. Germain’in bu olaylardan sonra Himalaya’lara çekildiği iddiası da var. Dinlenmek için düzenli olarak geldiği Himalaya’larda yoga ile ilgilendiği ve yoga yaparken görüldüğü söyleniyor. 18 Yüzyıl boyunca nereden geldiği, kim olduğu ve soyu tüm Avrupa’da merak edildi. Gizemlerin adamı hakkında E. M. Butter’in yazdığı “Magi Efsanesi” adlı kitapta şöyle yazıyor; “Böyle dikkat çekici bir şahsiyetin tanınmaktan kaçması bir meydan okumadır. Çağdaş bilgilerle bile ulaşılamayan bir kimlik aslında hükümsüz demektir. St. Germain, Rakoczy olduğunu söylediğinde de bu doğa kuralından yararlanmıştır. Gün doğmadan önce gizemini derinleştirdi. Çocukluğunu alevli renklerle tasvir diyor. Kendini inanılmaz bir manzara içinde betimliyor. Çok güzel bir havada şahane bahçelerde dolaştığını, Fas’ta Granada krallığının tek gerçek varisiymiş gibi anlatıyor. Kont St. Germain, öğretmenine çıktığı bir gezide başındaki taçla bir daha hiç göremeyeceği annesini son kez gördüğünü ve elinde bir bilezik olduğunu anlatmıştı. Kanıtlamak için de annesinin giysisinden bir parça getirmişti. (YAZARIN NOTU: Kraliyet soyundan geldiğini kanıtlamak için Kraliçe I. Elizabeth’in oğlu olduğunu söylüyor, “bir daha hiç göremeyeceği anne” bunu simgeliyor. Daha sonra Lady Bacon onu kendi oğlu gibi yetiştirmiş. Kısaca kendini krallığın son varisi olarak tanımlamış ama ülkenin adını vermemiş.) Genç yaşında Avrupa’nın büyük kısmını dolaşmıştı, Hindistan’da, İran’da, Türkiye’de, Japonya’da ve Çin’de bulunduğunu iddia etmişti. Gezilerinin adını vermediği bir yazar tarafından kaleme alındığını da söylüyordu. Ona inanmıyoruz ama gerçekten bu ülkeler hakkında öyle detaylar anlatıyor ki, herkes şaşırıyor. Onun güçlü ve etkili bir lider olduğuna inanılıyor. Çünkü, birçok farklı örgüt kurmuş, Bouillon Dükü’ne Paris’te iki yüzü aşkın insanın Dük’ün başkanlığında bir grupta toplanacağını söyledi. Paris’te 1785’te yapılacak Mason Konferansı’na da katılacağını söyledi. Ama bu ölümünden bir yıl sonraydı ve Kont toplantıya geldi”

Garip güçlere sahipti...

