Yokluğuna iz sürdüm

Sana sarıl(a)madım... Beni sar(a)madın..
Yağsızdı hüznüm

Yüreğinin hücresine göm(ül)düm. Düş'lerim yasak. Sen yasak. Dokunmam yasak. Nefesini ödünç verir misin bana? Oksijensizim.
Yamaya yamaya giyiyorum üzerime artık sevdayı. Dünlerden ödünç alıyorum eksik sevinçleri


Çatık kaşlı harflerimden ibaret değilsin alfabemde. Dik duruyor hala başı aşk(ım)ın! Adlarımız birleşmemek için cümlelerde körebe oynuyor bir tek. Yakala(nı)rsam çığlığımı susturacağım.
Yara(lı)dır adım. Anladım ki sana susmak


Cümle bulanıklıkları arasında kaybetmek istemiyorum suretini. Kalemimin rengi mi silik

Biz seninle bağlaçlarla bile bağlan(a)madık



Yarınlarım dünlerinin uykusunda. Zaten gelecek vakitlere de vurmadık hiç. Aynı tarafın savaşçıları bile değildik. Sana heybem de bir sürü sorular biriktiriyorum. Nerede yüreğinin mumlarını söndürüyorsun? Hangi şehir sana yetiyor



Yoksa sende mi bu soruların cevabını ben de aramaktasın? Ben mi nasılım? Ben ki; tuzaklı mayınlarına basıp



Seni büyütmek korktuğum satırlarımda kendim büyümüşüm meğer
Bu masalın sonunda gökten bir elma gibi adın düşüp

Şehrin morglarında bir Efsun yatıyor şimdi



Varlığından özür diliyorum

Say ki;
Parmaklıklarımız zehirli tellerle örülmüştü...
Sana sarıl(a)madım... Beni sar(a)madın...