Yıldız toplamaya çıktığımız bir geceydi ayışığına vurulmamız...
Ellerimi çıkarıp ceplerimden bırakıverdim tereddütsüz ayaklarının dibine . bir an duraksamadın , durmadın , düşünmedin geçtin gittin üzerinden . Ellerim ıslak , ellerim çamur , ellerim kimsesiz bir başına şimdi....
Birazdan kalkıp masadan çıkacaksın kapıdan , şehrin tüm kapıları kapanacak yüzüme o an . 2 kadeh , dolu bir kültablası ve ayaklarımın dibine kıvrılmış şu bir gözü kör kedi kalacağız bu soğuk evde birbaşımıza .Saçlarındaki tel tel gümüşlere asacağım kendimi sonra ben . Gözlerinin karasına vurup , çocuk dudaklarına çarpacağım. Sen gideceksin , kokun kalacak geride ... Ah o kokun içimi çizip geçen , yüreğimi aklıma hısım eden , kavrulmuş badem , ıslak çimen gibi bir his uyandıran ellerimi kanatan gözlerime kasteden kokun..Sen gideceksin yıkılacak kağıttan kulelerim , ayaklarıma kara sular inecek gelemeyeceğim ardın sıra . Eminönünde sabah ezanı kendine getirecek uykusu gözlerine helal güvercinleri . Ardımsıra saçarak gözlerinin binlercesini kendime döneceğim . Yanağımda ıslak ve korkak bir dudak izi , saçlarımda Eminönünün uykulu güvercinleri .
Sen gideceksin ardınsıra dağılacak aşka son inanışımda....
Sen gideceksin ardınsıra dağılacak aşka son inanışımda....
Çocuk dudaklım, güvercin bakışlım nicedir atmıyordu ruhumun şah damarı ....
yıldız toplamaya çıktığımız bir geceydi ayışığına vurulmamız...
ah aşk göğsümün orta yerinden vurdun beni yine....