Tüm 18 Yüzyıl boyunca St. Germain Kontu, Avrupa’da ve Doğu’da birçok ülkede daima saraylarda ve kralların, imparatorların, sultanların çevresinde görüldü. Büyük Çar Peter’ın hüküm sürdüğü zamanlarda Rusya’daydı ve ismen sözü ediliyordu. 1737’den 1742’ye kadar İran Şahı’nın onur konuğuydu. İran’dan Fransa’ya ve Calcutta’dan Roma’ya kadar her yerde kraliyet çevresinde saygın biri olarak tanınıyordu. Walpole’nin ona 1745’te, Londra’da, Clive’nin ise ona 1756’da Hindistan’da rastladığından bahsetmiştik. Madam D’Adhemar onun 1789’da Paris’te olduğunu iddia ediyordu. Bu tarih onun öldüğü zannedilen tarihten 5 yıl sonrasıydı. Bunlar yetmiyormuş gibi, bir çok insan Kont Saint Germain’i 19 ve 20. Yüzyıllar´da gördüğünü de belirtiyordu. Avrupa soylularının çok yakından tanıdığı bir kişiydi ve çeşitli ülkelerdeki önemli insanların arkadaşıydı. Büyük Frederick, Voltaire, Madam de Pompadour, Jean Jacques Rousseau ve Chatham onun arkadaşlarıydılar. Hepsini şahsen tanıyordu ve hepsi ondan söz ettiler ve adamın gizemini merak ediyorlardı. Una Birch, St. Germain’in hayatını konu alan “19. Yüzyıl”adlı kitabında şöyle diyor: “Londra’da bir Jacobite ajanı, St. Petersburg’da bir suikastçı, Paris’te simyacı ve sanat eksperi, Napoli’de bir Rus generali, Versailles’te müzisyen olarak karşımıza çıkıyor. Bunların tümü Kont St. Germain´di, Büyük Frederick’in Berlin’deki kütüphanesinden öğreniyoruz ki, İlluministlerle bağlantı kurarak, Ren nehrine yakın yerlerde örgüt toplantıları yapıyordu.” 1757’de St. Germain, Paris’te görüldü ve daha sonra Kraliyet tarafından kabul edildi. Birçok insan onun garip güçlere sahip olmasına ve durmadan kılık değiştirmesine şaşırıyordu. Buttler, bu konuda şöyle yazıyor: “Kont, parlak bir konuşmacı ve araştırmacıydı. Çok fazla seyahat etmiş, çok okumuş, çok bilgili ve nezih biriydi. Mükemmel bir kişiliği vardı; alaycı ve sofistike bir tarzı vardı; iyi bir üne ve güce sahipti ve bunları kendine değer verilsin diye yapmıyordu. Üç yıl boyunca kendini saklayarak entrikacılardan ve kıskançlıklardan korunmayı başardı. Kurnazlığı ve Madam de Pompadour’un lütfuyla Kral´ın nezdinde itibarı tamdı. Doğal etki gücüyle ve inandırıcıyla zaferler kazanıyordu. 15. Louis’in kırılmış elmaslarından birini, bozmadan eskisinden üç kat daha değerli bir elmasa dönüştürdü. St. Germain Kontu´nun bir büyücü olduğu çok söylenir. Ama bu iddia asla kanıtlanamadı ve St. Germain’in başarıları sır olarak kaldı, hala da öyle. 15. Louis zamanını özel bir laboratuarda geçirerek St. Germain’in sırrını çözmeye çalıştığı anlatılır. Birçok yeni buluşun ardında onun bulunduğu söyleniyordu, çok büyük bir para gücüne her zaman sahipti, herkes işin içinde büyük paralar döndüğünü biliyor ve ona hemen kanıyordu. Birçok mucit ve kaşifi Chambord Sarayı´na atadı. Böylece Kraliyet´e gelir sağladı. Kral, ona tapıyordu ama Kont St. Germain resmi bir kişiliğe asla sahip olmadı. Saray çevreleri ondan nefret ediyorlar ama vazgeçemiyorlardı çünkü muhakkak birinin bir derdine o çare bulmuştu veya buluyordu.




52129945nf3.jpg



Rus Devrimi´nin ardında o vardı!

