Sen,
Uçan bir kelebeğin kanatları kadar ince,
Kuşkonmaz çiçeğinin yaprakları kadar Narin,
bazen, bir obsidyen taşı kadar sertsin.
Sen,
Atların, dört nala koşarken bile basmaya Kıyamayacağı bir çiçeksin.
Sen,
Deniz kabuğundan duyulan denizin sesi,
Martıların çığlığısın.
Sen,
Tam vaktinde öten horozun o melodik sesisin.
Sen,
Zakkum çiçeğinin,
Zehrini anımsatmayan o mis kokususun.
Sen,
Benim tualimdeki mutluluk resmisin.
Ve sen,
Evrenin bana bahşettiği en güzel şeysin.
Uçan bir kelebeğin kanatları kadar ince,
Kuşkonmaz çiçeğinin yaprakları kadar Narin,
bazen, bir obsidyen taşı kadar sertsin.
Sen,
Atların, dört nala koşarken bile basmaya Kıyamayacağı bir çiçeksin.
Sen,
Deniz kabuğundan duyulan denizin sesi,
Martıların çığlığısın.
Sen,
Tam vaktinde öten horozun o melodik sesisin.
Sen,
Zakkum çiçeğinin,
Zehrini anımsatmayan o mis kokususun.
Sen,
Benim tualimdeki mutluluk resmisin.
Ve sen,
Evrenin bana bahşettiği en güzel şeysin.