St. Germain Kontu bazen sarayda kralın özel işlerine bakan bir sırdaş veya resmi daireleri yönlendiren bir fikir babası, bazen bir bilim adamı, bazen de ebedi gençliğin sırlarını bilen bir büyücü ve politikayı etkileyen bir filozoftu. Fransız kabinesinin birçok üyesi, St. Germain’e devlet sorunlarını danışıyor ve tavsiyeler alıyordu. 1760´da Kont St. Germain güvenirliğini kanıtlamış biri olarak, Fransa-İngiltere ile ilişkilerini düzenliyordu. Kont´un bir diplomat ve üst düzey bürokat olarak yetenekleri 15. Louis’i çok etkilemişti. Kral ona deneylerini sürdürebilmesi için bir laboratuar ve Versailles’te bir oda verdi. Böylece Kont St. Germain, günlerini Kraliyet Ailesi´yle birlikte geçirmeye başladı. İngiltere ile savaş devam ederken barışı sağlamak için St. Germain biçilmiş kaftandı. Gizli bir diplomatik görev için Hague’ye gidebilir, İngiliz yetkililerle temasa geçip barışı sağlayabilirdi. Ama birden işler tersine döndü; görevi, zamanın Dış İlişkiler Bakanı Duc de Choiseul’e bildirmediği için ve Hauge’deki Fransız konsolosuna böyle bir bilgi ulaşmadığından St. Germain oraya gidip, Louis’in emirlerini bildirdiği zaman, yetkililer inanmayıp tutuklama emri çıkardılar ve zayıf yaradılışlı kral buna boyun eğdi. Fransız konsolosu D’Affrey, Kont St. Germain’in İngiltere’ye giriş yapmasına ya da başka ülkelere iltica etmesine izin vermedi ama Kont artık ortada yoktu. Yine Paris´de ortaya çıktı ama bu kez Saray´dan uzaktı. Sonra Almanya´da görüldü, İngiltere işinde kıskançlıktan dolayı başarılı olamamıştı ama 1761’de Almanya ve Avusturya arasında barışın sağlanmasınta başarılı oldu. Hatta Rusya’da diplomatik başarılara imza attı ve böylece 1764’de Çariçe Catherine’nin yakın çevresinde yer aldı. Peki acaba düşmanları onun için ne diyordu? St. Germain Kontu, çok eleştirildi. Örneğin, Danimarka’lı bürokrat Kont Charles Wernstedt şöyle yazıyordu; “Burada kötü ünlü bir maceraperest var; adı Kont St. Germain, gerçek bir şarlatan, bir aptal, bir geveze ve bir dolandırıcı, yıllardır onu görmeye alıştık. Kralımız onu tüm kalbiyle onurlandırıyor. Böylece gerçek kimliğini saklayabiliyor. Kim bu adam?" Fransız bilim adamı Thiebault ise “Souvenirs” adlı kitabında Kont St. Germain’e daha bir sempatiyle yaklaşıyor. “Kont St. Germain gelmiş geçmiş en akıllı maceraperesttir. Yaptığı herşey onurludur ve her zaman dürüst olmuştur.” Kont´a hayran olan asil Kauderbach, ilk kez 4 Nisan 1760’da Kont Wackerbath’a şöyle diyordu: “St. Germain, bizlere öyle garip, öyle açık saçık hikayeler anlattı ki, onları herşeyden önce iğrenerek dinlersiniz. Ama etkileyici oldukları kesin. Bu adam 10 yaşındaki birini bile kandıramazken bizleri nasıl kandırsın? Ve ona sabrının sonuna gelmiş bir maceraperest olarak saygı duyuyorum, ama yine de sonu trajik bir biçimde gelmezse şaşıracağım.” Danimarkalı bir politikacı olan Kont Bernstorff ise 1779’da yazdığı özel mektubunda şöyle diyordu: “Ne arkadaşıydım ne de ona hayrandım... Yargılarımı devreye soktum ama itiraf etmeliyim ki, daima gizemli, mantıksız işler yapan, devamlı isim değiştiren, bazen bir suçlu bazen de bir centilmen gibi davranan birine güvenemiyorum.”

Dünyanın her yerinde ortaya çıktı...

Ve büyük düşünür Voltaire biraz da alaylı bir şekilde arkadaşı Frederick’e Kont St. Germain hakkında şöyle yazmış, “Herşeyi bilen ve hiç ölmeyen biri.” Herhalde Frederick bu alaycı üslubu pek ciddiye almamıştı. Dresden’deki Prusya büyük elçisi Alvensleben de, Frederick’e 25 Haziran 1777’de Kont St. Germain hakkında bir mektup yazıyordu; “Çok yetenekli ve çok zeki biri, ama kesinlikle adalet duygusundan yoksun. Ününü, en basit insanın bile yapabileceği dalkavuklukla kazanmış. Özellikle hitabet yeteneğiyle güzel sözler duymaya hazır birisini kolayca etkileyebilir. Tüm kişiliği, haddinden fazla kibirle örülmüş. Hikayeleriyle toplumu uyarmaya ve bilgilendirmeye çalışıyor. Ama sıra kendi fikirlerini empoze etmeye gelince güçsüzlüğü ortaya çıkıyor. Ama asıl acı olan, onu yalanlayacak kimsenin olmaması.” Danimarkalı Amiral Kont Danneskjold, Amsterdam’dan 27 Nisan 1760’da St. Germain’e bir mektup yazmıştı; “Çok iyi biliyorum ki, Mösyö, dünyanın en iyi yöneticisiniz.” Öylesine çelişkiler vardı ki, takdirler, övgüler bir yanda, alay, küçümseme ve aşağılamalar öte yandaydı. Rusya Büyük Elçisi Prens Golizyn 1 Nisan 1760’da Kauderback’a yazdığı mektupta şöyle bir ifadeye yer veriyordu; “Ben de tıpkı sizin gibi onun bir aptal olduğunu düşünüyorum.” Alman Bürokrat ve devlet adamı Bentinck von Rhoon ise, St. Germain’i çok nazik ve başarılı bulurken beraberlikten zevk alıyordu. Çünkü Rhoon´a göre Kont, gerçekten zeki ve birikimliydi ve birçok ülke hakkında bilgi sahibiydi. Çok iyi bir eğitim almıştı, çok kibardı ve insanlar hakkında verdiği kararlar çok doğruydu. Tarihçi Sypesteyn, “Tarihsel Anılar” adlı kitabında St. Germain Kontu´ndan söz etmiş; “St. Germain, gerçekten dikkat çekici biri. Tanındığı her yerde akılda kalıcı bir etki bırakıyor. Gerçekten de asil ve iyi yanları çok. Hiçbir kötü harekette ya da onursuz davranışta bulunmamış ve heryerde sempatiyle karşılanıyor.” Edebiyatın ölümsüz ismi Çehov, “Maça Kraliçesi” adlı yapıtında Saint Germain tarafından St Petersburg’da yazılmış bir büyü kitabına gönderme yapıyor. 18 Yüzyıl başlarında Saint Germain Kontu´nun, daha sonraları Rus Devrimi´nde büyük rol oynayan gizli direniş gruplarını kurduğu belirtiliyor. Tıpkı Mason örgütlerinin Fransız ve Amerikan devrimlerini etkilemesi gibi, bu örgütler de Rus Devrimi´nin kaderini etkilemişti. Ondan söz edenler, tanıyanlar, sevenler, sevmeyenler ama bunların tümü Kont St. Germain´ın kimliğini anlamaya yine de yeterli olmuyor. Kontes D’Adhemar “Marie Antionette’in Anıları” adlı kitabında Saint Germain’i tanımlıyor; “Herşey 1743 yılında çok zengin ve inanılmaz mücevherlere sahip bir yabancının Versailles’e geldiği dedikodusuyla başladı. Nereden geldiğini kimse bilmiyordu. Görünüşü titiz ve şıktı. Elleri nazik ve zarif, ayakları biçimliydi. Biçimli bacaklarını herzaman şık çoraplar süslüyordu. Giysileri daima vücuduna oturuyor ve uyum gösteriyordu. Gülümserken dişlerinin berraklığı ve pırıltısı dikkat çekiyordu, yanağında şirin bir gamze vardı. Siyah saçları iyi kesimliydi. Ve o harika gözler... Hiç onunki gibi gözlere rastlamamıştım... 45 yaşlarında gözüküyordu. Her zaman Kraliyetin gözdesi oldu ve Kraliyetin ona karşı sınırsız hoşgörüsü 1768’de başlamıştı.”




44809841bk5.jpg


Ressam, müzisyen ve şair ama ne?

Kont Saint Germain gününün önemli bilginlerinden biriydi. Tarihçilerin onu gözardı etmesi bile halk arasında mitolojik bir figür haline gelmesini engelleyemedi. Onun diller hakkındaki bilgisi hem modern dilleri hem de eskileri kapsıyordu. Almanca, İngilizce, İtalyanca, Portekizce, İspanyolca, Fransızca, Yunanca, Latince, Sanskritçe, Arapça ve Çince konuşabiliyordu. Üstelik bu dilleri anadili gibi düzgün bir aksanla konuşuyordu, çok iyi bir müzisyen, iyi bir kimyacı ve bir dahi olduğu söyleniyordu. Fransa´nın tarihi simgesi Madam de Pompadour ise Saint Germain’i şöyle övüyor: “Modern ve eski tüm dilleri harika konuşuyordu. Harika bir belleği vardı, her alanda konuşmasını sağlayan etkileyici bir bilgi birikimine sahipti, onu iyi bir konuşmacı yapan insanları tanıma yeteneğiydi. Bazen krallar ve prensler hakkında hikayeler anlatırdı. Öyle bir üslup kullanırdı ki, her detay bir
illüzyon gibi gözünüzde canlanır, gerçekmişçesine etkilerdi. Bütün dünyayı dolaşmıştı ve Kral onun maceralarını dinlemeye bayılıyordu. Asya, Afrika hatta Rusya, Türkiye ve Avusturalya hakkında öyküler anlatırdı. Üstelik tüm bunlar Kralı ve dinleyenleri derinden etkilerdi.” İşin bir de İngiltere yönüne bakalım; Saint Germain Kontu, bazen Francis Bacon olarak, Kraliçe Elizabeth’in oğlu gibi, bazen de Kral James’in sağ kolu olarak çoğu zamanını Kraliyetle birlikte geçirmişti. Shakespeare’in oyunlarındaki gibi kılıktan kılığa girerek 18 Yüzyıl´ın Avrupa soylularını etkilemeyi başardı. Belki de Bacon-Kont St. Germain-Shakeaspeare üçlemesi oydu. Böylece kendini yormadan içinden gelen bir yetenekle önce Kralı etkiledi sonrada tüm Avrupalı asillere kendini kabul ettirdi. Bunun asıl nedeni iddia edildiği gibi Kraliyetin kanını taşıyor olması mıydı? Belki de, Cooper Oakley’in biyografisinde Kont St. Germain’i tanımlarken “Kralların Sırrı” tamlamasını kullanmasının nedeni buydu. Aşağıda St. Germain’in görünüşü benzer ifadelerle açıklanıyor: St. Germain bir medyum kadar hassas bir ruha ve kibar davranışlara sahipti. Görünüşü güzeldi, cildi esmer, saçları siyahtı. Yüz hatları asildi, zekasını ve dehasını gösteren bir ifadesi vardı. Sadece büyük ve önemli insanlara özgü bir edası vardı, giysileri basit ama şıktı. Lüksü çok sayıda elmaslardan ibaretti. Bunlar iyi gizlenmişlerdi fakat her parmağına yüzük takardı. Saati elmaslarla çevriliydi. Bir akşam güzel ayakkabı tokaları takmıştı. Değerli taş uzmanı von Contaut’un dediğine göre tokaların üzerindeki taşların değeri 200.000 frank kadardı. Oakley yazıyor; “Piyanoda her şarkıyı çalabilmesi bir yana, en zor konçertoları bile değişik enstrümanlarla çalabiliyordu, özellikle yorumlarından etkilenenler sayısızdı. İnanılmaz güzellikte yağlıboya resimler yapıyordu. Resimlerini çekici kılan kendi keşfettiği bir boya türüydü ve bu bir sırdı. Vanloo bu resimlerdeki renklerden çok etkilenmişti ve bir çok kere bu sırrı onunla paylaşması için rica etmişti. Ama sır hiçbir zaman açığa çıkmadı. Aslında mucizelerin kaynağı engin kimya ve fizik bilgisiydi. Her zaman sağlıklıydı ve bunun nedeni gizemli bilgilerdi. Üstelik bir insana nasip olabilecek yaşam süresinin çok üzerine çıkması yine bu bilgilerin hikmetiydi."

Çaykovski bir hırsız mıydı?

Bu nitelikleri Kont’u Madam de Gergy’nin gözdesi haline getirmişti. Daha ilk günden başlayıp uzun yıllara yayılan ilgi Venedik’teki ilk karşılaşmayla başladı. Madam de Gergy, uzun yıllar sonra bile 25 ‘inde görünmesini sağlayan bir iksiri Saint Germain’den almıştı. Madam de Gergy’nin inanılmaz gençliğine tanıklık edecek yaşıtı olan bir çok yaşlı erkek vardı ve bu yaşlı centilmenler bu sırrı sorguluyorlardı ama asla bir sonuç elde edemediler. Bir müzik kenti olan Paris´de o gerçekten bir ustaydı. Versailles’te bulunduğu sırada kemanla birçok konserler verdi ve bir keresinde bir senfoni orkestrasını yönetti. Eski bir İngiliz şarkısı olan “Oh, Woulds Tough Know What Secret Charms”ın da içinde olduğu besteleri yayınlandı. 1760’da yeni şarkılar besteledi ve 1780’de keman için bir solo grubu oluşturdu. Eleştirmenler onu çalışkan ve kabiliyetli bir sanatçı olarak tanılıyordu. Ayrıca konserleri ve besteleriyle dikkatleri üzerine çekiyordu ve iyi bir nota müzisyeniydi. Bir konser icracısının, alet çalmasını yalnızca Fransız bestecisi Rameau övmüyordu, en inanılmazı da öldüğü zaman Çaykovski’nin kağıtları arasında onun bestelerinin bulunmasıydı. Rusya’daki bu garip olayın bir diğer yönü de, bir Rus bestecisinin onun bestelerini sahiplenmesiydi. Bu olay şöyle anlatılıyor; “St. Germain Kontu, St Petersburg’da Kont Rotari adlı bir ressamla yaşıyordu. Bu ressamın mükemmel portreleri Peterhof Sarayı’nda sergilenmektedir. St. Germain, iyi bir keman virtüözüydü, tek başına bir orkestra gibiydi. Rus besteci N. Pyliaeff için besteler yapmıştı ve besteler Kontes Ostermann’a ithaf edilmişti. Tarih yaklaşık 1760´idi. N. Pyliaeff bu besteleri nedense sahiplendi. Eserlerin bazılarını satın aldı ve bir süre elinde tuttu. Daha sonra onları ünlü bestekar Peter Çaykovski’ye hediye edermişcesine verdi. Böylece bestekar öldüğünde besteler kağıtlarının içinde bulundu. Fakat N. Pyliaeff, St. Germain’in bestelerindeki gizli düzenin kimse tarafından taklit edilemeyeceğini düşünüyordu.” Kısacası Çaykovski´nin, Kont St. Germain´ın bestelerini çaldığı resmen iddia ediliyordu. Daha öte gariplikler de var; Kont St. Germain, aynı cümleyi aynı anda iki eliyle de yazabiliyordu. Sonra bu iki nüshayı ışığa tutunca fotokopi makinesinde çoğaltılmışa benziyordu. Bir okuyuşta bir metni tekrarlayabiliyordu, beyninin iki yarısı, bağımsız olarak işlevlerini yerine getiriyordu. Bunu kanıtlamak için ise sağ eliyle aşk mektubu sol eliyle mistik bir şiir yazardı. Aynı anda da şarkı söylerdi. Yine J. Cooper Oakley´e dönelim; “Bütün bu tuhaf anlaşılmazlar içinde 18. Yüzyıl´ın en evrensel ve dikkat çekici mistik ismi Kont St. Germain’dir. Arada bir romantik bir kahraman, belki bir şarlatan veya dolandırıcı ya da bir maceraperestdi. Hep bu tür sıfatlarla değerlendirildi. Onu değerlendirenler güçlü ve zengindiler, genelde nefret edilen ve erkeklerin çok azının sevdiği, dönemi boyunca kendini saklayan biriydi. Daha önceleri de, şimdi olduğu gibi, majisyenler ve simyacılar şarlatan olarak değerlendirilmişlerdir ve çok az insan bu gizemin gücünü farkedebilmiştir. Kralın arkadaşı ve sağ kolu olarak birçok insanı kıskançlığa sürüklüyordu. Bilgileriyle “Batı’ya” yardım etmek istedi ve birçok ulusu fırtına yüklü bulutlardan kurtardı. Eyvah! Ne yazık ki, uyarı dolu sözlerini ancak sağır kulaklara ulaştırabildi ve tavsiyeleri gerçekten dikkate alınmadı.”

"Gizli Kardeşlik" yine karşımızda;

St. Germain’i takdir eden bir başka kadın da ünlü gizemci ve Teosofi Örgütü´nün kurucusu Madame Blavatsky´idi. Blavatsky onu şu sözlerle anlatıyor: “Eğer bir şarlatan olsaydı, uzun yıllar boyunca sayısız zeki ve yetenekli devlet adamının ve asillerin takdirini kazanabilir miydi?” Manly Hall’ın Gül-Haç´ı, simyayı, masonları ve diğer mistik bilimleri anlatan, kapağında Prens Rakoczy’nin resmi olan kitabında şöyle yazıyor: “Biri ona kendisiyle ilgili birşey sorduğunda babasının gizli bir düşünce, annesinin ise gizem olduğunu söylüyordu. St. Germain Kontu, Doğu konsantrasyonunun prensiplerini iyi bilen bir üstattı. Çok defa, yoga yaparken görüldü. Himalaya’larda bir inziva köşesi vardı, burada kendini dünyadan tamamen soyutluyordu. Bir iddiaya göre tam 85 yıl Hindistan’da kaldıktan sonra Avrupa’da tekrar ortaya çıktığı söyleniyordu. Sık sık kendinden yüce bir gücün kurallarına uyduğunu tekrarlardı. Söylemediği şey ise, bu üstün gücün bir “Gizem Okulu” olduğu ve onu gizli bir görev için Avrupa’ya gönderdiğiydi. Kont Saint Germain ve Francis Bacon, “Gizli Kardeşlik” tarafından son bin yıldır insan içine salıverilmiş iki önelmi isimdi. (Manly Hall burada bu iki kişinin aslında aynı kişi olduğunu ve Francis Bacon’un esrarengiz ölümünü ima ediyor. Edebiyat eserlerine konu olan, mistik hikayelere karışan bir insan 1624’te öldükten sonra nasıl olur da mezarından kaybolur? Bir kaç farklı kimliğe girerek, düşüncelerini felsefi, dramatik, ve edebi yönden yaymak istiyor olabilir miydi?)

Binlerce yılın bilgisini taşıyor;

Kont Saint Germain, Gnostikleri ve Gül-Haç´ın Fransız Devrimi´ni bile etkileyen fikirlerini 18 Yüzyıl boyunca yaymaya çalıştı. Lord Bulwer Lytton’un “Zazani” adlı romanının konusunun Count St Germain’in hayatı ve yaptıkları olduğu iddia ediliyor. Masonik törenlerde ilk adımın atılmasındaki önemli figürün ise Kont St. Germain olduğu artık biliniyor. Butler’e göre, "Zazani" adlı kitap Madam Blavatsky’yi etkilemiş ve sonradan başladığı dinbilimsel hareketin temelini oluşturmuştur. Kitabın gerçek kahramanı, yazar Bulwer’in de yakından tanıdığı, gençlik iksirini ve diğer simyasal gizemleri, otların gücünü, Fransız ihtilalinin arkasındaki Rosucrician gizemini bilen Kont St Germain’den başkası olabilir mi? Manly Hall, St Germain’in Francis Bacon’la olan benzerliğini şöyle tanımlıyor: “Cahil ve amaçsız ukalalığın arkasında net ve açık bir şekilde görülen şahsiyet Kont St Germain´dir. Eski bilgeliğin efendisi, unutulmuş doğruların bilgesi, merak edilen antik sanatların profesörü olan bu kişi, bir yandan da modern dünyanın metafizik yanını ve geleneklerini, 50 yüzyıllık bir çalışmanın ürünlerini Kont St Germain adıyla yaymaktadır. Binlerce kez sorulan soru şudur; St Germain Kontu, doğa kanunlarına ait bu ilginç bilgileri nerede saklıyor? Yüzyıllardır kendini nasıl yeniliyor? Nasıl ölümsüz olabiliyor? Tüm insanlığı kaçınılmaz sona götüren sırrın çözümü nedir? St Germain Kontu, Mısır ve Yunan´da yaşamış bir çok filozofun kardeşi olarak onların temsilcisi ve sözcüsüdür. Bize birçok işaret yolladı, aklıyla da birçok kişiyi şaşırttı. Bir adam ki, 2000 yıldır skolastik mütevaziliği ile varoluyor.”

Modern bilimin babası, deneysel felsefenin kurucusu insan aklını Aristo’nun arınmış skolastik felsefesinden kurtaran kişi Francis Bacon’dur. İngiltere’deki yapay ölümünden sonra Bacon Avrupa’da Masonların ve Rosicrucian’ların başı olarak ortaya çıktı. 17. ve 18. Yüzyıl´da Avrupa’da, 19 Yüzyıl´da ise Uzak Doğuda görüldü. İddilara ve bazı ciddi kanıtlara göre, Bacon ve St Germain Kontu aynı kişiydiler ve uzun bir yaşamın iki bölümünü oluşturdular. Görünüşünü ve statüsünü hiç değiştirmedi, hep aynı kaldı. Bilinen üçyüz yıllık yaşamı boyunca iki kişiliğiyle de başarılı bir tablo çizdi. Bütün bunlar bir efsaneden başka birşey değil mi? Yüzyıllar içinde büyümüş ve gerçeklerin elbisesine bürünmüş bir masalı mı okuduk? Ama kaynaklar çok sağlam, bu yazıda okuduklarınız bunların çok azı. Kesin olan şey, Kont St. Germain´ın gerçekten yaşadığıdır ama yüzyıllardır yaşıyor olabilir mi ve hala sağ mı? Öyleyse şu anda nerede? Acaba Kont St. Germain, günümüzde bildik, tanıdık bir kişiliğe bürünmüş olabilir mi? Bu soruların cevapları şimdilik yok, gelecekte belki olabilir...




ALINTIDIR...
Cevapla
ouhn
#2
okumadım ama güzeldir
Ara
Cevapla


Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi
  Tarih: 12-26-2024, 12:18 PM